Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/3460 E. 2023/2456 K. 10.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3460
KARAR NO : 2023/2456
KARAR TARİHİ : 10.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2023/201 E., 2023/250 K.
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı

Şikâyetçiler… ve … vekilleri tarafından duruşmanın 21.09.2022 tarihli ilk oturumunda katılma isteminde bulunulmasına rağmen bu konuda herhangi bir karar verilmeyen şikâyetçiler… ile …’un 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesi uyarınca katılma istemi hakkında karar verilmeyenler sıfatıyla hükmü temyiz haklarının bulunduğu gözetilerek, ölen …’in çocukları olup, suçtan doğrudan zarar gördükleri anlaşılan ve vekilleri aracılığıyla hükmü temyiz etmek suretiyle katılma iradelerini devam ettiren şikâyetçiler… ile …’un 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davaya katılmalarına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmiştir.

Katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.12.2022 tarihli ve 2022/388 Esas, 2022/620 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası ve 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca 6 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, (B) sınıfı sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına ve mahsuba karar verilmiştir.

2. Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.02.2023 tarihli ve 2023/201 Esas, 2023/250 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri uyarınca İlk Derece Mahkemesinin kararındaki sanığın kazayı idaresindeki kamyon ile yaptığı gözetilerek sadece kamyon kullanılmasına imkân veren (C) ve (C1) sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi gerektiği hâlde (B) sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi biçimindeki hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

3. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özet olarak; katılanlar vekilinin temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi görüşünü içeren 07.04.2023 tarihli ve 2023/36250 sayılı Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanlar vekilinin temyiz sebepleri; kaza anında sanığın cep telefonu ile görüştüğü tespit edilmesi ve sanığın savunmasında aracında mevcut bluetooth sistemi üzerinden görüşme yaptığını beyan etmiş olması karşısında, sanığın kontrolündeki araçta kaza tarihinde gerçekten bluetooth sisteminin olup olmadığının tespitine yönelik olarak … üzerinde keşif yapılması ve teknik bilirkişi vasıtası ile inceleme yapılması gerekirken, eksik araştırma ve inceleme neticesinde sanık hakkında taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğuna, sanık sübut bulan eylemi olası kastla ya da bilinçli taksirle işlemesine rağmen suçun basit taksirle işlendiği kabul edilip, suç vasfında yanılgıya düşüldüğüne ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. İlk Derece Mahkemesince, 29.07.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı ve tutanakta yer alan kaza yeri krokisi, 29.07.2022 tanzim tarihli olay yeri inceleme raporu ve ekindeki olay yeri krokisi, kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrasına ilişkin görüntülerin çözümüne dair kolluk görevlilerince düzenlenen 02.08.2022 tarihli CD izleme tutanağı, sanık sürücünün alkollü olup olmadığını tespite yönelik 29.07.2022 tarihli alkol raporu ve aynı tarihli tıbbî laboratuvar tetkik sonuç raporu, ölenlerin ölüm sebebinin tespitine ilişkin Kayseri Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 29.07.2022 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanakları, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan temin edilen sanık sürücünün kullanımındaki cep telefonu ile ilgili kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrasına ilişkin HTS kayıtları, soruşturma evresinde trafik polisi bilirkişi tarafından hazırlanan 15.08.2022 tarihli bilirkişi raporu, kovuşturma evresinde alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 05.10.2022 tarihli raporu başta olmak üzere dosyada mevcut belge ve bilgiler, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde alınan beyanlarla birlikte dikkate alınarak yapılan değerlendirmede;

