Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/5441 E. 2023/5020 K. 15.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5441
KARAR NO : 2023/5020
KARAR TARİHİ : 15.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/1809 E., 2023/1797 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddi kararı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.04.2023 tarihli ve 2022/321 Esas, 2023/185 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 2 yıl 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

2. Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.06.2023 tarihli ve 2023/1809 Esas, 2023/1797 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin ve katılan vekilinin istinaf başvuruları üzerine yapılan incelemede 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararındaki katılanlar lehine hükmolunan vekâlet ücretinin katılanlara eşit şekilde verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi biçiminde tespit edilen hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; sanığın, olası kastla hareket ettiğinin dosya kapsamındaki delillerle sabit olması karşısında, ölene yönelik eyleminden dolayı 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 21 inci maddesinin ikinci fıkrası ve üç mağdura yönelik eylemlerinden dolayı da 5237 sayılı Kanun’un 81 inci maddesinin birinci fıkrası, 21 inci maddesinin ikinci fıkrası, 35 inci maddesi uyarınca mağdur sayısınca cezalandırılması gerekirken, suçun nitelendirmesinde yanılgıya düşülerek, sanık hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması ve mağdur …’ın kesin raporu alınmadan eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verilmesi nedenleriyle sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddi ve katılan vekilinin temyiz isteminin kabulü ile hükmün bozulmasına karar verilmesi görüşünü içeren 24.07.2023 tarihli ve 2023/86941 sayılı Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebepleri
Katılan vekilinin temyiz sebepleri; sanığın sübut bulan eylemi olası kastla işlemesi karşısında, sanık hakkında olası kastla öldürme ve olası kastla yaralama suçlarından mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, suçun bilinçli taksirle işlendiği kabul edilip, suç vasfında yanılgıya düşülmesi, temel cezanın üst sınır veya üst sınıra yakın belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi, hak, adalet ve nasafet kurallarına uygun düşmeyecek şekilde sanık lehine 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin uygulanması nedenleriyle sanık hakkında hukuka aykırı şekilde verilen hükmün bozulması gerektiğine ilişkindir.

B. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebepleri
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri; kovuşturma evresinde keşif yapılıp, uzmanından alınan bilimsel mütalaa ve dosyaya eklenen yeni deliller kapsamında kusur durumuna ilişkin yeniden rapor alınması gerektiği gözetilmeden, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek, kusuru bulunmayan sanık hakkında beraat yerine eksik araştırma ve inceleme neticesinde mahkûmiyet hükmü kurulduğuna, yasal koşulları oluşmadığı hâlde suçun bilinçli taksirle işlendiği kabul edilip, suç vasfında yanılgıya düşüldüğüne, yasal ve yeterli gerekçeye dayanılmaksızın temel ceza alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmek ve hükmolunan cezada 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca artırım yapılmak suretiyle sanığa fazla ceza hükmedildiğine, kişiselleştirme kurumları olan erteleme ve hapis cezasının adlî para cezası seçenek yaptırımına çevrilmesi hükümlerinin uygulanmamasının isabetsiz olduğuna ve re’sen gözetilecek diğer nedenlerle sanık hakkında hukuka ve yasaya aykırı şekilde verilen hükmün bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. İlk Derece Mahkemesince, 29.05.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı ve tutanakta yer alan kaza yeri krokisi, 29.05.2022 tanzim tarihli olay yeri inceleme raporu ve rapora ekli olay yeri genel krokisi, Ankara Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 16.06.2022, 30.06.2022 ve 04.07.2022 tarihli uzmanlık raporları, kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrası ile ilgili bölgeyi gören kamera kayıtlarının ve ölen sürücünün sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayın görüntülerinin çözümüne ilişkin kolluk görevlilerince düzenlenen 29.05.2022 tarihli kamera kaydı inceleme tutanağı, ölen sürücünün ölüm sebebinin tespitine ilişkin Konya Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29.05.2022 tarihli ölü muayene tutanağı ile Konya Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 10.08.2022 tarihli raporu, kazaya karışan sanık ve ölen sürücülerin alkollü olup olmadıklarını tespite yönelik 29.05.2022 tarihli alkol raporu ile Adli Tıp Kurumu Ankara Kimya İhtisas Dairesi Başkanlığı Toksikoloji Şubesinin 04.07.2022 tarihli raporu, mağdur yolcuların sağlık durumlarına ilişkin Konya Beyşehir Devlet Hastanesince düzenlenen 29.05.2022 tarihli genel adlî muayene raporları, soruşturma evresinde alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 07.07.2022 tarihli raporu, kovuşturma evresinde Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 23.08.2022 tarihli rapor başta olmak üzere dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede;

