Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/2540 E. 2023/1982 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2540
KARAR NO : 2023/1982
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/343 E., 2022/478 K.
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet

Sanık hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.03.2016 tarihli ve 2015/206 Esas, 2016/158 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasının (b) ve son bentleri, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.03.2016 tarihli ve 2015/206 Esas, 2016/158 Karar sayılı kararının sanık ve katılan vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin, 01.11.2021 tarihli ve 2019/10166 Esas, 2021/7439 Karar sayılı ilâmıyla özetle; sanığın yargılama konusu eylemi yönünden 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi kapsamında basit yargılama usulünün uygulanabilir hâle geldiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

3. Dairemizin bozma kararı üzerine Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.03.2022 tarihli ve 2021/1404 Esas, 2022/83 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasının (b) ve son bentleri, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 3.360,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına itiraz yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.

4. Sanık müdafi ve katılan vekilinin itirazı üzerine Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.11.2022 tarihli ve 2022/343 Esas, 2022/478 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, 89 uncu maddenin ikinci fıkrasının (b) ve son bentleri, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 3.360,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 06.03.2023 tarihli ve 2023/20064 sayılı, tevdi görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık müdafiinin temyiz isteği;
1.Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesine,

2.Kusur tayinine ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğine, İlişkindir.

B. Katılan vekilinin temyiz isteği;
1.Kusur tayinine ve Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından kusur raporu alınması gerektiğine,

2.Sanığın bilinçli taksirle hareket ettiğine,

3.Ceza miktarına,

4.Sanık hakkında yetersiz gerekçe ile takdiri indirim uygulanmasına,İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
Yerel Mahkemenin Kabulü
1. Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçesinde; “Olay tarihi olan 04.03.2015 günü saat 13:20 sıralarında sanık … …’un sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile dik ve eğimli çizgi ile bölünmüş 146 ncı cadde üzerinden seyirle Baran Sokak girişine geldiğinde önünde seyir halinde bulunan başka bir aracı sollamak için şerit değiştirdiği sırada sanığın seyir istikametine göre yolun sağındaki Baran Sokak Kavşağı başından yolun sağından soluna doğru geçiş yapmakta olan yaya …’e çarparak katılan …’ün doktor raporunda belirtildiği gibi basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve hayat fonksiyonlarını altıncı derecede etkileyecek nitelikte vücudunda kemik kırığı olacak şekilde taksirle yaralanmasına neden olduğu, oluş ve dosya kapsamıyla uyumlu olan ve mahkememizce de hükme esas alınan trafik kusur uzmanı Ankara Trafik Bölge Denetleme Müdürlüğü emekli trafik komiseri olan Haydar Kökten tarafından düzenlenen rapordan da anlaşılacağı gibi, katılan …’ün yaya olarak kavşakta karşıdan karşıya geçtiği sırada solundan seyirle gelen … trafiğini yeterince kontrol etmemesi nedeniyle meydana gelen trafik kazasında tali kusurlu olduğu, sanık … …’un sevk ve idaresindeki araçla kavşağa geldiğinde hızını azaltmadan ve şerit değiştirmenin yasak olduğu yerde önündeki aracı sollayarak geçmek istemesi sonucu meydana gelen kazada asli kusurlu olduğu, sanığın savunması, katılan beyanı, teknik bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı gibi toplanan delillerle sabit olduğundan cezalandırılmasına karar verilmiştir.” şeklinde karar verilmiştir.

2. Kaza tespit tutanağı ve eki kroki dosya kapsamında mevcuttur.

3. Katılan hakkında düzenlenen 13.04.2015 tarihli Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğü raporunda; katılanın yaralanmasının vücudundaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu belirtilmiştir.

4. Dosya kapsamında yer alan, 13.11.2015 tarihli, trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; sanığın kavşak girişine yaklaşırken seyir hızını azaltması gerekirken azaltmaması ve geçmenin yasak olduğu yerde önündeki aracı sollayarak geçmesi sebebiyle aslî kusurlu olduğu belirtilmiştir.