Alkolsüz ve ehliyetli sanık sürücü İbrahim’in, sevk ve idaresindeki şeker yüklü 2003 model BMC marka kamyon ile 29.07.2022 tarihinde saat 14.52 sıralarında, açık havada, gündüz vakti, azami hız limitinin 110 kilometre/saat olarak belirlendiği yerleşim yeri dışında, kenarında 3 metre eninde emniyet şeridi ve demir bariyerler olan bölünmüş, 7 metre genişliğindeki iki şeritli, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, yatay güzergâhı düz, düşey güzergâhı eğimsiz, görüşe engel bir durumun ve yol sorununun bulunmadığı devlet kara yolunda, Sivas istikametinden Ankara istikametine sağ şerit üzerinde beyanına göre 70 – 80 kilometre hızla seyir hâlindeyken, yolun sağındaki banket üzerinde 37 saniye önce duran sürücü Hamit yönetimindeki otomobilin sol arka kısımlarına, kamyonun sağ ön kısımları ile banket üzerinde önlemsizce çarpması akabinde otomobili 107 metre sürüklemesi ve araçlarda çıkan yangın sonucu otomobilde sıkışan sürücü Hamit ile otomobilin ön yolcu koltuğunda oturan Ömer’in trafik kazasıyla oluşması mümkün yangına bağlı karbonizasyon derecesinde yanık nedeniyle öldükleri, kamyonun hızı ve fren izi uzunluğuna ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı, olayın başlangıç ve gelişim süreci ile sonuçlarının bu şekilde gerçekleştiği kabul edilmiştir.

2. Katılanlar …..; ölen sürücü ….in eşi ve çocukları olan şikâyetçiler….ile ölen yolcu …..in çocukları olan şikâyetçiler…, …,….’nin kazanın oluş şekline ilişkin görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı anlaşılmıştır.

3. Sanık …, soruşturma evresinde müdafi hazır bulundurularak alınan ifadelerinde; yönetimindeki şeker yüklü kamyonla 70 – 80 kilometre hızla sağ şerit üzerinde seyir hâlindeyken, 20 – 30 metre ön ilerisindeki otomobilin önce yavaşlayıp sonra sinyal vermeden aniden emniyet şeridinde duruşa geçmesi ve aracının yüklü olması nedeniyle duramayıp çarpmak zorunda kaldığı otomobili 200 metre kadar sürüklediğini, araçtan indiğinde ani fren yapmasından dolayı kendi aracının tekerlerinde yanma başladığını ve o an için otomobilde sıkışan şahısları çıkarma durumu olmadığından 112 acil çağrı merkezini aradığını, kovuşturma evresinde alınan savunmasında ise otomobilin ön ilerisinde seyir hâlinde olduğu yönündeki önceki ifadelerinin doğru olmadığını, dörtlü ikaz lambaları yanmayan ve daha önce park hâline geçmiş bulunan otomobili geç fark etmesinden dolayı otomobile çarpmak zorunda kaldığını, kaza anında cep telefonuyla konuştuğunu hatırlamadığını, kaldı ki aracında bluetooth sistemi mevcut olduğundan cep telefonunu eline almaksızın görüşme yapabildiğini, katılanlardan özür dilediğini ve zararlarını karşılamak istediğini, pişman olduğunu beyan etmiştir.

4. Tanık….., kovuşturma evresinde alınan yeminli anlatımında; “Olay günü Opel Vectra marka otomobilim ile çevreyolunda seyir halindeydim, zamanım olduğu için sağ şeritten 70 – 80 km/h ile gidiyordum, önümde benimle aynı istikamette olan bir kamyon vardı, kamyonun arkasından gidiyordum, kamyonun peşi sıra yaklaşık 500-1000 metre kadar gittik, kamyonla benim aracım arasında 20-30 metre kadar mesafe vardı. Daha sonra kamyonun önünde bir toz bulutu çıktı, bende bir kaza olduğunu tahmin ettim, kamyon 100-200 metre kadar ileride durdum, bende arkayı kontrol ederek sol şeride geçip hemen kamyonun önüne kırarak durdum, tır şoförü araçtan indi, şaşırmış vaziyetteydi, bana ‘abi yetiş’ … içerisinde bir erkek bir bayan birde çocuk var dedi, bu sırada kamyonun kupa kısmı üstten aşağı doğru yanıyordu, kamyonun önünde bir … vardı, söz konusu … kamyonun altına girmişti, sadece aracın ön tarafı dışardaydı, şoförün belden yukarısıda gözükmüyordu, şoförün vefat ettiğini anladım sağ ön yolcu koltuğunda oturan kişide yardım edin diye bağırdı. Kemerini çöz dedim, ancak o sırada bayıldı, otomobilin tavan kısmı sağ önde oturan kişinin sırtına düştü yanarak can verdi, daha sonrada tüp patladı yaklaşamadık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

5. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan temin edilen sanık sürücünün kullanımındaki cep telefonu ile ilgili HTS kayıtlarının incelenmesi sonucunda; sanığın saat 14.52 sıralarındaki kazadan 1 dakika sonra 112 acil çağrı merkezini aradığı, kazadan önce ise aranması üzerine saat 14.51’de 13 saniye ve 14.52’de 29 saniye süren telefon görüşmeleri yaptığı belirlenmiştir.

6. Kusur durumuna ilişkin olarak;

a) 29.07.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağında; sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) “Şerit izleme, gelen trafikle karşılaşma, araçlar arasındaki mesafe, yavaş sürme ve geçiş kolaylığı sağlama” başlıklı 56 ncı maddesindeki “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.” ve aynı Kanun’un “Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller” başlıklı 84 üncü maddesindeki “Arkadan çarpma” kural ihlâllerinden dolayı asli ve tam kusurlu olduğu,

b) Soruşturma evresinde trafik polisi bilirkişi tarafından hazırlanan 15.08.2022 tarihli bilirkişi raporunda; sanığın, 2918 sayılı Kanun’un “Şerit izleme, gelen trafikle karşılaşma, araçlar arasındaki mesafe, yavaş sürme ve geçiş kolaylığı sağlama” başlıklı 56 ncı maddesindeki “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar.” ve aynı Kanun’un “Trafik kazalarında sürücü kusurlarının tespiti ve asli kusur sayılan haller” başlıklı 84 üncü maddesindeki “Arkadan çarpma” kural ihlâlleri ile 2918 sayılı Kanun’un “Trafik işaret ve kurallarına uyma zorunluluğu” başlıklı 47 nci maddesine aykırı olarak trafik güvenliği ve düzeni ile ilgili olan ve yönetmelikte gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk veya yükümlülüklere uymaması nedenleriyle asli ve tam kusurlu olduğu, ölen sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı,

c) Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 05.10.2022 tarihli raporunda; sanığın, yönetimindeki kamyon ile gündüz vakti bölünmüş devlet yolunun sağ şeridi üzerinde yola gereken dikkatini verip trafik akışının sağlandığı şerit içerisinde seyrini sürdürmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, aksine hareketle tehlike ortamı oluşturarak nizamlara aykırı bir şekilde sevk ve idare hatası sonucu sağındaki bankete girerek banket içerisinde durmakta olan otomobilin arka kısmına aracının ön kısmı ile bankette arkadan çarptığı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde … kullanarak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği anlaşılmakla dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketleri ile gerçekleşen kazada asli ve tam kusurlu olduğu, ölen sürücünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı,

Belirtilmiştir.

7. İlk Derece Mahkemesince, kusur durumuna ilişkin raporlara itibar edilip, kazanın oluşumunda sanığın asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek, iki kişinin ölümünden dolayı sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrasında tanımı yapılan taksirle öldürme suçundan mahkûmiyet hükmü kurulmuştur.

