YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/32310
KARAR NO : 2016/9187
KARAR TARİHİ : 29.03.2016
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde borçlunun ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğundan bahisle tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve İİK’nun 58. ve 60. maddelerine dayalı şikayetini ileri sürerek takibin iptali istemi ile yapmış olduğu şikayetlerin mahkemece reddedildiği görülmektedir.
Takip dosyasında borçluya çıkartılan ödeme emri tebligatının incelenmesinde, tebligatın “Mernis Adresi” şerhi ile çıkartıldığı ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca 06.11.2014 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Tebligat Kanunu’nun Bilinen Adreste Tebligat başlıklı 10/1. maddesinde ”Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.” hükmü yer almaktadır. 6099 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen 10/2. maddesine göre ise; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Yasa’nın Tebliğ İmkansızlığı ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle eklenen 21/2. maddesinde de; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres
kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir.” düzenlemesi öngörülmüştür. Aynı Yönetmeliğin 31/1-c maddesinde de ”Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda değinilen düzenlemeler gereğince, Tebligat Kanunu’nun 2l/2. Maddesine göre tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması”na dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; anılan şekilde şerh verilmeden salt “mernis adresi” ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda; şikayetçi borçlu adına ilk olarak bilinen adresine tebligat çıkartıldığı, tebligatın iade gelmesi sebebiyle bu kez adresin mernis adresi olduğu anlaşıldığından aynı adrese T.K.’nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartıldığı, tebliğ evrakı üzerinde sadece ”mernis adresi” ibaresinin yer aldığı ve dağıtıcı tarafından tebliğ işleminin bu şekilde tamamlandığı anlaşılmış olup, söz konusu tebligat, Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun olarak çıkartılmadığı için usulsüzdür.
O halde mahkemece, borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin şikayetinin kabulü ile Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebligat tarihinin öğrenme tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi ve düzeltilen tebliğ tarihine göre süresinde olması halinde borçlunun İİK’nun 58. ve 60. maddelerine dayalı şikayetinin esası incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, tebligatın usulüne uygun olduğu gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin ve buna bağlı olarak da süresinde olmadığı gerekçesiyle de İİK’nun 58. ve 60. maddelerine dayalı şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.