Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/2445 E. 2023/1074 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2445
KARAR NO : 2023/1074
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, Tehdit, Hakaret
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

1.Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Yönünden;
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

2.Tehdit ve Hakaret Suçları Yönünden;
Sanık hakkında hükmolunan netice cezaların türü ve miktarı gözetildiğinde, Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 Karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar, 5237 sayılı TCK’nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL’ye kadar (2000 TL. Dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL. Dahil) para cezalarının 5320 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu ve bu nedenle temyiz isteğinin reddi gerektiği yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesinin,14/07/2016 tarihli ve 2016/234 Esas, 2016/371 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında;

1.Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 179 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının a bendi ve üçüncü fıkrası uyarınca sonuç ceza olarak hapis cezasından çevrilen 500,00tl adli para cezası ile cezalandırılmasına,

2.Hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1.740,00 TL doğrudan adli para cezası ile cezalandırılmasına,

3. Tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının a bendi ve üçüncü fıkrası uyarınca 500,00 TL doğrudan adli para cezası ile cezalandırılmasına,
Karar verilmiştir.

4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 02/01/2022 tarihli ve 2021/799 sayılı, tehdit ve hakaret suçlarından verilen hükümlere yönelik ret ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden verilen hükme yönelik bozma görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri; üzerine atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden suçun unsurları oluşmadığından bahisle hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.Müşteki ile sanığın arasında önceye dayalı husumet bulunduğu, bu nedenle müştekinin sürekli şüpheliden uzak durmaya çalıştığı, suç tarihinde akşamleyin müşteki ve eşinin yakınlarının düğününe katılmak için düğün salonuna gittikleri, burada müştekinin eşinin sanığı gördüğü, eşine sorun çıkabileceğini söylediği, bunun üzerine müşteki ve eşinin salondan ayrılarak eve gitmek üzere dışarı çıktıkları, sanığın bunu farkedince düğün salonundan ayrıldığı, müştekiye hitaben “bu akşam burada kan çıkacak, buradaki şerefsizin tekinin a.ına koyacağım” diyerek bağırdığı, müştekinin karşılık vermediği, eşiyle birlikte yürümeye devam ettiği, yoldan karşı kaldırıma geçtiği sırada sanığın sevk ve idaresideki otosunu müştekinin üzerine doğru sürdüğü, müştekinin kendisini son anda kaldırıma atarak aracın çarpmasından kurtulduğu, bu sırada müştekinin yaralandığı, alınan kati doktor raporuna göre, yaralanmasının BTM ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, müştekinin şikayetçi olduğu, uzlaşma teklifini kabul etmediği, belirtilmiştir.

2.Sanık, aşamalardaki beyanlarında aracı ile seyir halinde olduğu esnada yol kenarındaki çocukların yola inmesi ihtimaline binaen direksiyon manevrası yaptığını ve …’ın bulunduğu tarafa doğru direksiyonu kırdığını bu hareketinin yanlış anlaşıldığını, suçu kabul etmediğini beyan etmiştir.

3.Katılan …, aralarında bulunan husumete binaen olay günü düğün salonu çıkışında peşinden gelerek tehdit savuran ve hakarette bulunan sanığın aracı üzerine sürdüğünü kendini kaldırıma atmak suretiyle kurtardığını bu esnada yaralandığını, şikayetçi olduğunu, uzlaşmak istemediğini ve davaya katılmak istediğini beyan etmiştir.

4.Tanıklar …ve … aşamalardaki beyanlarında, sanık ile katılan arasında daha öncesine dayalı husumet bulunduğunu olay günü düğün salonunda karşılaşmaları üzerine katılanın salonu terk ettiğini, sanığın katılanın peşinden giderek tehdit ve hakarette bulunduğunu akabinde yolun karşısına geçmeye çalışan katılan üzerine sanığın sevk ve idaresindeki aracına sürmek suretiyle katılanın yaralanmasına neden olduğunu beyan etmişlerdir.