8. İlk Derece Mahkemesince, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kurulan mahkûmiyet hükmünde, “Suçun işleniş biçimi, olaydaki kusur durumu, suç konusunun önem ve değeri” biçimindeki gerekçelerle temel ceza alt sınırdan uzaklaşılıp 7 yıl 3 ay hapis cezası olarak belirlenmiş, “Sanığın aracı sürerken elinde cep telefonu olduğu halde konuştuğuna dair delil bulunmadığı” biçimindeki gerekçelerle suçun bilinçli taksirle işlenmemesinden dolayı hükmolunan cezada 5237 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca artırım yapılmamış, “Olaydan sonra sanığın olay yerinden kaçmayıp HTS kayıtlarından da anlaşılacağı üzere 112’yi arayarak yardım istemesi, yine müteveffaları içerisinde bulundukları araçtan çıkarmaya çalışması, duruşmada gözlemlenen olumlu tavırları” biçimindeki gerekçelerle ve verilen cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri de göz önünde bulundurularak 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdîren (1/6) oranında indirim yapılarak, sonuç ceza 6 yıl 15 gün hapis cezası olarak tayin edilmiş, sanığın (B) sınıfı sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınmasına karar verilmiş, hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsî hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran bütün hâller nedeniyle geçirilmiş süreler 5237 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanığa hükmolunan hapis cezasından indirilmiş, müdafii tarafından mahkûmiyet hükmü kurulması hâlinde lehine olan kanun maddelerinin uygulanması talep edilen sanık hakkında hükmedilen sonuç ceza gözetildiğinde, kişiselleştirme kurumları olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması, erteleme ve kısa süreli hapis cezasının seçenek tedbirlere çevrilmesi hükümlerinin yasal engelden dolayı uygulanamayacağı sonucuna varılmış, “Suçun işleniş biçimine delil durumuna göre” biçimindeki gerekçelerle hükmedilen uzun süreli hapis cezasının adlî para cezası seçenek yaptırımına çevrilmemesine karar verilmiştir.

9. Sanığın, adlî sicil kaydı ve resmî nüfus kayıt örneği dava dosyasında mevcut olup, kaza tarihinde 25 yaşını doldurduğu ve sabıkasız olduğu anlaşılmıştır.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda bir isabetsizlik görülmediği; sanığın kazayı idaresindeki kamyon ile yaptığı gözetilerek sadece kamyon kullanılmasına imkân veren (C) ve (C1) sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi gerektiği hâlde (B) sınıfı sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmesi biçiminde tespit edilen hukuka aykırılığın ise 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentleri uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümdeki sanığın sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin bölümde yer alan “B sınıfı” ibarelerinin “C ve C1 sınıfı” ibareleri ile değiştirilmesine karar verilmek suretiyle İlk Derece Mahkemesinin kararındaki hukuka aykırılığın düzeltildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Dosyada mevcut 29.07.2022 tanzim tarihli ölümlü/yaralanmalı trafik kazası tespit tutanağı, 29.07.2022 tanzim tarihli olay yeri inceleme raporu, kaza öncesi, kaza anı ve kaza sonrasına ilişkin görüntülerin çözümüne dair kolluk görevlilerince düzenlenen 02.08.2022 tarihli CD izleme tutanağı, soruşturma evresinde trafik polisi bilirkişi tarafından hazırlanan 15.08.2022 tarihli bilirkişi raporu, kovuşturma evresinde alınan Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 05.10.2022 tarihli raporu ve tanık Mustafa’nın anlatımı birbirleriyle uyumlu olup, kazanın; sanığın cep telefonu ile görüşme yapması ya da başka bir nedenle yola hiç bakmamasından değil, seyrini trafik akışının sağlandığı şerit içerisinde güvenli bir biçimde sürdürme becerisi gösteremeyerek, sağ şerit üzerinde ilerleyen kamyonu sağındaki bankete girecek şekilde sevk ve idare etmesinden kaynaklandığı da gözetildiğinde, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılanlar vekilinin eksik incelemeye ve suç vasfına ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 13.02.2023 tarihli ve 2023/201 Esas, 2023/250 Karar sayılı kararında katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kayseri 1. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.07.2023 tarihinde karar verildi.