Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/597 E. 2023/2199 K. 19.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/597
KARAR NO : 2023/2199
KARAR TARİHİ : 19.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü kararı

Mahkemece kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, davalı vekilinin temyiz dilekçesinin 26.09.2016 tarihinde tebliği üzerine davacı vekilinin aynı tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 04.01.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; davacının çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunda 09.12.2012 tarihinde gözaltına alındığını, 10.12.2012 tarihinde tutuklandığını, 04.09.2013 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılamada beraatine karar verildiğini, fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 150.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekilinin 12.07.2016 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 13.500,00 TL’ye çıkarılması suretiyle ıslah dilekçesi verdiği anlaşılmıştır.

2. Davalı vekili 03.02.2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

3. İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.07.2016 tarihli ve 2016/12 Esas, 2016/456 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 14.06.2020 davalı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün bozulması ve 30.01.2023 tarihli, davacı vekilinin temyiz talebinin reddi görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davanın reddi gerektiğine,

2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna,

3.Yargılama giderlerinin tamamının Hazineye yüklenemeyeceğine ve Hazine lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine,

4.Re’sen tespit edilecek nedenlere,
ilişkindir.

B. Davacı vekilinin temyiz sebepleri
Mahkemece ıslah talebinin dikkate alınmadığına ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

Yerel Mahkemenin Kabulü
Davacının, süresinde dava açtığı, ikametgâhının mahkeme çevresinde bulunduğu, nüfus ve sabıka kaydının dosyaya getirtildiği, tazminat davası için gerekli olan belgelerin toplandığı, dava dilekçesinde; davacının, haksız olan hareketin meydana geldiği tarihte asgari ücretin üzerinde ücretle çalıştığını ispat eder şekilde bilgi ve belgeler sunamadığı, bu nedenle maddi tazminatın asgari ücret üzerinden hesaplanması gerektiği tespit edilmiştir.

İncelenen tüm dosya kapsamında; davacının haksız yere 10.12.2012 – 04.09.2013 tarihleri arasında 8 ay 26 gün tutuklu kaldığı, bu nedenle tazminat istemeye hak kazandığı, tutuklu kaldığı sürede çalışamadığı belirlenmiş, aylık gelirinin belirlenmesinde asgari ücret tarifesi esas alınmış, davacının ekonomik durumu, toplumdaki konumu itibariyle hakkaniyet ilkesi gereğince uğramış olduğu zarar karşılığı, elem ve ızdırabı tatmin etmek amacıyla davanın kısmen kabul, kısmen reddi ile bilirkişi tarafından hesaplanan 10.000,00 TL maddi tazminata ve mahkemece takdiren belirlenen 24.000,00 TL manevi tazminatın Maliye Hazinesinden alınıp, davacıya verilmesine ve haksız olarak tutuklandığı 09.12.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizine hükmedilmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan İstanbul Anadolu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/81 Esas –2015/127 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının cinsel istismar suçundan 09.12.2012-04.09.2013 tarihleri arasında 269 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 30.06.2015 tarihinde kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.

5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasına göre maddesine göre, koruma tedbirleri nedeniyle tazminat taleplerinin kararın kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve herhalde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde dava konusu edilebileceği, bu kapsamda dava dosyası incelendiğinde, davacı hakkında verilen beraat hükmünün kesinleşme şerhiyle birlikte davacıya tebliğ edilmediği ve davanın kararın kesinleşme tarihinden itibaren 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından, tebliğnamedeki davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği ve nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından tebliğnamedeki bozma öneren görüşe iştirak edilmemiştir.

A. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
A.1. Davanın reddi gerektiğine ilişkin temyiz sebebi yönünden;
5271 sayılı Kanun’un “Tazminat istemi” kenar başlıklı 141 inci maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.

Bu itibarla kanunda öngörülen yasal şartlar oluştuğundan davanın kısmen kabulünde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

A.2.Hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.

A.3.Yargılama giderlerinin Hazineye yüklenemeyeceğine ve Hazine lehine vekâlet ücreti ödenmesi gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yönünden;
Yürürlükteki mevzuat uyarınca yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2007 tarih, 2007/8-2 Esas, 2007/63 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi haksız tutuklamadan kaynaklanan tazminat davalarında, tazminat miktarının davacı tarafça kesin bilinmesi mümkün olmadığından, davalı lehine avukatlık ücreti ödenebilmesi ancak davanın tamamen reddi halinde mümkün olduğundan davalı lehine vekâlet ücreti ödenmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

A.4. Resen gözetilen bozma sebeplerine yönelik olarak;
Hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve haksız tutuklama nedenine dayalı açılmış dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kabul ve uygulamaya göre de;
1-Davacının gözaltında ve tutuklu kaldığı döneme ilişkin net maaş üzerinden belirlenen miktarın üstüne ayrıca kıdem tazminatı da eklenerek hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi hukuka aykırı görülmüştür.

2-Davacının dava dilekçesinde tutuklama tarihinden itibaren faiz talep etmesine rağmen hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına gözaltı tarihinden itibaren faize hükmolunması, hukuka aykırı görülmüştür.

B.Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
B.1.Mahkemece ıslah talebinin dikkate alınmadığına ilişkin temyiz sebebi yönünden;
6100 sayılı Kanunu’un 177 nci maddesinin ikinci fıkrasındaki ‘’Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.’’ şeklindeki emredici hüküm karşısında, davacının dava dilekçesinde 10.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunmasına karşın, 12.07.2016 tarihli dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarının 13.155,00 TL’ye yükseltilmesi suretiyle yazılı ıslah talebinde bulunduğunun anlaşılması karşısında, ıslah talebine ilişkin talebin davalı tarafa tebliğ edilmesi gerekirken mahkemece bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmayarak yazılı şekilde hüküm tesisi, hukuka aykırı görülmüştür.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün(A.4. Ve B.1.) paragraflarında açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 12.07.2016 tarihli ve 2016/12 Esas, 2016/456 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 19.06.2023 tarihinde karar verildi.