YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/679
KARAR NO : 2023/4560
KARAR TARİHİ : 31.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/213 E., 2016/263 K.
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.04.2016 tarihli ve 2016/213 Esas, 2015/263 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan beraat kararı verilmiştir.
2. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 08.03.2021 tarihli Tebliğname ile sanığın savunması alınmadan hüküm kurulduğu gerekçesiyle hükmün bozulması görüşüyle Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanın temyiz isteği; sanık hakkında beraat kararı verilmesinin hatalı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçesinde “Her ne kadar sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan TCK. nun 123/1 ve 53. Maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiş ise de, TCK’nın 123/1. Maddesinde bu suçun unsurlarının oluşabilmesi için sırf huzur ve sükunu bozmak amacıyla ısrarla hukuka aykırı bir eylemin yada gürültünün işlenmesinin gerektiği yönünde hüküm bulunduğu, sanığın iddianame içeriğinde iddia olunan eylemi sabit olsa bile bir kereden ibaret eyleminin sırf huzur ve sükunu bozma kastı ile yapıldığı yönünde delil bulunmadığı (kast unsuru) gibi eylemin bir kere yapılması ile maddede düzenlenen ısrarla yapılması yönündeki unsurların gerçekleşmediği (suçun ısrarla işlenmesi unsuru) açık olduğundan sanığın üzerine atılı eylemin TCK.nun 123. Maddesindeki suçun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşıldığından ve bu hususta sanığın savunmasının alınmasının gerekli bulunmadığından sanığın üzerine atılı; Kişilerin Huzur ve Sükununu Bozma suçunun yasal unsurlarının oluşmaması nedeniyle atılı suçtan beraatine dair aşağıda yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuştur.” denilmiştir.
2. Sanık kolluk beyanında “23.03.2016 günü saat 10:45 sıralarında apartmanın kurallarına uyarak yazılı olarak belirtilen saatlere riayet ederek kapımızın önüne atılması için çöpümüzü bıraktım sonra ben misafirimi almak için otogara gittim saat 14.00 sıralarında geldiğimde çöpler halen duruyordu, bende kapıcıya telefon açtım neden çöplerin alınmadığını sordum bana saat 11.00 de çöpleri aldığını söyledi bende saat 10.45 sıralarında çöpü koydum yalan söyleme kendinizin koyduğunuz kurala uymuyorsunuz diye kızdım, şahıs bana ben çöpleri topladım hastanedeyim dedi ve telefonu kapattık sonra saat 17.00 sıralarında çöplerin alımmadığını görünce tepki olsun diye poşetli olarak çöpümü kapısının önüne bıraktım sonra ben evime döndüm on onbeş dakika sonra kapının önünden bir tıkırtı duydum kapıyı açtığımda kapıcımızın eşini kapımın önünde beklediğini gördüm muhtemelen kapımı dinliyordu ben hayırdır yenge bir şey mi diyeceksin dedim ancak bana yok bir şey dedi ve gitti ben telefonda … ile konuştuğumda kendisine ifadesinde bahsettiği gibi hakarette bulunmadım ağzını burnunu kırarım demedim ben bu suçlamayı kabul etmiyorum iftira atmaktadır bende kendisinden davacı ve şikayetçiyim uzlaşmak istemiyorum ayrıca şahısla aramızda kavga olmadı benim yaralanmam yoktur doktor raporu almak istemiyorum ayrıca duyuru olarak apartmanınıza asılan çöp toplama saatleri ile ilgili duyuruyu size teslim ediyorum başka bir diyeceğim yoktur.” demiştir.
3. Katılan kollukta “Ben … konutlarında apartman görevlisi olarak çalışırım en son kat olan 13. katta otururum bugün yani 23.03.2016 günü izinli günümdü sitemizde oturan … telefondan 23.03.2016 günü saat,12.58 de arayıp bana çöpleri niye toplamadın dedi bende izinli olduğumu yine de birkaç kişinin çöpünü aldığımı söyledim bana yalan söylüyorsun gel buraya ağzını burnunu kıracağım geri zekalı diye hakarette bulundu şahısla konuştuğumuzda ben hastanede idim saat 16.00 sıralarında eve geldim ben evde iken merdivenlerden ayak sesi geliyordu zile basacaklar diye eşim kapıya çıktığında kapımızın önüne çöp döküldüğünü görüp hemen merdivenlerden aşağıya inince 1l. katta oturan …’nin kapısının önünde durduğunu görmüş bunun üzerine şahıs eşime bir şey mi soracaksın demiş ancak eşim şahsa hayır diye cevap verip yöneticiye gitmiş, eşim bu şahsın tam olarak çöpü kapımızın önüne döktüğü anı görmemiş ancak hemen çıktığı için alt ki oturan bu şahsı kapısının önünde görmüş, bende kapı önündeki dökülen çöpü gördüm bana haksız yere hakaret ederek kapımın önüne çöp döktüğünden şüphelendiğim …’den davacı ve şikayetçiyim uzlaşmak istemiyorum bu olayda şahışla aramızda kavga olmadı yaralanmam yoktur doktor raporu almak istemiyorum.” demiştir.
IV. GEREKÇE
1. 5237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun maddi unsurunun, sırf huzur ve sükununu bozmak amacıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasından ibaret olduğu gözetildiğinde, somut olayda, sanığın ikamet ettiği apartmanın görevlisi olan katılanın kapısına çöp döktüğü şeklindeki beyanı üzerine sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan iddianame düzenlenmiş ise de, mahkemece sanığın eyleminin suçun tanımında yer alan sırf huzur sükun bozma kastı ile ısrar unsurunu taşımadığı kabulü ile sanığın beraatine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
2. 7445 sayılı Kanun’un 20 inci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 193 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa, sorgusu yapılmamış olsa da dava yokluğunda bitirilebilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca mahkemece duruşma açılmaksızın sanığın beraatine hükmedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından tebliğnamede bu yönde bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.
3. Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçesi ile sanık hakkında beraat kararı verilirken uygulama maddesinin gösterilmemesi, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen hukuka aykırılık olarak belirlenmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde (3) numaralı paragrafta açıklanan nedenle Konya 12. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.04.2016 tarihli ve 2016/213 Esas, 2015/263 Karar sayılı kararına yönelik katılanın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün 1 numaralı paragrafında yer alan “beraatine” ibaresinden önce gelmek üzere “5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi gereğince” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.10.2023 tarihinde karar verildi.