Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2013/33672 E. 2013/40223 K. 16.12.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33672
KARAR NO : 2013/40223
KARAR TARİHİ : 16.12.2013

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhinde çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan icra takibine karşı borçlu vekilinin, icra mahkemesine başvurarak ödeme emrine ilişkin tebligatın, Tebligat Kanunu’nun hükmi şahıslara tebligat usulünü düzenleyen hükümlerine aykırı şekilde tebliğ edilmesi nedeniyle usulsüz olduğunu ileri sürerek tebligatı öğrenme tarihi olan 13/08/2013 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabulünü talep ettiği ve ayrıca icra dairesinin yetkisine itiraz etmiş olduğu; mahkemece, borçlu tarafından dava açılırken gider avansı yatırılmaması nedeniyle tensip zaptının, tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde yatırılması için gerekli ihtarat düşülerek borçlu vekiline tebliğ edilmesine rağmen, gider avansının ihtar edilen kesin süre içerisinde yatırılmamış olup duruşma günü yatırıldığı, ancak davanın niteliği dikkate alındığında müzekkere yazılması gereken kurum ve kuruluşlara müzekkere yazılamadığı ve celse talikine sebebiyet verdiği gerekçesiyle davanın HMK’nun 114/1-g ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu; ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüzlüğüne dair şikayet niteliğindedir. Usulsüz tebligat şikayeti, Medeni Usul Hukuku anlamında bir dava olmadığından borçlunun ihtar edilen kesin sürede gider avansını yatırmamış olması, 6100 Sayılı HMK’nun 114/1-g ve 115/2 maddelerinin uygulanmasını ve sonuçta davanın dava şartı yokluğundan (usulden) reddine karar verilmesini gerektirmez. Kaldı ki gider avansının borçlu vekili tarafından duruşma günü ve duruşma öncesinde yatırılmış olup bu avansın ihtar edilen kesin sürede yatırılmamış olmasının celse talikine de sebebiyet vermediği anlaşılmaktadır.
İİK’nun 16. maddesi hükmü uyarınca borçlunun ödeme emrine ilişkin tebligatın usulsüzlüğüne dair şikayetini, tebligata muttali olduğunu beyan ettiği tarihten itibaren yasal yedi günlük sürede bir dilekçe ile icra mahkemesine yapması gerekmekte olup yasada bunun dışında başkaca bir şekil ön koşulu da öngörülmemiştir.
O halde mahkemece, şikayetin esasına girilerek inceleme yapılması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, somut olayda uygulama alanı bulunmayan HMK’nun 114/1-f ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/12/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.