Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/3 E. 2023/3157 K. 20.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/3
KARAR NO : 2023/3157
KARAR TARİHİ : 20.09.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/232 E., 2022/35 K.
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : Düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanıklar hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası (5271 sayılı Kanun) gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2013 tarihli ve 2013/400-41 sayılı kararı ile; sanık … hakkında mağdurlar …, … ve …’e karşı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın mağdur …’a karşı taksirle yaralama suçundan kamu davasının şikayetten vazgeçme nedeni ile düşmesine, mağdur …’e sübut bulan kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 35 inci maddesi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesi gereğince neticeten 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; sanık … hakkında mağdurlar …, … ve …’e karşı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın mağdur …’e sübut bulan kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 35 inci maddesi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesi gereğince neticeten 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına; sanığın mağdur …’a karşı kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) bendi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesi gereğince neticeten 3.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara itiraz edilmesi üzerine dosyanın Bergama Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 31.10.2013 tarih 2013/1077 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın kabulü ile Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.09.2013 tarihli ve 2013/400-41 sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

2. Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2013/495-2014/334 sayılı kararı ile; sanıklar hakkında mağdurlar …, … ve …’e karşı taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 51 inci maddesi gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, tayin edilen cezaların ertelenmesine, 1 yıl 8 ay süre ile denetim süresi belirlenmesine karar verilmiştir.

3. Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 27.05.2014 tarihli ve 2013/495-2014/334 sayılı kararına yönelik, katılan vekilinin temyizi üzerine, Dairemizin 15.03.2018 tarihli ve 2016/5172-2018/3024 sayılı kararı ile;

“… Dosya kapsamındaki tüm iddia ve deliller değerlendirilerek katılan …’ın hayati tehlike geçirerek ve organ zayıflamasına yol açacak şekilde yaralanmış olmasına yönelik eyleminin adam öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek CMK’nin 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devam edilerek karar verilmesi…” gerekçesi ile hükmün BOZULMASINA karar verilmiştir.

4. Bergama 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 29.06.2018 tarihli ve 2018/337-446 sayılı kararı ile; “… dosya kapsamındaki tüm iddia ve deliller değerlendirilerek katılan …’ın hayati tehlike geçirerek ve organ zayıflamasına yol açacak şekilde yaralanmış olmasına yönelik eyleminin adam öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek, 5235 S.K.’nun 10. ve 12. maddeleri ile 5271 sayılı CMK’nın 4. ve 5. maddeleri gereğince MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE…” karar verilmiştir.

5. Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 08/02/2022 gün ve 2018/232 E. 2022/35 K.
sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 5237 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca kamu davasının düşürülmesine karar verilmiştir.

6. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 21.12.2022 tarihli, 2022/84998 sayılı onama görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Katılan Vekilinin Temyiz İsteği;
Sanığın katılana yönelik eylemi nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına sebep olmuş ve aşamalarda ki yüksek mahkeme kararları ışığında kasten öldürmeye teşebbüs ve olası kast hükümleri tartışılmadan taksirle yaralama hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna,
İlişkindir.

B. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz İsteği;
Sanıkların olası kast ile hareket ettikleri gözetilmeden taksirli suçtan nitelendirme yapılarak düşme kararı verilmesi usul ve esas yönünden Kanun’a aykırı olduğuna,
İlişkindir.

IV. GEREKÇE
1. Olay günü taraflar arasında, sanık … ile katılan …’nin çocukları sebebiyle çıkan tartışma sonrası, sanık …’ın katılan …’nin küçük oğlu …’in önüne geçip oğlunu neden dövdüğünü sorduğu ve küçük çocuğun kulağını çektiği, küçük çocuğun olanları abisi …’ye anlattığı, katılan …’nin sanık …’ın evine gittiği, burada çıkan tartışma sonucu mağdur sanık …’ın annesi olan sanık …’ın, olay yerine katılan …’nin yanında gelen mağdur …’a baltayla saldırdığı ancak isabet ettiremediği, sanık …’ın ise katılan …’ye taş attığı fakat attığı taşın katılana isabet etmediği, katılan … …’nin eve gidip olanları babası katılan …’ye anlattığı, birlikte sanık …’in evine gittikleri, katılanların geldiğini gören sanık …’ın eve girerek dedesinden kalma ruhsatsız av tüfeğini alarak dışarı çıktığı, sanık …’ın oğlunun elindeki av tüfeğine hamle yaptığı, bu sırada av tüfeğinin ateş alması sonucu, olay tutanağında belirtildiği üzere tüfeğin çifte kırmasının haznesinde 2 adet, bir tanesi atılmış boş, diğeri atılmamış züber marka(domuz kurşunu) olduğu, tüfekten çıkan saçmaların tüfeği elinde tutan sanık …’in sol eline isabet ettiği, netice itibariyle sanık …’in “Hayati tehlike geçirmeden basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek” şekilde yaralandığı, yine av tüfeğinden çıkan saçmaların katılan …’in sol eline isabet ettiği ve katılanın “Hayati tehlike geçirmeden basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek” şekilde yaralanmasına neden olduğu, katılan …’ın vücudunun değişik bölgelerine isabet ederek katılanın “Basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, hayati tehlike geçirmesine yol açacak ve organ zayıflamasına yol açacak” şekilde yaralanmasına neden olduğu, yine aynı tüfekten çıkan saçmaların katılan …’in ise vücudunun değişik bölgelerine isabet ederek “Hayati tehlike geçirmesine yol açmadan, basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek, vücutta kemik kırığına yol açacak şekilde” yaralanmasına yol açtığı belirlenmiştir.

