Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/5588 E. 2023/4992 K. 14.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5588
KARAR NO : 2023/4992
KARAR TARİHİ : 14.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/847 E., 2023/95 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Kumluca Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.06.2006 tarihli ve 2005/652 Esas, 2006/496 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan sanığın beraatine karar verilmiştir.

2.Kumluca Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.06.2006 tarihli ve 2005/652 Esas, 2006/496 Karar sayılı kararının o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 02.03.2010 tarihli ve 2008/21773 Esas, 2010/2568 Karar sayılı ilamıyla;
”…Sanığın kavşağa yaklaşırken hızını azaltmaması, 15-20 metre öncesinde ölen yaya …’ı görmesine rağmen yeterli ve etkili tedbir almaması nedeniyle kusurlu olduğu, 10.05.2006 tarihli bilirkişi raporu bu nedenle oluş ve dosya kapsamına uygun bulunduğundan sanığın hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçeyle beraatine karar verilmesinin’ kanuna aykırı olduğu nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

3.Kumluca Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.02.2012 tarihli ve 2010/246 Esas, 2012/68 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi gereğince neticeten 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına , 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay süre ile ehliyetinin alınmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, sanığın denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediğinin ihbarı üzerine dosya yeniden ele alınmıştır.

4.Kumluca 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.01.2023 tarihli ve 2022/847 Esas, 2023/95 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, hükmün açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi gereğince neticeten 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 3 ay süre ile ehliyetinin alınmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

5.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 10.08.2023 tarihli ve 2023/90444 sayılı, hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz istemi;
Sanığın kusursuz olduğuna, beraat etmesi gerektiğine ve saire ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Mahkeme gerekçesinde;
”…Yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Sanık … gece vakti … plaka sayılı aracı ile Antalya istikametinden Kumluca istikametine doğru seyir haline iken Kumluca ilçesine bağlı Yazır-Belen köyü ile Erentepe köyü yol kavşağına geldiğinde kontrolsüz bir şekilde soldan sağa doğru geçmeye çalışan asli kusurlu …’a çarparak ölümüne sebebiyet verdiği şeklinde gerçekleşen olayda,

Sanığın kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı ve …’ı görmesine rağmen yeterli ve etkili tedbiri almadığı nedeniyle tali de olsa kusurlu olduğu anlaşıldığından, sanığın üzerine atılı …’ı taksirle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak neticeyi istemeden ve öngörmeden ölümüne neden olduğu anlaşılmıştır.

Mahkememizin 2010/246 Esas 2012/68 karar sayılı ilamı ile sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş, Demre Asliye Ceza Mahkemesinin müzekkeresi ile sanığın denetim süresinde yeniden suç işlediğinden bahisle ihbarda bulunulduğu, yapılan inceleme neticesinde sanığın 5 yıllık denetim süresi içerisinde yeniden suç işlediği anlaşıldığından hakkında verilen kararın aynen açıklanmasına karar verilmiştir.

Sanık hakkında daha önce verilen cezanın hukuki olarak değerlendirilmesi ile kısa süreli hapis cezaları için seçenek yaptırımlara çevirme ve 2 yılın altında olan hapis cezaları için de erteleme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı tartışılmamıştır. Çünkü CMK’nun 231/11 maddesinde mahkemenin denetim süresi içerisinde kendisine yükümlülük yüklenen sanığın bunu yerine getirmemesi durumunda hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilmesini değerlendirmesini uygun görmüş, dava konusu olayımızda ise sanığın herhangi bir denetime tabi tutulmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, sanığın denetim süresi içerisinde işlediği ve bu denetim süresi içerisinde kesinleşen başka bir suç nedeniyle hükmün açıklanması ihtarında bulunulmuştur. Ayrıca bir çok Yargıtay kararında da (Yargıtay 12 Ceza Dairesi’nin 19/12/2013 tarih 2012/31832 Esas 2013/29916 Karar sayılı kararında “… Bu iki şarttan birine aykırılık nedeniyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi nedeniyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılmayacağından ve yeniden kurulan hüküm de önceden verilen hükmün infazını sağlamaya yönelik olup, sadece ilk karardaki hapis cezasının açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. Yargıtay 2. Ceza Dairesi’nin 06/02/2014 tarih 2013/13374 Esas 2014/3035 Karar sayılı kararında “Sanık hakkında daha önce 07.04.2010 tarihinde seçenek cezaya çevrilmeksizin hapis cezasına hükmedildikten sonra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğine göre, sanığın deneme süresinde yeniden suç işlemesi karşısında açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanmasına karar verilmesi gerektiği halde, mahkemece ancak 5271 sayılı CMK’nun 231/11. maddesi uyarınca kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanık hakkında koşullarının varlığı halinde cezanın ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verilerek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilecekken, sanığın tekrar suç işlemesi durumunda açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanması dışında, bir imkan mahkemeye tanınmadığı gözetilmeden sanık hakkında hükmedilen hapis cezasını bu kez seçenek olarak adli para cezasına çevirmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.”) bu hususlar belirtilmiştir. Bu nedenle mahkememizce önceki hükmün, herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmadan ve seçenek yaptırımlara çevirme hususu da tartışılmadan olduğu gibi açıklanmasına karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüştür.”

