Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/378 E. 2023/2067 K. 08.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/378
KARAR NO : 2023/2067
KARAR TARİHİ : 08.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Taksirle öldürme, görevi yaptırmamak için direnme
HÜKÜM : Mahkûmiyet- hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Katılanlar vekili tarafından temyize getirilen, sanık … hakkında Yargıtay 1. Ceza Dairesince verilen bozma kararı üzerine taksirle öldürme suçundan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı belirlenmiştir.

Sanık … tarafından temyize getirilen, Yargıtay 1. Ceza Dairesince verilen bozma kararı üzerine görevi yaptırmamak için direnme suçundan sanık …’ın mahkûmiyetine ilişkin kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 2014/233 E. 2015/346 K. sayılı kararı ile; sanıklar … ve … Soylu hakkında, …’a yönelik olası kasıtla öldürme suçundan beraat, sanık … hakkında, …’a yönelik kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 87 inci maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü madde uyarınca 10 yıl hapis cezası ve hak yoksunluklarına, sanık … Mutğan hakkında; ruhsatsız tabanca taşıma suçundan beraat, görevi yaptırmamak için direnme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba, silahla havaya ateş etme eyleminin kabahat olduğu kabul edilerek 5326 sayılı Kanun’un 36 ıncı maddesine göre 50,00 TL idari para cezasına karar verilmiştir.

2. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.12.2015 tarihli ve 2014/233 E. 2015/346 K. sayılı kararının o yer Cumhuriyet savcısı, sanık … ve sanık … müdafii tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 16.12.2020 tarihli ve 2020/3969 Esas, 2020/3362 Karar sayılı kararı ile;

“…1)Sanıklar … ve … hakkında maktul …’e yönelik olası kastla öldürme suçlarından kurulan beraat hükümlerinin tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,

2)Sanık … hakkında maktul …’e yönelik kasten yaralama sonucu ölüme neden olma suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;

Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanıklar Azer, … ve …’nin cezaevi firarisi sanık …’ü yakalamak amacıyla aldıkları istihbarat üzerine olay yerine gittikleri, bir süre sonra sanık …’ün de olay yerine beyaz Ford marka aracıyla geldiği ve daha önceden olay yerine gelip beklemekte olan tanık …’in aracının yanından geçerek kendisini takip etmesini işaret edip birlikte olay yeri olan Viaport AVM’nin açık otoparkının çakıl taşlı alanına doğru gittikleri, her iki aracın yan yana durduğu, araçlardan birkaç kişinin daha indiği ve sanık …’ün aracının bagaj kısmı önünde ayakta konuşmaya başladıkları, bu sırada sanık …’ün yaya olarak kendilerine doğru yaklaşan sanıklar …ve …’ı fark etmesi üzerine, sanık …’ın dur ihtarında bulunarak havaya ateş ettiği, sanık …’ün de üzerindeki kurusıkı tabanca ile sanıklara doğru ateş ederek aracına doğru kaçtığı ve aracına binerek uzaklaşmaya başladığı sırada maktulün bulunduğu yere 19 metre, sanık …’ün aracına olan uzaklığı ise 3 metre olan sanık …’in sanık …’ün aracına doğru ateş etmeye başladığı, maktüle yaklaşık 35-40 metre mesafede bulunan sanık …’nin de kendisinin bulunduğu yöne doğru aracıyla gelen sanık …’ün aracına doğru ateş ettiği, sanık …’in yapmış olduğu atışlar nedeniyle sanığın aracının yakınında bulunan maktulün kafa arka kısmından aldığı tek isabet sonucu öldüğü olayda;

Sanık … ve diğer sanık polis memurlarının 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanununun ek 4. maddesi kapsamında suça elkoyma ve işlenmesinin devamını engelleme konusunda görevli ve yetkili olduğu, aynı Kanunun 16. maddesi uyarınca da görevinin gereklerine uygun şekilde hareket edilerek firari sanığın bulunduğu gruba sanık … tarafından havaya iki el ateş edilerek dur ihtarında bulunulduğu, ancak sanık …’ün üzerinde taşıdığı kuru sıkı tabanca ile 3 el havaya ateş ederek aracına binip kaçmaya çalıştığı sırada sanık …’in sanık …’ü durudurmak amacıyla aracının tekerlerine doğru ateş ettiği, bu kapsamda kanunun hükmünü yerine getiren sanığın eyleminin TCK’nın 24/1. maddesi kapsamında olduğu ancak sanığın, olay sırasında dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak sanığın görüş alanı içerisinde olan maktül ve yanındakilerin isabet alıp ölebileceğinin öngörülebilir nitelikte olması karşısında; maktulün isabet alıp ölmesi ile sonuçlanan eyleminin TCK’nın 27/1. maddesi uyarınca ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast olmaksızın aşılması niteliğinde olduğu ve bu nedenle TCK’nın 22/3. maddesi delaletiyle aynı Kanunun 85/1. maddesinde düzenlenen taksirle öldürme suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmemesi,

