Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/2248 E. 2023/2010 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/2248
KARAR NO : 2023/2010
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Taksirle yaralama
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet, hükmün açıklanmasının geri bırakılması

Katılan sanığın temyiz isteminin reddine dair ek kararın temyizi nedeniyle Dairemizin ek kararın onanmasına ilişkin kararına Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından itirazın kabulüyle Dairemizin onama kararının kaldırılmasına karar verilerek, dosyanın esası bakımından inceleme yapılması için Dairemize tevdi kararı üzerine incelenen hükümde, katılan sanık …’ın yüzüne karşı 19.01.2015 tarihinde verilen hükme ilişkin 25.03.2015 havale tarihli ek karara yönelik temyiz dilekçesi ekinde 23.01.2015 tarihinde havale ettirdiği ancak havale sonrası Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğüne sunulmaması nedeniyle zamanında işleme konulmayan temyiz süre tutum dilekçesi ibraz edilmiş olmakla, ibraz edilen 23.01.2015 havale tarihli süre tutum dilekçesine göre, temyiz talebinin temyiz defterine kayıt ettirilmesinin kalem personelinin sorumluluğunda olup bu konuda katılan sanığın kusuru bulunmadığı; dolayısıyla 23.01.2015 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldığından hükmün 27.01.2015 tarihinde temyiz edilmesi üzerine, Mahkemece temyiz talebinin süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle verdiği 13.03.2015 tarihli ek karar kaldırılarak, katılan sanığın dilekçe içeriğine göre hükmün tamamına yönelik temyiz talebinde bulunduğu değerlendirilerek yapılan incelemede;

Sanık … hakkında taksirle yaralama suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının aynı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi olduğu anlaşılmıştır.

Katılan sanık … hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık … hakkında taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca verilen 5 ay hapis cezasının 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, Katılan sanık … hakkında taksirle yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca verilen 6 ay 20 gün hapis cezasının aynı kanunun 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca adli para cezasına çevrilmesine, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince günlüğü 20 TL’den hesaplanarak neticeten 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.

2. Gebze 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.01.2015 tarihli ve 2014/773 Esas, 2015/30 sayılı kararının ve 19.01.2015 tarihli temyiz talebinin reddine dair ek kararının katılan sanık … tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 26.06.2018 tarihli ve 2016/11695 Esas, 2018/7213 Karar sayılı kararı ile “Sanığın yüzüne verilen 19.01.2015 günlü karara karşı, sanık tarafından 27.01.2015 havale tarihli temyiz dilekçesinin verildiği, mahkemece 13.03.2015 tarihli ek kararla 5271 sayılı Kanunun 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra temyiz edilmesi nedeniyle temyiz isteminin reddine karar verilmesinin ardından sanıkça 23.01.2015 tarihli hakim havaleli süre tutum dilekçesi sunularak zamanında süre tutum dilekçesi verdiğinden bahisle 13.03.2015 tarihli ek karara karşı temyiz başvurusu yapılmış ise de; temyiz dilekçesinin sadece süresinde hakime havale ettirilmesinin temyizin süresinde yapıldığını göstermeyeceğinin ve hakim havaleli temyiz dilekçesinin temyiz süresi içerisinde temyiz defterine kayıt ettirilmesi ile temyiz başvurusunun tamamlanacağının anlaşılması karşısında mahkemece verilen temyiz isteminin reddine ilişkin ek karar, usul ve kanuna uygun bulunduğu..” gerekçesiyle ek kararın onanmasına karar verilmiştir.

