Yargıtay Kararı 12. Hukuk Dairesi 2006/50 E. 2006/87 K. 22.03.2006 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2006/50
KARAR NO : 2006/87
KARAR TARİHİ : 22.03.2006

MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2005
NUMARASI : 2005/31-238
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 3. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 18.9.2003 gün ve 2001/463- 2003/524 sayılı kararın incelenmesi taraflar vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 1.11.2004 gün ve 2004/4305-12459 sayılı ilamı ile, (…1-Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ile davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, dava konusu yazıda davacı şirketin vergi dışı, kayıt dışı paraların aktarıldığı; sahibi belli olmayan ve kimse tarafından da bilinmeyen gizli bir televizyon kanalı olarak gösterildiğini; bu biçimde, davacı tüzel kişiliği küçük düşürücü, karalayıcı ve mesleki itibarını sarsıcı yayın yapıldığını ileri sürerek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar, yazının eleştiri niteliğinde bulunduğunu; ileri sürüldüğü biçimde nitelendirmelerin söz konusu olmadığını savunmuşlardır.
Mahkemece, yazıda yayıncılığa ilişkin eski ve yeni yasaların eleştirildiği benimsemekle beraber; davalı tüzel kişiliğin de ismen belirtilerek kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu yazıda, “Medya patronlarının yakasına biz yapışalım” başlığı altında:
(RTÜK. Yasası çıktı. Meclis günlerce bu yasayla uğraştı. Fazilet Partisi yasal haklarını kullanıp engelleme yaptı.
…Yasa, bazı eksikleri olsa da, özünde yanlış değil.
En önemlisi, televizyon sahiplerinin kim olduğu artık belli olacak. Bugüne kadar “kanuna karşı hile” yapılıyor ve eski yasa uyarınca sahipler gizlenmek zorunda kalıyordu.
Televizyon sektöründe korkunç paralar ortalıkta uçuşuyor. Bu sektörün dönmesi için yılda 850 milyon dolar harcanıyor.
Sektörün reklam geliri sadece 450 milyon dolar.
Temel soru işte bu aşamada ortaya çıkıyor:
Aradaki farkı, yani 400 milyon doları bu televizyon kanallarına kimler buluyor.
Bu sorunun yanıtı bugüne kadar bilinmiyordu. Bu durumdan özellikle dinci kesim yararlanıyor, vergi dışı, kayıt dışı paralarını dinci kanallara ve radyolara aktarıyordu.
Örneğin Kanal-7’nin sahipleri kimlerdi? Samanyolu TV kimlerindi? Yurdun dört bir yanında yayın yapan yüzlerce bölgesel ve yerel televizyon kanalı kimlere aitti. Bunların gerçek sahiplerini şimdi, bu yeni yasayla öğrenme fırsatı bulacağız! Göreceğiz bakalım, milyonlarca doların sahipleri olan ve bu paralarıyla televizyon kuruluşlarına sahip olmayı başaran babayiğitler kimlermiş ve bunlar devlete ne kadar vergi vermişler!
Eski RTÜK. Yasası gerçek bir ucube idi. Devlete ve yasaya karşı hile yapmayı gerektiriyordu. Böyle bir komedi dünyanın hiçbir ülkesinde yoktu. Sahipleri ve ortakları belli olmayan, gizlenen radyo ve televizyonlar!
…Fazilet Partisi bu yasaya niçin karşı çıktı? Niçin bütün gücüyle engellemeye çalıştı? Çünkü dinci radyo ve televizyon kuruluşlarının sahipleri bilinmiyordu. Bunlar gizliydi. Fazilet, bunların açığa çıkmasını istemiyordu.
Örnek vereyim: Ulusal yayın yapan Atv, Show, Kanal D, Star, TGRT, NTV, CNN Türk, TV 8, BRT gibi kuruluşların sahipleri bellidir ve herkes tarafından bilinir.
Ama örneğin Kanal 7, Samanyolu gibi dinci kanalların sahiplerini hiç kimse bilmez.Ankara’da Melih adına yayın yapan Kanal A’nın sahiplerini de bilmeyiz.
