Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2015/19494 E. 2015/28162 K. 16.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/19494
KARAR NO : 2015/28162
KARAR TARİHİ : 16.11.2015

MAHKEMESİ : Körfez Asliye Hukuk Mahkemesi (İcra Hukuk)
TARİHİ : 12/02/2015
NUMARASI : 2014/135-2015/7

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından genel haciz yolu ile başlatılan icra takibinde borçlunun borca itirazı üzerine takibin durduğu, alacaklının, itirazın iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, istemin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun yargılamaya hakim olan ilkeler bölümünde düzenlenen 33. maddesinde yer alan “Hakim, Türk hukukunu resen uygular” ilkesi gereğince hakim taraflarca ileri sürülen maddi vakıalar ile bağlı ise de, onların hukuki nitelendirmeleri ile bağlı değildir. Diğer bir ifade ile 04/06/1958 tarih ve 15/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği üzere, hakim, bir davada sadece tarafların ileri sürdükleri maddi vakıalar ve neticei taleplerle bağlı olup, dayandıkları kanun hükümleri ve onların tavsifleri ile bağlı değildir. Kanunları re’sen tatbik ederek iddia ve müdafaadaki neticei talepleri karara bağlamakla mükelleftir.
Somut olayda, her ne kadar alacaklı, icra mahkemesine başvurusunda itirazın iptalini talep etmiş ise de, bu durum HMK’nun 33. maddesinde yer alan “hukuki tavsifin hakime ait olduğu” kuralını değiştirmez.
Buna göre mahkemece, alacaklının başvurusunun itirazın kaldırılması talebi olarak kabul edilip İİK’nun 68/1. maddesi kapsamında inceleme yapılması gerekir. Anılan maddeye göre, alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanmakta ise, alacaklı, itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. İtirazın kaldırılması için öngörülen altı aylık süre, yasadan kaynaklanan hak düşürücü süre olup, mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinde;
Ödeme emrinin, borçluya 14/02/2013 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun yasal yedi günlük sürede (15/02/2013 tarihinde) borca itiraz ettiği, icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, alacaklının, borçlunun itiraz dilekçesini 22/02/2013 tarihinde tebellüğ ettiği, ancak İİK’nun 68/1. maddesinde öngörülen altı aylık süreden sonra (18/11/2014 tarihinde) icra mahkemesine başvurduğu görülmektedir.
Bu durumda, mahkemece, alacaklının, itirazın kaldırılması isteminin süre aşımından reddine karar verilmesi gerekirken, hukuki tavsifte yanılgıya düşülerek başvurunun itirazın iptali istemi olarak değerlendirilip işin esası incelenerek sonuca gidilmesi isabetsiz ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğinden sonucu doğru kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366. ve HUMK’nun 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), alınması gereken 27,70 TL temyiz harcından, evvelce alınan harç varsa mahsubu ile eksik harcın temyiz edenden tahsiline, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.