Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/9742 E. 2023/2409 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9742
KARAR NO : 2023/2409
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Görevi kötüye kullanma, taksirle yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet, Hüküm Kurulmasına Yer Olmadığına

Sanıklar hakkında dairemizce verilen bozma kararı üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.11.2015 tarihli ve 2014/102 Esas, 2015/730 Karar sayılı kararı ile sanıklar … ve … hakkında;

1. Katılan …’e karşı taksirle yaralama suçundan ayrı ayrı; 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, aynı maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi, 62 nci maddesince hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü ve yedinci fıkraları gereğince 1 yıl süreyle denetime tabi tutularak ertelenmesine,

2. Katılan …’e karşı taksirle yaralama suçundan ayrı ayrı; 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, aynı maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi, 62 nci maddesince hükmedilen 1 yıl 3 ay hapis cezasının, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü ve yedinci fıkraları gereğince 1 yıl süreyle denetime tabi tutularak ertelenmesine,

3. Görevi kötüye kullanma suçundan ayrı ayrı; 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesince hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü ve yedinci fıkraları gereğince 1 yıl süreyle denetime tabi tutularak ertelenmesine karar verilmiştir.

B. Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.11.2015 tarihli ve 2014/102 Esas, 2015/730 Karar sayılı kararının sanık … müdafii, sanık … müdafii, katılanlar … ve … vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12.Ceza Dairesinin 06.07.2021 tarihli ve 2019/10051 Esas, 2021/5532 Karar sayılı kararı ile her iki sanık hakkında, somut olayda 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin ikinci fıkrasında bulunan ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan hüküm kurulması yerine yazılı şekilde 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrasında yer alan taksirle yaralama ve 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin birinci fıkrasında değinilen icrai hareketlerle görevi kötüye kullanma suçu nedeniyle hüküm kurulması hukuka aykırı olduğundan bahisle bozulmasına karar verilmiştir.

C. Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2022 tarihli ve 2021/693 Esas, 2022/409 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında;

1. Taksirle yaralama suçundan, hüküm kurulmasına yer olmadığına kararı,

2. Görevi kötüye kullanma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 257 nci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesince hükmedilen 5 ay hapis cezasının, 51 inci maddesinin birinci, üçüncü ve yedinci fıkraları gereğince 1 yıl süreyle denetime tabi tutularak ertelenmesine karar verilmiştir.

D. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 23.11.2022 tarihli ve 2022/130116 sayılı temyiz istemlerinin reddiyle onama görüşü içeren Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılanlar vekilinin temyiz isteği, temyiz etme iradesini ortaya koymaktan ibarettir.

2. Sanık … müdafiinin temyiz isteği, müvekkilinin, stajyer hemşire sorumlusu olmadığından olayın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığına,

3. Sanık … müdafiinin temyiz isteği, müvekkilinin, stajyer hemşire sorumlusu olmadığından olayın gerçekleşmesinde kusuru bulunmadığına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

Yerel Mahkemenin Kabulü;
1. Mahkemece ”Mahkememizce yapılan yargılama sonucu mahkememizin 04/11/2015 tarih, 2014/102 esas, 2015/730 karar sayılı kararı ile sanığın mahkumiyetine hükmedildiği, sanıkların mahkumiyetine yönelik kararın sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 06/07/2021 tarih, 2019/10051 esas 2021/5532 karar sayılı kararı ile bozma kararı verildiği, bozma kararı sonrası mahkememizce; taraflara usulüne uygun çağrı kağıdı çıkartıldığı, sanıkların bozma öncesi ve sonrasında alınan savunması ile tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde;

Katılanlar … oğlu katılan …’e, … oğlu katılan …’e suç tarihi 25/11/2011 tarihinde … Eğitim ve Araştırma Hastanesinde üç farklı iğne yapılıp fenalaşarak yoğun bakıma kaldırıldığı ve makineye bağlandığı için sorumlular hakkında şikayetçi olması üzerine başlatılan soruşturmada 01/12/2011 tarihinde … Hastanesinde görevli sorumlular hakkında soruşturma izni istendiği,

