Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/3462 E. 2023/4377 K. 25.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3462
KARAR NO : 2023/4377
KARAR TARİHİ : 25.10.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/3282 E., 2022/3294 K.
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜMLER : İstinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılarak sanığın mahkumiyetine
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararların; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir oldukları, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Çameli Asliye Ceza Mahkemesinin 13.07.2021 Tarihli ve 2020/24 Esas, 2021/159 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunun 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanığın 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

2. Temyiz incelemesine konu Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin 30.11.2020 tarihli 2021/3282 Esas, 2022/3294 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekili, sanık müdafi ve Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanığın 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 03.04.2023 tarihli ve 2023/25822 sayılı onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteminin, kusur durumuna itiraza ilişkin olduğu, dava konusu olayda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanma imkanının olmadığına ve sanık hakkında lehe hükümlerin uygulanmasına sanık hakkında kusursuz olması nedeniyle beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
1.21.07.2019 günü saat 15.40 sıralarında sanık sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Çameli istikametinden Fethiye yönüne doğru seyir halinde iken olay mahalli virajlı yol bölümüne geldiği esnada idaresindeki aracın sol ön ve sol ön yan kısımlarıyla karşı istikametten gelmekte olan katılan sürücü … idaresindeki 20 DE 339 plaka sayılı otomobilin sol ön ve sol ön yan kısımlarıyla çarpışması neticesinde 20 DE 339 plaka sayılı otomobil sürücüsü … ın ve bu araçta yolcu olarak bulunan katılan yolcular …, …, …’ın yaralanmaları ile neticelenen trafik kazası meydana gelmiştir.

2.Meydana gelen kazada katılanların şikayetçi oldukları ve katılanların nitelikli yaralanmalarına ilişkin;
Katılan …’ın Denizli Devlet Hastanesi’nin 18/09/2019 tarihli raporunda özetle, yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden olduğu, BTM ile giderilemeyeceği şeklinde olduğu belirtilmiştir.

Katılan …’ın Denizli Devlet Hastanesi’nin 18/09/2019 tarihli raporunda özetle, hayati tehlike geçirdiği, yaralanma fiilinin müşteki üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderebilecek ölçüde hafif olup olmadığı hususu BTM ile giderilemez şeklinde belirtildiği, kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine, sağ humerus şaft kırığı(4), sağ el metokarp kırığı (2), sol femur distal kırığı (4) hayati fonksiyonlarına etkisinin yaklaşık 6 derece olduğunu belirtilmiştir.

Katılan …’ın Denizli Devlet Hastanesi’nin 18/09/2019 tarihli raporunda özetle, hayati tehlike geçirmediğini, yaralanma fiilinin müşteki üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderebilecek ölçüde hafif olup olmadığı hususu BTM ile giderilmez şeklinde olduğu, kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına neden olması halinde, kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine, sağ femur şaft krığı (4), sol femur şaft kırığı (4), hayati fonksiyonlarına etkisinin yaklaşık 6. derece olduğu belirtilmiştir.

Mağdur …’ın PAÜ Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 22/12/2020 tarihli raporunda özetle, mağdur …’ın genel adli muayene raporu ve tıbbi evraklarının tetkiki ile, muayeneden elde edilen bilgi ve bulgulara göre, şahısta mevcut yüz bölgesinde cilt-cilt altını ilgilendiren 3 cm’lik yaralanmasına bağlı ağrısının, yüzünde sabit iz niteliğinde olduğunu, sol kalça eklem hareketlerinin açık ve kas gücü tam olduğu dikkate alındığında şahısta mevcut fonksiyonel kayba neden olmayan arızasının, şahsın duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olmadığı belirtilmiştir.

3. Kaza tespit tutanağı ile sanık …’ın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca şerit izleme ve değiştirme kuralına uymamaktan asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.

4. Mahkemece keşif üzerine trafik bilirkişisinden alınan rapora göre; sanık … sevk ve idaresindeki 20 AY 078 plaka sayılı aracı ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermemiş, hızını, yol durum icap ve şartlarına göre ayarlamamış, kuru zeminde uygun hızla müteyakkız seyretmemiş, bu nedenle sevk ve idare hatası neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybedip karşı şeride geçerek kendi nizami yol bölümünden gelen araçla çarpıştığı olayda, dikkatsiz tedbirsiz ve nizamlara aykırı hareketi ile 2918 sayılı Kanun’un 84 üncü maddesinin (g) bendi uyarınca şeride tecavüz etme kuralını ihlal ederek asli kusurlu olduğu, diğer sürücünün ise kusursuz olduğu belirtilmiştir.

