Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2012/18172 E. 2012/34806 K. 26.11.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/18172
KARAR NO : 2012/34806
KARAR TARİHİ : 26.11.2012

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklının çeke dayalı olarak borçlular hakkında başlattığı kambiyo senetlerine mahsus icra takibinde borçlular vekili; takibin kesinleşmediği ancak takip tarihinden sonra 6 aydan fazla süre ile icra dosyasının işlemsiz bırakıldığı iddiası ile TTK’nun 726 ve İİK’nun 168/5 hükmüne göre icra takibinin iptaline karar verilmesinin istenmiştir. Mahkemece, ödeme emrinin borçlulara tebliğ edilmediği, bu nedenle borçlular hakkında takip kesinleşmediği için İİK’nun 71. Maddesinin somut olayda uygulanamayacağı ve 03.02.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6273 Sayılı yasa ile TTK’nun 726. Maddesindeki 6 aylık zamanaşımı süresinin 3 yıl olarak değiştirilmiş olması nedeni ile zamanaşımı itiraz ının reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
03.02.2012 tarih ve 28193 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren 6273 Sayılı kanunun 7. maddesiyle değişik 6762 Sayılı TTK.’nun 726. maddesine göre; “Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar. Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.”
İlke olarak, herhangi bir kanun veya düzenleyici kural, hukuksal sonuçlarını yürürlüğe girdiği tarihten sonrası için doğurmaya başlar. Bunun doğal sonucu da, yasaların yürürlüğe girmelerinden önceki olayları etkilememeleri, yani, geçmişe etkili olmamalarıdır. Yasaları uygulama durumunda bulunanlar, başta mahkemeler olmak üzere, onları geriye yürür sonuçlar doğuracak şekilde yorumlamamakla yükümlüdürler. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanun koyucu bu kaidenin aksine düzenleme yapabilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun; 09.03.1988 tarih ve 1987/2-860 E., 1988/232 K.; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K.; 06.04.2005 tarih ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
Bundan ayrı, devam eden uyuşmazlıklarda, tamamlanmamış hukuki durumlara yeni yasa veya düzenleyici kural, “derhal yürürlüğe girme” (I’etfet immediat de la loi novelle) niteliği nedeniyle uygulanacak ve hukuki sonuçlarını doğuracaktır. Tamamlanmış hukuki durumların yeni yasa veya düzenleyici kuraldan etkilenmemesi, kazanılmış hakların saklı tutulması gereğinden kaynaklanan bir sonuçtur. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2. maddesi hükmüne göre, Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Kazanılmış hak kavramı, her ne kadar açık bir biçimde Anayasa’da düzenlenmemiş ise de, bunun hukuk devleti kavramının temel taşlarından biri olduğu ve Anayasa’nın bünyesinde mündemiç bulunduğu, Türk Kamu Hukuku’nda, öğretide ve yargısal kararlarda benimsenmektedir.
6273 Sayılı Kanun’un 7.maddesiyle 6762 Sayılı T.K’nun 726.maddesinde yapılan değişiklikle çeklerde 6 ay olan zamanaşımı süresi 3 yıla çıkartılmıştır. Yukarıda açıklanan ilkelere göre değişiklikle getirilen 3 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanabilmesi için çekin ibraz süresinin bitim tarihinin yasanın yürürlüğe girdiği 03.02.2012 tarihinden sonraki bir tarih olması gerekir. Belirtilen tarihten önce zamanaşımı süresi dolmuş ise bunun canlandırılması ve sürenin üç yıla çıkarılması kazanılmış hakları ortadan kaldıracağından hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaz. Bu nedenle ibraz süresi 03.02.2012 tarihinden önce biten çeklerde uygulanacak olan zamanaşımı süreleri altı ay, sonraki çeklerde üç yıldır. Somut olayda takibin dayanağı çekin ibraz süresinin bitim tarihi 10.09.2009 olup 6 aylık zamanaşımına tabidir.
Takibin kesinleşmesinden önce zamanaşımının oluşması halinde, İİK’ nun 71. maddesinin olayda uygulanamayacağına değinen mahkemenin gerekçesi yasaya uygundur. Ancak, borçlulara gönderilen ödeme emri tebligatlarının bila tebliğ iade edildiği, takibin kesinleşmediği, borçluların takibi öğrenmeleri üzerine icra mahkemesine yukarıda belirtilen gerekçelerle başvurarak takibin iptalini istedikleri anlaşıldığına göre bu durumda zamanaşımı itirazının İİK’nun 168/5. Maddesi hükmüne göre incelenmesi gerekmektedir.
İcra dosyasının incelenmesinde; icra takibine 28.09.2009 tarihinde başlandığı, borçlu … ve … Konf. San ve Tic. Ltd. Şti yönünden 21.01.2010işlem ile 29.09.2010 tarihli işlem arasında; borçlu …. Teks. Konf. San ve Tic. Ltd. Şti yönünden ise 21.07.2010 ile 25.05.2011 tarihli işlemler arasında 6 aydan fazla süre ile takipsiz bırakılmış olup, zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan itirazın kabulüne karar verilmelidir.Eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi ve itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ :Borçluların temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.’nun 366. ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.