Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/6398 E. 2023/5438 K. 07.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6398
KARAR NO : 2023/5438
KARAR TARİHİ : 07.12.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/723 E., 2022/350 K.
SUÇ : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
KARAR : Mahkûmiyet
İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, 21.09.2023 tarihli ve 2022/9253 Esas, 2023/3196 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 03.11.2023 tarihli ve KD-2022/112684 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
“Silifke 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın Kanuna aykırı olduğundan bahseden ihbarname içeriği yerinde görülüp 5271 sayılı CMK’nın 309/4-d maddesine göre bozma kararı verilerek Dairece kurulan yeni hükümde, tayin olunan sonuç cezanın adli para cezasından ibaret olması durumunda, bozmaya konu hükümde yer alan TCK’nın 53 ve 58. maddelerine ilişkin uygulamanın bozma kapsamı dışında tutulup tutulamayacağının belirlenmesine ilişkindir.

Bozma nedenleri; 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesinde tanımlanan ve davanın esasını çözmeyen bir karara ilişkin ise, aynı Kanun’un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca; kararı veren hâkim veya mahkemece gerekli inceleme ve araştırma sonucunda yeniden karar verilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için, verilecek hüküm veya kararda, lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir. Mahkûmiyete ilişkin hükmün, davanın esasını çözmeyen yönüne veya savunma hakkını kaldırma veya kısıtlama sonucunu doğuran usul işlemlerine ilişkin olması halinde ise, anılan fıkranın (b) bendi uyarınca kararı veren hâkim veya mahkemece yeniden yapılacak yargılama sonucuna göre gereken hüküm verilecek, ancak bu halde verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacaktır. Davanın esasını çözen mahkumiyet dışındaki diğer hükümlerin bozulmasında ise anılan fıkranın (c) bendi uyarınca aleyhte sonuç doğurucu herhangi bir işlem yapılamayacağı gibi, “tekriri muhakeme” yasağı nedeniyle kanun yararına bozma kapsamında yeniden yargılama da gerekmeyecektir.
5271 sayılı CMK’nın 4. fıkrasının (d) bendi gereğince bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirmesi halinde ise cezanın kaldırılmasına karar verilecek, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmesi durumunda bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesince doğrudan hükmedilecektir. Bu halde yargılamanın tekrarlanması yasağı bulunduğundan, Yargıtay ceza dairesince hükmün bozulması ile yetinilmeyip, bozma konusu yapılan kararın yerine verilmesi gereken karar, doğrudan ilgili daire tarafından verilecektir.

TCK’nın 58/6. madde ve fıkrası uyarınca, tayin olunan ceza, sonuç itibariyle adli para cezasından ibaret olduğunda, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilemeyecek, 5237 sayılı TCK nun 53/1 maddesindeki düzenlemeye göre de, kişi kasten işlemiş olduğu suçtan hapıs cezasına mahkum olması durumunda mahkumiyetin sonucu olarak bu maddede öngörülen belli haklardan yoksun bırakılmasına da hükmedilir şeklindeki düzenleme karşısında, sanık hakkında adli para cezası verildiği durumda, TCK nun 53. maddedeki haklardan yoksun bırakılmasına hükmedilemeyecektir.

İncelenen somut olayda; Silifke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2022 tarihli ve 2021/723 esas, 2022/350 sayılı kararıyla sanık hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 179/3 maddesi delaletiyle 179/2, 53, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251. maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 5237 sayılı Kanun’un 58. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş, Dairece ihbarname içeriğini yerinde görerek, “sanığın yargılama konusu trafik güvenliğini tehlikeye sokma eylemi için belirlenen 1 ay hapis cezasından, 5271 sayılı Kanun’un 251/3. maddesi gereğince 1/4 oranında indirim yapılırken hata yapılarak sonuç cezanın ”22 gün hapis” yerine ”25 gün hapis” olarak tespiti” ile; “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir. şeklindeki amir hükmü karşısında, suç tarihinde sabıkası bulunmayan ve 25 gün hapis cezasına mahkum edilen sanık hakkında, tayin olunan kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun’un 50/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi” hususlarını hukuka aykırı bularak;

“Silifke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/02/2022 tarihli ve 2021/723 esas, 2022/350 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca bozulmasına, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bozma nedeninin daha hafif bir cezayı gerektirdiği belirlendiğinden; Hüküm fıkrasının basit yargılama usulünün uygulandığı dördüncü paragrafındaki ” 25 gün” ibaresinin kaldırılarak, yerine “22 gün” ibaresinin yazılması ve devamında ise “Sanığa verilen 22 gün hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesindeki amir hükme göre, takdiren aynı Kanun’un 50/1-a maddesi gereğince adli para cezasına çevrilerek TCK’nın 52/2. maddesine göre günlüğü 20 TL’den sanığın neticeten 440,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” şeklinde bir paragraf eklenmesi ile diğer hususların aynen bırakılmasına, infazın ve müteakip işlemlerin mahallinde buna göre yapılmasına” karar verilmiş ise de,

Sanık hakkında tayin olunan sonuç cezanın adli para cezasından ibaret olması karşısında, TCK’nın 58/6. madde ve fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre cezanın çektirilmesine karar verilemeyeceği, keza hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğunun uygulanmayacağı gözetilmeyerek, bozmaya konu hükümde yer alan TCK nın 53 ve 58. madde uygulamalarına ilişkin kısımlar bozma kapsamı dışında tutulup, ” diğer hususların aynen bırakılmasına” şeklinde karar verilmesi kanuna aykırı görülerek olağanüstü itiraz yasa yoluna başvurulmuştur.

II. GEREKÇE
İtiraz ve ekli dosya 6352 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi ile değişik CMK’nın 308/2, 3 üncü madde ve fıkralarınca Dairemizce incelendiğinde; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu anlaşılmakla itirazın kabulüne karar verilmiştir.

III. KARAR
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesiyle eklenen 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,

2- Dairemizce verilen 21.09.2023 gün ve 2022/9953 Esas, 2023/3196 Karar sayılı kararının karar bölümünün üçüncü bendinin ikinci paragrafından sonra gelmek üzere “Sanık hakkında tayin olunan sonuç cezanın adli para cezasından ibaret olması karşısında, TCK’nın 58/6. madde ve fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre cezanın çektirilmesine karar verilemeyeceği, keza hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olan TCK’nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluğunun uygulanmayacağı gözetilerek, bozmaya konu hükümde yer alan TCK’nın 53 ve 58. madde uygulamalarına ilişkin bölümlerin hükümden çıkartılmasına” ibaresinin eklenmesine,

3-Karardaki diğer kısımların aynı şekilde bırakılması suretiyle oy birliğiyle DÜZELTİLMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.12.2023 tarihinde karar verildi.