5.Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 31.05.2021 tarihli raporunda; sanık sürücü … sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında gerekli dikkatini yola vermesi, mevcut mahal şartlarında görüş mesafesini dikkate alarak kendi yön bölümünü takiben seyrini sürdürmeye özen göstermesi gerekirken anılan bu hususlara riayet etmeyip karşı istikamete geçişin trafik levhası ve devamlı düz şerit çizgisiyle yasaklandığı yol bölümünde sola doğru yönelip karşı istikamet yön bölümüne geçtiği sırada bu yön bölümünden gelmekte olan müşteki sürücü idaresindeki araçla çarpıştığı anlaşılmakla meydana gelen olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışları ile asli kusurlu olduğu belirtilmiştir.

6.İlk Derece Mahkemesince “Katılanların beyanları, sanık savunması, trafik kazası tespit tutanağı, keşiften sonra tanzim edilen trafik bilirkişisinin raporu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 31/05/2021 tarihli raporu ve katılanlar hakkında düzenlenen doktor raporları göz önüne alındığında; sanığın, katılanın seyir halinde olduğu şeride doğru geçtiği ve trafik kazasının meydana geldiği, olay nedeniyle sanığın asli kusurlu olduğu, tüm katılanların yaralandığı, sanığın katılanlar …, …, … ve …’a karşı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçunu işlediği sabit olduğundan eylemine uyan TCK’nın 89/4 maddesi uyarınca suçun işleniş biçimi, suç sebepleri ve saikleri, sanığın şahsi ve sosyal durumu, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, sanığın asli kusurlu olması, katılan sayısı, katılanların yaralanmalarının niteliği (kemik kırıkları olması, yüzde sabit iz olması, hayati tehlike geçirecek nitelikte olması) dikkate alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edildiği, her ne kadar iddianame ile sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması talep edilmiş ise de; Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 08/12/2020 tarih ve 2019/9067 esas, 2020/6854 karar sayılı ilamında somut olayda karşı istikametten gelen katılanın bulunduğu otomobile ait şeride tecavüz etmesi nedeni ile çarpışmaları neticesinde meydana gelen olayda bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmadığı ve hükmün onandığı, bu ilam göz önüne alınarak sanık hakkında yasal şartları oluşmadığından TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmadığı, suçun işleniş biçimi, sonucunun ağırlığı, suçun işlenmesindeki özellikler, sanığın olaydaki kusur durumu ve cezanın caydırıcılık özelliği nazara alınarak sanık hakkında TCK’nın 50/4 ve 50/1-a maddelerinin takdiren uygulanmadığı, sanığın olaydaki kusur durumu, suçun işlenmesindeki özellikler ve tüm dosya kapsamı gözetilerek sanığa Gölhisar ilçesinden verilme, 4418 belge nolu, E sınıfı sürücü belgesinin takdiren TCK’nın 53/6 maddesi gereğince 1 yıl süre ile geri alınmasına, geri alma süresinin cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlamasına karar verilerek” şeklinde hüküm kurulmuştur.

7. Taraflar arasında uzlaşma sağlanamamıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
1.İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular, Bölge Adliye Mahkemesince isabetsiz bulunmuş, duruşma açılarak yeniden yargılama yapılmıştır.

