Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/6453 E. 2023/5439 K. 07.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6453
KARAR NO : 2023/5439
KARAR TARİHİ : 07.12.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/344 Esas, 2021/240 Karar
SUÇ : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
KARAR : Mahkumiyet
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, 05.10.2023 tarihli ve 2022/9260 Esas, 2023/3663 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.11.2023 tarihli ve KD-2022/112902 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ
“İtirazın konusunu oluşturan uyuşmazlık; Aydın 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerekliliğinden bahseden ihbarname içeriği yerinde görülerek kanun yararına bozulması halinde, bozmanın 5271 sayılı CMK’nın “309/4-d” maddesine göre yapılıp yapılmayacağına, başka bir ifadeyle bozma nedenine göre lehe olan uygulamanın Yüksek Dairece mi yoksa Yerel Mahkemece mi verileceğinin belirlenmesine ilişkindir.

Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, “tekriri muhakeme” yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.

5271 sayılı CMK’nın 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda ise bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir. Özel Dairece, yeniden yargılama yasağı olduğu halde, daha az cezaya hükmedilmeyip ya da ceza kaldırılmayıp, hukuka aykırılığın giderilmesinin yerel mahkemeye bırakılması halinde, bu aşamada yerel mahkemenin vereceği karar yok hükmünde olacağından, hükümlü lehine sonuç doğuracak olan hukuka aykırılık da yasal olarak giderilmemiş olacaktır.

Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/06/2006 gün ve 151-157, 13/02/2007 gün ve 349-35, 18/09/2007 gün ve 186-178, 13/05/2008 gün ve 84-111 ile 14/04/2009 gün ve 75-101 sayılı kararlarında da, mahkûmiyet hükümleri yönünden verilen kararların, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi kapsamında kaldığı kabul edilerek, hukuka aykırılıkların bizzat Özel Dairelerce giderilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmış, benzer dosyalar yönünden Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 2018/895-2131, 2018/1569-3391; Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2018/3034-9136, 2017/1876-9848; Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 2019/1288-4347, 2019/2509-8692; Yargıtay 19. Ceza Dairesinin 2019/1484-10301, 2019/28131-10790, 2019/29870-10061; Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23/02/2022 gün ve 2020/16205 esas, 2022/3204 karar; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 07/02/2022 gün ve 2021/21712 esas, 2022/1494 karar; Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10/01/2022 gün ve 2021/41556 esas, 2022/23 karar; Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 16/03/2022 gün ve 2021/5319 esas, 2022/2096 karar sayılı ilamlarında, kanun yararına bozulan hükümlerdeki tekerrür uygulamasına ilişkin kısımlar çıkartılarak CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca uygulama yapıldığı görülmüştür.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Bir an için, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/09/2018 gün ve 2015/13-1066 esas, 2018/373 karar sayılı kararı uyarınca yerel mahkemenin takdir hakkı olduğu gözetilerek CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca doğrudan hüküm kurulmadığı düşünülmüş ise de, tekerrüre esas olmasa bile sanığın kasıtlı suçtan mahkumiyetinin bulunduğu, sanığın sabıkalı hali ve suç işleme eğilimi değerlendirilerek ilk derece mahkemesince kişiselleştirme yapıldığı, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25/04/2023 gün ve 2023/2-36 esas, 2023/237 karar sayılı kararında açıklandığı üzere davanın esasının çözüldüğü yargılamanın tekrarlanması yasağı da bulunduğundan hükmün bozulması ile yetinilmeyip gereken kararın da doğrudan Özel Dairece verilmesinin zorunluluk arz ettiği değerlendirilmiştir.

Bu şekilde, Aydın 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünü inceleyen Yüksek Dairece, tekerrür hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini belirten kanun yararına bozma talebi kabul edildiğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca lehe olan uygulamaya Yargıtay ceza dairesinin doğrudan hükmetmesi, başka bir ifadeyle sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanmadan hüküm kurulması gerekmektedir. Yüksek Dairece CMK’nın 309/4-d bendi uyarınca tekerrür hükmünün çıkartılması suretiyle hükmün kanun yararına bozulması gerekirken, gerekli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi Kanuna aykırı görüldüğünden olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.

II. GEREKÇE
İtiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi ile değişik CMK’nın 308/2, 3 üncü madde ve fıkralarınca Dairemizce incelendiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.

III. KARAR
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesiyle eklenen 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,

2- Dairemizce verilen 05.10.2023 tarihli ve 2022/9260 Esas, 2023/3663 Karar sayılı kararının karar bölümünün (2) numaralı bendinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere ” 3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin daha hafif bir cezayı gerektirdiği belirlendiğinden; Hüküm fıkrasının tekerrür hükümlerinin uygulandığı yedinci paragrafının hükümden çıkarılması ile diğer hususların aynı şekilde bırakılması suretiyle oy birliğiyle DÜZELTİLMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,07.12.2023 tarihinde karar verildi.