2.Sanık; ”07 Y 6718 plakalı Nissan kamyonetimle tek başıma Antalya ilinden Kaş ilçesine giderken. Kemer ilçesini geçtim ve Kumluca ilçesine yaklaşık 15 km. kala yolun nemli olduğunu düşünerekten normal hızla ilerlerken hafif bir rampa ve aynı zamanda hafif bir viraja girdiğimde aniden karşımda yaklaşık 15-20 metre mesafede elinde bir şişe olan bir kişiyi fark ettim ve o kişide beni görünce panikledi ve karar veremedi geçip geçmede tereddüt etti ve birden koşarak karşıya geçmek istedi bende hemen frene bastım fakat mesafenin kısa olması dolayısıyla, her ne kadar firene bastıysam da karşıma çıkan kişiye aracımın sol ön kısmı ile çarpmak zorunda kaldım. Arkadan gelen arabalar olduğundan aracımı yol kenarına çekerek park ettim ve hemen yaralının yanına gittim ve yaralının yaşadığını görünce hemen jandarmaya ve yetkili yerlere haber verdim. Ambulans geldi ve yaralıyı Kemer hastanesine gönderdik. Bu sırada olay yerine gelen kişilerden öğrendiğim kadarıyla çarptığım kişi ayağında sorun varmış ve topallıyormuş bunun etkisiyle de karşıya geçerken biraz zorlanmış olabilir. Ben kesinlikle bilerek ve isteyerek çarpmadım, bir kusurumun olmadığını düşünüyorum., beraatime karar verilsin, mahkeme aksi kanaatte ise lehime olan hükümlerin ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istiyorum ” şeklinde savunmada bulunmuştur.

3. Mağdurlar sanıktan şikayetçi olmadıklarını beyan etmişlerdir.

4.Trafik Kazası Tespit Tutanağı, 17.10.2005 ve 10.05.2006 tarihli bilirkişi raporlarında yayanın asli, sürücünün tali kusurlu bulunduğu kanaatleri bildirilmiştir.

5. T.C. Adli Tıp Kurumu Ankara Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesinin B.03.1.ATK.4.06.06.00/101.02/2011-4457-2042 sayılı, 17/05/2011 tarihli raporunda;
”..Sanık sürücü …, yönetimindeki … ile gece vakti, aydınlatma bulunmayan devlet yolunda yerleşim yeri dışı koşullarında seyri sırasında, üzerinde koyu renk giysi ile yolun sol tarafından karşısına geçmek için kaplamaya giren yayayı yol üzerinde fark ettiğinde önlem alma fırsatı bulamadan yayaya çarptığı olayda, olayı önleme imkanı bulunmadığından sonuçta atfı kabil kusuru yoktur.

Yaya …, gece vakti üzerinde koyu renk giysi ile aydınlatma bulunmayan yolun karşısına geçmek istemekle büyük risk almış, yolu etkin şekilde kontrol etmeden, yol üzerinde seyir halinde bulunan aracın hız ve yakınlığını dikkate almadan can güvenliğini tehlikeye düşürecek şekilde kontrolsüzce bu aracın seyir yoluna girmekle, ilk geçiş hakkını bırakmadığı bu aracın çarpmasına maruz kaldığı olayda (KTK.68/b-3 gereğince) dikkatsiz tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurludur.” denilmiştir.

IV. GEREKÇE
Karar başlığında suç tarihinin 15.10.2005 yerine 01.11.2005 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım yanlışı olarak değerlendirilmiştir.

1.Tebliğname yönünden;
Olay günü saat 19:30 sıralarında sanığın sevk ve idaresindeki aracıyla yerleşim yeri dışında, aydınlatma bulunmayan iki yönlü, 7,00m. genişliğinde, hafif eğimli, düz, kuru asfalt kaplama, olay yerinden yaklaşık 200m. önce “Kavşak” “200m.” ve “Geçme Yasağı” trafik levhaları bulunan Devlet karayolunda yolunda seyir halindeyken , istikametine göre sol taraftan yola giren yaya …’a aracının ön kısmı ile sağ şerit üzerinde çarptığı, yayanın çarpma noktasından 30,00m. ileriye düşmüş/sürüklenmiş olduğu, kaza nedeniyle yayanın öldüğü olayda; kusur tespitinin hakime ait olduğu , hakimin bilirkişi raporlarınındaki kusur tespitiyle bağlı olmadığı, bozma kararı öncesi dosyada bulunan kaza tespit tutanağında, soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporlarında sanığın tali kusurlu olduğu kanaatlerinin bildirildiği, bu raporların oluş ve dosya kapsamının uyumlu olduğu, hakimin ”Sanığın kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığı ve …’ı görmesine rağmen yeterli ve etkili tedbiri almadığı nedeniyle tali de olsa kusurlu olduğu anlaşıldığından,” gerekçesi ile sanığın tali kusurlu olduğunun kabulü ile buna uygun uygulama yapmış olmasının yerinde ve yeterli olduğu, hükümde delillerin tartışıldığı, gerekçenin yeterli olduğu anlaşıldığından tebliğnamede bu konuda bozma isteyen görüşe iştirak edilmemiştir.

2. Sanık Müdafiinin temyiz istemi yönünden;
A. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

B. Sanık kurulan hükümde, Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen taksirli suçlarda uygulama olanağı bulunmayan hak yoksunlarının uygulanması dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde 2-B numaralı bentte açıklanan nedenle Kumluca 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 18.01.2023 tarihli ve 2022/847 Esas, 2023/95 Karar sayılı sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasının hak yoksunluklarına ilişkin 4. fıkrasının hükümden çıkarılması suretiyle hükmün, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.11.2023 tarihinde karar verildi.