3)Sanık … hakkında hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet, görevi yaptırmamak için direnme, silahla havaya ateş etme suçlarından verilen hükümler yönünden yapılan incelemede;

3-a)Viaport isimli alışveriş merkezinin açık otoparkında arkadaşı ile buluşmaya çalıştığı sırada görevli polis memurlarını gören cezaevi firarisi sanığın sonradan kuru sıkı olduğu anlaşılan tabancası ile havaya ateş etmesi ve yakalanmamak amacıyla aşamalarda birden fazla görevliye direnmesi eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın havaya ateş etmesi eyleminin görevli memura direnme suçu içerisinde kaldığı ve birlikte değerlendirilmesi gerektiği, ayrıca sanığın direnme eyleminin aşamalarda devamlılık göstermesi ve birden fazla görevliye karşı işlenmesi nedeniyle tayin edilen ceza üzerinden zincirleme suç hükümlerine göre TCK’nın 43. maddesi uyarınca artırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi,

3-b)Sanık … hakkında 6136 sayılı Yasaya muhalefet suçundan kurulan hükmün gerekçesinde, sanık …’e ait kuru sıkı tabancanın 6136 sayılı Yasa kapsamında olduğu belirtilmesine karşın, hüküm kısmında sanığa aynı gerekçe ile beraat kararı verilerek gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılması…” nedenleri ile bozulmasına karar verilmiştir.

3. İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli ve 2021/170 E., 2022/438 K. sayılı kararı ile; sanık … hakkında, taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 24 üncü maddesinin birinci fıkrasının yollamasıyla 27 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 5 ay 2 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; sanık … hakkında 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 43 üncü madde, 53 üncü madde, 58 inci ve 63 üncü maddeler uyarınca 3 yıl 9 ay hapis ceza ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 04.01.2023 tarihli ve 2022/158484 sayılı iade ve onama öneren Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılanlar Vekilinin Temyiz İsteği;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı hukuka uygun olmadığına,
ilişkindir.

B. Sanık …’ın Temyiz İsteği;
1.Sanığın, elinde silah bulunmadığı, kuru sıkı kovanlarını polislerin attığı, sadece saklandığı yerde kendisini takip eden …’nun belinden silahı alıp ensesine dayadığı, başka direnme suç işlemediğine,

2. Kamera kayıtları yok edildiği için kararın bozulması gerektiğine,

3.Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Oluşa ve dosya içeriğine göre, sanıklar , … ve …’nin cezaevi firarisi sanık …’ü yakalamak amacıyla aldıkları istihbarat üzerine olay yerine gittikleri, bir süre sonra sanık …’ün de olay yerine beyaz Ford marka aracıyla geldiği ve daha önceden olay yerine gelip beklemekte olan tanık …’in aracının yanından geçerek kendisini takip etmesini işaret edip birlikte olay yeri olan Viaport AVM’nin açık otoparkının çakıl taşlı alanına doğru gittikleri, her iki aracın yan yana durduğu, araçlardan birkaç kişinin daha indiği ve sanık …’ün aracının bagaj kısmı önünde ayakta konuşmaya başladıkları, bu sırada sanık …’ün yaya olarak kendilerine doğru yaklaşan sanıklar …ve …’ı fark etmesi üzerine, sanık …’ın dur ihtarında bulunarak havaya ateş ettiği, sanık …’ün de üzerindeki kurusıkı tabanca ile sanıklara doğru ateş ederek aracına doğru kaçtığı ve aracına binerek uzaklaşmaya başladığı sırada maktulün bulunduğu yere 19 metre, sanık …’ün aracına olan uzaklığı ise 3 metre olan sanık …’in sanık …’ün aracına doğru ateş etmeye başladığı, maktüle yaklaşık 35-40 metre mesafede bulunan sanık …’nin de kendisinin bulunduğu yöne doğru aracıyla gelen sanık …’ün aracına doğru ateş ettiği, sanık …’in yapmış olduğu atışlar nedeniyle sanığın aracının yakınında bulunan maktulün kafa arka kısmından aldığı tek isabet sonucu öldüğü anlaşılmaktadır.