2. Dairemizin 15.03.2018 tarihli ve 2016/5172-2018/3024 sayılı kararı ile; “… Dosya kapsamındaki tüm iddia ve deliller değerlendirilerek katılan …’ın hayati tehlike geçirerek ve organ zayıflamasına yol açacak şekilde yaralanmış olmasına yönelik eyleminin adam öldürmeye teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığına ilişkin delillerin takdir ve değerlendirmesinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu gözetilerek CMK’nin 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilmesi yerine yargılamaya devam edilerek karar verilmesi…” gerekçesi ile hükmün BOZULMASINA karar verildikten sonra görevsizlik kararı üzerine yargılamanın Bergama Ağır Ceza Mahkemesinde yapıldığı ve alınan taraf beyanlarında sanıklar ile katılanlar arasında bir husumet olmadığı, yalnızca iki tarafın çocuklarının tartışması neticesinde taraflar arasında bir uyuşmazlık meydana geldiği, ancak bu uyuşmazlığın öldürmeyi gerektirecek husumet boyutuna ulaşmadığı, kaldı ki eylemin oluş şekline bakıldığında sanık …’in evine doğru katılanların gelmesi üzerine tüfeğini alarak kapının önüne çıktığı, bu sırada yanında annesi sanık …’in de olduğu, sanık …’in anlatımına göre karşı tarafı korkutmak için havaya bir el ateş edeceği esnada annesi sanık …’in tüfeğe müdahale etmesi üzerine tüfeğin patladığı ve bu yüzden kendisinin de elinden yaralandığı, bu anlatıma benzer yönde sanık …’in de savunmasının olduğunun anlaşıldığı, sanık …’in doğrudan hedef alarak katılanlara ateş etmediği kanaatiyle eylemlerinin kasten öldürmeye teşebbüs değil olası kastla yaralama suçunu oluşturduğu bu nedenle Mahkemece suç vasfında yanılgıya düşülerek, sanıkların eylemlerinin yazılı şekilde taksirle yaralama suçu olarak kabul ve tespit edildiği anlaşılmakla birlikte; bu suçun da zamanaşımına uğradığı bu nedenle, Mahkemece verilen düşme kararlarında isabetsizlik bulunmadığı belirlenmiştir.

3. 5237 sayılı Kanun’un Dava zamanaşımı başlıklı 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının ilgili bölümüne göre;
“Kanunda başka türlü yazılmış olan haller dışında kamu davası;
(e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.”

4. 5237 sayılı Kanun’un Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi başlıklı 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası; “Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” şeklinde düzenlemeye haizdir.

5. Buna göre, sanıklara isnat edilen ve daha ağır bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylem, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası ve üçüncü fıkrasının (e) bendi kapsamında bulunduğu, anılan suçun aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca 8 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dava zamanaşımını kesen nedenlerin varlığı halinde süre yeniden işlemekte ise de, bu sürenin 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca en fazla yarı oranında uzayacağı, suç tarihi olan 09.11.2009 tarihinden itibaren 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e ve 67/4 maddelerinde öngörülen 12 yıllık zamanaşımı süresinin karar tarihinden önce dolduğu belirlenmiş olup, katılan vekilinin sanığın katılana yönelik eylemi nedeniyle hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanmasına sebep olmuş ve aşamalarda ki yüksek mahkeme kararları ışığında kasten öldürmeye teşebbüs ve olası kast hükümleri tartışılmadan taksirle yaralama hükümleri çerçevesinde değerlendirilerek zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna; o yer Cumhuriyet savcısının düşme kararlarının usul ve esas yönünden Kanun’a aykırı olduğuna ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

6. Yapılan yargılama sonunda, sanıklar hakkında açılan kamu davasının, suç tarihinden itibaren 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin dolduğu, gerekçeleri gösterilerek mahkemece düşmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, katılan vekilinin ve o yer Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Bergama Ağır Ceza Mahkemesinin 08.02.2022 tarihli ve 2018/232 Esas, 2022/35 Karar sayılı kararında katılan vekili ve o yer Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2023 tarihinde karar verildi.