Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/32618 E. 2016/1246 K. 19.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/32618
KARAR NO : 2016/1246
KARAR TARİHİ : 19.01.2016

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Şikayetçi keşideci borçlu icra mahkemesine başvurusunda; çekin 25.03.2008 keşide tarihli olmasına rağmen süresinde bankaya ibraz edilmediğini, 6 aylık sürede takibe konulmadığını, bu nedenle zamanaşımına uğradığını, çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığını, paraf imzasının kendisine ait olmadığını, borca ve imzaya itiraz ettiğini ileri sürerek takibin iptalini istediği, mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, takip konusu çekteki imzanın borçlunun eli ürünü olduğu kabul edilerek imza itirazının reddine karar verildiği görülmüştür.
Mahkemece hükme esas alınan 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; keşide tarihindeki düzeltmeye ilişkin atılı bulunan imzanın, basit yapılı imza olduğu, itiraz edilen bu imza ile borçlunun mukayese imzaları arasında kısmi yakınlık bulunduğu, çekte atılı olan itiraz edilmeyen keşideci imzası ile itiraz edilen imza arasında uygunluk bulunduğu, çekte atılı olan ve itiraz edilmeyen keşideci imzasının borçlunun mukayese belgelerde atılmış olan imzalardan genel şekil ve imza yolu yönünden tamamen farklı olduğu belirtilerek; çekin keşide tarihinde yapılan düzeltmeye ilişkin atılı olan imzanın borçlu eli ürünü olduğu belirlenmiş, borçlu tarafından yasal sürede bilirkişi raporuna itiraz edilerek, keşide yerindeki imza ile düzeltmeye dair atılı imzanın kendisine ait olmadığını belirterek, ATK’dan rapor alınmasını talep ettiği görülmüştür.
Takip dosyası incelendiğinde; takip dayanağı çekin keşide tarihi 25.03.2008 iken, belirtilen bu tarihin üzeri çizilmek suretiyle 25.12.2008 tarihi olarak değiştirildiği ve yapılan bu tarih değişikliğinin imzalanmış olduğu görülmektedir.
Somut olayda borçlunun sunduğu itiraz dilekçesi ile keşide tarihi bölümündeki paraf imzası yanında, ayrıca keşideci imzasına da itiraz ettiği görülmektedir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda; keşideci imzası ile ilgili de değerlendirme yapılmış ise de, keşideci imzasına itiraz edilmediği gerekçesiyle bu konuda kesin görüş belirtilmediği, sonuç olarak paraf imzası ile ilgili kesin görüşe varıldığı görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, uyuşmazlık konusu olan çekin keşide tarihi üzerindeki paraf imzasının, itiraz konusu edilen keşideci imzası ile de mukayese edildiği sabit olup; anılan raporlar bu hali ile hüküm kurmaya elverişli değildir.
O halde mahkemece, öncelikle keşideci imzasına da itiraz bulunduğuna göre, keşide yerindeki imzanın borçluya ait olup olmadığının tespiti ile keşide yerindeki imzanın borçluya ait olduğunun tespiti halinde ise, çekin düzeltilen keşide tarihi yanındaki “paraf” imzasının, keşideci bölümünde mevcut keşideci imzası ile mukayese edilerek, aynı el ürünü olup olmadığı yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, farklı olduğunun tespiti halinde, senedin keşide tarihi, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile kabul edilip, bu haliyle muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Öte yandan şikayetçi borçlunun imzaya itiraz dışında, zamanaşımı ve borca itirazı olduğu halde HMK’nun 297. maddesi çerçevesinde bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.