YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/13713
KARAR NO : 2015/17710
KARAR TARİHİ : 23.06.2015
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borçlu icra mahkemesine başvurusunda, emekli maaşına haciz konduğunu belirterek hacizn kaldırılmasını istedi, mahkemece istemin kabulü ile hacizn kaldırılmasına karar veirlmiş, hükmü alacaklı vekili temyiz etmiştir.
Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 Sayılı Kanun’un 32.maddesiyle 5510 Sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde yapılan değişiklikle, “bu fikraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir” hükmü getirilmiştir.
Bu düzenleme İİK’nun 83/a maddesine göre özel nitelikte olduğundan, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczinde, takibin kesinleşmiş olması şartı ile 28.02.2009 tarihi sonrasında borçlunun maaş haciz tarihinden önce hacze muvafakati geçerlidir. Anılan düzenleme İİK’nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılır ve öncelikle tatbik edilir.
Somut olayda, borçlunun takip kesinleştikten sonra 09.11.2009 tarihinde haciz esnasında emekli maaşınadan kesinti yapılmasına muvafakat ettiğini bildirmiş, icra müdürlüğünce borçlunun muvafakati doğrultusunda emekli maaşının haczi için işlem yapılmıştır. Bu durumda anılan muvafakat geçerli olup, bu doğrultuda emekli maaşının tamamının haczine yönelik işlem de yasaya uygundur.
O halde mahkemece, şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.06.2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
Karşı Oy Yazısı:
Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ait egemenlik tasarrufu olup icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK’nun 79. maddesinin birinci fıkrasına göre icra dairesinin haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir İİK’nun 85. maddesinin birinci fıkrasında “Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır malları ile taşınmazlarından ve alacak ve haklarından ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklara yetecek miktarı haczolunur” hükmünü düzenlemiştir. İİK’nun 85 ve 79. maddelerinden çıkan ortak sonuç icra müdürüne haczin uygulanması konusunda takdir yetkisi tanınmadığıdır. İİK’nun 85. maddesi sadece “alacaklara yetecek miktarı” saptanması konusunda takdir hakkı tanımaktadır. İİK’nun 85/son maddesinde; “haczi koyan memur borçlu ve alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir” şeklinde yer alan hüküm alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesini güvence altına almayı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemizin yerleşik kararları, icra müdürünün bir malın haczininin caiz olup olmadığı konusunda kural olarak takdir hakkının olmadığı, haciz talebini yerine getirmek zorunda olduğu, o malın haczinin caiz olup olmadığı ancak, borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesinde incelenebileceği yönündedir. (HGK 31/03/2004, 12/202-196). (05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun’nun 16. maddesi İİK’nun 82. maddesine ekli son fıkrası ile icra memurunca haczi talep edilen malların haczinin caiz olup olmadığı takdir yetkisini vermiştir).
5510 sayılı Sosyal Güvenlik Kanunu yürürlüğe girmeden önce 1479 sayılı Kanun’un 67/1. maddesi 506 sayılı Kanun’un 121. maddesinde, anılan kanunlara göre bağlanan aylıkların haczedilemeyeceği düzenlemesi bulunmakta idi. Sosyal Güvenlik Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı gibi kurumların hepsi Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında toplanmıştır. 17/04/2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun’la değişik 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesi ile bu kanuna göre bağlanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Bu hükme rağmen yukarıda belirtilen Yargıtay içtihatları ve kanun hükümleri doğrultusunda icra memurlarının alacaklnın talebi üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu’nca bağlanan emekli maaşlarını haczetmek zorunda olması, haciz sonrası borçlunun icra mahkemesinden şikayet yolu ile kaldırması gerekmekte idi. Bu ise icra mahkemelerinin gereksiz yere meşgul edilmesine yol açıyordu. İşte alacaklının talebi ile icra memurunun Sosyal Güvenlik Kurumu’nca bağlanan maaşa haciz konulmasını önlemek ve borçluya haczi kaldırmak için icra mahkemesinde şikayete başvurmak zorunda olmasını önlemek amacı ile borçlu lehine olarak 17/03/2009 tarihinde yürürlüğe giren 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesine “Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin haczedilmesine ilişkin taleple borçlunun muvafakati bulunmaması halinde icra müdürü tarafından reddedilir. “ cümlesi eklenmiştir. Bozma kararınında bu hükmün İİK’nun önceden yapılan anlaşmaların muteber olmadığına ilişkin İİK’nun 83/a maddesini Sosyal Güvenlik Kurumu maaş hacizleri yönünden kaldırdığı şeklinde borçlu aleyhinde yorumlanmaktadır.
Medeni Kanun’un 1. maddesinini 1. fıkrasına göre kanun sözüyle ve özüyle değindiği bütün konularda uygulanır. Kanunun sözü, özüyle birlikte değerlendirildiğinde İİK’nun 83/a maddesiyle bir ilgisinin olmadığı, borçlunun hacze ancak muvafakatinin, maaşa haciz konulabilmesinin ön şartı olduğu görülmektedir. Aksi halde haciz öncesi borçlunun muvafakati ile emekli maaşının tamamının haczedilebileceği sonucunu doğrurur. Bu yorum maddenin amacı ile bağdaşmaz.
