YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3839
KARAR NO : 2023/4603
KARAR TARİHİ : 31.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/137 E., 2021/617 K.
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düzeltilerek onama
Mağdurun, bozma kararı öncesi yapılan yargılamada 01.12.2015 tarihli 2 nolu celsede şikayetinden vazgeçtiği, dolayısıyla da katılma ve hükmü temyiz etme hakkının olmadığı anlaşılmıştır.
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un (6284 sayılı Kanun) 2 nci ve 20 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kamu davasına katılma hakkı bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı temsilcisinin kovuşturma sırasında duruşmalara çağrılmadığı, Bakanlığın hükümden sonra kendilerine gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal süresi içinde bulunduğu temyiz istemiyle birlikte davaya katılma talebinde bulunduğu görülmüştür.Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 06.03.2007 tarih ve 31/56 sayılı ve CGK’nun 19.10.2010 tarih ve 2010/149-205 sayılı kararları uyarınca, ilk derece mahkemesince karara bağlanmayan katılma isteklerinin, temyiz incelemesi sırasında karara bağlanması mümkün görüldüğünden; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, kamu davasına katılan olarak kabul edilerek yapılan incelemede;
Sanık hakkında dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.12.2015 tarihli ve 2015/489 Esas, 2015/767 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince açılan kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.
2.Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.12.2015 tarihli ve 2015/489 Esas, 2015/767 Karar sayılı kararının mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin, 14.01.2020 tarihli ve 2019/2661 Esas, 2020/454 Karar sayılı kararı ile sanığın kasten yaralama suçundan cezalandırılması gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verilmiştir.
3.Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.06.2021 tarihli ve 2020/137 Esas, 2021/617 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü maddeleri, 58 inci maddesi gereğince neticeten 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve mükerrerliğe karar verilmiştir.
4.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 05.04.2023 tarihli ve 2021/114587 sayılı mağdurun talebinin temyiz istemi niteliğinde sayılamayacağını bildiren ve katılan kurum hakkında vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden düzeltilerek onama görüşünü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Mağdurun temyiz isteği, sanığın cezalandırılmaması gerektiğine,
2.Katılan kurum vekilinin temyiz isteği, kendileri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve ceza miktarının üst sınırdan tayin edilmemesinin hukuka aykırı olduğuna,
3.Sanığın temyiz isteği hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğine,İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Mahkemece, ”Sanığın mağdurun eki eşi olduğu, olay günü mağduru kafasına eli ile vurarak yaraladığı ve tekme attığı, yere düşen mağdura kaynamakta olan çaydanlıktaki sıcak suyu mağdurun üzerine döktüğü iddiasıyla sanığın silahla kasten yaralama suçundan cezalandırılması talebiyle dava açıldığı, mağdurun soruşturma aşamasında olay günü alınan beyanı ile sanığın kaynar suyu başından aşağıya döktüğünü beyan ettiği, dosyada mevcut adli rapor ile mağdurun vücudunda yanık lezyonlarının mevcut olduğunun sabit olduğu, ayrıca mağdur ile sanığın ortak kızları olan tanık …’nun, annesinin soruşturma aşamasındaki anlatımıyla tutarlı beyanı, mağdurun sanık hakkında daha önce de benzer eylemlerden dolayı şikayetinin mevcut olduğu, sanığın olay anında yaklaşık 2,65 promil alkollü olduğu da dikkate alındığında sanığın savunmasına itibar edilmediği, mağdurun kovuşturma aşamasındaki değişen beyanlarının ise birlikte yaşadığı sanığı suçtan kurtarmaya yönelik olduğunun kabul edildiği, sanığın eski eşinin üzerine silahtan sayılan kaynar su dökmek suretiyle basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaraladığı sabit görülmüştür.”
Biçimindeki gerekçe ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan mahkumiyet kararı verilmiştir.
2.Sanık bozma öncesi beyanında ”Olay günü aramızda eski eşim olan … ile sözlü tartışma vardı, o sırada ben çay demlemiştim ve çay dolduruyordum, çaydanlığı aldım eğilerek tepsi yerde olduğu için çayı doldurmaya çalışıyordum, eğildim esnada … eliyle ittirir gibi el hareketi yapınca ve eli çaydanlığa çarptı, sıcak su benim elimin üzerini yaktı ve elim yanınca çaydanlığı bırakmışım, bırakmam üzerine çaydanlıktaki sıcak su …’in sağ omzuna dökülmüş ve bu şekilde yaralanmıştır, kasıtlı olarak sıcak suyu dökerek yaralamadım, kendisi benim 27 yıllık eşimdir, ailelerin araya girmesi nedeniyle ayrılmıştık, ancak tekrar evlenmeye karar verdik, bu ayın 26 ‘sında nikahımız vardır, …’da benim kızımdır, eşim müşteki ve kızım köye gittikleri için duruşmaya gelememişlerdir, suçlamayı kabul etmiyorum, şikayetten vazgeçmeyi kabul ediyorum, ben hakarette etmedim, o gün her ikimizde alkollüydük, olay günü aldığım maaşın az olması sebebiyle aramızda tartışma çıkmıştı, olay sırasında kızım içeride odada yatıyordu” demiştir.
