Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/23168 E. 2016/799 K. 14.01.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/23168
KARAR NO : 2016/799
KARAR TARİHİ : 14.01.2016

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi….tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından borçlu şirketler hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu şirketlerin yasal sürede icra mahkemesine yaptıkları başvuruda, bononun, şirketleri temsile yetkili kişiler tarafından imzalanmadığını, imzalayanların temsile yetkili olmadıklarını ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece, tensip zaptının tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde imza örneklerinin bulunduğu yerlerin bildirilmemesi nedeni ile ispatlanamayan istemin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nun 170/b maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken aynı Kanun’un 68/a-3. maddesinde; “Tatbike medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mukayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden icra mahkemesi, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermeyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir.” hükmü düzenlenmiştir.
İİK’nun 68/a maddesinin dördüncü fıkrasında ise; “İmza tatbikinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun bilirkişiye ait hükümleri ile 309. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkraları ve 310, 311 ve 312. maddeleri hükümleri uygulanır.” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 211. maddesinde ise imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre hakim bilirkişi incelemesine karar verir ise önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzaları, ilgili yerlerden getirtir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.
Anılan belgelerin tamamlanması konusunda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.2006 gün ve 2006/12-259 E. 2006/231 sayılı kararında da açıklandığı üzere, eldeki davanın niteliği itibariyle “imzanın borçluya ait olduğunu” kanıtlama külfetinin senet elinde olup, takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir (Hukuk Genel Kurulu’nun 06.02.2008 gün ve 2008/12-77 E. 2008/90 sayılı kararı). Bu nedenle yukarıda açıklanan şekilde borçluya süre verilmek suretiyle ispat yükünü ters çevirecek bir uygulamayla sonuca gidilemez.
Somut olayda, bononun şirketleri temsile yetkili kişiler tarafından imzalanmadığı, imzalayanların temsile yetkili olmadıkları ileri sürüldüğüne göre, borçluların başvurusu bu hali ile imzaya ve borca itiraz niteliğinde olup; imza incelemesi yapılmadan taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü mümkün değildir.
O halde, mahkemece, ispat yükünün alacaklıda olduğu göz önünde bulundurularak, öncelikle imzanın borçlulara ait olduğu yönünde alacaklının elindeki deliller sorulup HMK’nun 324. maddesi kapsamında delil avansının yatırılması yönünde işlem yapıldıktan ve borçluların da göstereceği deliller varsa aynı yöntemle toplandıktan sonra İİK’nun 170. maddesi uyarınca imza incelemesi yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

UE