Türkiye’ de bu durumda olan nice radyo ve televizyon var.
Bu ayıba artık son verilmeliydi.
Bu yasa sanırım Fazilet’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden çok sayıda ihale almayı başaran dinci gazete patronlarını da önemli ölçüde rahatlatacaktır.
Fazilet Partisi’ nin bu yasaya karşı yaptığı muhalefetin ardında, işte bu gerekçeler vardı.
Gizliden döndürülen, bazı çevrelerden dinci kesime aktarılan kayıt dışı paralar ve düzmece patronlar artık ortaya çıkacak.
Bunlar çok önemlidir, hiç kimse gözardı etmesin…
…Bizler televizyon patronlarının kimler olduğunu bilelim, hiç kimse yasaya karşı hile yapmak zorunda kalmasın, ortalıkta dolaşan sahipsiz yüz milyonlarca doların sahipleri belli olsun.),ifadelerine yer verildiği görülmektedir.
Yazının bütünü göz önünde tutulduğunda, eski ve yeni Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Kanunu hakkındaki düzenlemeler ile ilgili bulunduğu; eski yasadaki bir takım eksiklik ve aksaklıkların eleştiri konusu yapıldığı görülmektedir. Bu eleştiriler sırasında, davacı şirketin de adına yer verilmiştir. Yazıda, konu ile ifade arasındaki düşünsel bağlılık korunmuş; yalnızca sert eleştiri olarak kabul edilebilecek nitelendirmelerde bulunulmuştur. Şu durumda, davacının kişilik haklarına saldırı söz konusu değildir. Mahkemece, davanın reddi yerine kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
2-Yargılama ve hüküm, ancak davanın tarafları hakkında verilebilir. Yargılama giderleri de hükmün sonuçlarına göre yanların sorumlulukları ile ilgili bulunduğundan, hüküm ile birlikte karara bağlanması gerekir.(29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İBK.). Bu bağlamda, yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir ve vekalet ücreti de yargılama giderlerindendir.(HUMK.m.417 11, -m. 423/b.6).
Diğer yandan, 4667 sayılı Yasa m.77 hükmü ile değişik 1136 sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı belirtildiği gibi; bu hükme koşut bir düzenleme de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde “yargı yerlerince-avukata ait olmak üzere karşı tarafa yükletilecek vekalet Ücreti” biçiminde yer almıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere gerek Avukatlık Yasası ve gerekse de yasaya dayalı olarak hazırlanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nde yer alan düzenlemeler; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun, davanın taraflarına ve hükmün kimlere yönelik olarak kurulacağına ilişkin hükümlerini kaldırıcı veya değiştirici nitelikte değildir. Aksine, hükmün ve ayrıntısı niteliğindeki yargılama giderlerinin -ve bu bağlamda vekalet ücretinin- davanın tarafları hakkında kurulması gerekir. Avukatlık Yasası’ ndaki, “vekalet ücreti avukata aittir” biçimindeki düzenleme hükmü kuran mahkemeye değil, vekil ile vekil edene yönelik bir kuraldır. Bu yorum ve varılan sonuç aynı maddedeki “bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez” biçimindeki düzenleme ile de doğrulanmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, taraf sıfatı bulunmayan vekil yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Taraflar vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
1- Yerel Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair önceki hükmü her iki taraf vekilince temyiz edilmiş; Özel Daire, metni yukarıda bulunan ilamıyla, davanın reddi gereğine işaretle ve ayrıca hüküm altına alınan vekalet ücretleri yönünden kararı bozmuş, bu bozma nedenine göre de, davacının esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermiştir. Başka bir ifadeyle, bozma ilamının gerekçesi ve sonucu davanın reddi gereğini öngördüğünden; Özel Daire, davacı vekilinin tazminat miktarının azlığına ilişen temyiz itirazlarını doğal olarak incelememiştir. Bozmanın bu içerik ve kapsamına göre, davacı tarafın direnme kararını temyiz etmekte hukuki yararı bulunmamaktadır. O nedenle, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
2- Davalılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2-Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harçlarının geri verilmesine, 22.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.