Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/3588 E. 2023/2455 K. 10.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3588
KARAR NO : 2023/2455
KARAR TARİHİ : 10.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.12.2022 tarihli ve 2022/188 Esas, 2022/361 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 3 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 08.03.2023 tarihli ve 2023/296 Esas, 2023/445 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 2 yıl süre ile geri alınmasına ve mahsuba karar verilmiştir.

3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; katılanlar vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren 17.04.2023 tarihli ve 2023/41945 sayılı Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanlar vekilinin temyiz sebepleri; sanık sübut bulan eylemi olası kastla işlemesine rağmen suçun bilinçli taksirle işlendiği kabul edilip, suç vasfında yanılgıya düşülerek, hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde karar verilmesinden dolayı hükmün bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. İlk Derece Mahkemesince, 23.07.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralamalı trafik kazası tespit tutanağı ve tutanakta yer alan kaza yeri krokisi, kaza öncesi ve kaza anına ilişkin çevrede bulunan kameralar tarafından kaydedilen görüntüler ile görüntülerin çözümüne ilişkin 23.07.2022 tarihli kamera ve CD inceleme tutanağı, sanık ve mağdur sürücülerin alkollü olup olmadığını tespite yönelik 23.07.2022 tarihli tıbbî laboratuvar tetkik sonuç raporları ile aynı tarihli alkol tespit tutanağı, ölen yolcunun ölüm sebebinin tespitine ilişkin 23.07.2022 tarihli ölü muayene tutanağı, meydana gelen kazadan dolayı yaralanan mağdurların sağlık durumlarına ilişkin raporlar, kovuşturma evresinde ses ve görüntüleri metin hâline dönüştürme ve trafik kusur uzmanı tarafından hazırlanan 28.09.2022 tarihli bilirkişi raporu, kovuşturma evresinde Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 07.12.2022 tarihli rapor başta olmak üzere dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede;

Sanık sürücü …’ın, sevk ve idaresindeki otomobil ile 23.07.2022 tarihinde saat 05.18 sıralarında, açık havada, gündüz vakti, azami hız limitinin 50 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri içinde, bölünmüş, platform genişliği 12 metre olan üç şeritli, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı eğimsiz, görüşe engel bir durumun ve yol sorununun bulunmadığı Çetin Emeç Bulvarını takiben Dikmen Caddesi istikametine beyanına göre 70 – 80 kilometre hızla Kabil Caddesi ışık kontrollü üç yönlü (T) kavşağına yaklaştığı esnada, ön ilerisini kontrol altında tutmayıp, gelen bildirim üzerine telefonunu eline aldığı ve yola bakmadığı bir anda, aracının ön kısımlarıyla önünde kurallara uygun şekilde kırmızı ışıkta duraklayan mağdur sürücü … yönetimindeki otomobile önlemsizce arkadan çarptığı, araçların hızı ve fren izi uzunluğuna ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı, kazadan yaklaşık 1 saat 12 dakika sonra saat 06.30 sıralarında alınan numuneye göre sanığın 184,1 miligram / desilitre – 1,841 promil alkollü olduğunun belirlendiği, ayrıca, sanığın (B) sınıfı sürücü belgesinin mevcut olduğunun tespit edildiği, meydana gelen trafik kazasının hemen ardından hastaneye kaldırılan ve mağdur sürücü …’un idaresindeki otomobilin arka yolcu koltuğunda oturan adı geçenin annesi …’nın yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, … içi trafik kazasına bağlı kafada çökme fraktürü ve beyin hasarı sonucu aynı gün öldüğü, mağdur sürücü …’un yeğeni olup, aracın arka koltuğunda oturan diğer yolcu 12 yaşındaki …’nin hayat fonksiyonlarını ağır (6.) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak ve yaşamını tehlikeye sokacak şekilde yaralandığı, mağdur sürücü …’un idaresindeki otomobilin ön yolcu koltuğunda oturan adı geçenin teyzesi … ile mağdur sürücü …’un ise etkisi basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilir ölçüde hafif nitelikte yaralandıkları, olayın başlangıç ve gelişim süreci ile sonuçlarının bu şekilde gerçekleştiği kabul edilmiştir.

2. Katılanlar …, …, …, …, …; sanıktan şikâyetçi olduklarını beyan etmişler, ölenin eşi …’in, ölenin oğlu ve mağdur çocuk …’nin babası …’un, mağdur çocuk …’nin velâyeti kendisinde bulunan annesi …’ın, ölenin oğlu mağdur …’un, ölenin kız kardeşi mağdur …’in duruşmanın 18.10.2022 tarihli ilk oturumunda taleplerine uygun olarak davaya katılmalarına karar verilmiştir.