Ölen sürücü Bünyamin’in, yönetimindeki Volkswagen marka 2001 model beyaz renkli kamyonet ile 29.05.2022 tarihinde saat 12.30 sıralarında, açık havada, gündüz vakti, azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışında, platform genişliği 7,4 metre olan iki yönlü ve iki şeritli, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı eğimli, görüşe engel bir durumun ve yol sorununun bulunmadığı il yolunda, yolcu koltuğunda oturan mağdur eşi … ve mağdur çocukları 11 yaşındaki …, 2 yaşındaki … ve henüz 1 yaşını doldurmamış … ile birlikte ve aracının ön kısmına yerleştirdiği kameralı cep telefonunun çekim açısını ön ilerisini gösterecek şekilde ayarlayıp, sosyal medya hesabı üzerinden canlı yayın yaparak, yüksek sesli müzik eşliğinde, Derbent istikametinden Beyşehir istikametine doğru, aynı köyde oturmalarından dolayı tanıdığı ve yaklaşık 2 yıl önce tarla ekimi meselesi yüzünden husumet boyutuna varmayan anlaşmazlık yaşadığı sanık sürücü Mustafa’nın idaresindeki Subaru marka 1998 model yeşil renkli otomobilin önünde seyir hâlindeyken, sanık sürücünün kamyonetin solundan geçip, karşı yönden … gelmemesine rağmen geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, yeterli mesafe bırakmadan kamyonetin önüne geçmesi nedeniyle ölen sürücünün seyir durumunun bozulduğu ve direksiyon hakimiyetini kaybedip, yoldan çıkarak, yol kenarındaki yamaçlık alana çarpıp, genel beden travması sonucu gelişen kafa kemiklerinde kırık ile birlikte beyin kanamasından dolayı olay yerinde öldüğü, sanık sürücünün ise durmayıp, seyrine devam ettiği, meydana gelen trafik kazasının akabinde araçların hızı ve fren izi uzunluğuna ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı; ancak kamyonete ait bankette başlayıp, sola yol ortasına akabinde sağa yönelerek yol dışına doğru devam eden 110 metre uzunluğunda her iki tekere ait lastik izlerinin tespit edildiği; ayrıca, beyaz renkli kamyonetin sağ arka lastik üzeri kaporta kısmında yeşil renkli boya kazıntısı, yeşil renkli otomobilin sol ön çamurluk sinyal lambası gerisinde beyaz renkli ve sağ ayna uç kısmında sürtünme izleri belirlendiği, kamyonette yolcu olarak bulunan ve kaza sonucu yaralı olarak hastaneye kaldırılan ölen sürücünün mağdur eşi …’nin kendi adına asaleten ve yaşı küçük mağdur çocukları …, …, … adına velâyeten sanıktan şikâyetçi olduğu, olayın başlangıç ve gelişim süreci ile sonuçlarının bu şekilde gerçekleştiği kabul edilmiştir.

