Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/6399 E. 2023/5228 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6399
KARAR NO : 2023/5228
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/408 esas, 2017/111 karar
SUÇ : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
HÜKÜM : Mahkumiyet
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, 05.02.2020 tarihli ve 2019/13303 esas, 2020/1168 karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 17.04.2020 tarihli ve KD- 2019/106805 sayılı itirazı üzerine Dairemizce yapılan inceleme neticesinde itirazın reddine, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.07.2023 tarihli 2020/12-460 Esas, 2023/402 karar sayılı kararı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.

I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Sanığın üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunu 03.09.2016 tarihinde işlemiş olması karşısında, TCK’nin 179/2. maddesinin sanığın lehine olan halinden sorumlu tutulması gerektiği, TCK’nin 49/1. maddesine göre süreli hapis cezasının alt sınırı bir aydan az olamayacağından, sanık hakkında alt sınırdan ceza tayin ettiğini belirten Kozluk Asliye Ceza Mahkemesi tarafından temel ceza olarak bir ay hapis cezası belirlenmesinde zorunluluk bulunduğu, somut olayda, yerel mahkemece temel ceza tayin edilirken asgari düzeyde ceza tayin edilmesine rağmen TCK’nin 179/2. maddesinde öngörülen cezanın alt sınırı belirtilmediğinden yanılgılı değerlendirme ile üç ay hapis cezasına hükmolunduğu, hükmün gerekçe kısmında ve kısa kararda ayrı ayrı alt sınırdan ceza verildiği vurgulandığından, hukuka aykırılığın maddi bir hatadan ibaret olmadığı, 5237 sayılı Kanunun 49/1 ve 179/3-2. maddelerinin uygulanmasında birliğin sağlanması için anılan hukuka aykırılığın kanun yararına bozma kanun yoluyla düzeltilmesi gerektiği kanaatine varıldığından, 5271 sayılı CMK’nin 309. maddesinin 4. fıkrasının (d) bendi uyarınca Yargıtay Ceza Dairesinin tarafından daha az ceza içeren yeni bir karar verilmesi gerekirken, kanun yararına bozma talebinin reddedilmesi Kanuna aykırı görüldüğünden 5271 sayılı CMK’nin 308. maddesi uyarınca olağanüstü itiraz kanun yoluna başvurulduğuna ilişkindir.

II. GEREKÇE

1. Sanık …’nin 03.09.2016 tarihinde 1,21 promil alkollü … kullandığı eylemi ile ilgili olarak Kozluk Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2017 tarihli ve 2016/408 esas 2017/111 karar sayılı kararı ile , kısa kararda ve hükmün gerekçe kısmında alt sınırdan ceza tayin edildiği belirtilerek sanığın 5237 sayılı Kanunun 179 uncu maddesinin üçüncü , ikinci fıkraları uyarınca 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 62 nci , 50 nci maddenin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddeleri uyarınca 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Sanığın üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçuna ilişkin olarak, suç tarihinden sonra 02.12.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 16. maddesi ile degişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenligini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 2. fikrasında “Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme ile temel cezada alt sınır belirlendiği, oysa anılan maddede degişiklik öncesi cezada alt sınıra yer verilmediği, bu nedenle 5237 sayılı Kanunun 49/1. maddesine göre temel cezanın 1 ay hapis cezası olarak öngörülmesi gerektiği, somut olayda suç tarihinin 03.09.2016 olması karşısında aleyhe Kanun değişikliğinin sanık hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmediğinden Kanun yararına bozma talebiyle dosya Dairemize gönderilmiştir.