3. Sanık …; duruşmanın 18.10.2022 tarihli ilk oturumunda “Olay tarihinde kuzenim …ve kız arkadaşı da olduğu halde Çukurambarda bir restorantta 3-4 bardak cin içtim. Misafirleri eve bırakmak üzere sürücülüğünü yaptığım araçla Çetinemeç Bulvarından geçerken telefonuma bir bildirim geldi. Ona bakarken ne olduğunu anlayamadan bir kaza meydana geldi. Olay nedeniyle çok üzgünüm. Karşı tarafa başsağlığı diliyorum…” şeklindeki savunmasıyla üzerine atılı suçlamayı açıkladığı hâliyle kabul etmiştir.

4. Soruşturma evresinde bilgi veren sıfatıyla ifadeleri alınan ve sanık …’ın yönetimindeki aracın arka yolcu koltuğunda oturan …ile …; kaza anında uyumakta iken büyük bir gürültü ile aracın içinde öne doğru savrulmaları üzerine uyandıklarını ve kazadan dolayı yaralanmadıklarını beyan etmişlerdir.

5. Çevrede bulunan kameralar tarafından kaydedilen görüntülerin çözümüne ilişkin 23.07.2022 tarihli kamera ve CD inceleme tutanağında; sağ şeridi boş olan üç şeritli caddenin sol şeridinde orta şerit üzerindeki başka bir araçla birlikte kurallara uygun şekilde kırmızı ışıkta duraklayan mağdur sürücü …’un idaresindeki aracın arkasına, aynı şerit üzerinden gelen sanığın frene basmadan çarptığı tespitine yer verilmiştir.

6. Kusur durumuna ilişkin olarak;

a) 23.07.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralamalı trafik kazası tespit tutanağında; sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) “Şerit izleme, gelen trafikle karşılaşma, araçlar arasındaki mesafe, yavaş sürme ve geçiş kolaylığı sağlama” başlıklı 56 ncı maddesindeki “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.” kuralını ihlâl etmesi nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğu, mağdur sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı,

b) Kovuşturma evresinde hazırlanan 28.09.2022 tarihli bilirkişi raporunda; sanığın, 2918 sayılı Kanun’un “Hızın gerekli şartlara uygunluğunu sağlamak” başlıklı 52 nci maddesindeki “Sürücüler… Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak… Zorundadırlar.”, aynı Kanun’un “Şerit izleme, gelen trafikle karşılaşma, araçlar arasındaki mesafe, yavaş sürme ve geçiş kolaylığı sağlama” başlıklı 56 ncı maddesindeki “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.” ile “Alkol, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin etkisi altında … sürme yasağı” başlıklı 48 inci maddesindeki “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda … sürmeleri yasaktır.” kurallarını ihlâl etmesi nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğu, mağdur sürücünün ve mağdur sürücünün idaresindeki araçta bulunan yolcuların herhangi bir kusurlarının bulunmadığı,

c) Kovuşturma evresinde Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen 07.12.2022 tarihli raporda; sanığın, sevk ve idaresindeki otomobille seyir hâlinde olduğu yolun olay yeri kesimindeki ışık kontrollü kavşağa yaklaşımda, ön ilerisini kontrol altında tutmayıp yola bakmadığı bir anda aracının ön kısımlarıyla önünde kurallara uygun şekilde kırmızı ışıkta duraklayan mağdur sürücü … yönetimindeki otomobile arkadan çarptığı olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı bu hareketleriyle asli ve tam kusurlu olduğu, mağdur sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı,

Belirtilmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesince, kusur durumuna ilişkin raporlara itibar edilip, kazanın oluşumunda sanığın asli ve tam kusurlu olduğu, ayrıca, “… Sanığın alkollü bir şekilde … kullanarak telefonunu gelen bildirime baktığı esnada frene basmadan kırmızı ışıkta bekleyen katılanların ve maktülün içinde bulunduğu araca çarparak …’un vefat etmesine ve …, … ve …’un yaralanmasına sebep olduğu…” biçimindeki gerekçelerle sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği kabul edilerek, bir kişinin ölümü ve biri nitelikli şekilde birden fazla kişinin yaralanmasından dolayı sanık hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 8 yıl 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 3 yıl süre ile geri alınmasına dair mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