2. Bölge Adliye Mahkemesince “sanığın yol kenarında sollama yasağı levhası ile yol zemininde de sollama yasağını gösteren devamlı çizgi bulunduğu halde, sola doğru yönelip karşı istikamet yön bölümüne geçtiği sırada karşıdan gelmekte olan katılan …’ın idaresindeki araçla çarpışarak atılı suçu bilinçli taksirle işlediği anlaşıldığından sanık hakkında bilinçli taksir hükümlerinin uygulanma koşullarının oluştuğu değerlendirilmiş; iki sınır arasında temel ceza belirlenirken suçun işleniş şekli, sanığın taksire dayalı kusurunun yoğunluğu ve meydana gelen sonucun ağırlığı, sanığın asli ve tam kusurlu olarak katılanlar ve mağdurun nitelikli şekilde yaralanmalarına neden olması nazara alınmak suretiyle adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun bir cezaya hükmedilmesi gerektiğinden TCK’nın 3/1 maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi gereğince alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayin edilmesi gerektiği kanaatine varılmış, sanığın bilinçli taksir teşkil eden tek hareketinin bulunması nedeniyle TCK’nın 22/3 maddesi gereğince cezasından takdiren 1/3 oranında artırım yapılmış, takdiri indirim maddesi uygulanmış, sanık hakkında TCK’nın 53/6 maddesi uyarınca sürücü belgesinin takdiren bir yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, sanık hakkında hükmolunan cezanın miktarı nazara alınarak erteleme ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanmamış, sanığın bilinçli taksirli eylemi ile olaya neden olması sebebiyle hakkında TCK’nın 50/4 ve 50/1-a maddeleri uygulanmasına yer olmadığına karar verilerek” şeklinde hüküm kurulmuştur.

Sanık … hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2 yıl 9 ay 10 gün hapis cezası verilmesine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
1.5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen neticenin ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak, asli kusurlu sanık hakkında belirlenen temel cezanın sonuca etkili olacak şekilde alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerektiğinden, teşdiden hüküm kurulması, oluş ve dosya kapsamına uygun görüldüğünden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, asli kusurlu olarak şikayeti devam etmekte olan dört kişinin nitelikli yaralanmasına sebebiyet veren sanık hakkında temel cezanın 2 yıl 6 ay hapis cezası olarak belirlenmesinin, işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı, hak, adalet ve nasafet kuralları ile dava dosyası içeriğine uygun olduğu anlaşıldığından, hükümde bu nedene dayalı hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık müdafiinin temel ceza miktarına ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2.Dosyada mevcut üç bilirkişi raporunda da sanığın kusur durumuna ilişkin kanaatin aynı olduğu, raporların birbirleriyle, oluş ve dosya kapsamıyla uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği, denetime elverişli, yasal dayanağa haiz ve yeterli olduğu, dosyadaki bilgi ve belgelerden mahkemenin uygulamasının isabetli olduğu, lehe hükümlerin kararda tartışıldığı, hukuka uygun gerekçesi gösterilerek uygulanmadığı, sanık hakkında verilen cezanın süresi itibari ile erteleme hükümlerinin uygulanamayacağı, cezanın süresi ve zararın giderilmemiş olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılamayacağı, sanığın bilinçli taksirli eylemi ile olaya neden olması sebebiyle hakkında adli para cezası seçenek yaptırımına çevrilmediği, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve Kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Olay günü, gündüz vakti, açık havada, iki yönlü, kuru zeminli, eğimsiz, virajlı, asfalt, cadde sınıfında yolda, sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile seyri sırasında, yol kenarında sollama yasağı levhası ile yol zemininde de sollama yasağını gösteren devamlı çizgi bulunduğu halde, sola doğru yönelip karşı istikamet yön bölümüne geçerek karşıdan gelmekte olan katılanın idaresindeki araçla çarpışarak, katılan sürücü ve araçta yolcu toplam dört kişinin nitelikli yaralanması ile sonuçlanan olayda, sollama yasağına işaret eden levha ve zemin çizgisine rağmen sollamaya çıkan sanığın bilinçli taksirle atılı suçu işlediğinin kabulü ile mahkumiyet hükmü kurulmasında isabetsizlik tespit edilmemiş, sanık müdafiinin bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmaması yönündeki temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

4. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrasının amacına aykırı şekilde sanığa ait sürücü belgesinin C sınıfı olmasına rağmen B sınıfı belirtilmek suretiyle geri alınmasına karar verildiği anlaşıldığından, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün bulunduğundan bozma sebebi sayılmamıştır.

5. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve Kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, kusur tespitinin dosyadaki bilgi ve belgelerle uyumlu olduğu, katılanın zararını gidermeyen sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer tüm temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünün (4) numaralı bentte açıklanan nedenle sanık müdafiiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesinin, 30.11.2022 tarihli ve 2021/3282 Esas, 2022/3294 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği Bölge Adliye Mahkemesinin kararının hüküm fıkrasının sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin bölümünde yer alan “B sınıfı” ibaresinin “C sınıfı” ibaresi ile değiştirilmesi suretiyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.10.2023 tarihinde karar verildi.