Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2013/854 E. 2013/10728 K. 21.03.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/854
KARAR NO : 2013/10728
KARAR TARİHİ : 21.03.2013

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
1- Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre borçlu …’nin temyiz itirazlarının REDDİNE;

2- Borçlu …’nin temyiz itirazlarının incelenmesinde:
7201 Sayılı Kanunun 32. maddesi gereğince tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih tebliğ tarihi olarak kabul edilir.
Öte yandan, Hukuk Genel Kurulunun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 esas ve 1991/344 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “…usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü İcra Mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.” Borçlunun bildirdiği öğrenme tarihi esas olup, bu tarihin aksi karşı tarafça ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Hukuk Genel Kurulunun 12.02.1969 tarih ve 1967/172-107 sayılı kararında da benimsendiği üzere beyan edilen öğrenme tarihinin aksi tanık beyanıyla ispat edilemez.
Somut olayda her ne kadar 19.09.2012 tarihinde borçlu adresinde haciz yapılmış ise de borçlu …’nin hazır olmadığı görülmektedir. Her ne kadar annesi … hazır ise de annesinin takipten haberdar olması kendisinin de haberdar olduğunu yukarıda açıklanan ilkeler nazara alındığında isbata yetmez. Bir diğer ifade ile bu tarihte takibi öğrendiğinin isbatlandığı anlamına gelmez.
Kaldı ki … icra takibinin diğer borçlusu olup, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 39.maddesi nazara alındığında borçlu … için çıkarılacak tebligatın adı geçene yapılması halinde dahi usulsüzlüğüne yol açacağına göre onun öğrenme tarihinin müşteki borçlu içinde öğrenme tarihi olarak kabulü anılan yasa hükmüne de aykırılık teşkil eder.
O halde mahkemece borçlu …’in şikayetinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile adı geçen borçlu yönünden de istemin süre aşımı nedeniyle reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Ayrıca 6100 Sayılı HMK. nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ :Borçlu …’nin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.03.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.