Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/5196 E. 2023/4045 K. 17.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5196
KARAR NO : 2023/4045
KARAR TARİHİ : 17.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/419 E., 2020/475 K.
SUÇ : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma
KARAR : Ek karara ilişkin itirazın kabulü
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Taksirle yaralama suçundan sanık … hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1, 89/2-b-e, 62/1, 52/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251/3. maddeleri gereğince 2.240,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı kararına karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair anılan Mahkemenin 08/02/2021 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı ek kararına karşı yapılan itirazın kabulü ile İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin mercii İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/03/2021 tarihli ve 2021/159 değişik iş sayılı kararının kesin olmak üzere kurulduğu anlaşılmakla.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12/05/2023 tarihli ve 94660652-105-35-20648-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21/06/2023 tarihli ve KYB- 2023/58018 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü;

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 11/05/2023 tarihli ve KYB- 2023/40684 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

“5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesinin 1. fıkrasında, “251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.” şeklinde, Aynı maddenin 2. fıkrasında ” İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.” şeklinde, anılan maddenin 6. fıkrasında “Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.” şeklinde,

Anılan Kanun’un “İtiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268/1-2. maddesinde, “(1)Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
” şeklinde,

Yine 5271 sayılı Kanun’un “Kanun yollarına başvurma hakkı” başlıklı 260/1. maddesinde yer alan, “Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” şeklindeki düzenlemeler karşısında,

Dosya kapsamına göre, İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli kararına konu tensip zaptında yargılamanın basit yargılama usulüne göre yapılmasına karar verilip, müşteki vekiline davetiye tebliğ edilerek sanıktan şikayetçi olup olmadığı, davaya katılmak isteyip istemediğini mahkemeye yazılı olarak 15 gün içerisinde bildirmesi gerektiği, bu süre sonunda duruşma yapılmaksızın karar verilebileceğinin ihtar olunmasına karar verildiği, mahkeme kararında belirtilen ihtarın müştekiye 08/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, her ne kadar 15 günlük süre içerisinde müşteki veya vekili tarafından dosyaya yazılı beyanda bulunulmamış ise de, Mahkeme kararının müştekiye tebliğ edilmemiş olması nazara alındığında, itiraz hakkının bulunduğu, dolayısıyla müşteki vekilinin itirazı üzerine mahkemece duruşma açılıp genel hükümlere göre yargılama yapılması gerekmesi karşısında, mercii tarafından itiraz üzerine karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın gereği için mahkemesine iadesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın esastan incelenmek suretiyle karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
1. Taksirle yaralama suçundan sanık … hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 89/1, 89/2-b-e, 62/1, 52/2 ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 251/3. maddeleri gereğince 2.240,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı kararına karşı müşteki vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair anılan Mahkemenin 08/02/2021 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı ek kararına karşı yapılan itiraz üzerine İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli ve 2020/419 esas, 2020/475 sayılı kararının kaldırılmasına ilişkin mercii İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/03/2021 tarihli ve 2021/159 değişik iş sayılı kararı ile kesin olmak üzere itirazın kabulüne karar verilmiştir.

2.”5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Basit yargılama usulünde itiraz” başlıklı 252. maddesinin 1. fıkrasında, “251 inci madde uyarınca verilen hükümlere karşı itiraz edilebilir. Süresi içinde itiraz edilmeyen hükümler kesinleşir.” şeklinde, Aynı maddenin 2. fıkrasında ” İtiraz üzerine hükmü veren mahkemece duruşma açılır ve genel hükümlere göre yargılamaya devam olunur. Taraflar gelmese bile duruşma yapılır ve yokluklarında 223 üncü madde uyarınca hüküm verilebilir. Taraflara gönderilecek davetiyede bu husus yazılır. Duruşmadan önce itirazdan vazgeçilmesi hâlinde duruşma yapılmaz ve itiraz edilmemiş sayılır.” şeklinde, anılan maddenin 6. fıkrasında “Birinci fıkradaki itirazın, süresinde yapılmadığı veya kanun yoluna başvuru hakkı bulunmayan tarafından yapıldığı mahkemesince değerlendirildiğinde dosya, 268 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderilir. Mercii bu sebepler yönünden incelemesini yapar ve kararını gereği için mahkemesine gönderir.” şeklinde,

Anılan Kanun’un “İtiraz usulü ve inceleme mercileri” başlıklı 268/1-2. maddesinde, “(1)Hâkim veya mahkeme kararına karşı itiraz, kanunun ayrıca hüküm koymadığı hâllerde 35 inci maddeye göre ilgililerin kararı öğrendiği günden itibaren yedi gün içinde kararı veren mercie verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşulu ile zabıt kâtibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Tutanakla tespit edilen beyanı ve imzayı mahkeme başkanı veya hâkim onaylar. 263 üncü madde hükmü saklıdır.
(2) Kararına itiraz edilen hâkim veya mahkeme, itirazı yerinde görürse kararını düzeltir; yerinde görmezse en çok üç gün içinde, itirazı incelemeye yetkili olan mercie gönderir.
” şeklinde,

Yine 5271 sayılı Kanun’un “Kanun yollarına başvurma hakkı” başlıklı 260/1. maddesinde yer alan, “Hâkim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır.” şeklindeki düzenlemelere yer verilmiştir.

3. İnceleme konusu hükümde, İzmir 48. Asliye Ceza Mahkemesinin 08/12/2020 tarihli kararına konu tensip zaptında yargılamanın basit yargılama usulüne göre yapılmasına karar verilip, müşteki vekiline davetiye tebliğ edilerek sanıktan şikayetçi olup olmadığı, davaya katılmak isteyip istemediğini mahkemeye yazılı olarak 15 gün içerisinde bildirmesi gerektiği, bu süre sonunda duruşma yapılmaksızın karar verilebileceğinin ihtar olunmasına karar verildiği, mahkeme kararında belirtilen ihtarın müştekiye 08/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, her ne kadar 15 günlük süre içerisinde müşteki veya vekili tarafından dosyaya yazılı beyanda bulunulmamış ise de, Mahkeme kararının müştekiye tebliğ edilmemiş olması nazara alındığında, itiraz hakkının bulunduğu, dolayısıyla müşteki vekilinin itirazı üzerine mahkemece duruşma açılıp genel hükümlere göre yargılama yapılması gerekmesi karşısında, mercii tarafından itiraz üzerine karar verilmesine yer olmadığına ve dosyanın gereği için mahkemesine iadesine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde itirazın esastan incelenmek suretiyle karar verilmesi Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. İzmir 23. Ağır Ceza Mahkemesinin 08/03/2021 tarihli ve 2021/159 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.10.2023 tarihinde karar verildi.