2. Adli Tıp Kurumu Morg İhtisas Dairesinin 21/04/2014 tarih ve 1257 sayılı otopsi raporunda; maktulün vücuduna isabet eden ateşli mermi çekirdeğinden doğan yaralanmasının müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, bu atışın uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu ve ölümün yaralanmaya bağlı kafatası kırıkları ve beyin kanaması sonucu oluştuğunun belirtildiği görülmüştür.

3. Sanık …’a isnat edilen 6136 sayılı Yasanın 13/1 maddesinde düzenlenen suç bakımından son Anayasa Mahkemesi kararı gereğince dosyanın seri muhakeme işlemleri için seri muhakeme bürosuna gönderilmesi gerektiği dikkate alınarak bu suç bakımından dosyanın tefrik edildiği anlaşılmaktadır.

4. Mahkemece 17/10/2014 tarihinde keşif yapıldığı, keşif sırasında, katılan sanık …, katılan … ve … ‘in dinlendiği, katılan sanık …’un, olay günü …’ın havaya 2 el ateş ettiğini ve dur ihtarında bulunduğunu beyan ettiği, … ve …’in bulunduğu yer ile kendisinin bulunduğu yer ve maktulün bulunduğu yerin sanık tarafından gösterildiği, Yine … ‘nun sanık …’ü görerek, dur ihtarında bulunduğunu ve havaya 2 el ateş ettiğini beyan ettiği, bu sırada diğer müşteki sanıkların konumu ile sanığın konumunun ayrı ayrı mahkeme heyetine gösterildiği, …’dan, yine …’ın dur ihtarında bulunarak ateş ettiği mesafe ile araçların bulunduğu yeri göstermesinin istendiği, sanıkların göstermesiyle, ayrı ayrı her bir katılan sanık yönünden bulundukları yer, ateş ettikleri mesafe ve maktul ile aralarındaki mesafenin ayrı ayrı, diğer sanıkların konumlarıyla birlikte bilirkişi raporunda kroki ile gösterildiği,Bilirkişi raporunun mahkemece, yetersiz görülmesinin üzerine, maktule yakın olarak atış yapan … ve …’un arasındaki ayrımı çözebilmek açısından, ek rapor tanziminin istendiği ve bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere, sanıklardan … ‘in, maktul …’a mesafesi 56 metre olup, sanık …’nin ateş ettiği yerin maktulün ölümünden sonra müşteki sanık …’ün araçla …’nin bulunduğu yöne doğru gelmesi neticesinde araca yapıldığının, … Soylu ile maktul arasındaki mesafenin 26 metre olup, müşteki-sanık … Soylu’nun, maktule göre, müşteki-sanık …’tan yaklaşık 7 metre geride olduğunun, …’un ise araca 3 metre mesafede ateş ettiğinin ve maktul ile aralarında 19 metre mesafe bulunduğunun tespit edildiği görülmektedir.

5. Dosyada bulunan 2 adet DVD-R ve 1 adet CD-R içindeki toplam 8 adet güvenlik kamerası kaydı üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, düzenlenen 20/10/2014 tarihli bilirkişi raporunda; kırmızı renkli Toyota marka aracın Viaport Avm otoparkına girişi, kamera görüntülerinin çok uzak ve net olmaması nedeniyle, plakası ve markası belli olmayan açık renk iki aracın toprak alana girip çıkışı ve Viaport’tan çıkışının görüldüğünün, bahse konu şahsın vurulma anını gösteren bir görüntüye rastlanmadığının belirtildiği, tanıklar M.P., A.E., M.O., Ö.K., M.Y., A.Y., D.S., M.K.’nın anlatımları, olay yeri inceleme raporu ve krokileri, kamera görüntü kayıtlarının dava dosyasında olduğu görülmüştür.

6. Mahkemece maktulün ölümüne sebebiyet veren merminin hangi silahtan çıktığı yönünde yapılan incelemeler sonucunda, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Balistik Şubesinin 23/03/2015 tarih ve 2015/106390/20 sayılı raporunda, gönderilen tabancaların kullanılmaya elverişli olduklarının tespit edildiği ve yine gönderilen mermi çekirdeklerinin ve gömlek parçasının mikroskop altında yapılan incelemelerinde, tanıya elverişli ve yeterli iz görülmediğinden, mukayese incelemesi yapılamadığı ve söz konusu tabancalardan atılıp atılmadığı hususunda herhangi bir delillemenin yapılamadığı belirtilmiş olup, materyal bölümünün 3.maddesinin a-2 şıkkında bulunan mermi çekirdeği gömlek parçalarının glock marka 9 mm çapında ve HPV 786 seri nolu tabancadan atılmış olduğunun tespit edildiği, bu suretle maktulün ölümüne neden olan kurşunun hangi silahtan atıldığı yolunda maddi bulgu bulunamadığı anlaşılmaktadır.

