Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/4254 E. 2023/5125 K. 27.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4254
KARAR NO : 2023/5125
KARAR TARİHİ : 27.11.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/532 E., 2023/108 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
KARAR : Davanın kısmen kabulü
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Mahkemece kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereği yürürlükte bulunan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 427 nci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 06.01.2015 tarihli dava dilekçesinde özetle; “Müvekkil beraatine karar verilen ceza dava dosyası kapsamında ırza geçme suçundan 01.09.2004 – 04.05.2005 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklu kalmıştır. Müvekkilin 01.09.2004 – 08.02.2006 tarihleri arasında çalışamamasından doğan zararın karşılığı olarak 5.000,00 TL maddi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, mahrum kaldığı kıdem tazminatı sebebiyle 5.000,00 TL maddi tazminatın gözaltı tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, avukatlık ücreti olarak ödediği 4.500,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 100.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

2. Davalı vekili 26.01.2015 tarihli cevap dilekçesinde özetle; “Davacı vekilinin tazminat davası açmaya ilişkin vekaletnamesi bulunmamaktadır. Davacının davasına konu belgeler dilekçe ekinde sunulmamıştır. Talep edilen tazminat miktarları fahiştir.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.11.2015 tarihli ve 2015/5 Esas, 2015/275 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 2.720,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın 01.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

4. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 30.11.2015 tarihli ve 2015/5 Esas, 2015/275 Karar sayılı kararının davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 25.02.2019 tarihli ve 2018/8435 Esas, 2019/2549 Karar sayılı ilâmı ile; gözaltına alınarak tutuklandığı tarihte sigortalı olarak çalışan davacının en son çalıştığı işe ilişkin ücret bordrolarının onaylı birer sureti ilgili iş yeri ve Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından temin edilip davacının net ücret miktarı belirlenerek maddi zararın tayin ve tespiti gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nefaset ilkelerine uygun makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması, Dairemizce yapılan temyiz incelemeleri sırasında aynı konu ve nedene dayalı olarak birden fazla davanın açıldığının tespit edildiğinin anlaşılması karşısında; hazine zararına yol açan mükerrer davalara ilişkin ödemelerin önlenmesinin temini ve kamu kaynaklarının etkili, verimli ve hukuka uygun kullanılması bakımından, aynı konu ve nedene dayalı olarak açılmış başka bir dava olup olmadığının ilgili birimlerden sorulup, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden de araştırılarak tespit edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, ”01.12.2015” olan karar tarihinin gerekçeli karar başlığında ”30.11.2015” olarak yazılması, nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

5. Hukukî Süreç başlığı altında (4) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.

6. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.02.2020 tarihli ve 2019/160 Esas, 2020/78 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 2.740,28 TL maddi, 4.000,00 TL manevi tazminatın 01.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

7. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 20.02.2020 tarihli ve 2019/160 Esas, 2020/78 Karar sayılı kararının davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 31.10.2022 tarihli ve 2022/1050 Esas, 2022/7645 Karar sayılı ilâmı ile; gözaltına alınarak tutuklandığı tarihte sigortalı olarak çalışan davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sultangazi Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü tarafından gönderilen hizmet cetvelinde belirtilen brüt ücretler üzerinden, almış olduğu net ücret miktarı belirlenerek maddi zararının tayin ve tespiti gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi, Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerekirken, belirlenen ölçütlere uymayacak ve emsal uygulamaların da altında olacak şekilde eksik manevi tazminata hükmolunması, davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, hükmedilen tazminat miktarlarına tutuklama tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi talep edilmesine rağmen mahkemece gözaltı tarihi olan 01.09.2004 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmesi; nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

8. Hukukî Süreç başlığı altında (7) numaralı paragrafta ayrıntılarına yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiştir.

9. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.02.2023 tarihli ve 2022/532 Esas, 2023/108 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulü ile 4.885,30 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın 02.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

10. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 02.05.2023 tarihli ve 2023/37024 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Davacı vekilinin temyiz isteği; avukatlık ücretinin maddi tazminat hesabına dahil edilmemesine, tutukluluğun sona ermesinden davacının yeniden iş bulduğu tarihe kadarki sürede doğan maddi kaybının maddi tazminat hesabına edilmemesine, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok az olduğuna, ilişkindir.

B. Davalı vekilinin temyiz isteği; tutuklama ve gözaltı işleminin yetkili makamların kusurundan kaynaklanmadığına, davacının kusurunun belirlenecek tazminat miktarı yönünden göz önünde bulundurulması gerektiğine, reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine, hükmedilen tazminat miktarlarının ve vekalet ücretinin fazla olduğuna, davacının maddi zararını ispatlayamadığına, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü
Bozma ilamı doğrultusunda yeniden yapılan yargılama yapılarak; gözaltına alınarak tutuklandığı tarihte sigortalı olarak çalışan davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sultangazi Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü tarafından gönderilen hizmet cetvelinde belirtilen brüt ücretler üzerinden almış olduğu net ücret miktarı belirlenerek maddi zararının tayin ve tespiti için dosya bilirkişiye gönderilmiş, 29.01.2023 tarihli ek bilirkişi raporunun sonuç kısmında ”davcının asgari ücret üzerinden aylık net kazancına göre; davacının tutuklu kaldığı 245 gün için 4.885,30 TL net gelir kaybı hesap edilmiştir.” şeklinde tespit yapıldığı anlaşılmıştır.

29.01.2023 tarihli ek bilirkişi raporu dikkate alınarak davacının maddi tazminat talebi kısmen kabul edilerek 4.885,30 TL maddi tazminatın tutuklama tarihi olan 02.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle davacının manevi tazminat talebi kısmen kabul edilerek 5.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihi olan 02.09.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/391 Esas ve 2014/93 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının ırza geçme suçundan 01.09.2004 – 04.05.2005 tarihleri arasında 245 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 11.11.2014 tarihinde, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun’da öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A.Davacı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu da yapılamayacaktır. Davacının, kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.

Anılan içtihadı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilemeyeceği anlaşıldığından; kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Tutukluluğun sona ermesinden davacının yeniden çalışmaya başladığı tarihe kadar oluşan maddi kayba ilişkin talebin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesi yönünden kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarı yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B.Davalı vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Tazminat talebinin dayanağı olan Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/391 Esas ve 2014/93 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının ırza geçme suçundan 01.09.2004 – 04.05.2005 tarihleri arasında 245 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün 11.11.2014 tarihinde, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 466 sayılı Kanun’da öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşıldığından; davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine ancak davacı yönünden davanın tümüyle reddedilmesi halinde vekalet ücretine hükmedilebileceği göz önünde bulundurularak, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Gözaltına alınarak tutuklandığı tarihte sigortalı olarak çalışan davacının, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sultangazi Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü tarafından gönderilen hizmet cetvelinde belirtilen brüt ücretler üzerinden almış olduğu net ücret miktarı belirlenerek hesaplanan maddi tazminat miktarı yönünden kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

4.Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nefaset ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti gerektiği göz önünde bulundurularak belirlenen manevi tazminat miktarı yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5. 05.08.2017 tarihli 694 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik, 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca, tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödeneceği, ancak, ödenecek miktarın tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamayacağı hususu dikkate alınarak, bu aralıktan az hesaplanan nisbî avukatlık ücreti yerine sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücrete hükmolunmasında hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesinin, 28.02.2023 tarihli ve 2022/532 Esas, 2023/108 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebeplerinin incelenmesi neticesinde herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 27.11.2023 tarihinde karar verildi.