Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/4349 E. 2023/4293 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4349
KARAR NO : 2023/4293
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/1952 E., 2023/366 K.
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak sanığın mahkumiyetine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.10.2019 tarihli ve 2018/931 Esas, 2019/765 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereğince neticeten 7300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12.Ceza Dairesinin, 14.09.2021 tarihli ve 2019/5584 Esas, 2021/2689 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine göre;

A)T.C. Cumhurbaşkanlığı Ulaştırma Müdürlüğü bünyesinde şoför olarak çalıştığı ve T.C. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine ait aracı kullandığı anlaşılan sanığın, olay sırasında çakarları açık halde görev icabı hızlı seyrettiğini savunması karşısında, sanığın suç tarihi itibarı ile sıfat, statü ve görevinin (memur-işçi) ne olduğu, kaza anında kendisine tevdi olunmuş bir görev nedeni ile göreve gidip gitmediği, yine kaza anında trafik akışı bakımından görevliler tarafından alınmış herhangi bir tedbir bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılması, sonucuna göre de sanık hakkında 4483 sayılı Yasa uyarınca ilgili merciinden soruşturma izni alınması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi sureti ile bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile sanık hakkında yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması,

B)Oluşu açıklanan olayda, kırmızı ışık ihlali yaparak ve hız sınırının 50 km. olduğu mahalde, hız sınırının yaklaşık bir katı oranında ve 100 km. hızla giden sanığın eylemini bilinçli taksir oluşturan birden fazla ihlal ile işlediğinin kabulü ve hakkında 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, ek savunma verilerek, uygulanması sureti ile bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ve yetersiz gerekçe ile sanık hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabul ve uygulamaya göre de;
C)Sanık hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine ilişkin hüküm fıkrasında, bir gün karşılığı miktarın belirlenmesine ilişkin uygulama maddesinin gösterilmemesi sureti ile 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin altıncı fıkrasına aykırı davranılması,

D)Katılanların yaralanmalarına ilişkin Adli Tıp Kurumu fatura giderlerinin dahil edilmemesi sureti ile eksik yargılama giderine hükmolunması,

E)Sanık müdafiinin gerekçeli karar başlığına yazılmaması sureti ile 5271 sayılı Kanun’un 232 nci maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendine aykırı davranılması hukuka aykırı olduğundan bahisle bozularak ilk derece mahkemesine iade edilmiştir.

3.Ankara 37. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.09.2022 tarihli ve 2021/1107 Esas, 2022/666 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereğince neticeten 9700 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

4.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 28.02.2023 tarihli ve 2022/1952 Esas, 2023/366 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık müdafiinin ve katılanlar vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kabulü ile kararın kaldırılarak sanığın taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü, yedinci ve sekizinci maddeleri gereğince neticeten hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının, aynı süreye tabi tutularak ertelenmesine karar verilmiştir.

5.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 04.05.2023 tarihli ve 2023/33684 sayılı temyiz istemlerinin esastan reddiyle hükmün onanması görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Katılanlar vekilinin temyiz isteği, ceza miktarının orantılılık ilkesine aykırı şekilde az miktarda hükmedilmesinin, takdiri indirim ve erteleme hükümlerinin uygulanmasının, olası kast hükümlerine yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğuna,

2.Sanık müdafiinin temyiz isteği, bilinçli taksir hükümlerinin en üst hadden uygulanmasının hukuka uygun olmadığına İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Mahkemece ”Sanık savunması, katılan ifadeleri, adli tıp raporu, doğum sabıka kaydı,ve tüm dosya birlikte değerlendirildiğinde, olay tarihinde sanığın sevk ve idaresindeki … ile seyir halindeyken mevcut kaza hadisesinin meydana geldiği katılanların yukarıda bahsi geçen rapor kapsamından anlaşılacağı üzere yaralandıkları yönünde herhangi bir tereddüt söz konusu değildir. ATK raporu dikkate alındığından sanığın olayda asli derecede kusurlu olduğu da saptanmış durumdadır. Sanığın eylemi ile mevcut netice arasında uygun illiyet bağı bulunduğu anlaşılmakla, aynı zamanda yukarıdaki kusura ilişkin ATK raporunun hadiseye uygun düştüğü de değerlendirilerek sanığın sübut bulan eylem itibariyle mahkumiyeti cihetine gidilmiş yine Sanığın kişilik özellikleri, tutum ve davranışları değerlendirildiğinde ileride suç işlemekten çekineceğine dair mahkememizde olumlu kanaat oluşmadığı anlaşılmakla ve HAGB ye ilişkin önceki sabıka durumu değerlendirilerek ve zarar da giderilmediğinden 5728 sayılı yasa ile değişik CMK’nun 231/6b,c,8 bendinde belirtilen koşulun oluşmamış olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2.Olaya ait kamera görüntüleri ve kamera görüntü izleme tutanağı dosyada mevcuttur.

