Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/1714 E. 2023/4646 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1714
KARAR NO : 2023/4646
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI :2015/500 E., 2016/156 K.
SUÇ :Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM :Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ :Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Derik Asliye Ceza Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli 2015/500 E. 2016/156 K. sayılı kararı ile sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan 5271 sayılı Kanunun 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.03.2021 havale tarihli ve 2016/290515 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile 18. Ceza Dairesine tevdi olunmuştur.

3.Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 01.02.2023 tarihli 2021/18475 esas 2023/2229 karar sayılı kararı ile dosyanın 12. Ceza Dairesine devredilmesine karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Mahalli Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri
Sanığın beraatine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1.Yerel Mahkemenin Kabulü:
“Derik Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/413 Esas, 2015/401 sayılı iddianamesi ile Sanık hakkında Kişilerin Huzur ve Sükununu bozma suçunu işlediği iddiasıyla eylemine uyan TCK’nın 123/1 ve 53/1. maddeleri gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle mahkememize kamu davası açıldığı, sanığın üzerine atılı suçlamayı görüşmelerin karşılıklı olduğundan bahisle kabul etmediği, sanık ile müşteki arasında ki görüşme kayıtlarının incelenmesinde görüşmelerinin karşılıklı olduğu anlaşılmakla;
Ceza hukukunun evrensel, yerleşik ve bilinen kuralları vardır. Görülmekte olan kamu davasında olduğu gibi maddi vakıanın sübutu net ve duraksamasız olarak belirlenememiş ise mahkumiyet kararı verilemez. Ceza yargılamasında, kural olarak kişiler masumdur. Ceza verilebilmesi için sanığın masum olmadığının kesin biçimde ortaya konulması gerekir.

Bir hususun sabit olması için o hususun aksinin mümkün olmadığının kabul edilmesi gerekir. Hakim, sübut konusundaki şüphesini yenip bir kanaate ulaşamazsa o husus sabit olmamış kabul edilir. Buna ceza muhakemesinde “şüpheden sanık yararlanır” (in dubio pro reo) ilkesi denir. Böyle bir ilkenin kabul edilmesinin nedeni,bir suçlunun cezasız kalmasının bir masumun cezalandırılmasına tercih edilmesidir. (Nevzat TOROSLU, Ceza Muhakemesi Hukuku,Ankara 1999,sayfa 166,167)

Bu durumda, sanığın üzerine atılıkişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işlediği yönünde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmakla sanıkların müsnet suçtan ötürü beraatına karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” şeklindedir.

2.Sanığın savunması “Ben üzerime atılı suçlamayı anladım. Bu konuda yazılı savunmada bulunmak istiyorum. Suçsuzum, beraatime karar verilmesini talep ediyorum, şikayetten vazgeçme olursa vazgeçmeyi kabul ederim, dedi. Sanığın 2 sayfadan ibaret yazılı savunması ve ekinde 6 sayfadan ibaret facebook sitesinden alıntı yapılan görüşmelere ilişkin ekran çıktısı alındı, okundu, talimat evrakına eklendi.” şeklindedir.

3.Katılanın beyanı “Ben şikayet dilekçemi ve daha önceki beyanlarımı tekrar ederim, sanık ile daha önceden internet ortamında tanıştık, ilk başta iş vesilesi ile tanıştık ve bana kendisini bekar olarak tanıttı, bu şekilde duygusal mesajlaşmalarımız da oldu, işlerim sebebi ile de benimle de epeyce bir ilgilendi, daha sonra çeşitli ortamlarda iş vesilesi ile beraberliklerimiz oldu, ben kuaförlük ve epilasyon işi yaptığım için bozulan lazer aletimi yapmak için Derik’ede bir defa gelmişti, ancak aleti yapamadı, aletin yapılması konusunda kendisi ile İstanbul’a gittiğim doğrudur, ancak ifade ettiğim üzere bunların hepsi profosyonel anlamda iş ilişkileri çerçevesindedir, kendisi ile her hangi bir cinsel birlikteliğim olmadı, kendisini bana dul olarak tanıttı, kızının düğünü için de Tatvan’a gelmemin faydalı olacağını söyledi, ben de kendisinin bana bu kadar yardımcı olduğu için, bu talebini reddetmedim, oraya gittiğimde beni çevresindekilere imam nikahlı eşi olarak tanıttı, ben orada bu şahsın evli olduğunu ve benimle gerçekte evlenme niyetinin olmadığını anladım, bu sebep ile beni sürekli internet ortamında rahatsız etmekte ve çevreme karşı beni rezil etmekle tehdit etmektedir, dün akşam yine bana mesajlar atmıştır, bana sürekli bu şekilde mesaj atan rahatsız eden ve tehdit eden sanıktan şikayetçiyim. cezalandırılmasını istiyorum, kamu davasına davaya katılma talebim vardır dedi.” şeklindedir.

IV. GEREKÇE
Mahalli Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri Yönünden;
237 sayılı Kanun’un 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun maddi unsurunun, sırf huzur ve sükununu bozmak amacıyla bir kimseye ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasından ibaret olduğu gözetildiğinde, ; müştekinin sanıkla 2013 yılında sosyal paylaşım siteleri üzerinden tanıştıklarını, ciddi manada arkadaşlık yaptığını, sanığın evli olduğunu öğrenince ondan uzaklaşmaya çalıştığını, ancak sanığın kendisini rahatsız etmeye devam ettiğini beyan ettiği olayda, mahkemece kayıtların incelenmesinde görüşmelerin karşılıklı olduğunun anlaşıldığı, sanığın atılı suçu işlediği yönünde her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği gerekçesiyle beraatine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Derik Asliye Ceza Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli 2015/500 E. 2016/156 K. sayılı kararında mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.11.2023 tarihinde karar verildi.