Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/22589 E. 2015/24535 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/22589
KARAR NO : 2015/24535
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : Demirci İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2014
NUMARASI : 2014/24-2014/53

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Takip borçlusu vekilinin, ihalenin feshi isteminde bulunduğu, mahkemece, ilgililer olarak yalnızca tapu maliklerine ihalenin bildirildiği, diğer haciz alacaklılarının ihaleden haberdar edilmedikleri, ilanın muhtarlıkça usulüne uygun olarak yapılmadığı, yine iddia edildiği gibi belediye ilanının da hatalı olduğu, taşınmazların tarım arazisi olduğu dikkate alındığında bölünebilir büyüklükte olup olmadıklarının ilçe tarım müdürlüğünden sorulmadığı, emlak borçlarının bulunup bulunmadığının tesbit edilmediği gerekçesi ile ihalenin feshine karar verildiği görülmektedir.
Tebligat eksikliği nedeniyle ihalenin feshini isteme hakkı, sadece kendisine tebligat yapılmayana aittir. İhalenin feshini isteyen borçlu, kendisi dışındaki diğer ilgililere satış ilanının tebliğ edilmediğini, ihalenin feshi sebebi olarak ileri süremeyeceğinden, mahkemece, taşınmazlar üzerine haciz koyduran diğer alacaklılara satış ilanının tebliğ edilmediği hususunun, ihalenin feshi sebebi olarak değerlendirilmesi doğru değildir.
İİK’nun 126/2. maddesinde ilanın, birinci ihale tarihinden en az bir ay önce yapılacağı düzenlenmiştir. Yine aynı maddenin son fıkrasının göndermesi ile taşınmaz satışlarında da uygulanması gereken aynı Kanun’un 114/2. maddesi gereğince; ilanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı, icra müdürlüğünce ilgililerin menfaatine uygun olacak şekilde tespit edilir.
İcra müdürlüğünce, satış ilanının, belediyede ve köy muhtarlığında ilanına karar verildiği, belediyede 05.02.2014-20.03.2014 tarihleri arasında ilan edildiği, B… Köyü Muhtarlığının 24.03.2014 tarihli yazısında ise; satış ilanının ilan tahtasına asılmak suretiyle ve ayrıca köy camiinden ilan edildiğinin belirtildiği, ihalenin 21.04.2014 tarihinde gerçekleştirildiği görülmektedir.
Diğer taraftan 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’nun 5578 sayılı Kanunla değişik 8. maddesine göre; belirlenen parsel büyüklüğünün, mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde iki hektar, dikili tarım arazilerinde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde iki hektardan küçük olamayacağı, tarım arazilerinin bu büyüklüğün altında ifraz edilemeyeceği, bölünemeyeceği veya küçük parsellere ayrılamayacağı, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin (paylı veya elbirliği) mevcut olması durumunda, bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların üçüncü kişilere satılamayacağı, devredilemeyeceği ve bu araziler hakkında 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun özgülemeye ilişkin hükümlerinin kıyasen uygulanacağı öngörülmüş iken, 15.05.2014 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 6537 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinin son fıkrası yürürlükten kaldırılmış olduğundan, hisseli tarım arazilerindeki pay haczi ve cebri satış, asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altında yeniden ifraz ve hisselendirme yapılmaksızın mümkün hale gelmiştir. Yapılan satışın, 6537 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 5403 sayılı Kanuna uygun olduğu anlaşılmıştır.
Bunun haricinde, İİK.’nun 129/1. maddesi uyarınca, ”…artırma bedelinin, malın tahmin edilen bedelinin yüzde ellisini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse, bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını aşması gerekir.” Anılan maddede yer alan “rüçhanlı alacak” sözcüğü taşınmazla temin edilen (ipotekli) alacakları ifade eder. Belediyenin emlak vergisi alacağı ise; derece kararının düzenlenmesinde dikkate alınacak bir husustur. Dolayısıyla mahkemenin, emlak borçlarının sorulması gerektiği yönündeki değerlendirmesi de doğru değildir.
O halde, mahkemece, ihalenin feshi sebepleri yerinde olmadığından ve ihalenin feshini gerektirecek başkaca neden de bulunmadığından, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile aksi yönde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.