İcra müdürü önceden emekli maaşının tamamının haczine borçlu muvafakat etmesi halinde İİK’nun 83. maddesi çerçevesinde maaşa kısmen haciz koymak durumundadır. Bu hükme göre icra müdürü borçlunun önceden muvafakati bulunsa dahi gelir, aylık ve ödenekleri üzerine haciz koyabilmektedir. Borçlu lehine konulan bu hüküm İİK’nun 83/a maddesinin gerekçesine göre borçlunun hacizden önce sonuçlarını tahmin edemeyeceği cihetle, bir mal veya maaş yahut ücretin haczedilemeyeceği yolunda şikayette bulunmayacağını bildirmesinin, lehine olan yasa hükmünün uygulanmasından feragat etmesinin hükümsüz sayılacağı, zira bir malın ne derece haczedilemez olduğunun borçlunun ve ailesinin haciz anındaki durumlarına göre saptanabileceği ifade olunmuştur.
Bu hükmün Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan emekli maaşı alan borçlu yönünden kaldırılması için bir sebep yoktur.
İİK’nun 83. maddesine göre çalışanların maaşı, borçlu ve ailesinin geçimleri için lüzümlu miktar, maaşın 1/4’ünden az olmamak üzere haczedilebilir iken, Sosyal Güvenlik Kurumlarından emekli maaşı alanların maaşının tamamı haczedilememektedir. Kanun koyucu Anayasa’nın Sosyal Güvenlik ilkelerine verdiği önemin göstergesi olarak pozitif bir ayrımcılık yapmıştır. Bu konuda Anayasa Mahkemesi’ne açılan dava, özetle Sosyal güvenlik her şeyden önce herhangibir nedenle kısmen ya da tamamen çalışamayanlara ve bu nedenle gelir kaybına uğrayarak muhtaç duruma düşünlere insan onuruna yaraşır asgari bir hayat sürmeleri için gerekli gelirin sağlanmasını öngörür.
Sosyal güvenlik ekonomik yönden güçsüzleri insanca yaşamak için geliri olmayanları koruyup, kollar.
İtiraz konusu kurallarda öngörülen haciz yasağı Anayasanın 2, 5 ve 60. maddelerinin Devlete verdiği pozitif yükümlülüklerin bir gereğidir. Bu kurallardaki haciz yasağı borçlunun diğer gelir ve malvarlığından alacağın tahsiline engel bir düzenleme içermediğinden hakkın özüne dokunan ölçüsüz bir müdahaleden söz edilemez. Çalışanlar ile yaşlılık aylığı alanların statüleri aynı olmadığından eşitlik ilkesine aykırı değidir.” gerekçeleri ile reddedilmiştir. (AYM’nin 06.01.2011 2009/19 E.-2011/4 K.)
Yukarıda belirtilen ilke ve kurallar ile 28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 93. maddesi değişikliğinin amacı borçlunun önceden muvafakati olmadan Sosyal Güvenlik Kurumu emekli maaşının haczinin engellenmesi olup, İİK’nun 83/a maddesinin yürürlükten kaldırmadığından borçlu sadece malının tamamının haczedilememesi hakkından feragat ettiğinden, haciz sonrası her zaman İİK’nun 83. maddesi çerçevesinde icra mahkemesinde kendisinin ve ailesinin geçimine yetecek miktardan fazla haciz yapıldığını şikayet yolu ile ileri sürebilir. Başka bir deyişle Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan emekli maaşı alan borçlunun hacizden önce maaşına haciz konulmasına muvafakati sadece icra memuruna SGK’na maaş haczi müzekkeresi yazması için izin niteliğinde olup, maaşa konulacak haczin miktarı yönünden İİK’nun 83/a maddesi kapsamında geçerli bir muvafakatin olduğu şeklinde yorumlanamaz. Bu halde şikayetçi SGK emeklisinin çalışan ücretlinin maaşına haciz konulmasında olduğu gibi İİK’nun 83. maddesi uyarınca geçimine yetecek miktardan fazlasının haczedildiği şikayetinde bulunma hakkı saklıdır.
Somut olayda borçlunun muvafakati ile Sosyal Güvenlik Kurumu emekli maaşına haciz konulduğu, borçlunun haciz nedeniyle geçinemediği gerekçesi ile haczin kaldırılması talebinde bulunduğu görülmektedir.
3510 Sayılı Kanunun değişik 93.maddesinin yürürlük tarihi olan 28.02.2009 tarihinden sonra 09.11.2009 tarihinde hacize önceden muvafakat gösterdiği, mahkemenin 05.08.2008 taihinde hacze muvafakat verdiğine ilişkin kabulü doğru değil ise de, borçlu hacze muvafakatin geçersiz olduğu gerekçesi ile haczin kaldırılmasını talep ettiğinden mahkemece yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca İİK 83 madde çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken borçlunun muvafakati sonrası hacizlerin geçersiz olduğundan bahisle hüküm tesisi isabetsiz kararın bu gerekçeyle bozulması gerekirken kararın bu gerekçeyle bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 23.06.2015