Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/1703 E. 2023/4346 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1703
KARAR NO : 2023/4346
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/983 E., 2016/243 K.
SUÇLAR : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Samsun 9.Asliye Ceza Mahkemesinin, 24/03/2016 tarihli ve 2015/983 Esas, 2016/243 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “…yüklenen suçun yasada tanımlanan unsurları itibariyle oluşmadığı ve bu hali ile suç olarak tanımlanmadığı” gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.
2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17/03/2021 tarihli ve 2016/199425 sayılı hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz sebebi; Eksik inceleme sonucu sanık hakkında mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

Katılanın temyiz sebebi; Kararın hukuka aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
1. Olay tarihinden önce katılanın 2014 yılında sanık olan avukat …’a vekaletname verdiği, bu vekaletname gereğince sanığın bir dönem katılanın avukatlığını yaptığı, hukuki işlerini takip ettiği, başlangıçta araları iyi iken daha sonra aralarında sorunlar çıktığı sanığın katılanın avukatlığından ayrıldığı ve bu hukuki sorunlar kapsamında katılan ve sanık arasında karşılıklı suçlamalar ve iddiaları içerir pek çok adli mercilere taşınmış olaylar bulunduğu, katılan ve sanığın birbirlerine pek çok kez karşılıklı yazışmalarda bulundukları davaya konu edilen mesajları da içine alacak şekilde soruşturmalar yürütüldüğü, sanığın çektiği mesajların bu kapsamda kaldığı, dolayısıyla sanığın doğrudan ve sırf katılanın huzur ve sükununu bozmaya yönelik bir eylemde bulunmadığı, sanığın mesajlarının kendisi ile yapılan yazışmalara cevap niteliğinde veya katılan ile aralarındaki olayların değerlendirilip tartışılmasına yönelik olacak şekilde sarf olunduğu, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca “…yüklenen suçun yasada tanımlanan unsurları itibariyle oluşmadığı ve bu hali ile suç olarak tanımlanmadığı ” gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verildiği belirtilmiştir.

2.Sanığın aşamalardaki beyanları, “Ben savunmalarımı yazılı olarak hazırladım ve dosyaya sundum, bu yazılı savunmamı aynen tekrar ederim, bu savunmamda belirttiğim üzere hakkımdaki suçlamayı kabul etmiyorum, müştekinin bir dönem avukatlığını yaptım daha sonra aramızda sorunlar çıktı, bu süreçte karşılıklı olarak görüşmelerimiz ve mesajlaşmalarımız oldu, bu süreçte bilakis kendisi mesajlarında bana hakaret ve tehditlerde bulundu, bu hakaret ve tehditlerden dolayı da karşılıklı davalarımız oldu, benim müştekinin huzur ve sükununu bozmam gibi bir durum söz konusu değildir,” şeklinde olup suçlamaları kabul etmemiştir.

3.Katılanın aşamalardaki beyanları, “Ben olayla ilgili olarak polis merkezinde ifade vermiştim, bu ifadem aynen doğrudur geçerlidir, sanık bir dönem benim vekaletnameli avukatlığımı yapmıştı ancak daha sonraki süreçte kendisinin görevini layıkıyla yerine getirmediğini anladığım için hakkında suç duyurusunda bulundum bu nedenle aramız bozuldu, bunun üzerine kendisi pek çok kez mesaj çekti, bundan dolayı kendisinden davacı ve şikayetçiyim, davaya da katılmak istiyorum,” şeklinde olup hakkında mahkemece katılma kararı verilmiştir.

4.Dosya içeriğinde mevcut bulunan sanık ve katılanın rızaları ile dosyaya sundukları mesaj dökümlerinden konuşmaların karşılıklı olduğunun anlaşıldığı belirtilmiştir.

5.Sanık …’a ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
Yerel mahkeme kararında yapılan inceleme neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Katılan vekilinin ve katılanın, eksik inceleme sonucu sanık hakkında mahkumiyet yerine beraat kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz sebebi yönünden,
Sanık hakkında kurulan hükme yönelik katılan vekilinin ve katılanın temyizinin incelenmesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu genel ve tamamlayıcı nitelikte bir suç olup, bu suçun oluşması için eylemin Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmamış olması gerekmektedir. Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerinin bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması, süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.

Israr ögesinin ve sırf huzur ve sükunu bozma saikinin bulunmaması nedeniyle unsurları oluşmayan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan mahkemece sanığın beraatine dair hüküm tesisinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle, Samsun 9.Asliye Ceza Mahkemesinin, 24/03/2016 tarihli ve 2015/983 Esas, 2016/243 Karar sayılı kararında katılan vekili ve katılan tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin ve katılanın temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.10.2023 tarihinde karar verildi.