3.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.07.2018 tarih, 2015/144203 sayılı evrakı ile Dairemizin onama kararına itiraz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 15.01.2019 tarihli ve 2018/5205 Esas, 2019/570 Karar sayılı kararı ile 02.07.2012 gün ve 6352 sayılı Kanunun 99 uncu maddesi ile 5271 sayılı Kanunun 308 inci maddesine eklenen ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uyarınca itiraz konusu değerlendirilip, önceki kararda değişiklik yapılmasını gerektiren herhangi bir nedenin bulunmadığından dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdine karar verilmiştir.
4.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 02.11.2022 tarih, 2019/12-114 Esas, 2022/679 sayılı kararıyla “… kanun yolu bildiriminde eksiklik bulunmayan hükmün sanık tarafından 27.01.2015 tarihinde temyiz edilmesi üzerine Yerel Mahkemece 13.03.2015 tarihli ek karar ile süresinden sonra yapıldığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, bu hükmün de süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiği ancak sanığın bu kez temyiz dilekçesinin ekine 23.01.2015 tarihinde hâkime havale ettirdiği ancak havale sonrası Mahkeme Yazı İşleri Müdürlüğüne sunmaması nedeniyle zamanında işleme konulmayan temyiz süre tutum dilekçesinin aslını eklediği, Gebze 1. Asliye Ceza Mahkemesi Yazı İşleri Müdürü ve zabıt kâtiplerince tutulan 25.03.2015 tarihli tutanak içeriğinden de bu hususun tespit edilerek doğrulandığı olayda; sanığın, yüzüne karşı verilen hükme yönelik süre tutum dilekçesini süresi içerisinde hâkime havale ettirmek ve ardından gerekçeli temyiz dilekçesini mahkemeye sunmak suretiyle temyiz iradesini ortaya koyması, karar tarihinde yürürlükte bulunan Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeleri Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 88 inci maddesinde mahkemelere gelen evrakın havale işlemlerinin adlî yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonu başkanlığının yetki vereceği yazı işleri müdürü veya zabıt kâtipleri tarafından yapılacağına yer verilerek uyuşmazlık konusu olayda süre tutum dilekçesinin temyiz defterine kaydının tamamen kalem personelinin sorumluluğuna bırakılması, bu hususta kendisine herhangi bir kusur yüklenemeyecek sanığın süre tutum başvurusunun süresinde kabul edilmesinin Anayasa’nın 36 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin Ek 7 nci Protokolünün ikinci maddesinde düzenlenen kanun yoluna başvuru hakkı ile de uyumlu olması hususları birlikte değerlendirildiğinde süre ve istek şartlarına uygun bir temyiz davası açılmış olması nedeniyle sanığın temyiz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.” gerekçesiyle itirazın kabulüne, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 26.06.2018 tarihli ve 11695-7213 sayılı onama kararının kaldırılmasına, dosyanın, sanık hakkında kurulan hükmün esasının incelenmesi amacıyla Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.11.2016 tarih, 2015/144203 sayılı tebliğnamesi ile sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik kararın itiraz kanun yoluna tabi olduğundan bahisle incelenmeden mahalline iadesi, katılan sanık … hakkında verilen mahkumiyet hükmünün ise onanmasına karar verilmesi talep edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan sanık …’ın temyiz istemi, eşit olaylara eşit cezaların verilmesi gerektiğine, sanık … hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine rağmen hakkında adli para cezasına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğuna, kendisi hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik şartların oluştuğuna, olayın tam olarak irdelenmeden ve aydınlatılmadan karar verildiği ile resen gözetilecek nedenlere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Mahkeme gerekçesinde “Suç tarihinde katılan sanık …’ın kullandığı … plakalı … ile yanında mağdur katılan … olduğu halde İlyasbey Caddesi üzerinde seyir halinde iken bulundukları yolun karşı şeridine geçmek istedikleri sırada karşı şeritten gelen katılan sanık … Kurunun kullandığı …plakalı kamyonet ile çarpışması sonucu maddi hasarlı ve birden fazla kişinin yaralanması ile sonuçlanan trafik kazası meydana geldiği, olay sonrasında düzenlenen trafik kaza tespit tutanağı, ile mahallinde yapılan keşif sonrası düzenlenen bilirkişi raporuna göre kazanın meydana gelmesinde katılan sanık …’ın birinci derecede, katılan sanık …’un ise 2. derecede kusurlu olduğunun tespit edildiği, böylece sanıklar … ve …’un taksirle birden fazla kişinin yaralanması ile sonuçlanan kazaya sebebiyet verdikleri, olay tespit ve trafik kaza tutanağı, keşif ve bilirkişi raporu, adli raporlar ile tüm dosya kapsamından anlaşıldığından mahkumiyetlerine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” denilmiştir.