7. Sanıkların aşamalardaki birbirlerini doğrulayan beyanları, tanık anlatımları ve Hukuki Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmı içeriğine göre; sanık …’ın hükümlü iken kapalı ceza infaz kurumundan firar etmesi sonrası kendisini takip eden sanıklar … , …, … , …, …, … ve … tarafından yakalanmak istendiğini fark etmesi üzerine, olaydan sonra ses ve gaz tabancası olduğu anlaşılan tabanca ile ateş edip geldiği araçla kaçtığı, kendisini iki ekip olarak takibe alan polis memurları … ve …’ye yakalanmamak için direndiği, polis memurları … ve …’nin ekip aracıyla kendisini sıkıştırmaları üzerine polis memuru …’yi kullandığı araçla yaralayıp kaçmayı sürdürdüğü, bilahare saklandığı bir iş yerinin tuvaletinde kendisini tesadüfen fark eden polis memuru …’nun üzerine atlayarak boğuşmak sureti ile direnmesini sürdürdüğü, bu sırada polis memuru …’nun yere düşen silahını da alıp tekrar kaçtığı, kaçarken de kendisini takip etmemesi için polis memuru …’yu vuracağını söyleyip tehdit ettiği, ancak bilahare ekiplerce saklandığı bir evin balkonunda zor kullanılmak sureti ile yakalanıp etkisiz hale getirildiği; böylece …’ın zincirleme şekilde silahla polis memurları olan … , …, … , …, …, … ve …’ın görevlerini yaptırmamak için direndiği, sanığın eylemlerinin devamlılığı da nazara alınarak, birden fazla görevliye direnmek suretiyle zincirleme şekilde silahla görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği, sanığın kuru sıkı tabanca ile havaya ateş etmesi eyleminin yakalanmamaya yönelik olması nedeniyle eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın havaya ateş etmesi eyleminin görevli memura direnme suçu içerisinde kaldığı anlaşıldığından sanığın zincirleme şekilde silahla görevi yaptırmamak için direnme suçundan mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.

8. Sanık …’ın aşamalarda verdiği ifadelerinde, atılı suçlamayı inkâr ettiği ve savunmasında; “…Olay tarihinden evvel 17 Mart 2014 tarihinde başka suçlardan hükümlü olduğum Ümraniye Cezaevinden arkadaşlarım … ve … ile birlikte kaçtık. Bir süre dışarıda dolaştık. Paraya ihtiyacımız vardı. Cezaevine girmeden önce tanıştığımız arkadaşlarım … … ve … ile irtibata geçtik. Para istedik. Onlarda yeterli miktarda para veremediler. Olay tarihinde tekrar para istedik. Buluşmayı kararlaştırdık. Onlarla birlikte maktul …’de yanımıza geldi. Bir süre görüştük. Daha sonra yine harçlığımız bitince, birlikte Düzceye gittik. Bir iş yerinden birlikte sigara çaldık. Çaldığımız sigaraları satmak için … ile irtibata geçtik. … ile … irtibata geçti, o konuştu. 2000 adet sigarayı 14000 TL.ye almayı kabul etti. Sigarayı teslim etmek ve parayı almak üzere olayın geçtiği alışveriş merkezinde buluşmaya karar verdik. Benim kullandığım … ile birlikte maktul …, açık kimlik ve adresini bilmediğim Mete ve yine açık kimlik ve adresini bilmediğim Murat isimli arkadaşlarla birlikte olayın geçtiği alışveriş merkezine gittik. Sigarayı satacağımız …, bizi polislere ihbar etmiş olacakki, sürekli kalabalık yere doğru çekmeye çalışıyordu. Biz o tarafa gitmedik. Kendisi arabasıyla bizim bulunduğumuz yere geldi. Benim araçtan inmemi istedi. Kendisi de araçtan inmişti. Tam yanına gidip, elimi uzattığımda, 3 sivil polis memurunun tabancalarını bana doğrulttuklarını gördüm. Hemen yatın yere ulan, diye bağırıp, ateş etmeye başladılar. … arabanın arkasına doğru, yere doğru yattı. Ben yere yatamadım. Kurşunların kafamın ve yüzümün yanından geçtiğini hissettim. Hatta merminin birisi kafamı sıyırıp, geçmiş, hemen arabaya binip, çalıştırdım. Hareket ettim. Ancak lastikler patladığı için, hızlı gidemiyordum. Saatte 20-30 km.hızla yaklaşık 2 km.kadar gittim. Fazla gidemeyeceğimi anlayınca, aracımla yolu kapatıp, araçtan indim. Arkamdan da polisler koşuyorlardı. Daha önceden tanıdığım, Özcan isimli polis memuru teslim ol, diye bağırdı. Tam teslim olacaktım, bir polis memuru, “bana deli … derler” diye bağırınca, tekrar yaya olarak kaçmaya başladım. Bu arada bana da ateş ediyorlardı. Benim üzerimde tabanca v.s.yoktu. Ben ateş etmedim. Orada bir tuvalete girdim. Saklandım. Arkamdan da polis memuru … tuvalete girdi. Belinden silahı alıp, sırtına dayadım. Bana çoluk çocuğum var, rahatsızım, apandisitim var diye yalvardı, bende vurmaya niyetim yok dedim. Silahını ver, kaç dedim, bende silahı verirsen beni vurursun deyip, silahını alarak, kaçtım. Yakında bulunan bir eve girdim. Evin balkonunda yakaladılar. İddia olunduğu gibi, polis memurlarına silahla ateş etmedim. Ancak tuvalette … geldiğinde, beni yakalamaması için direnç gösterip, aramızda itişme kakışma oldu. Evin balkonunda yakalandığımda, polis memuru silah doğrultup, teslim ol, dediğinde bende silahı bırakıp, teslim oldum. Direnme ve yasak silah taşıma suçlamasını kabul etmiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.

