Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/3288 E. 2023/2123 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3288
KARAR NO : 2023/2123
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2015/613 Esas, 2016/527 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 8.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin, 09.06.2016 tarihli ve 2015/613 Esas, 2016/527 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin, 08.11.2021 tarihli ve 2019/10419 Esas, 2021/7659 Karar sayılı ilâmıyla özetle; sanığın yargılama konusu eylemi yönünden 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi kapsamında basit yargılama usulünün uygulanabilir hâle geldiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizin bozma kararı üzerine İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.12.2022 tarihli ve 2022/360 Esas, 2022/927 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 8.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 31.03.2023 tarihli ve 2023/11269 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği;
1.Basit yargılama usulünün uygulanmamasına,

2.Bilinçli taksir koşullarının oluşmadığına,

3.Katılanın yaralanmasına ilişkin hastane evrakının çelişkili olduğuna,

4.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesine,

5.Davanın zamanaşımına uğradığına,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü
1. İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçesinde; “Dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; sanığın savunması, müştekinin iddiası, tanık beyanları, adli tıp kurumu raporu, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 08.11.2021 tarihli, 2019/10419 esas, 2021/7659 karar numaralı ilamı ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın olay günü alkollü ve ehliyetsiz olarak arkadaşının aracına bindiği, birden aracı hareket ettirerek araçla önce başka bir araca, ardından kaldırımda duran yaya müştekiye çarparak müştekinin adli tıp raporunda belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilemez ve vücuttaki kemik çıkık ve kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte yaralanmasına neden olduğu anlaşılmakta olup; sanığın alkollü oluşu ve olayın oluş şekli birlikte değerlendirildiğinde bilinçli taksirle hareket ettiğinin kabulü gerektiği kanaatine varılmış, buna göre sanığın müsnet suçtan cezalandırılmasına karar verilmiştir.
” şeklinde karar verilmiştir.

2. Kaza tespit tutanağı ve eki kroki dosya kapsamında mevcuttur.

3. Katılan hakkında düzenlenen 26.02.2016 tarihli İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunda; katılanın yaralanmasının vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu ve duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

4. Sanığın 06.12.2014 tarihinde alkolmetre ile yapılan alkol ölçümünde 1.63 promil alkollü olduğunun tespit edildiği belirlenmiştir.

5. Katılanın sanık hakkında şikayetçi olduğu ve katılma talebinde bulunduğu, taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı görülmüştür.

6. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen bozma ilâmına uyulmasına karar verilerek gereklerinin yerine getirildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkemenin kararında, oluş ve kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak, aynı Kanun’un 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasının, 89 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince belirlenen temel cezadan sonra uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, sonuç cezaya etkili olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.

Sanık müdafiinin temyiz isteği yönünden;
1.5271 sayılı Kanun’un 251 ve devamı maddeleri gözetildiğinde, basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağının hakimin takdirine bırakıldığı ve mahkemece kararın gerekçe kısmında bu husus tartışılarak basit yargılama usulünün uygulanmamasına karar verildiği anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

2. Oluş ve dosya kapsamına göre; sanığın 1.63 promil alkollü vaziyette … kullanmakta iken direksiyon hakimiyetini kaybederek kazaya sebebiyet verdiği, bu tehlikeli davranışları gerçekleştirirken herhangi bir kaza neticesinin meydana gelebileceğini öngörmesine rağmen, şoförlük bilgi ve deneyimine, içinde bulunduğu koşullara, önceki tecrübelerinin olumsuz neticelenmemesine olan güveni sebebiyle, ölüm veya yaralanma ile neticelenebilecek herhangi bir kazanın meydana gelmeyeceğine ya da meydana gelse dahi bu türden bir kazayı önleyebileceğine güvenerek hareketine devam etmek suretiyle, öngördüğü ancak gerçekleşmesini istemediği kaza neticesine sebebiyet verdiği, tüm bu sebeplerle sanık hakkında bilinçli taksir koşullarının oluştuğu anlaşıldığından; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

3. Dosya kapsamında yer alan katılana ait tüm hastane evrakının incelenmesi neticesinde; katılan hakkında düzenlenen 26.02.2016 tarihli İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunda katılanın yaralanmasının vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyecek nitelikte olduğu ve duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflaması niteliğinde olduğu açıkça belirtilmiş olduğundan; sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

4. Mahkemece sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile uygulanmamasına karar verildiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

5. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrasında öngörülen 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin henüz dolmadığı anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebebi reddedilmiştir.

6. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İzmir 30. Asliye Ceza Mahkemesinin, 20.12.2022 tarihli ve 2022/360 Esas, 2022/927 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 12.06.2023 tarihinde karar verildi.