2. Katılan …; kazadan 2 yıl önce ölen eşiyle sanığın mısır tarlası yüzünden dövüştüklerini; ayrıca fasulye toplarken sanığın yanlarına gelip, “Lan sen daha ölmedin mi?” dediğini, bu nedenle sanıkla aralarında adliyeye yansımayan önceye dayalı husumetlerinin bulunduğunu, olay günü eşinin idaresindeki araçla yanlarında çocukları da bulunduğu hâlde düğüne gitmekte iken, sanığın, önce yönetimindeki aracı önlerine doğru kırıp, iki kez içinde bulunduğu araca arkadan vurduktan sonra, sollama yaptığı esnada kazaya neden olduğunu, kaza öncesi eşinin iki telefonundan birini aracın camına sabitleyip, korkusundan Facebook hesabı üzerinden canlı yayın açarak, “Başıma bir iş gelirse bunlardan bilin” diye konuştuğunu, eşinin ölümü ile birlikte kendisinin ve çocuklarının yaralanmasına neden olan sanıktan kendi adına asaleten, yaşı küçük mağdur çocukları adına velâyeten şikâyetçi olduğunu beyan etmiş, mağdur çocuk …; ölen babasının idaresindeki araçla düğüne gitmek için köyden çıkıp Konya’ya doğru seyir hâlinde iken, kardeşi …’in annesinin yanında, diğer kardeşi …’ın ise annesinin kucağında olduğunu, babasının kucağında çocuk olmadığını, arkadan gelen sanığın içinde bulunduğu araca arkadan vurup kazaya neden olduktan sonra olay yerinden kaçtığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu ifade etmiş, şikâyetçi …’nin duruşmanın 13.10.2022 tarihli ilk oturumunda talebine uygun olarak kendi adına asaleten ve yaşı küçük mağdur çocukları …, …, … adına velâyeten davaya katılmasına karar verilmiştir.

3. Sanık …; olay günü arkadaşının ahır inşaatında çalışan işçilere bir an önce yemek götürmek için ön ilerisinde seyir hâlinde olan çocukluğundan beri tanıdığı ölen …’in idaresindeki aracı sollamak istediğini, yaklaşık 70 – 80 kilometre/saat hızla yolun solundan ilerlediğini; ölenin ise kendisini fark edip hızla sola geçtiğini, bu nedenle onu sollayamadığını, geçilebilecek yerlerde tekrar sollamaya çalışmasına rağmen kucağında çocuk bulunan ölenin sol ve sağ şeride geçip kendisine yol vermemesi üzerine, “500 – 600 metre sonra geçerim” diye düşündüğünü, yolun düz ve karşı yönden gelen aracın geçişini tamamladığı sırada tekrar sollamaya geçip ölenin idaresindeki aracın önüne geçtiğinde, “Pat” diye bir ses duyup, kendi aracının tekerinin patlamasından şüphelendiğini, aynayı kontrol ettiğinde ölenin aracının yoldan çıktığını ve karşı yönden gelen aynı köyden tanıdığı bir kişinin ölenin aracının yanında durduğunu görüp, korkarak olay yerinden ayrıldığını ve ağabeyinin yanına gittiğini, ardından 18 dakika sonra karakola giderek teslim olduğunu, öleni sağ şeritte sıkıştırdığı iddiasını kabul etmediğini, öleni sollayıp 7 – 8 metre geçtiğini, karşı tarafla aralarında önceye dayalı bir husumet bulunmadığını ve onlardan özür dilediğini, olaydan dolayı çok üzgün olduğunu, ancak kusurunun bulunmadığını beyanla üzerine atılı suçlamayı kabul etmemiştir.

4. Tanık …; “… Ben sanığı tanımam. Ölen tarafı tanırım. Diğer tanık … benim babam olur. Olay günü babamın kullandığı aracın içerisinde beraberdik. Ben tek şeritli kavşakta taraflara ait araçları yan yana gördüm. Transporter … sağda, yeşil araçta sol şeritte devam ediyordu. Kavşaktan 100 metre çıktıktan sonra yeşil … beyaz aracın önüne kırdı. … şarampole doğru, sağ tarafa kaçtı. Yine aynı şekilde yola devam ettiler. Sonra her iki araçta gözden kayboldu. Sonra ilerde kaza olduğunu gördük…” şeklinde ve tanık Mahmut da benzer biçimde anlatımda bulunmuş, tanıklar …, …, …, …, … ile …’ın ifadeleri de dosyaya eklenmiştir.

5. Kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrası ile ilgili bölgeyi gören kamera kayıtlarının ve ölen sürücünün sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayın görüntülerinin çözümüne ilişkin kolluk görevlilerince düzenlenen 29.05.2022 tarihli kamera kaydı inceleme tutanağında; “1. Alınan 29 Saniyelik Kamera 01 kaydının 17.Saniyesinde Kazanın Meydana geldiği kaza saatinin tam olarak saat: 12:46:19 olduğunu ve kazaya karışan … plakalı subaru marka aracın herhangi bir durma girişimimde bulunmadığı ve hızlı bir şekilde bölgeden uzaklaştığı tespit edilmiştir. 2. Alınan 21 Saniyelik Kamera 08 kaydının 15.Saniyesinde … plakalı subaru marka aracın kayıta girdiği ve 6 saniye içerisinde hızını kesmeden ve durmaksızın ilerleyerek gözden kaybolduğu tespit edilmiştir. 3…. isimli Şahsın Sosyal Medya platformu üzerinden yapmış olduğu 40 Saniyelik Canlı yayın görüntüsü incelendiğinde görüntünün 5.Saniyesinde Değiş Mahallesi Yol ayrımına geldiği esnada şerit değiştirerek sağ şeritte geçtiği bu esnada 8 Saniyede … plakalı subaru marka aracın … isimli şahsın kullanmış olduğu araca yaklaştığı ve tekrar çekilerek görüntünün 10. Saniyesinde … plakalı subaru marka … …’ün kullanmış olduğu … aracın önene mesafe bırakmaksızın girdiği ve … isimli şahsın videonun 13. Saniyesinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağ tarafına vurarak kaza yaptığı ve Eşi …’ün Çocuklarım Çocuklarım diyerekten bağrışma sessinin ve çocukların ağlama çığlık seslerinin geldiği tespit edilmiştir. 4. … isimli Şahsın Sosyal Medya platformu üzerinden yapmış olduğu 1 Dakika 53 Saniyelik Canlı yayın görüntüsü incelendiğinde görüntünün 6 ve 10 saniyeler arasında … plakalı subaru marka aracın … isimli Şahsın önüne geçmeye çalıştığı ve sıkıştırdığı ve bu sebepten dolayı … isimli şahsın Şerit ihlali yaptığı, Görüntünün 1 Dakika 27. Saniyesinde araçta sarsılma meydana geldiği, Görüntünün 1 Dakika 38.Saniyesinde … plakalı subaru marka … …’ün kullanmış olduğu … aracın önene mesafe bırakmaksızın girdiği ve … isimli şahsın videonun 1 Dakika 40. Saniyesinde direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sağ tarafına vurarak kaza yaptığı ve Eşi …’ün Çocuklarım Çocuklarım diyerekten bağrışma sessinin ve çocukların ağlama çığlık seslerinin geldiği tespit edilmiş…” biçimindeki açıklamalara yer verilmiştir.

6. Kusur durumuna ilişkin olarak;

a) 29.05.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağında; sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Geçme kural ve yasakları” başlıklı 54 üncü maddesindeki önde giden aracı geçmek için öngörülen kurallara uymadığı ve aynı Kanun’un “Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller” başlıklı 84 üncü maddesindeki “Manevraları düzenleyen genel şartlara uymama” kuralını ihlâl ettiği,

b) Soruşturma evresinde alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 07.07.2022 tarihli raporunda; sanığın, yönetimindeki otomobil ile sürekli taciz edip sıkıştırdığı ölenin idaresindeki sağ şeritte seyreden kamyonetin, sol şeridi takiben önüne geçip, yakın mesafeden tehlikeli şekilde sağ şeride yönelerek, direksiyonu önüne kırıp, ölen sürücünün seyir durumunu bozmasından dolayı asli kusurlu olduğu, ölen sürücünün ise aracını kendi aracına doğru sürüp sıkıştıran sanığın aracına karşı yavaşlayıp önlem almak ve bu aracı dikkate alarak emniyetli şekilde seyretmeye özen göstermek yerine mahal şartlarının oldukça üzerinde hızla seyrini sürdürüp, solundan gelerek, yakın mesafeden aracının önüne kıran bu araçtan dolayı direksiyon hakimiyetini kaybedip, yüksek hızı nedeniyle duramayarak yol dışı kalması sonucu meydana gelen olayda tali kusurlu olduğu,