9. Mahkemece, Hukuki Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen Yargıtay bozma ilâmına uyulmasına karar verildiği ve sanık …’ın bozma ilamına karşı 06.07.2021 tarihinde savunmasının alındığı belirlenmiştir.

10. Mahkemece, “…Sanık …’ın görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği anlaşıldığından, suçun işleniş biçimi, eylemin meydana geldiği yer, suçun konusunun önem ve değeri, sanığın kastının yoğunluğu dikkate alınarak, 5237 sayılı TCK’nın 265/1 maddesi uyarınca alt sınırdan uzaklaşılarak 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, suçun silahla işlendiği anlaşıldığından, aynı kanunun 265/4 maddesi uyarınca cezası yarı oranında arttırılmış, sanığın üzerine atılı suçu birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlediği görüldüğünden cezasında TCK’nın 43/2 delaletiyle 43/1 maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım yapılmış, sanığın tekerrüre esas sabıka kaydının bulunduğu dikkate alınarak sanık hakkında takdiren TCK’nın 62. maddesi uygulanmamış, sanığın adli sicil kaydına göre, Uyap sisteminden dosyamız arasına alınan, Şile Asliye Ceza Mahkemesinin 23/12/2008 gün ve 2007/128 esas, 2008/280 karar sayılı kararıyla sonuç olarak 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, bu kararın 13/11/2012 tarihinde kesinleştiği ve bu itibarla mükerrir olduğu anlaşıldığından, aynı Kanun’un 58. maddesi uyarınca cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, aynı Kanun’un 58/7. maddesi uyarınca infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına…” karar verildiği anlaşılmaktadır.

11. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Oluş ve dosya kapsamına göre, hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşen sanık …, hakkında verilen beraat kararları kesinleşen sanıklar … ve …’nin cezaevi firarisi sanık …’ü yakalamak amacıyla aldıkları istihbarat üzerine olay yerine gittikleri, bir süre sonra sanık …’ün de olay yerine beyaz Ford marka aracıyla geldiği ve daha önceden olay yerine gelip beklemekte olan tanık …’in aracının yanından geçerek kendisini takip etmesini işaret edip birlikte olay yeri olan Viaport AVM’nin açık otoparkının çakıl taşlı alanına doğru gittikleri, her iki aracın yan yana durduğu, araçlardan birkaç kişinin daha indiği ve sanık …’ün aracının bagaj kısmı önünde ayakta konuşmaya başladıkları, bu sırada sanık …’ün yaya olarak kendilerine doğru yaklaşan sanık … ve …’ı fark etmesi üzerine, …’ın dur ihtarında bulunarak havaya ateş ettiği, sanık …’ün de üzerindeki kurusıkı tabanca ile sanıklara doğru ateş ederek aracına doğru kaçtığı ve aracına binerek uzaklaşmaya başladığı sırada gerçekleşen olayda; sanık …’ün birden fazla görevliye direnmek suretiyle zincirleme şekilde silahla görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği sabit görülmüş, sanığın kuru sıkı tabanca ile havaya ateş etmesi eyleminin yakalanmamaya yönelik olması nedeniyle eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın havaya ateş etmesi eyleminin görevli memura direnme suçu içerisinde kaldığı anlaşıldığından sanığın zincirleme şekilde silahla görevi yaptırmamak için direnme suçunun sübutuna ilişkin Mahkemenin kabul ve takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

