Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/259 E. 2023/2408 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/259
KARAR NO : 2023/2408
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanıklar hakkında dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği sanık müdafiinin temyiz isteğinin süresinde olduğu, katılanlar vekilinin temyiz isteğinin ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.03.2012 gün, 6-386; 30.11.2010 gün, 5-237; 29.05.2007 gün, 114-113; 26.05.2009 gün ve 50-130 sayılı ve benzer kararlarında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK’nın 34/2, 231/3, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunluluğuna rağmen, sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz yoluna başvuru süresinin 1 hafta olduğu gözetilmeden, Mahkemece dosyanın esası hakkında karar verildikten sonra, hükmün yasa yolu kısmında temyiz yasa yoluna başvuru süresi 15 gün olarak belirtilerek yasa yolunun yanlış gösterilmesi suretiyle tarafların yanıltıldığının anlaşılması karşısında, sanık hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz başvuru süresinin 15 gün olduğu kabul edilerek süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.12.2015 tarihli ve 2010/404 Esas, 2015/502 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında taksirle öldürme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrası, aynı maddesinin birinci fıkrasının (a) fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereğince 12.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

2. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 21.12.2015 tarihli ve 2010/404 Esas, 2015/502 Karar sayılı kararının sanıklar müdafiileri tarafından ayrı ayrı temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 18.01.2022 tarihli ve 2021/5205 Esas, 2022/335 Karar sayılı kararı ile sanık … Mutlu hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden, sanık … hakkında ise koşulları oluşan bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahisle 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası gereğince ceza miktarı ve türü yönünden sanığın kazanılmış hakkı korunmak suretiyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.10.2022 tarihli ve 2022/126 Esas, 2022/333 Karar sayılı kararı ile taksirle öldürme suçundan, sanık … hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatine, sanık … hakkında ise 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin birinci fıkrası, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin son fıkrası gereğince 12.100 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 18.01.2023 tarihli ve 2022/162982 sayılı temyiz istemlerinin reddiyle onama görüşü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılanlar vekilinin temyiz isteği, iki sanığın da en üst hadden cezalandırılması gerektiğine,

2. Sanık … müdafiinin temyiz isteği, olayın meydana gelmesinde tek etken davranışın ölene ait olduğundan müvekkili hakkında beraat kararı verilmesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması gerektiğine

ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Mahkemece ”Sanıklardan …’nun belediye başkanlığı yaptığı Erdemlide Koyuncu Mahallesi Eseli mevkiinde bulunan ve diğer sanık …’in fen işleri müdürü olarak sorumluluğunda bulunan taşocağında, belediye tarafından yapılan ihaleyle patlatma işlerini alan maktul … ile yapılan sözleşme sonucunda Yelmat Madencilik isimli firmanın Erdemli kıyısında yapılacak dolgu çalışmasında kullanılmak üzere malzeme temini için dinamit lokumları yerleştirilerek büyük bir patlatma yapıldığı, maktul …’in patlatma yapıldıktan sonra bölgeyi kontrol için taşocağının üst kısmı uçurum olan kenar bölümüne gelerek kontrol ettiği sırada, toprağın çöktüğü ve kendisinin kayan toprak kütlesi ile beraber 65 metre aşağıya patlatılan malzemelerin toplandığı yere düşmesi ve toprak altında kalması sonucu ölümüyle neticelenen olayda sanıklar hakkında mahkememizin 2010/404 esas 2015/502 karar sayılı kararı ile taksirle öldürme suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği, sanıklar müdafiilerinin temyiz talepleri sonucu Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2021/5205 esas 2022/335 karar sayılı kararıyla sanıklar yönünden verilen mahkumiyet hükümlerinin bozulduğu, mahkememizce dosyaya yeni esas numarası verilerek yargılamaya devam olunduğu,

Maktul …’in ölümü ile ilgili olarak işgüvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden 25.07.2011 tarihli bilirkişi raporu alınmış, alınan bilirkişi raporuna göre maktülün ölüm olayında maktul …’in asli kusurlu olduğu, sanıklar …’in ve …’nun “işin yetkili teknik eleman denetimi gözetimi ve sorumluluğunda yapılmamış olması iş güvenliğinin çalışanların insiyatifine terk edilmiş Taşocağında yapılan patlatmadan sonra kavlak kontrolü yapılmadan sahaya girilmesi engellenmemiş olması” sebebiyle tali kusurlu oldukları tespit edilmiştir.