Sanıklar hakkında Bursa Valiliğince istenen soruşturma iznine istinaden görevi kötüye kullanma eyleminden idari soruşturma yapılarak 10/01/2012 tarih 12-498-01-05/07 sayı ile haklarında soruşturma izni verilerek sanıklar … ile … bu soruşturma izni verilmesine Bölge İdare Mahkemesinde itiraz yoluna gittikleri ve itirazlarının reddedilerek kararın kesinleşmesi üzerine yapılan soruşturmada … 01/06/2012 tarihinde Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan savunma beyanında “öğrenci … buhar yoluyla verilmesi gereken ilacı damar yolu ile verdiğini söyledi. Ben de bunu …’dan öğrendim. … ve … adlı çocukların tedavisi ile ben ilgilenmedim. Ben servis hemşiresiyim. Hasta ve öğrencilerden sorumlu hemşire değilim. Stajer hemşireye talimat da vermiş değilim. Öğrencilerle tedaviye hazırlayan hemşire de değilim.” diyerek kendini savunduğu, diğer sanık hemşire … İzmir Başsavcılığınca talimat yolu ile alınan savunmasında; 29/06/2012 de verdiği savunma beyanında “… Hastanesinde çalıştığım esnada stajer olarak çalışan hemşire …’in … ve … isimli şahıslara buhar yolu ile verilmesi gereken ilacı damar yolu ile verildiğini farketmem üzerine doktorlara bilgi verdim. Rahatsızlanan çocukları yoğun bakıma aldık. Bu çocuklar 48 saat yoğun bakımda kaldıktan sonra tekrar servise alındı. Görevi kötüye kullanma suçunu kabul etmiyorum” diyerek kendini savunduğu; ancak 30/09/2013 tarih ve B.03. 1. ATK.0.06.00.03-101.01.02-12/77798/10318 sayılı adli tıp raporu sonuç bölümünde; “…uygulamanın tıp kurallarına uygun olmadığı, stajer hemşirenin bu işlemi sorumlu hemşirenin yanında ve gözetiminde uygulaması gerektiği …” belirtildiği, sanıkların stajer hemşire ile birlikte çalıştığı, stajer hemşire verdiği beyanda;” …. Doz ayarlamasını biz bilmediğimizden görevli hemşireler doz ayarlamasını yaparak enjektörleri bana verdiler. Ben de gidip iki ayrı çocuğa uygulamayı yaptım… Enjektörlere hemşireler tarafından atrovent ventolin ve pulmikort çekmiş olduğunu söyleyince hemen durumu hemşirelerle paylaştık. Çocukları gözlem altına aldılar, yoğun bakıma aldılar…. Damar yolu ile uygulanacak ilaçlardan olduğunu sanmıştım bu ilaçlar enjektöre çekilmiş olarak verildi. Ben de ‘yapayım mı?’ deyince görevli hemşire ‘yap’ dedi. Bu şekilde uygulamayı yaptım…” dediği, böylece sanıkların gözetiminde ve kendi sorumluluklarında çalışıp staj yapan stajer hemşire …’in kendileri tarafından hazırlanan iğnenin mağdurlara damar yolu ile yapıldığı stajerin yapayım mı diye sormasına karşılık yap dedikleri, enjekte yapılırken de stajerin yanında bulunmaları gerekirken yanında bulunmadıkları, böylece görevlerini ihmal ederek katılanların mağduriyetine sebebiyet verdikleri anlaşılmıştır.

Her ne kadar sanıklar aşamalardaki savunmalarında üzerlerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlemediklerini iddia etmiş iseler de;

03/11/2011 tarihinde sanıklardan …’nin nebülüzetörle verilmesi gereken ilaçlardan sorumlu servis hemşiresi olduğu … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Servisine, 2008 doğumlu …’nin annesi nezaretinde nefes alma sorunuyla başvurduğu, bronşit teşhisiyle hastaneye yatırıldığı, 2008 doğumlu …’ın da 20/11/2011 tarihinde yine aynı şikayet ve teşhisle …’nin odasına yatışının yapıldığı, sanık …’in de anılan odadan sorumlu hemşire olduğu, İnegöl Sağlık Meslek Lisesi stajyer öğrencisi …’ın 25/11/2011 tarihinde Ventolin ve Pulmicort isimli ilaçları …’ye, Atrovent, Ventolin ve Pulmicort isimli ilaçları ise …’a nebülüzetörle verilmesi gerekirken intrevenöz olarak yaptığı, yanlışlık fark edildiğinde hastalardan …’nin doktorunun izinli olması sebebiyle gelen servis doktorunun muayenesi üzerine, gözlem altında hastanede tutulmasına karar verildiği, …’ın doktorunun muayenesinin ardından taşikardi bulguları sebebiyle yoğun bakıma alındığı, neticeten …’ın 29/11/2011’de, …’nin 28/11/2011 tarihinde taburcu edildiği ancak eylem sebebiyle katılanların basit tıbbi müdahale ile yaralandıkları olayda;

Dosya içerisinde mevcut katılan … ve … hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2 ve 3. İhtisas Kurulları tarafından düzenlenmiş raporlarda ”Stajyer hemşire … tarafından nebulizatöre uygulanması gereken ventolin pulmikort atrovent ilaçlarının damar yolundan uygulandığı, uygulamanın tıp kurallarına uygun olmadığı, stajyer hemşirenin bu işlemi sorumlu hemşirenin yanında ve gözetiminde uygulaması gerektiği, ancak tek başına uyguladığının dosya kapsamından anlaşıldığının” belirtildiği,

Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce soruşturma izni hususunda ön inceleme yapması için görevlendirilen Bursa Devlet Hastanesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. …tarafından düzenlenen ön inceleme raporunda ”Stajyer öğrencilerin, hastalara tedavi uygulamaları sırasında hemşirelerin gözetiminde ve birlikte uygulama yapılması gerektiği, ilaçların hazırlanması sırasında bir hastanın tüm ilaçlarının üzerine tek etiket değil, ayrı etiketlerin yapıştırılarak, hasta adı, oda ve yatak no, uygulama yolu ile ilacın adını yazılması ve öğrencilerin bu hususta bilgilendirilmesi gerektiğinin” bildirildiği,

