YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3940
KARAR NO : 2023/4776
KARAR TARİHİ : 06.11.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2022/2021 E., 2023/135 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Davanın reddine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama
Davacı hakkında dairemizce verilen bozma kararı üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen hükmün; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, davanın niteliğine göre, davacı vekilinin duruşmalı inceleme isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesi gereğince reddine karar verilerek yapılan incelemede gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekili 15.04.2016 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 01.09.2013 tarihinde gözaltına alınarak 03.09.2013 tarihinde serbest bırakıldığını, sonrasında açılan kamu davasının yapılan yargılama sonucunda Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 19.02.2014 tarihli karar ile birlikte 10 yıl hapis cezasına mahkum edilerek tutuklandığını ve bilahare 28.0./2014 tarihinde tahliye edildiğini, kararın Yargıtay tarafından bozulması üzerine yeniden yapılan yargılama sonucunda da bu kez şikayete bağlı suçtan dolayı mağdurun şikayetçi olmaması nedeni ile kamu davasının düşürülmesine karar verildiğini, bu nedenle müvekkili adına 150.000,00 TL. maddi ve 150.000,00 TL. manevi tazminatın haksız gözaltı ve tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, talep etmiştir.
2.Davalı vekili 09.05.2016 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın reddi gerektiğini, talep edilen miktarların fahiş olduğunu öne sürmüştür.
3…. Ağır Ceza Mahkemesinin, 03.11.2016 tarihli ve 2016/35 Esas, 2016/61 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir.
4.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 29.12.2016 tarihli ve 2016/313 Esas, 2016/224 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, davacının talebi tümü ile ret edilse bile koruma tedbirleri nedeni ile tazminat istemli davaların niteliği gereği davacıdan harç alınamayacağından bu kısmın çıkartılması gerektiğinden bahisle bu kısmın çıkartılması suretiyle düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 29.12.2016 tarihli ve 2016/313 Esas, 2016/224 Karar sayılı kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 07.11.2022 tarihli ve 2021/2986 Esas, 2022/8118 Karar sayılı kararı ile; “.. Dairemizce gidilen görüş değişikliğine göre; 5271 sayılı CMK’nın 144/1-c maddesinde genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülen kişilerin tazminat isteyemeyeceğinin belirtildiği, tazminat istemeyecek hallerin belirlenmesine ilişkin nedenlerin niteliği dikkate alındığında, bu hallerin, suçun işlenmesi sonrası değişen taraf iradelerine ya da devletin tasarruflarına dayalı olarak, sanığa ceza verilmemesini öngören kurumlar olduğu, somut olayda davacının, tazminata konu ceza yargılamasındaki eyleminin basit yaralama suçuna dönüştüğü ve bu suça ilişkin şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de, mağdurun kolluk beyanının tespit edilerek, süresinde şikayetçi olduktan sonra şikayetten vazgeçmesi nedeniyle düşme kararı verilmiş ise tazminat davasının reddine karar verilmesi, şikayet hakkını hiç kullanmaması nedeniyle düşme kararı verilmiş ise davacı lehine tazminata hükmedilmesine karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulduğundan bahisle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bozulmasına ve dava dosyasının 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
6.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 31.01.2023 tarihli ve 2022/2021 Esas, 2023/135 Karar sayılı kararı ile bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
7.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.04.2023 tarihli tebliğnamesi ile davacı vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz istemi;
Davacının kanuna uygun şekilde tutuklanmadığını, davacı hakkında tutuklama yasağı olan basit yaralama suçundan şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verildiğini, müvekkilinin haksız tutuklu kaldığını, düşme kararı veren mahkemenin de davacıya tazminat hakkı olduğunu bildirdiğini, müvekkilinin tazminat hakkı bulunduğundan davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, öne sürmüştür.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesince; davacının Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/69 Esas – 2016/67 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 19.02.2014 – 23.02.2016 tarihleri arasında 734 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek şikayet yokluğu nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, hükmün 07.04.2016 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununa tabi olduğu, 01.09.2013 tarihinde meydana gelen suç konusu olay nedeni ile dosyanın mağduru Fikret Kebapçıoğlu’nun 02.09.2013 tarihli ilk karakol ifadesinde davacı (sanık) …’dan şikayetçi olduğunu belirttiği, bilahare 08.11.2013 tarihinde Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifadesinde ise … hakkındaki şikayetinden vazgeçtiğini bildirdiği, dolayısı ile uyulan Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere yapılan araştırma sonucunda, mağdur Fikret Kebapçıoğlu’nun 01.09.2013 tarihli şikayetçi olduğuna dair kolluk beyanı tespit edilmiş, adı geçen mağdurun süresinde şikayetçi olduktan sonra 08.11.2013 tarihinde şikayetten vazgeçtiği de sabit olduğu, bu itibarla İlk Derece Mahkemesince, 5271 sayılı Kanun 144 üncü maddesi uyarınca şikayetten vazgeçme halinde düşme kararı verilmesinin tazminat verilemeyecek haller arasında sayıldığı gerekçesine dayalı olarak işbu tazminat davasının tamamen reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin dayanağı olan Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/69 Esas – 2016/67 Karar sayılı ceza dosyası kapsamında, davacının kasten öldürmeye teşebbüs suçundan 19.02.2014 – 23.02.2016 tarihleri arasında 734 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda eylemin kasten yaralama suçunu oluşturduğu kabul edilerek şikayet yokluğu nedeniyle davanın düşmesine karar verildiği, hükmün 07.04.2016 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanununa tabi olduğu anlaşılmıştır.
5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin 9 uncu bendindeki “Tazminat davaları nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan nisbî avukatlık ücreti ödenir. Ancak, ödenecek miktar Tarifede sulh ceza hâkimliklerinde takip edilen işler için belirlenen maktu ücretten az, ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu ücretten fazla olamaz” hükmü gereğince bölge adliye mahkemesince davanın kısmen kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karar tarihi dikkate alınarak, yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine, karar tarihinde ağır ceza mahkemelerinde takip edilen davalar için belirlenen maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi hukuka aykırı bulunmuş ancak temyiz eden sıfatına göre bozma nedeni yapılmamıştır.
Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
5271 sayılı Kanun 144 üncü maddesinin (c) bendinde genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülen kişilerin tazminat isteyemeyeceğinin belirtildiği, tazminat istemeyecek hallerin belirlenmesine ilişkin nedenlerin niteliği dikkate alındığında, bu hallerin, suçun işlenmesi sonrası değişen taraf iradelerine ya da devletin tasarruflarına dayalı olarak, sanığa ceza verilmemesini öngören kurumlar olduğu, somut olayda davacının, tazminata konu ceza yargılamasındaki eyleminin basit yaralama suçuna dönüştüğü ve bu suça ilişkin şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verildiği, mağdurun kolluk aşamasında beyanında sanık hakkında şikayetçi olduğu, mağdurun süresinde şikayetçi olduktan sonra 08.11.2013 tarihinde şikayetten vazgeçtiği de sabit olduğu, süresinde şikayetçi olduktan sonra şikayetten vazgeçmesi nedeniyle düşme kararı verildiğinden tazminat davasının reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiş ve davacı vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 31.01.2023 tarihli ve 2022/2021 Esas, 2023/135 Karar sayılı kararında davacı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.11.2023 tarihinde karar verildi.