Her ne kadar bilirkişi raporunda sanık …’nun tali kusurlu olduğu tespit edilmişse de sanığın kazaya konu taş ocağının işletilmesi için inşaat mühendisi fen işleri müdürünü yetkilendirdiği, sanığın yaptığı bu görevlendirmeyle üzerindeki sorumluluğu devrettiğinin anlaşılması karşısında sanığın taş ocağındaki patlamanın yetkili teknik eleman denetimi, gözetimi ve sorumluluğunda yapılmamış olması, iş güvenliğinin çalışanların insiyatifine terk edilmiş taş ocağında yapılan patlatmadan sonra kavlak kontrolü yapılmadan sahaya girilmesi hususlarında kusurunun bulunmaması nedeni ile sanık hakkında 5271 sayılı CMK’nın 223/2-c maddesi gereğince beraatine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

Sanık …’in fen işleri müdürü olarak taş ocağında yapılacak üretimlerin teknik nezaretçi ve daimi nezaretçi maden mühendisi denetiminde gerçekleştirilmesini ve daimi nezaretçi defteri tutulmasını sağlamayarak, maktul …’in ateşleyici yeterlilik belgesi süresinin 30/05/2008 tarihi itibariyle dolmuş olmasına karşın bu tarihten sonra taş ocağında patlatma işlerine devam etmesine izin vererek denetim görevini ihmal ettiği, yapılan patlatmadan sonra kavlak kontrolü yapılmadan sahaya girilmesine engel olmayarak, çalışmaları tamamen çalışanların insiyatifine bırakarak bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği anlaşılmakla sanık …’in bilinçli taksirle hareket ettiğinin kanaatine varılmış, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 85/1 maddesi gereğince taksirle öldürme suçundan hükmedilen cezanın 5237 sayılı TCK’nın 22/3 maddesi gereğince 1/3 oranında artırılmasına karar verilmiş, sanığın sabıkasız geçmişi gözetilerek cezasından 5237 sayılı TCK’nın 62/1 maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılmış, yalnızca sanık lehine temyiz başvurusunda bulunulmuş olması nedeniyle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı ve türü yönünden sanığın kazanılmış hakkı gözetilerek sanığa verilen cezanın 12.100,00 TL adli para cezası olarak infazına karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”
Biçimindeki gerekçe ile sanık … hakkında beraat, sanık … hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir.

2. Tarafları … ve belediye adına fen işleri müdür vekili olan 20.11.2008 tarihli sözleşme dosyada mevcuttur.

3. Sanıklardan …’nun şantiye şefi ve fen işleri müdürü görevlendirme yazıları ve patlatmalara ilişkin talimatnameler dosyada bulunmaktadır.

4. Olay tarihinde iki polis memuru ve belediye taşocağı şantiye şefi temyiz dışı sanık Kadir Ünal tarafından tanzim edilen tutanakta, patlatmanın gerçekleştirilme şekli bildirilmiştir.

5. 29.11.2008 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında,
”…
Cesedin toprak ve kaya parçalarının altında kalması sonucu, kafatasında meydana gelen kırılmalara bağlı beyin kanaması, boyun kırığına ve havasız kalmaya bağlı olarak öldüğü…kesin ölüm sebebi bellidir, klasik otopsiye gerek yoktur.
…”
Denilmektedir.

6. Dosyada mevcut Ölen …’e ait 30.05.2003 tarihinde verilmiş, 2003/01 belge nolu ateşleyici yeterlilik belgesinin 30.05.2008 tarihi itibariyle geçerlilik süresinin dolduğu anlaşılmıştır.

