Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/1806 E. 2023/4664 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1806
KARAR NO : 2023/4664
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/266 E., 2016/172 K.
SUÇLAR : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ: Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Keçiborlu Asliye Ceza Mahkemesinin, 23/06/2016 tarihli ve 2015/266 Esas, 2016/172 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “sanığın eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.
2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 06/04/2021 tarihli ve 2016/321437 sayılı hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz sebebi; Suçun unsurları oluştuğundan bahisle eksik inceleme sonucu sanık hakkında mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Sanığın katılanın satışa çıkardığı evine gelen müşterilere huzur vermeyeceğinden bahisle evin satışına engel olarak katılanın huzur ve sükununu bozduğu iddiası ile açılan kamu davasında gerek iddianame anlatımları gerek katılan beyanı gerekse tanık beyanlarından sanığın evi satın almak isteyen müşterilere karşı eylemlerinin bulunduğu katılana yönelik herhangi bir eyleminin bulunmadığı, müşterilere karşı gerçekleştirdiği eylemlerin ise sair tehdit kapsamında kalıp takibinin şikayete tabii suç olduğu olayın iddianame anlatımında vasıflandırıldığı gibi düşünülse dahi salt huzur ve sükun bozma amacı ile değil evin satışına engel olmak amacıyla gerçekleştirildiği anlaşıldığından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “sanığın üzerine atılı eylemin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması” gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verildiği belirtilmiştir.

2.Sanığın aşamalardaki beyanları, “Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Gelen müşteriler benimle konuşmak isteyince ben kendilerine sadece evin durumunu anlattım kesinlikle onlara size huzur vermem rahatsızlık çıkarırım gibi sözler söylemedim. Müşteki evi aldığından itibaren sürekli tamirat ve tadilat yaptı eğer rahatsızlık vermek isteseydim kendisinin ruhsata aykırılıktan dolayı şikayet ederdim ancak bunların hiçbirisini yapmadım. Oturduğu süre boyunca da kendisine hiçbir rahatsızlık verici eylemim olmamıştır. Hakkımdan şikayetten vazgeçme olur kabul ederim öncelikle beraatimi eğer hakkımda ceza verilecek olursa verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını isterim Alınan tanık beyanlarını kabul etmiyorum ben sadece olayı en baştan itibaren kendilerine anlattım ve bahçeyi kullandırmam çünkü bu bahçede daire olarak satıldığı için alacak olanın hakkı yoktur dedim kendileri de başkasının gözü olan bir malı almayız dediler ve gittiler” şeklinde olup suçlamaları kabul etmemiştir.

3.Katılanın aşamalardaki beyanları, “…bana ait olan evi sanık olan komşum … satmama engel olmaktadır, bahçeyi kullandırmamaktadır, ev için gelen müşterilerileri kaçırmaktadır, bu hususta beyanlarımı yazılı olarak sunuyorum, şikayetçiyim, katılma talebim vardır” şeklinde olup hakkında mahkemece katılma kararı verilmiştir.

4. Tanık olarak aşamalarda dinlenen … ve … evi almak için gittiklerini daha önceden sanığa ait olduğunu bildikleri için evin durumunu ona sorduklarında “huzur vermem her türlü pisliği yaparım” şeklinde kendilerine konuştuğunu beyanda bulunmuşlardır.

5.Sanığa ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yerel mahkeme kararında yapılan inceleme neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

Mahkemenin sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinin birinci fıkrasının uygulanmama gerekçesinin, dosya kapsamı ile uyumlu ve yasal gerekçeyi içermesi karşısında tebliğnamenin bu yöndeki bozma isteyen düşüncesine iştirak edilmemiştir.

Mahalli Cumhuriyet savcısının, suçun unsurları oluştuğundan bahisle eksik inceleme sonucu sanık hakkında mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden,
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu genel ve tamamlayıcı nitelikte bir suç olup, bu suçun oluşması için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerekmektedir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.

Israr ögesi ile sırf huzur ve sükunu bozma saikinin bulunmaması nedeniyle unsurları oluşmayan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkemece sanığın beraatine dair hüküm tesisinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Keçiborlu Asliye Ceza Mahkemesinin, 23/06/2016 tarihli ve 2015/266 Esas, 2016/172 Karar sayılı kararında mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2023 tarihinde karar verildi.