2.Katılan … kollukta alınan ifadesinde oğlu olan sanık …’ın aracı kullandığını, kızı olan katılan …’ın da ön koltukta oturduğunu, sola dönüş yapacakları sırada diğer yönden gelen sürücü İsa idaresindeki kamyonun çok süratli bir şekilde kendilerine çarptığını ve kamyon şoförü olan İsa’dan şikayetçi olduğunu beyan etmesine rağmen, duruşmada alınan ifadesinde “Ben olayla ilgili soruşturma aşamasında ifade vermiştim sanıklardan şikayetçiyim kamu davasına katılmak istiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3. Katılan … kollukta alınan ifadesinde kardeşinin kullandığı araçta ön koltukta bulunduğu sırada kardeşinin sola dönüş yapmak için hareket aldığında karşı yönden gelen kamyonetle çarpıştıklarını, kamyonet sürücüsünden şikayetçi olduğunu beyan etmesine rağmen, duruşmada alınan ifadesinde “Olay tarihinde dükkandan alışveriş yapmıştık, karşı tarafta yol boştu, arabaya bindim. ön sağ koltukta oturuyordum. Birden bire … çıktı benim tarafımdan vurdu yaralandım, sanıklardan şikayetçiyim katılmak istiyorum” şeklinde beyanda bulunmuştur.

4.Katılan Sanık … “… Kaza tutanağı tamamen ters tutulmuş ve ben ters yönden girmedim. Kesinlikle suçlamayı kabul etmiyorum. Olayda benim kusurum yoktur, sanık …’dan şikayetçiyim, cezalandırılmasını isterim” şeklinde savunma yapmıştır.

5.Katılan Sanık … “Olay arkadaşım Sanık …’ın anlattığı gibi oldu ancak orada bir U dönüşü yeri yoktur, kavşak yoktur, sanık arabası ile aniden önüme çıktı bu şekilde kaza meydana geldi, benim aracımda kimse yoktu, ben de yaralanmadım” şeklinde savunma yapmıştır.

6.Kazadan sonra kolluk kuvvetleri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında sola dönüş kurallarına riayet etmeyen katılan sanık …’a asli, diğer sürücüye ise; önlerinde giden araçları yeterli mesafeden izlememek kuralına aykırılık dolayısıyla tali kusur atfedilmiştir.

7.Mahkeme yapılan keşfe bianen düzenlenen 24.10.2014 tarihli bilirkişi raporuna göre, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 102 nci maddesine göre sola dönüş sırasında sağdan gelen araçlara geçiş önceliğini vermemesi nedeniyle katılan sanık …’ın asli, diğer sürücünün ise; yola yeteri kadar dikkatini vermeyip görüş mesafesinde bulunan aracın sola dönüş yaptığını fark etmemesi ve mevcudiyetini belirtecek tarzda ikazda bulunmaması nedeniyle tali kusurlu oldukları tespit edilmiştir.

IV. GEREKÇE
A. Sanık … Hakkında Taksirle Yaralama Suçundan Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararları Yönünden;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2009 tarihli ve 2008/11-250 Esas, 2009/13 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onikinci fıkrası gereği itiraz yoluna tabi oldukları, temyizlerinin mümkün olmadığı, aynı Kanun’un 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer verilen; “Kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunun veya merciin belirlenmesinde yanılma, başvuranın haklarını ortadan kaldırmaz.” şeklindeki düzenleme dikkate alınarak kanun yolu incelemesinin itiraz merciince yapılması gerektiği anlaşılmıştır.

B. Katılan Sanık … Taksirle Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Katılanlar Serap ve …’ın soruşturma sırasında tespit edilen ifadelerinde açıkça diğer sanık …’dan şikayetçi olduklarını beyan etmeleri, katılan sanık olarak kabul edilen diğer sürücü İsa’nın ise kaza dolayısıyla yaralanmadığını söylemesi ve atılı suçun bilinçli taksirle işlendiğine dair de delil bulunmadığının; dolayısıyla sanığın üzerine atılı suçun 5237 sayılı Kanun 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrasında tanımlanan takibi şikayete bağlı suçlar kapsamında kaldığının anlaşılması karşısında, katılan sanık hakkındaki kamu davasının şikayet yokluğundan 5237 sayılı Kanun 73 üncü maddesi ve 5271 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin sekizinci maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmesi gerekirken, sanığın üzerine atılı suçtan cezalandırılmasına dair yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR
A. Sanık … Hakkında Taksirle Yaralama Suçundan Verilen Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararları Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle katılan sanık …’ın kanun yolu başvuruları itiraz merciince incelenmek üzere esası incelenmeyen dava dosyasının, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle Mahkemesine iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

B. Katılan Sanık … Taksirle Yaralama Suçundan Kurulan Hüküm Yönünden
Gerekçe bölümünde (B) açıklanan nedenleGebze 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.01.2015 tarihli ve 2014/773 Esas, 2015/30 Karar sayılı kararına yönelik katılan sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı Kanunun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği şikayet yokluğu nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.06.2023 tarihinde karar verildi.