7. Mahkemece aldırılan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında iş güvenliği baş müfettişleri, ikisi makine, biri maden mühendisi üç kişiden oluşan bilirkişi heyetince tanzim edilen 25.07.2011 tarihli raporda, kazanın, işin yetkili teknik eleman denetimi altında yapılmaması, iş güvenliğinin çalışanların insiyatifine terk edilmesi, taş ocağında yapılan patlatmadan sonra kavlak kontrolü yapılmadan sahaya girilmesi sebebiyle meydana geldiği, anılan hususlarda her iki sanığın da tali kusurunun bulunduğu belirtilmiştir.

8. Sanık … aşamalarda, olay günü gerekli güvenlik önlemlerinin alındığını, kendisinin kusuru olmadığını ileri sürmüştür.

9. Sanık … aşamalarda, patlamadan sonra kontrol amaçlı olarak maktulün olay yerine gitmesi nedeniyle toprak altında kalarak ölmüş olması nedeniyle alınacak herhangi bir tedbirin olmadığını, ölenin sürekli bu işle meşgul olduğunu, taş ocağının işlemlerini fen işleri müdürü ve şantiye şefinin yürüttüğünü, kendisinin kusuru olmadığını ileri sürmüştür.

IV. GEREKÇE
A)Katılanlar Vekilinin Temyiz İtirazları Yönünden
1. Sanık …’nun kazaya konu taş ocağının işletilmesi için inşaat mühendisi fen işleri müdürünü yetkilendirdiği, müdürün emri altında bir de şantiye sorumlusunun bulunduğu gözetildiğinde sanığın yaptığı bu görevlendirmeyle üzerindeki sorumluluğu devrettiğinin anlaşılması karşısında kusuru bulunmayan sanık hakkında beraat kararı verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

2. Sanık …’in tali kusurlu olarak bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği olayda suçun işleniş şekli, meydana gelen zararın ağırlığı, maddede öngörülen cezanın alt ve üst sınırı nazara alındığında mahkemece hükmedilen ceza tayini yerinde bulunduğundan katılanlar vekilinin bu husustaki temyiz istemi reddedilmiştir.

B) Sanık … Müdafiinin Temyiz İtirazları Yönünden
1. Sanıklardan …’nun belediye başkanlığı yaptığı Erdemlide Koyuncu Mahallesi Eseli mevkiinde bulunan ve diğer sanık …’in fen işleri müdürü olarak sorumluluğunda bulunan taşocağında, belediye tarafından yapılan ihaleyle patlatma işlerini alan … ile yapılan sözleşme sonucunda Yelmat Madencilik isimli firmanın Erdemli kıyısında yapılacak dolgu çalışmasında kullanılmak üzere malzeme temini için dinamit lokumları yerleştirilerek büyük bir patlatma yapıldığı, …’in patlatma yapıldıktan sonra bölgeyi kontrol için taşocağının üst kısmı uçurum olan kenar bölümüne gelerek kontrol ettiği sırada, toprağın çöktüğü ve kendisinin kayan toprak kütlesi ile beraber 65 metre aşağıya patlatılan malzemelerin toplandığı yere düşmesi ve toprak altında kalması sonucu ölümüyle neticelenen olayda, taş ocağında yapılacak üretimlerin teknik nezaretçi ve daimi nezaretçi maden mühendisi denetiminde gerçekleştirilmesini ve daimi nezaretçi defteri tutulmasını sağlamayarak, …’in ateşleyici yeterlilik belgesi süresinin 30.05.2008 tarihi itibariyle dolmuş olmasına karşın bu tarihten sonra taş ocağında patlatma işlerine devam etmesine izin vermek suretiyle denetim görevini ihmal ederek, yapılan patlatmadan sonra kavlak kontrolü yapılmadan sahaya girilmesine engel olmayarak, çalışmaları tamamen çalışanların insiyatifine bırakarak, asli kusuruyla neticeye sebebiyet veren sanık … hakkında verilen mahkumiyet kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.

2. Katılanların zararlarının giderilmediğini, sanığın zararı giderdiğine ilişkin iddiasını her türlü şüpheden uzak, somut bir şekilde karşıladığını kanıtlayamadığı gözetildiğinde mahkemenin hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin takdirinde isabetsizlik saptanmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 18.10.2022 tarihli ve 2022/126 Esas, 2022/333 Karar sayılı kararında sanık … ve katılanlar vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

04.07.2023 tarihinde karar verildi.