3.Kolluk güçlerince tanzim olunan 02.02.2018 tarihli Trafik Kazası Tespit Tutanağına göre sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 47 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan;
”Karayollarından faydalananlar aşağıdaki sıralamaya göre;

b)Trafik ışıklarına,

Uymak zorundadırlar.”

4.Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamış, katılanların zararı giderilmemiştir.

5.Yargılama aşamasında Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı tarafından sunulan 06.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda,
Sanık sürücü …, sevk ve idaresindeki kamyonetle seyir yönüne hitap eden kırmızı ışığa riayet etmeden girdiği kavşakta yeşil ışıkta sağ taraftan kavşağa giren müşteki idaresindeki çarptığı otomobilin savrulup yol kenarındaki araca çarpmasıyla meydana gelen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurlu görülmüştür.

Müşteki sürücü …, sevk ve idaresindeki otomobille geldiği olay mahalli kavşakta seyir yönüne yanan yeşil ışıkta harekete geçerek Ulus istikametine dönmeye çalıştığı esnada sanık idaresindeki kamyonetin aracına çarpmasının etkisiyle savrularak yol kenarında park halindeki araca çarpmasıyla meydana gelen kazada etken kural ihlali bulunmadığından kusursuz görülmüştür.

Biçiminde kusur dağılımı yapılmıştır.

6.Sanık aşamalarda, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Ulaştırma Başkanlığı’nda şoför olarak çalıştığını, olay günü kullandığı resmi … ile havaalanına seyir halinde iken kendisine yanan yeşil ışıkta geçtikten sonra 100 metre ilerideki trafik ışıklarının sarıdan kırmızıya döndüğünü gördüğünü, 100 km hızla gidip mesafe az kaldığı için geçemeyeceğini anladığını ve frene basarak yavaşladığı anda bulvara çıkan 06 JTD 21 plakalı araca sol arka köşesinden çarptığını, görev nedeni ile hızlı gitmek zorunda kaldığını, suç kastı olmadığını ileri sürmüştür.

7.Katılanların kati adli muayene raporları dosyada mevcuttur.

8.Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Destek ve Mali Hizmetler Genel Müdürlüğü 31.05.2022 tarihli yazısında, sanığın adı geçen genel müdürlükte Ulaştırma Daire Başkanlığında hizmet sözleşmeli statüde şoför unvanıyla çalıştığını, kaza günü sayın Cumhurbaşkanının havalimanında karşılanması ile görevlendirildiği bildirilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1.İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından isabetsiz bulunmuş, duruşma açılarak yeniden yapılan yargılama sonucu hüküm kurulmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesince ”Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği Ulaştırma Başkanlığı’nda hizmet sözleşmeli statüde şoför olarak çalışan, bu suretle de memur sıfatı bulunmayan sanığın olay günü saat 13.51 sıralarında kullandığı 06 FH 0597 plakalı kamyonet ile Şehit Ömer Halisdemir bulvarını sol şeridi takiben havaalanı istikametine 100 km. hızla seyir halinde iken Uzayan sokak kavşağına kırmızı ışıkta girdiği esnada, seyrine göre sağ taraftan yeşil ışığın yanması ile harekete geçen ve Ulus istikametine dönmeye çalışan katılan …’in kullandığı … plakalı otomobilin sol arka kısımlarına çarpması, çarpmanın etkisi ile savrulan bu otomobilin yol kenarında park halindeki … plakalı araca çarpması sonucu, … plakalı … içerisinde bulunan katılan …’in basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde, katılan …’in de basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek şekilde yaralandıkları anlaşılmaktadır. Sanığın aşamalardaki kabulü, katılanların benzer beyanları ile tüm dosya kapsamı içeriğinden suç konusu olayın bu şekilde gerçekleştiği sabit olmuştur. Oluşu bu şekilde gerçekleşen olayda İlk Derece Mahkemesince Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 06/02/2019 tarihli rapora göre, sanığın sevk ve idaresindeki kamyonet ile seyir yönüne hitap eden kırmızı ışığa riayet etmeden girdiği kavşakta yeşil ışıkta sağ taraftan kavşağa giren katılan …’in idaresindeki ve çarptığı otomobilin savrulup yol kenarındaki araca çarpması ile meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, katılan …’in de kullandığı otomobille geldiği olay mahalli kavşakta seyir yönüne yanan yeşil ışıkta harekete geçerek Ulus istikametine dönmeye çalıştığı esnada, sanık idaresindeki kamyonetin aracına çarpmasının etkisi ile savrularak yol kenarında park halindeki araca çarpmasıyla meydana gelen kazada etken kural ihlali bulunmadığından kusursuz olduğu bildirilmiştir. Trafik Kaza Tespit Tutanağı içeriğine ve kamera görüntülerine uygun olan bu rapor işin uzmanı kişiler tarafından düzenlenmiş, gerekçeleri itibarı ile de oluşa uygun bulunduğundan Dairemizce de bu rapora aynen itibar edilmiş, İlk Derece Mahkemesi tarafından da bu raporun hükme esas alınarak sanığın asli ve tamamen kusurlu olduğunun, ayrıca kırmızı ışık ihlali yapan ve mahaldeki yasal sınırın bir katı oranında hızla seyreden sanığın eylemini bilinçli taksir ile işlediğinin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak az önce açıklandığı üzere diğerleri yanında, kırmızı ışık ihlali yaparak ve hız sınırının 50 km. olduğu mahalde, hız sınırının yaklaşık bir katı oranında ve 100 km. hızla giden sanığın eylemini bilinçli taksir oluşturan birden fazla ihlal ile işlediği kabul edilerek, bilinçli taksire ilişkin TCK.nun 22/3. maddesinde yer alan arttırımın 1/2 oranında yapılması sureti ile bir karar verilmesi gerekirken, arttırımın 1/3 oranında yapılması sureti ile yazılı şekilde hüküm kurularak sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması doğru olmadığı gibi, sanık hakkında hükmolunan uzun süreli nitelikteki 1 yıl 4 ay hapis cezasının TCK.nun 50/1-a. maddesi gereğince adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi sureti ile TCK.nun 50/4. maddesinin son cümlesine aykırı davranılması da doğru görülmeyip hukuka aykırı bulunmuş, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Mevcut halde Dairemizce, suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı ile kusur durumu da nazara alınarak sanığın TCK.nun 89/4. maddesi uyarınca alt sınırdan makul oranda uzaklaşılmak sureti ile ve 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılması, sanığın eylemini birden fazla bilinçli taksir hali oluşturan ihlal ile işlediği anlaşıldığından cezasının TCK.nun 22/3. maddesi uyarınca takdiren 1/2 oranında arttırılması, sanık hakkında takdiri indirime ilişkin TCK.nun 62/1. maddesinin uygulanması, yeniden suç işlemeyeceği konusunda varılan olumlu kanaat uyarınca da sanığın cezasının ertelenmesi gerektiği vicdani kanaatına varılarak aşağıdaki şekilde yeni bir hüküm kurulmuştur.”

Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemecesince kabul edilen olay ve olgularda bir isabetsizlik bulunmamıştır.

A)Katılanlar Vekilinin Temyiz İtirazları Yönünden;
1.Sanığın tam kusurlu olarak iki kişinin yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında mahkemece hükmedilen ceza miktarı isabetli bulunmuştur.

2.Suç tarihinde 18 yaşını doldurmuş olan sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesi kapsamında erteleme müessesesinin uygulanabilmesi için netice ceza miktarının üst sınırının 2 yıl hapis cezası olduğu ve sanık hakkında netice 1 yıl 3 ay hapis cezasına hükmedildiği, sanığın UYAP sisteminden temin edilen sabıka kaydına göre suç tarihinden evvel kasıtlı suçtan üç aydan fazla hapis cezasına hükmedilmemiş olduğu ve yargılama sırasında hakkında olumsuz kanaat edinilmemiş olduğu gözetildiğinde, sanık hakkında erteleme müessesesinin uygulanmasına kanunî engel teşkil eden bir hususun bulunmadığı ve 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinde takdiri indirim hükümlerinin uygulanmasına olanak sağlayan sebeplere aykırı bir durumun varlığının dosyadan tespit edilemediği dikkate alındığında, sanık hakkında takdiri indirim müessesesinin uygulanmasına kanunî engel teşkil eden bir hususun bulunmadığı anlaşılmıştır.

3.Sanığın mahal hız sınırının iki katı üzerinde … kullanarak ve kırmızı ışık ihlali yaparak, kazaya sebebiyet verebileceğini objektif olarak öngördüğü halde … kullanmadaki becerisine güvenerek, neticenin meydana gelmeyeceğine inanmak suretiyle dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı eylem gerçekleştirdiği anlaşıldığından bilinçli taksirle hareket ettiği belirlenmekle, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B)Sanık Müdafiinin Temyiz İtirazları Yönünden;
Dairemiz yerleşik içtihatları uyarınca sanığın mahal hız sınırının iki katı üzerinde … kullanmak ve kırmızı ışık ihlali yapmak suretiyle bilinçli taksir hükümlerine sebebiyet verecek iki ihmali davranışta bulunduğu gözetildiğinde, bilinçli taksir hükümlerinin oranının, üst sınırdan uygulanması hukuka uygun görülmüştür.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 28.02.2023 tarihli ve 2022/1952 Esas, 2023/366 Karar sayılı kararında sanık müdafiince ve katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 37.Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12.Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2023 tarihinde karar verildi.