Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2023/1353 E. 2023/4438 K. 26.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/1353
KARAR NO : 2023/4438
KARAR TARİHİ : 26.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/427 E., 2016/213 K.
SUÇ : Kişilerin huzur ve sükununu bozma
HÜKÜM : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Söke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli, 2015/427 Esas, 2016/213 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

2.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 28.03.2021 tarihli hükmün onanması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği; suçun unsurlarının oluştuğuna, sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü;
1.”Her ne kadar sanık … hakkında, katılan …’a yönelik üzerine atılı kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işlediği iddiası ile 5237 sayılı yasanın 123/1 ve 53 maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile kamu davası açılmış ise de mesajların içeriğinden boşanma aşamasında olan sanığın katılana aralarında çıkan anlaşmazlıklara ilişkin iletişim kurmaya yönelik mesajlar olduğu anlaşıldığı yine her ne kadar sanığın katılanın anne babasının evine geç saatte gelerek kapıyı yumruklaması şeklindeki eyleminin ısrar unsurunu taşımadığı, mesajların sırf kişilerin huzur ve sükununu bozmak kastıyla gönderildiğine dair yeterli delil bulunmadığı kaldı ki sanığın savunmasında katılanın da mesajlarına karşılık verdiğini beyan ettiği, sanığın üzerine atılı suçun unsurları oluşmadığından CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar vermek gerekmiştir.” şekilde hüküm kurulmuştur.

2. Sanık savunmasında “Ben eşim ile boşanma aşamasındaydım, kayınpederimin ortak arkadaşlarıma dedem hakkında kör Nesim’in torunundan ne olur ki diye konuşmuş ben bunu duyunca sinirlendim, alkol de almıştım bu meseleyi konuşmak için evlerine gittim, zili çaldım, kayınpederimi de telefonundan aradım, onun dışında herhangi bir sözüm yada davranışım olmadı kapıyı tekmelemedim, yumruklamadım, eşimi aramadım, ancak eşim ile mesajlaştığımız doğrudur, ben barışmak istediğim için mesaj gönderiyordum o da karşılık yazıyordu onun gönderdiği mesajlar daha ağır içerikliydi ancak ben şikayetçi olacağını düşünmediğim için mesajları sildim, mail yoluyla da karşılıklı yazışıyorduk, ben yaşadığım apartmanda oturanlar rahatsız olmasın diye asansörü bile kullanmam, beraatimi istiyorum ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

3.Katılan … Beyanında; “Ben boşanma sürecinde olduğumu eşime kendisiyle görüşmek istemediğimi söylemiştim ancak, buna rağmen evimin kapısına geldi evimin kapısını yumrukladı, daha sonrada bana sürekli olarak mesaj göndermeye devam etti, bu nedenle kendisinden şikayetçiyim ” şeklinde bulunmuştur.

4.Tanık … Beyanında ; “Kızım eşinden boşanmıştır, ancak daha önce boşanma davaları devam ederken 26/09/2015 günü saat 02:00 sıralarında telefonum çaldı. Ancak boşanma davalarını bildiğinden dolayı telefonunu açmadım, olay günü cengiz beni iki kez aradı, kızım boşanma davasından dolayı bende kalmaktaydı, sanığın telefonlarına bakmayınca yaklaşık 5 dakika sonra evimin kapı zili çalmaya ve kapımı yumruklamaya başladı, kapının gümlemesinden ve sesten yumrukladığı belliydi, ben ve kızım pencereden polisten yardım istedik, sanığın tavırlarından alkollü olduğu anlaşılıyordu, zaten öğrendiğim kadarıyla doktor raporunda da alkollü olduğu belirtilmiştir, sanık gece vakti evime gelerek kızıma rahatsızlık vermiştir, Bu sırada ben eşim ve kızım evdeydik, biz polis çağırdık kendisiyle muhatap olmadık. Ben evde yokken de sanığın geldiği oluyormuş ancak ben sadece bu güne şahit oldum. Daha sonra sanık komşumun çalıştığı kuaföre de gelmiş ” şeklinde beyanda bulunmuştur.

IV. GEREKÇE
Sanık hakkında kurulan hükme yönelik katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde, 5271 sayılı TCK’nın 123 üncü maddesinde düzenlenen kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunulması eylemlerini bir kez yapmasının yeterli olmadığı, eylemlerin ısrarla tekrarlanması süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.

Dosya kapsamında yer alan eylemde sanığın boşanma aşamasında olduğu eşi ve çocuğu ile ilgili mesajlar attığı, yine her ne kadar sanığın katılanın anne babasının evine geç saatte gelerek kapıyı yumruklaması şeklindeki eyleminin ısrar unsurunu taşımadığı, mesajların sırf kişilerin huzur ve sükununu bozmak kastıyla gönderildiğine dair yeterli delil bulunmadığı kaldı ki sanığın savunmasında katılanın da mesajlarına karşılık verdiğini beyan ettiği, sanığı yaşanan tartışmadan dolayı huzur ve sükûnu bozma suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağı anlaşıldığından beraat kararı verilmesine dair Mahkemenin takdir ve gerekçesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

2.Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Söke 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.04.2016 tarihli ve 2015/427 Esas, 2016/213 Karar sayılı kararında katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden katılan vekilinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.10.2023 tarihinde karar verildi.