A. Katılan Vekilinin Temyiz Sebebi Yönünden;
Sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan verilen 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı, katılanlar vekilinin itirazı üzerine İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli, 2022/1422 D.İş sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verildiği ve bu suretle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği anlaşılmakla, sanık … hakkında dava dosyasının incelenmeksizin iadesine karar verilmesi gerektiği belirlenmiştir.

B. Sanık …’ın Temyiz Sebebi Yönünden;
1. Olay tarihinde, Viaport isimli alışveriş merkezinin açık otoparkında arkadaşı ile buluşmaya çalıştığı sırada görevli polis memurlarını gören cezaevi firarisi sanık …’ün sonradan kuru sıkı olduğu anlaşılan tabancası ile yakalanmamak amacıyla havaya ateş ederek, eylemlerinin devamlılığı da nazara alınarak, birden fazla görevliye direnmek suretiyle zincirleme şekilde silahla görevi yaptırmamak için direnme suçunu işlediği sanık, tanık ve müşteki anlatımlarından anlaşılmakla; sanık … hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan verilen hükümde hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanığın elinde silah bulunmadığına, kuru sıkı kovanlarını polislerin attığına, sadece saklandığı yerde kendisini takip eden …’nun belinden silahı alıp ensesine dayadığına, başka direnme suç işlemediğine, kamera kayıtları yok edildiği için kararın bozulması gerektiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, görevi yaptırmamak için direnme eyleminin sanık … tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık …’ın yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

C. Sanığın adli sicil kaydında bulunan Beykoz 1.Asliye Ceza mahkemesinin 25.06.2010 tarihli, 2010/16-2010/451 sayılı ilamında tekerrür hükümleri uygulandığı için sonuçları açısından sanık bakımından en ağır cezayı içerdiği ve tekerrüre esas alınması gerektiği halde, sanık hakkında daha hafif cezayı içeren Şile Asliye Ceza Mahkemesinin 23.12.2008 gün ve 2007/128 esas, 2008/280 karar sayılı kararıyla sonuç olarak 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin mahkumiyetin tekerrüre esas alınması suretiyle hüküm kurulması ve 5275 sayılı Kanunun 108/3. maddesi hükmü uyarınca ikinci kez tekerrür hükümlerinin uygulanması durumunda hükümlünün koşullu salıvermeden yararlanamayacağı göz önüne alınarak, Beykoz 1.Asliye Ceza mahkemesinin 25.06.2010 tarihli, 2010/16-2010/451 sayılı ilamında sanığın mükerrir olduğu anlaşılmakla, ikinci kez mükerrir olan sanık hakkında hükmedilen cezanın, ikinci kez mükerrir olduğu belirtilmeksizin mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesi ile yetinilmesi hukuka aykırı bulunmuş olup, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

V. KARAR
A. Sanık … Hakkında Taksirle Ölüme Neden Olma Suçundan Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına Yönelik Katılanlar Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden;
Sanık … hakkında verilen 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu, temyizinin mümkün olmadığı, katılanlar vekilinin itirazı üzerine İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.12.2022 tarihli, 2022/1422 D.İş sayılı kararı ile itirazın kesin olarak reddine karar verildiği ve bu suretle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleştiği anlaşılmakla, dava dosyasının, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle İNCELENMEKSİZİN İADESİNE,

B. Sanık … Hakkında Görevi Yaptırmamak İçin Direnme Suçundan Verilen Mahkûmiyet Hükmüne Yönelik Sanık …’ın Temyiz İstemi Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B) bendinde açıklanan nedenlerle, İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli ve 2021/170 E., 2022/438 K. sayılı kararında sanık … tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.06.2023 tarihinde karar verildi.