5.Katılan …’ın yaralanmasına ilişkin olarak, Adli Tıp Kurumu İstanbul Anadolu Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 30/03/2016 tarihli raporunda, yüzeysel yumuşak doku lezyonlarına neden olan yaralanmanın, hayati tehlikeye neden olmadığı, kemik kırığına sebebiyet vermediği ve basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu belirtilmiştir.

6.Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Aralarında önceye dayalı husumet bulunan sanık ile katılanın olay günü yakınlarının düğününe katılmak için düğün salonuna gittikleri, burada katılanın eşinin sanığı görerek eşine sorun çıkabileceğini söylediği bunun üzerine katılan ve eşinin salondan ayrılarak eve gitmek üzere dışarı çıktıkları, sanığın bunu farkedince düğün salonundan ayrılarak katılana hitaben “bu akşam burada kan çıkacak, buradaki şerefsizin tekinin a.ına koyacağım” diyerek bağırdığı, katılanın yoldan karşı kaldırıma geçtiği sırada sanığın sevk ve idaresideki aracını katılanın üzerine doğru sürdüğü, katılanın kendisini son anda kaldırıma atmak suretiyle aracın çarpmasından kurtulduğu, bu esnada katılanın kati doktor raporuna göre, basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte yaralandığının iddia ve kabul edildiği olayda;

A. Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçuna İlişkin Temyiz Talebi Yönünden;
Suç tarihinden önce aralarında husumet bulunan katılan ile sanığın bir düğün merasiminde karşılaştıkları, burada sanığın katılana hakaret ve tehdit suçlarını işledikten sonra katılanın yeni bir olay çıkmaması amacıyla dışarı çıkıp yürüdüğü sırada sanığın kullandığı otomobille katılanı yaralamak kastıyla aracı üzerine sürmesi neticesinde katılan …’ın doktor raporunda belirtildiği üzere basit tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte yaralanmasına sebep olması eyleminin silahtan sayılan araçla kasten yaralama suçunu oluşturduğu gözetilmeden, delillerin takdirinde ve vasıfta yanılgıya düşülerek, isabetsiz gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olup hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık tespit edilmiştir.

B.Tehdit ve Hakaret Suçlarına İlişkin Temyiz Talebi Yönünden;
Sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından doğrudan takdir olunan adli para cezalarının miktarları itibariyle karar tarihinde yürürlükte bulunan 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanunun 305. maddesinde ön görülen kesinlik sınırı aşılmadığından temyiz talebinin 1412 sayılı Kanun 317. maddesi uyarınca reddine kararverilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

Kabule göre;
Hükümden sonra 19/08/2020 gün ve 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 25/06/2020 gün ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı kararı ile, 04/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 31. maddesiyle eklenen geçici 5. maddenin (d) bendinde yer alan “… kovuşturma evresine geçilmiş …” ibaresinin aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü …” yönünden Anayasaya aykırı görülerek iptaline karar verilmiş olması ve CMK’nın “Tanımlar” kenar başlıklı 2. maddesinin (f) bendinde kovuşturmanın “İddianamenin kabulüyle başlayıp, hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi” ifade eder şeklinde tanımlanması karşısında, 7188 sayılı Kanunun 24. maddesiyle başlığı ile birlikte yeniden düzenlemeye konu edilen CMK’nın 251. maddesi uyarınca sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, bozmayı gerektirmiştir.

V. KARAR
1.Tehdit ve Hakaret Suçları Yönünden;
Sanık hakkında hükmolunan netice cezaların türü ve miktarı gözetildiğinde 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 31.03.2011 tarihli ve 6217 sayılı Kanun’un 26 ncı maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 2 nci maddesi uyarınca hükümlerin kesin nitelikte bulunduğu anlaşılmakla, sanığın temyiz isteğinin karar tarihi itibarıyla 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesinin birinci fıkrası ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

2.Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma Suçu Yönünden;
Gerekçe bölümünde A bendinde açıklanan nedenlerle İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesinin,14/07/2016 tarihli ve 2016/234 Esas, 2016/371 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
04.04.2023 tarihinde karar verildi.