c) Kovuşturma evresinde Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 23.08.2022 tarihli raporda; sanığın, yönetimindeki otomobil ile seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, önünde kendisiyle aynı istikamete doğru seyir hâlinde olan ve daha öncesinde de sollama niyetinde bulunduğu ölen sürücü idaresindeki kamyoneti sollarken, sollama niyetini belli eder şekilde bu sürücüyü klaksonla ikaz etmesi, akabinde bu kamyoneti solundan geçip, aralarında yeterli/güvenli mesafe olduktan sonra sollama eylemini tamamlayıp, sağa yönelerek şeridine geçmesi gerekirken, bu hususlara riayet etmeyip, yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, kamyonetin önüne geçmesiyle ölen sürücünün seyir durumunu bozduğu olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile asli derecede kusurlu olduğu, ölen sürücünün ise idaresindeki kamyonet ile telefonunda canlı yayın yaparak seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, gerisinden gelmekte olan ve daha öncesinde de kendisini sollamaya niyetlenen sanık sürücü idaresindeki otomobilin kendisini sollamaya başlaması üzerine hızını artırmayıp, bu otomobilin geçişini kolaylaştırarak, dikkatli ve tedbirli bir şekilde seyrini sürdürmesi gerekirken, bu hususlara riayet etmediği, solundan gelip, sağa yönelerek önüne doğru geçen otomobil nedeniyle etkin tedbir alamayıp, aracının hakimiyetini kaybettiği olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile alt düzeyde tali derecede kusurlu olduğu,

Belirtilmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesince, kusur durumuna ilişkin Adli Tıp Kurumu raporlarına itibar edilip, kazanın oluşumunda sanığın asli kusurlu olduğu; ayrıca, “… Olay günü sanığın aracında tek başına, maktulün de yanında eşi olan müşteki ve çocukları olan mağdurlar olduğu halde ayrı ayrı araçlarla aynı istikamete doğru yola çıktıkları, araçların bir süre sonra birbirlerini takip eder şekle geldikleri, köy çıkışından itibaren mevcut olan değişik kamera görüntülerinde maktulün aracının önde, sanığın aracının ise arkada olacak şekilde seyirlerine devam ettikleri, sanığın aksi ispat edilemeyen savunmalarından ve görüntü kayıtlarından anlaşılacağı üzere sanığın maktulün aracını geçmeye çalıştığı ancak maktulün buna izin vermediğinin görüldüğü, taraflar arasında husumetin net olarak tespit edilemediği, olay anında sanığın takibe önceden planlı olarak ve öldürme kastı ile başladığını gösterir bir delil elde edilemediği, sanığın maktulün aracını geçmesi üzerine bu kez aracını maktulün aracını sıkıştıracak şekilde yolun sağına doğru sürdüğü, görüntülerden anlaşılacağı üzere her iki aracın da süratli oldukları, karşıdan gelen aracın henüz yaklaşmadığı ve güvenli sollama imkanı olduğu bir esnada sanığın aracını sağa doğru kırdığı ve sanığın bu ani manevrası sonucu maktulün aracının kontrolünü kaybettiği ve kazanın bu şekilde meydana geldiği, her iki aracın da süratli olması ve kaza öncesinde maktulün sanığa yol vermemesi sebebiyle taraflar arasında trafikte olan inatlaşmanın sanığı bir an önce sollama yaparak maktulü geçmeye ittiğinin değerlendirildiği, sanığın çarpma, zarar verme ve öldürme kastı ile hareket etmesi halinde kendi aracının ve dolayısıyla kendisininde zarar görebileceği, değinilen bu hususlar ışığında sanığın olursa olsun kastı ile hareket ettiğini gösterir yeterlilikte delil bulunmadığı, bu hali ile sanığın alınan adli ve kusur durumuna ilişkin raporlardan, dava dosyasına yansıyan bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere bilinçli taksir ile söz konusu kazaya sebebiyet verdiği…” biçimindeki gerekçelerle sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği kabul edilerek, bir kişinin ölümü ile birlikte birden fazla kişinin yaralanarak şikâyetçi olmalarından dolayı sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımı yapılan taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