3.Adli Tıp Kurumu Antalya Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 10/11/2015 tarih ve 2015/4368 sayılı raporunda, ”Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinın 10/11/2015 tarihli ve 2015/489 sayılı yazısı ile gönderilen … ve … kızı, 14/02/1974 Gölhisar doğumlu, … Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 18.04.2015 tarih ve 15336050 sayılı raporunda; Genel durumu iyi, bilinci açık, oryante, koopere, GKS:15, Yüzde alın bölgesinde 2. Derece yanık, yüzde burun sağ yanda ve çene bölgesinde 1. derece yanık, sol omuz arkasında 6 cm çapında 1. derece yanık, sol sırtta 7 cm çaplı 2. derece yanık, sağ kolda koltuk altına uzanan omuzu içine alan 2. derece yanık, sağ sırtta 2 adet 4 er cm’lik ekimoz, sağ dirsekte 2 cm çaplı ekimoz, sol dizde 3 cm çaplı ekimoz olduğu, beyin BT’de patoloji saptanmadığı kayıtlı olup;
Kişinin 10.11.2015 tarihinde şube müdürlüğümüzce yapılan muayenesinde; Sol omuz dış yanda 8x10cm’lik alanda eski iyileşmiş yüzeyel yara izine ait pigmentasyon (renk değişikliği) olduğu, geçici raporda belirtilen diğer yaralanmaların iz bırakmadan tamamen iyilemiş oldukları tespit edilmiş olup;
Her ne kadar kişideki yaralanmalara ait adli tıbbi değerlendirmede devlet hastanesince verilen raporda “basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olmadığı” bildirilmiş ise de kişide yaralanmasına ilişkin hastanede gözlemini, yatışını veya cerrahi müdahale ile tedavisini gerektirir gibi durum tespit edilmediğinden tarafımızca bu sonuca katınılmayıp kişide tarif edilen yüzeyel nitelikteki yanık ve basit künt yaralanmaların;
SONUÇ:
a-) Şahsın hayatını tehlikeye maruz KILMADIĞI,
b-) Basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte OLDUĞU,
c-) Vücut kemiklerinde kırık tarif edilmediği,
d-) Yüz bölgesinde değerlendirilmesini gerektirir olayla ilintili herhangi bir iyileşmiş yara izi saptanmadığı,
Kanaatini bildirir rapordur.”
Denilmektedir.
4. Mağdur kollukta ”Bizim evde eski eşimle çay içerken tartışmaya başladık. Bana orospu hayatında biri mi var diyerek darp etmeye başladı. Kafama vurdu, saçımdan sürükledi, beni yere yatırdı, tekmelemeye başladı. Ben kendimi korumaya çalıştıysam da çok alkollü ve sinirliydi. Tüpte kaynar vaziyetteki çaydanlığı başımdan aşağı boşalttı. Çığlıklarıma kızım koştu. Kızım dışarı çıkınca banyoya kaçtım, arkadan geldi, dövmeye tekmelemeye devam etti.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
IV. GEREKÇE
A)Mağdurun Temyiz İstemi Yönünden;
Katılan sıfatı ve hükmü temyiz etme hakkı bulunmayan mağdurun yapmış olduğu temyiz başvurusunun reddine karar verilmiştir.
B)Katılan Kurum Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
1.Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı bulunmuşsa da, Yargıtay tarafından anılan eksiklik giderilmiştir.
2.Suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında mahkemece hükmedilen ceza miktarında isabetsizlik bulunmadığından katılan kurum vekilinin bu hususa ilişkin temyiz isteği yerinde görülmemiştir.
C)Sanığın Temyiz İstemi Yönünden;
1.Mağdurun olay günü kolluk kuvvetlerince sıcağı sıcağına alınan beyanı, bu beyanı tamamlar nitelikteki dosyada mevcut adli rapor bulguları, mağdur ile sanığın ortak kızları olan tanık …’nun, annesinin soruşturma aşamasındaki anlatımıyla tutarlı beyanı, mağdurun sanık hakkında daha önce de defaetle önleyici ve koruyucu tedbir talep etmiş olması, Adli Tıp uygulamalarına göre kişiden kişiye farklılık göstermekle birlikte alkol oranının her saat ortalama 0,15 promil azaldığının kabul edildiği gözetildiğinde sanığın olaydan yaklaşık 1 saat 40 dakika sonra yapılan alkol muayenesine göre 2,40 promil alkollü olduğu dikkate alındığında, olay anında yaklaşık 2,65 promil alkollü de olduğu anlaşılan sanığın savunmasının ve mağdurun kovuşturma aşamasındaki sanığı suçtan kurtarmaya yönelik anlatımının aksine sanığın, eski eşinin üzerine kaynar su dökmek suretiyle yaralanmasına sebebiyet verdiği olaya ilişkin mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiştir.
2.Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanığın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
A)Mağdurun Temyiz İstemi Yönünden
Mağdurun, bozma kararı öncesi yapılan yargılamada 01.12.2015 tarihli 2 nolu celsede sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan ettiği, bu itibarla 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kamu davasında katılan sıfatının bulunmadığı anlaşılmakla, aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği sanık hakkındaki hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı, hükmün, karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesinin birinci fıkrası gereği re’sen temyize de tabi olmadığı anlaşılmakla, mağdurun temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B)Sanık ve Katılan Kurum Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
Gerekçe bölümünde B-2 numaralı bentte açıklanan nedenle Antalya 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 01.06.2021 tarihli ve 2020/137 Esas, 2021/617 Karar sayılı kararına yönelik katılan kurum vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hükmün 10 uncu fıkrası olarak ”Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 5100 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan kuruma verilmesine” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.10.2023 tarihinde karar verildi.