5. Katılanın sanık hakkında şikayetçi olduğu, uzlaşmayı istemediği ve katılma talebinde bulunduğu görülmüştür.

6. Mahkemece, Hukukî Süreç başlığı altında (2) numaralı paragrafta bilgilerine yer verilen bozma ilâmına uyulmasına karar verilmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Yapılan inceleme neticesinde yerel mahkemenin kararında, oluş ve kabulde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür.

Mahkemece bozmaya uyma kararı verilmeden yargılamaya devamla hüküm kurulması, yasaya aykırı olmakla birlikte ilamda gösterilen esaslara uygun karar verildiği anlaşılmakla, bu husus bozma nedeni yapılmamıştır.

5271 sayılı Kanun’un 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesinde yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye göre basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı ve Dairemizce verilen bozma kararı üzerine mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği, bu karara sanık müdafii ve katılan vekili tarafından itiraz edildiği, itiraz üzerine mahkemenin genel hükümler uyarınca yargılamaya devam edilmesine karar verildiği halde sanığın lehine olduğunu kabulle hakkında verilen cezadan 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince indirim uygulanmış olmasının, basit yargılama sonucu verilen kararlardan olduğu sonucunu doğurmayacağı, dolayısıyla hükmün temyiz kanun yoluna tabii olduğu anlaşılmakla tebliğnamede hükmün itiraz kanun yoluna tabii olduğundan bahisle incelenmeden iadesi yönündeki görüşe iştirak edilmemiştir.

A. Sanık müdafinin temyiz isteği yönünden;
1.Mahkemece sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi yönünden; “Mağdurun geçirdiği trafik kazasından sonra özel hastanede tedavi olduğu, buna ilişkin faturasını dosyaya ibraz ettiği, sanığın suçun işlenmesi ile mağdurun uğradığı zararı tazmin etmediği anlaşılmakla” şeklindeki yerinde, yeterli ve kanunî gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmamasına karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2.Kovuşturma aşamasında düzenlenen bilirkişi raporunun oluş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla; hükümde, kusur tayini ve yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğine ilişkin temyiz isteği yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

B. Katılan vekilinin temyiz isteği yönünden;
1.Kovuşturma aşamasında düzenlenen bilirkişi raporunun oluş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla; hükümde, kusur tayinine ve Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğine ilişkin temyiz isteği yönünden hukuka aykırılık bulunmamıştır.

2. Olay ve Olgular başlığı altında ayrıntılarına yer verilen kusur durumuna ilişkin rapordaki kusur tayininin oluş ve dosya kapsamına uygun olduğu, ayrıca Dairemizce kabul gören bilinçli taksir hallerinden herhangi birinin de olayda bulunmadığı anlaşıldığından, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3. Dosyada bulunan deliller kapsamında; 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak asli kusurlu olarak yaralanmaya sebebiyet veren sanık hakkında belirlenen temel ceza miktarında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla birlikte basit yargılama usulü uygulanmadığı halde 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince indirim uygulanarak eksik cezaya hükmolunması, hukuka aykırı bulunmuştur.

4.Mahkemece sanık hakkında kurulan hükümde, “…sanığın sosyal ilişkileri, cezanın sanığın geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurularak…” şeklindeki gerekçeyle 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca takdirî indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği, mahkemenin takdir yetkisinin cezanın bireysel caydırıcılığı fonksiyonu dikkate alınarak yerinde, yeterli ve kanunî bir gerekçeye dayandığı anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

5. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, katılan vekilinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 16.11.2022 tarihli ve 2022/343 Esas, 2022/478 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulandığı dördüncü paragraf ve devamındaki beşinci, altıncı, yedinci paragrafların hükümden çıkarılması ve yerine “Sanığa verilen 225 gün adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca sanığın sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak bir günlüğü takdiren 20,00 TL’den hesaplanmak suretiyle 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.