8. İlk Derece Mahkemesince, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kurulan mahkûmiyet hükmünde, “Suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı ile meydana gelen zararın ağırlığı” biçimindeki gerekçelerle temel ceza alt sınırdan uzaklaşılıp 5 yıl hapis cezası olarak belirlenmiş, suçun bilinçli taksirle işlenmesinden dolayı hükmolunan cezada 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kusurun ağırlığı dikkate alınarak takdîren (1/2) oranında artırım ve “Sanığın sosyal ilişkileri ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisi” biçimindeki gerekçelerle 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdîren (1/6) oranında indirim yapılarak, sonuç ceza 6 yıl 3 ay hapis cezası olarak tayin edilmiş, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca sanığın 5067 numaralı (C) sınıfı sürücü belgesinin takdîren 2 yıl 6 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiş, hükmedilen sonuç ceza gözetildiğinde diğer kişiselleştirme kurumları olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ve hapis cezasının adlî para cezası seçenek yaptırımına ya da diğer seçenek tedbirlere çevrilmesi hükümlerinin yasal engelden dolayı uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır.

9. Sanığın, adlî sicil kaydı ve resmî nüfus kayıt örneği dava dosyasında mevcut olup, kaza tarihinde 51 yaşını doldurduğu ve hakkında kasıtlı suçlardan mahkûmiyet ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları verildiği anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda bir isabetsizlik görülmediği; İlk Derece Mahkemesinin kararındaki katılanlar lehine hükmolunan vekâlet ücretinin katılanlara eşit şekilde verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi biçiminde tespit edilen hukuka aykırılığın ise 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün katılanlar lehine vekâlet ücreti hükmedilmesi ile ilgili bölümündeki “katılanlara” ibaresinden sonra gelmek üzere hükme “eşit olarak” ibaresinin eklenmesi suretiyle İlk Derece Mahkemesinin kararındaki hukuka aykırılığın düzeltildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
A. Tebliğname Yönünden
1. Suç Vasfına İlişkin Görüş Yönünden
1. Gerek öğreti gerek yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan kabullere göre gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin sanık tarafından bilinmesi ve istenmesi hâlinde doğrudan kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği durumda bilinçli taksir, öngörülebilir neticenin özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle öngörülmediği hâllerde ise basit taksir söz konusu olacaktır.

2. Başlangıç ve gelişim süreci ile sonuçları Olay ve Olgular bölümünün (A-1) bendinde ayrıntılı olarak açıklanan somut olayda; özellikle kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrası ile ilgili görüntülere göre sanık sürücünün, yönetimindeki otomobille azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışındaki iki yönlü il yolunda, kamyonet sürücüsünün arkasında ve onunla aynı istikamete doğru seyir hâlindeyken, kamyonetin soluna geçip, geçmek için otomobili kamyonetin önüne doğru sevk etmesi üzerine, ölen sürücünün yolun sağındaki bankete yaklaşıp, kamyonetin hızını artırarak, sanık sürücünün yönetimindeki otomobilin önüne geçmesine izin vermediği, zaman zaman sola yönelip direksiyon manevraları da yaparak sanık sürücünün geçişine izin vermeyen ölen sürücünün, yönetimindeki kamyonet sarsılmasına rağmen bir süre daha süratlice seyrine devam ettiği, son olarak sanık sürücünün yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçmesi nedeniyle ölen sürücünün seyir durumunun bozulduğu, sonuç olarak sanık sürücünün, kamyonet sürücüsünün hızını artırıp geçişine izin vermemesi nedeniyle aralarında yaşanan çekişme sırasında, sollama niyetini belli eder şekilde klaksonla ikazda bulunmadan kamyonetin soluna geçip, geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili yakın mesafeden kamyonetin önüne doğru sevk ettiği takdirde kamyonet sürücüsünün seyir dengesinin bozulabileceğini ve ölümlü ya da ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasına sebep olabileceğini öngördüğü, bununla birlikte meydana gelen muhtemel sonucu kayıtsız kalarak kabullendiğine ve arzuladığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle olası kastın uygulanma koşullarının oluşmadığı, gerçekleşmesini istemediği ancak öngördüğü sonucun meydana gelmesini engelleyecek şekilde objektif özen yükümlülüğüne uygun davranmayan sanığın bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma eyleminde bilinçli taksirle hareket ettiği ve sanığın eylemine uyan suç vasfının doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, “… Yüklenen suçu olası kast altında işlediği sabit olan sanığın; TCK’nın 81/1, 21/2 maddeleri bağlamında müteveffa …’e yönelik; TCK’nın 81/1, 21/2, 35 maddeleri bağlamında (3 kez) mağdurlara yönelik eyleminden ötürü cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suçun nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek sanığın gösterilen şekilde cezalandırılmasına karar verilmesi…” biçimindeki Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