8. Sanığın, adlî sicil kaydı ve resmî nüfus kayıt örneği dava dosyasında mevcut olup, kaza tarihinde 37 yaşını doldurduğu ve sabıkasız olduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmüne yönelik katılanlar vekillerinin istinaf başvurusu üzerine duruşmalı yapılan inceleme neticesinde, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda bir isabetsizlik görülmemiş, “Sanığın seyir halinde iken meydana gelebilecek sonucu kabullendiğine ve ‘ne olursa olsun’ şeklindeki bir düşünce ile hareket ettiğine, bu suretle de eylemi olası kast ile işlediğini gösterir bir delilin bulunmadığı” biçimindeki gerekçeyle İlk Derece Mahkemesince sanığın eylemine uyan suç vasfının da doğru biçimde belirlendiği ve sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği kabul edilmiş; ancak işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken İlk Derece Mahkemesince temel cezanın 7 yıl hapis cezası olarak belirlenmesinin; ayrıca, sanığın cep telefonuna gelen bildirime anlık şekilde bakıp, kaza öncesinde ve kaza sırasında cep telefonu ile dikkatini dağıtacak şekilde görüşme yapmamış olması ve yönetimindeki aracı yasal hız sınırının bir katını aşacak şekilde süratlice sürdüğüne dair herhangi bir tespit bulunmaması nedeniyle bilinçli taksir oluşturan hâlin güvenli sürüş yeteneğini ortadan kaldıracak ölçüde alkollü olarak … kullanmaktan ibaret olmasına rağmen 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca temel ceza miktarı üzerinden (1/2) oranında artırım yapılması suretiyle sanığa fazla ceza tayin edilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçeleriyle İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak, sanık hakkında taksirle öldürme suçundan yeniden mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kurulan mahkûmiyet hükmünde, “Suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı ile kusur durumu” biçimindeki gerekçelerle temel ceza alt sınırdan uzaklaşılıp 6 yıl hapis cezası olarak belirlenmiş, suçun bilinçli taksirle işlenmesinden dolayı hükmolunan cezada 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca takdîren (1/3) oranında artırım ve “Cezanın geleceği üzerindeki olası etkileri” biçimindeki gerekçelerle 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdîren (1/6) oranında indirim yapılarak, sonuç ceza 6 yıl 8 ay hapis cezası olarak tayin edilmiş, sanığın (B) sınıfı sürücü belgesinin 2 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler 5237 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanığa hükmolunan hapis cezasından indirilmiş, müdafii tarafından mahkûmiyet hükmü kurulması hâlinde lehine olan kanun maddelerinin uygulanması talep edilen sanık hakkında hükmedilen sonuç ceza gözetildiğinde, diğer kişiselleştirme kurumları olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ve hapis cezasının adlî para cezası seçenek yaptırımına ya da diğer seçenek tedbirlere çevrilmesi hükümlerinin yasal engelden dolayı uygulanamayacağı sonucuna varılmıştır.

IV. GEREKÇE
1. Gerek öğreti gerek yerleşmiş yargısal kararlarda yer alan kabullere göre gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin sanık tarafından bilinmesi ve istenmesi hâlinde doğrudan kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği durumda bilinçli taksir, öngörülebilir neticenin özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle öngörülmediği hâllerde ise basit taksir söz konusu olacaktır.

2. Başlangıç ve gelişim süreci ile sonuçları Olay ve Olgular başlığı altında (A-1) paragrafında ayrıntılı olarak açıklanan somut olayda; kazadan yaklaşık 1 saat 12 dakika sonra alınan numunenin incelenmesi sonucunda kanında 184,1 miligram / desilitre – 1,841 promil alkol bulunduğu belirlenen ve kandaki alkol oranının her saat için ortalama 0,15 promil azaldığına dair Adli Tıp Kurumu 5. İhtisas Kurulunun raporlarında yer alan yerleşmiş kabulüne göre olay anındaki alkol düzeyi yaklaşık 2,02 promil olan sanığın, direksiyon başına geçip, azami hız limitinin 50 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri içinde yönetimindeki otomobili savunmasında da ifade ettiği gibi yasal hız sınırının üzerinde süratlice sürmeye devam ettiği, sürüşle ilgili becerilerinde azalma olduğu ve bu hâli ile yaralama ya da ölüme neden olabileceğini öngördüğü hâlde tecrübesine, şoförlük yeteneklerine, trafiğin az olacağına ve özellikle de şansına güvendiği, böyle bir zanla objektif dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, almış olduğu alkolün etkisiyle ön ilerisini kontrol altında tutamayıp, zamanında fark edemediği kırmızı ışıkta duraklayan mağdur sürücü idaresindeki araca önlemsizce arkadan çarptığı, bununla birlikte meydana gelen muhtemel sonucu kayıtsız kalarak kabullendiğine ve arzuladığına dair dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle olası kastın uygulanma koşullarının oluşmadığı, gerçekleşmesini istemediği ancak öngördüğü sonucun meydana gelmesini engelleyecek şekilde objektif özen yükümlülüğüne uygun davranmayan sanığın bir kişinin ölümüne ve biri nitelikli şekilde birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma eyleminde bilinçli taksirle hareket ettiği gözetildiğinde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılanlar vekilinin suç vasfına ve hakkaniyete aykırı şekilde karar verildiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 08.03.2023 tarihli ve 2023/296 Esas, 2023/445 Karar sayılı kararında katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 33. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
10.07.2023 tarihinde karar verildi.