YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9936
KARAR NO : 2023/2133
KARAR TARİHİ : 13.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Taksirle Yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında Dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.01.2016 tarihli ve 2015/738 Esas, 2016/25 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendi uyarınca beraatine, taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 22 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 inci maddesinin birinci fıkrası, 50 inci maddesi ve 52 inci maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 2.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesinin, 19.01.2016 tarihli ve 2015/738 Esas, 2016/25 Karar sayılı kararının sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 28.02.2022 tarihli ve 2020/5894 Esas, 2022/1467 Karar sayılı kararı ile trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan beraate ilişkin hükmün “hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde düzeltilerek onanmasına, taksirle yaralama suçundan kurulan mahkumiyete ilişkin hükmün ise uzlaşma işlemlerinin tamamlanması gerektiği, kabule göre ise sanık hakkında eksik cezaya hükmolunduğu, bilinçli taksir koşullarının oluşmadığı, hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi sırasında sonuç cezanın eksik hesaplandığı, uygulanan kanun maddelerinin eksik gösterildiği ve şikayet hakkı anne – babasında bulunan ….’nin hatalı şekilde katılan olarak gösterildiği gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
3. İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2022 tarihli ve 2022/362 Esas, 2022/798 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 inci maddesi, 50 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 inci fıkrasının ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 20.12.2022 tarihli Tebliğname ile hükmün onanması görüşüyle Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz isteği; sanığın kazada kusuru bulunmadığına ve sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesi gerekçesinde “Tüm dosya içeriği; sanık savunması, katılan beyanları, alkol raporu, doktor raporu, mahalinde yapılan keşif keşif neticesinde dosyaya sunulan bilirkişi raporu ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller nazara alındığında,
Dosya içeriğine göre; olay günü gece vakti aydınlatmalı, meskun mahal içi, iki şeritli iki yönlü asfalt yolda sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile 0.90 promil alkollü olarak seyri sırasında karşı istikamete ait şeride tecavüz etmesi üzerine bu şeritte seyreden katılanların bulunduğu kamyonet ile çarpışmaları neticesinde iki katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayda sanığın asli kusurlu olarak neden olduğu ,bu suretle taksirle birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmak suçunu işlediği sabit görülmekle mahkumiyetine dair sair hususlar hüküm fıkrasında açık olduğu üzere aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekli görülmüştür.” denilmiştir.
2. Sanık aşamalarda önünde seyreden aracın yavaşlaması üzerine çarpmamak için şerit ihlali yaptığını ve karşı şeritten gelen katılanların bulunduğu … ile çarpıştıklarını, kazadan önce alkol aldığını kabul ettiğini beyan etmiştir.
3. Katılanlar …. çocuğu …’ın yaralanmasından dolayı ve …. kendi ve çocuğu …’ın yaralanmasından dolayı sanıktan şikayetçi olduklarını beyan etmişlerdir.
4. Katılanlar …. ve …’nin yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olduğuna dair adli muayene raporları dosya içerisinde yer almaktadır.
5. Kaza sonrası kolluk tarafından düzenlenen 05.06.2015 tarihli kaza tespit tutanağında sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 56 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Sürücülerin; geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır” kuralını ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğu, katılan sürücü ….’nin ise kusursuz olduğu yönünde, mahkemece yapılan keşif üzerine trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 28.12.2015 tarihli bilirkişi raporunda ise sanığın karşı yönden gelen araca ait şeride girmesi nedeniyle asli kusurlu olduğu, katılan sürücü ….’nin ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Olay günü gece vakti aydınlatmalı, meskun mahal içi, iki şeritli iki yönlü asfalt yolda sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile 0.90 promil alkollü olarak seyri sırasında karşı istikamete ait şeride tecavüz etmesi üzerine bu şeritte seyreden katılanların bulunduğu kamyonet ile çarpışmaları neticesinde iki katılanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir şekilde yaralanması ile sonuçlanan olayda, tam kusurlu olduğu anlaşılan sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasında hukuka aykırılık bulunmadığından sanığın bu hususa ilişkin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
2. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/01/2018 tarih, 2017/463 Esas, 2018/20 Karar sayılı ve 23/01/2018 tarih, 2015/962 Esas, 2018/16 Karar sayılı ilamlarında vurgulandığı üzere, sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi halinin infaz aşamasında değerlendirilmesi gerektiği dikkate alındığında, 5237 sayılı TCK’nın 52/4. maddesi yerine 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesinin uygulanması infaz aşamasında gözetilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
3. Dosya kapsamında sanık tarafından katılanların zararının giderildiğine dair bir bilgi ve belgenin bulunmadığı hususu göz önünde bulundurulduğunda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik hükümlerin uygulanmamasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
4. Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve Kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri de reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle İzmir 40. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.11.2022 tarihli ve 2022/362 Esas, 2022/798 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2023 tarihinde karar verildi.