2. Eksik Araştırma ve İncelemeye İlişkin Görüş Yönünden
Meydana gelen trafik kazasından dolayı bir kişinin ölmesi ve mağdur yolcular … ile 11 yaşındaki … hakkında Konya Beyşehir Devlet Hastanesince düzenlenen 29.05.2022 tarihli kesin genel adlî muayene raporlarına göre adı geçen mağdurların etkisi basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilir ölçüde hafif nitelikte yaralanarak, mağdur …’nin kendi adına asaleten ve yaşı küçük mağdur çocukları adına velâyeten sanıktan şikâyetçi olması karşısında, mağdur çocuk …’ın kesin raporunun alınmaması hukukî nitelendirme açısından önemli olmadığı gibi asli kusurlu olarak bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olan sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası tayin ve takdir etmek durumunda olan İlk Derece Mahkemesince, “Suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer ve zaman, suç konusunun önem ve değeri, sanığın taksire dayalı kusurunun ağırlığı ile meydana gelen zararın ağırlığı” biçimindeki gerekçelerle temel cezanın 5 yıl hapis cezası olarak belirlenip, suçun bilinçli taksirle işlenmesinden dolayı hükmolunan cezada 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kusurun ağırlığı dikkate alınarak (1/2) oranında artırım ve “Sanığın sosyal ilişkileri ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkisi” biçimindeki gerekçelerle 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdîren (1/6) oranında indirim yapılarak, sonuç cezanın 6 yıl 3 ay hapis cezası olarak tayin edilmesinin, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı, hak, adalet ve nasafet kuralları ile dava dosyası içeriğine uygun olduğu gözetildiğinde, Konya Beyşehir Devlet Hastanesince düzenlenen 29.05.2022 tarihli geçici genel adlî muayene raporuna göre yaşamını tehlikeye sokmayacak ve kemik kırığı oluşmayacak biçimde yaralandığı tespit edilen mağdur çocuk …’ın kesin raporunun alınmasının cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine de bir katkı sağlamayacağı, bu bağlamda eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verilmediği anlaşıldığından, “… Mağdur …’ün kati raporu alınmdan sanığın eksik kovuşturmayla cezalandırılmasına karar verilmesi…” biçimindeki Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.

B. Sanık Müdafiinin ve Katılan Vekilinin Temyiz İstemleri Yönünden
1. Suç Vasfına İlişkin Temyiz Sebepleri Yönünden
Gerekçe bölümünün (A-1) bendinde yer alan ayrıntılı açıklamalara göre sanık müdafiinin ve katılan vekilinin suç vasfına ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde bu nedene dayalı hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Diğer Temyiz Sebepleri Yönünden
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin ve katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.06.2023 tarihli ve 2023/1809 Esas, 2023/1797 Karar sayılı kararında sanık müdafii ile katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,15.11.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY

Konya İl Jandarma Komutanlığı Kriminal Kısım Amirliğince düzenlenen 29.05.2022 tarihli olay yeri inceleme raporu ile rapora ekli olay yeri genel krokilerindeki beyaz renkli kamyonetin sağ arka lastik üzeri kaporta kısmında yeşil renkli boya kazıntısı, yeşil renkli otomobilin sol ön çamurluk sinyal lambası gerisinde beyaz renkli ve sağ ayna uç kısmında sürtünme izleri bulunduğuna dair tespitler, kaza öncesi ve kaza anına ilişkin görüntü içeriği, dosyada mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde; sanık sürücünün, yönetimindeki otomobille azami hız limitinin 90 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışındaki iki yönlü il yolunda, kamyonet sürücüsünün arkasında ve onunla aynı istikamete doğru seyir hâlindeyken, kamyonetin soluna geçip, karşı yönden … gelmemesine rağmen geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili kamyonetin önüne doğru sevk etmesi ve kamyoneti sıkıştırması üzerine, ölen sürücünün yolun sağındaki bankete yaklaşıp, kamyonetin hızını artırarak, sanık sürücünün yönetimindeki otomobilin önüne geçmesine izin vermediği, zaman zaman sola yönelip direksiyon manevraları da yaparak sanık sürücünün geçişine izin vermeyen ölen sürücünün, otomobilin ön kısmının arkadan temasıyla yönetimindeki kamyonet sarsılmasına rağmen bir süre daha süratlice seyrine devam ettiği, son olarak sanık sürücünün yakın mesafeden tehlikeli bir şekilde sağa yönelerek, yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçmesi nedeniyle ölen sürücünün seyir durumunun bozulduğu, sonuç olarak sanık sürücünün, kamyonet sürücüsünün sürüş güvenliğini azaltacak ve trafik akışını tehlikeye düşürecek biçimde onu geçmeye çalışıp, kamyonete arkadan çarparak, yarattığı korku ve paniğe rağmen kamyonet sürücüsünün hızını artırıp geçişine izin vermemesi nedeniyle aralarında yaşanan çekişme sırasında, sollama niyetini belli eder şekilde klaksonla ikazda bulunmadan kamyonetin soluna geçip, geçerken kullandığı şeritte güvenli mesafe gitmeksizin hemen sağa yönelerek, otomobili yakın mesafeden kamyonetin önüne doğru sevk ettiği takdirde kamyonet sürücüsünün seyir dengesinin bozulabileceğini ve ölümlü ya da ölümlü ve yaralanmalı trafik kazasına sebep olabileceğini öngördüğü hâlde olursa olsun düşüncesiyle yakın mesafeden yeterli mesafe bırakmaksızın kamyonetin önüne geçerek, çarpışmayı engellemek isteyen kamyonet sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybedip, yüksek hızı nedeniyle duramayarak, yol dışı kalmasına ve kamyonet sürücüsünün ölümü ile birlikte kamyonette yolcu olarak bulunan eşi ve çocuklarının yaralanmasına neden olduğu gözetildiğinde, öngördüğü muhtemel neticeyi engelleme çabası ya da neticeyi göze almadığına dair bir davranışı bulunmayan otomobil sürücüsü sanığın, kamyoneti sıkıştırmak biçimindeki ilk ve kamyonete arkadan temas etmek şeklindeki ikinci hareketleriyle ölen sürücünün seyir dengesinin bozulduğunu öngördüğü hâlde gerçekleşen muhtemel neticeye kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesinden dolayı sübut bulan eyleminin olası kastla öldürme ve mağdur çocuklar … ve …’ın yaralanmalarının niteliği hususunda duraksamaya yer vermeyecek şekilde kesin raporları alındıktan sonra mağdur sayısınca olası kastla yaralama suçu kapsamında değerlendirilmesi gerekirken, sanık hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan yazılı şekilde hüküm kurularak, suç vasfında yanılgıya düşüldüğü ve mağdur çocuklar … ile …’ın kesin raporları alınmadan eksik araştırma ve inceleme neticesinde karar verildiği görüşünde olduğumuzdan, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği bozulmasına karar verilmesi yerine kararda hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanması yönünde görüş açıklayan sayın çoğunluğa katılmamaktayız.