3. Dairemizin 05.02.2020 tarihli 2019/13303 esas 2020/1168 karar sayılı ilamı ile ” Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14/12/2010 tarihli ve 2010/4-210 esas, 2010/259 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Yasa yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesini ve ülke sathında uygulama birliğine ulaşılmasını sağlamak amacıyla, olağanüstü bir denetim muhakemesi yolu olarak Ceza Yargılaması Yasasının 309. ve 310. maddelerinde düzenlenmiş olup bu denetimin konusu, maddi ve yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılıklardır. Ancak, gerek kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu, gerekse olağanüstü bir denetim yolu olması nedeniyle dar kapsamlıdır; her türlü hukuka aykırılığın öne sürülüp incelenmesine elverişli bir denetim yolu değildir.

Hükümlü hakkında tayin edilen hapis cezasının, yüklenen eylem için kanunda öngörülen yaptırım sınırları içerisinde bulunması karşısında temel cezasının tayini sırasında “alt sınır” ifadesinin sehven kullanılmasına ilişkin kanun yararına bozma isteminin; CMK’nın 309. ve 310. maddesinde düzenlenen amaca uygun hukuka aykırılık niteliğinde bulunmaması nedeniyle, ” kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.

4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2020 tarihli itirazı üzerine Dairemizin 16.11.2020 tarihli 2020/897 esas 2020/6022 karar sayılı kararı ile “Hükümlü hakkında tayin edilen hapis cezasının, yüklenen eylem için kanunda öngörülen yaptırım sınırları içerisinde bulunması karşısında temel cezasının tayini sırasında “alt sınır” ifadesinin sehven kullanılmasına ilişkin kanun yararına bozma isteminin; CMK’nın 309. ve 310. maddesinde düzenlenen amaca uygun hukuka aykırılık niteliğinde bulunmaması nedeniyle” itirazın reddine, dosyanın itiraz konusunda karar verilmek üzere Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.

5. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 12.07.2023 tarihli 2020/12-460 esas 2023/402 karar sayılı ilamı ile, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire kararının kaldırılmasına ve kanun yararına bozma konusunda bir karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.

6. İncelen dosyada, sanığın 03.09.2016 tarihinde işlediği trafik güvenligini tehlikeye sokma suçuna ilişkin olarak, suç tarihinden sonra 02.12.2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 16. maddesi ile degişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun “Trafik güvenligini tehlikeye sokma” başlıklı 179. maddesinin 2. fikrasında “Kara, deniz, hava veya demiryolu ulaşım araçlarını kişilerin hayat, sağlık veya malvarlığı açısından tehlikeli olabilecek şekilde sevk ve idare eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindeki düzenleme ile temel cezada alt sınır belirlendiği, oysa anılan maddede degişiklik öncesi cezada alt sınıra yer verilmediği, bu nedenle 5237 sayılı Kanunun 49/1. maddesine göre temel cezanın 1 ay hapis cezası olarak öngörülmesi gerektiği, somut olayda suç tarihinin 03/09/2016 olması karşısında aleyhe kanun degişikliğinin sanık hakkında uygulanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde lehe kanun değerlendirilmesi yapılmadan fazla cezaya hükmedilmesinde isabet görülmemiştir.

III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ KABULÜNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, 05.02.2020 tarihli ve 2019/13303 esas, 2020/1168 karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA,

3.Kozluk Asliye Ceza Mahkemesinin 13.10.2017 tarihli ve 2016/408 esas 2017/111 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin daha hafif bir cezayı gerektirdiği belirlendiğinden; hüküm fıkrasının üçüncü bendinde yer alan “3 ay” ibaresi çıkarılarak yerine “1 ay” yazılması, üç nolu bendin ikinci paragrafında yer alan “2 ay 15 gün” ibaresin çıkarılarak yerine “25 gün” yazılması , üç nolu bendin dördüncü paragrafında yer alan “75 gün” ibaresi çıkarılarak yerine ” 25 gün” yazılması , devamında “1.500,00 TL” ibaresi çıkarılarak yerine ” 500 TL ” ibaresinin yazılması ve hukuka aykırılığın bu şekilde giderilmesine, kararın diğer kısımların aynen bırakılmasına,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 29.11.2023 tarihinde karar verildi.