YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/30385
KARAR NO : 2012/13856
KARAR TARİHİ : 25.04.2012
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
24.08.2011 tarihli icra mahkemesi kararı İİK 363.maddesi kapsamında olmakla temyizi kabil kararlardandır. Bu nedenle temyiz talebinin reddine ilişkin kararın bozulmasına oybirliğiyle karar verildikten sonra asıl kararın incelenmesine geçildi:
HUMK’nun 76.maddesi hükmü uyarınca (HMK.nun 33.maddesi) hukuki tavsif, hukuki sebebin ve uygulanacak yasa maddesinin tesbiti hakimin görevine giren bir konudur. (HGK 5.6.1991 tarih, 1991/12-258 E – 344 K). Şikayetçi, satıştan sonra paraların paylaştırılmasına yönelik olarak icra dairesince yapılan işlemlere ve verilen karara ilişkin olarak şikayette bulunmakta olup, paraların paylaştırılması usul ve esasları İİK.nun 138.ve devamı maddelerinde ve 151.maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. İcra mahkemesince şikayetin bu esaslar dairesinde incelenerek bir karar verilmesi gerekir.
Diğer taraftan bir mahkeme kararının gerekçesi, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar. Kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiğini öngören Anayasa’nın 141/3. maddesi ve ona koşut bir düzenleme içeren HUMK’nun 388.maddesi (HMK.297.maddesi) işte bu amacı gerçekleştirmeye yöneliktir.
Öte yandan, bazen bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden kesin hüküm veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi konularda yapılacak hukuksal değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi de, o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesiyle mümkündür. Herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin direnme kararı verilmesi de, hakimin yargılama görevini gerekli şekilde yerine getirmediğinin göstergesi olarak kabul edilir. Bu bağlamda mahkemece, verilen karar yukarıda açıklanan nitelikte bir yasal gerekçeyi de içermemektedir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.2006 tarih ve 2006/11-620 Esas, 2006/659 Karar sayılı kararı).
Açıklanan nedenlerle yanılgılı değerlendirmeye dayalı ve gerekçe ihtiva etmeyen kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 25/04/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.