Sanık … yönünden yapılan değerlendirmede; Enjeksiyonları hatalı şekilde uygulayan stajyer öğrenci …’ın aşamalarda enjeksiyon üzerinde ilacın ismi ve uygulama yolu bulunmadığını beyan ettiği, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhemşire yardımcısı…tarafından hazırlanan inceleme raporunda da, olaydan hemen sonra yapılan incelemelerde enjektörlerin üzerinde ilaç isimlerinin yazmadığı, nebul tedavileri diğerlerinden ayıracak bir sistemin uygulanmadığına değinildiği dolayısıyla sanıklardan hemşire …’nin görev tanımında bulunan nebülüzetörle verilmesi gereken ilaçları hasta adı, oda ve yatak no, uygulama yolu ile ilacın adını yazarak, hastaların tüm ilaçlarına ayrı ayrı etiket yapıştırarak hazırlaması gerekirken, görevini uygun bir şekilde yapmaması sebebiyle üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediği sabit görülmüştür.

Sanık … yönünden yapılan değerlendirmede; Sanık …’in katılanların tedavi gördüğü odadan sorumlu hemşire olduğu, stajyer öğrenci …’ın uygulamalarını denetlemesi gerektiği, sorumlu olduğu odada yapılan tedavi ve müdahaleleri kontrol etme yükümlülüğü bulunan sanığın, görevini uygun bir şekilde yapmadığının anlaşılması sebebiyle üzerine atılı görevi kötüye kullanma suçunu işlediği sabit görülmüştür.

Her ne kadar sanıklar … ve … hakkında katılanlar … ve …’ye yönelik taksirle yaralama suçundan cezalandırılmaları istemiyle mahkememize kamu davası açılmış ise de: Yerleşik Yargıtay Kararlarına göre sanığın tıp kurallarına uygun olmayan eylemi ile meydana gelen netice arasında uygun illiyet bağının kurulması halinde eylemin taksirle yaralama veya taksirle öldürme suçuna vücut vereceği, illiyet bağının bulunmaması halinde ise eylemin TCK’nın 257. maddesinde düzenlenen görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, aynı eylem nedeniyle hem taksirle yaralama veya öldürme suçundan, hem de görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet kararı verilemeyeceği, sanıkların eylemleri ile katılanların yaralanmaları arasında uygun illiyet bağı bulunamadığı, bu itibarla sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyetlerine karar verildiği, yerleşik Yargıtay içtihatları gözetilerek sanıkların üzerine atılı taksirle yaralama suçu yönünden ayrı ayrı hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.”

Biçimindeki gerekçe ile sanıklar hakkında görevi kötüye kullanma suçundan mahkumiyet, taksirle yaralama suçundan hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

2. Bursa Valiliği İl İdare Kurulu Müdürlüğünce soruşturma izni hususunda ön inceleme yapması için görevlendirilen Bursa Devlet Hastanesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakkı …tarafından düzenlenen 09.01.2012 tarihli ön inceleme raporunda ”Stajyer öğrencilerin, hastalara tedavi uygulamaları sırasında hemşirelerin gözetiminde ve birlikte uygulama yapılması gerektiği, ilaçların hazırlanması sırasında bir hastanın tüm ilaçlarının üzerine tek etiket değil, ayrı etiketlerin yapıştırılarak, hasta adı, oda ve yatak no, uygulama yolu ile ilacın adını yazılması ve öğrencilerin bu hususta bilgilendirilmesi gerektiği” bildirilmiştir.

3. Sanıklar hakkında 4483 sayılı Kanun gereğince gerekli soruşturma izni alınarak soruşturmaya devam olunmuştur.

4. Sanık … aşamalarda, stajyer hemşirelerden kliniğin sorumlusunun hemşiresi … olduğunu, yapılacak olan iğnelere, ilacın ismi, veriliş dozu, saati, veriliş yolunun barkoda yazıldığını, kimseden yetki almadan kendi insiyatifiyle mağdurların ilaçlarını uygulayan stajyer hemşirenin olayın meydana gelmesinde kusurlu olduğunu, kendisinin suçlamayı kabul etmediğini ileri sürmüştür.

5. Sanık … aşamalarda, o günkü sabah mesaimde oyun çocuğu servisinde yatmakta olan hastaların saat 10:00 tedavilerinde uygulanacak olan nebülüze inhale ilaçları o gün serviste stajyer olarak çalışmak üzere gelen 2 stajyer hemşireyle (… ve …) beraber ordırlarındaki dozlara göre plastik enjektörlere çektiklerini, bu sırada yaptığı işlemlerle ilgili stajyer hemşirelere gerekli bilgiyi ve eğitimi de verdiğini, nebülüze ilaçları enjektöre çektikten sonra, her bir hastanın ihtiyacı olan tedaviye ait enjektörleri iğne uçlarını çıkartıp kilitli poşetlere koyup üzerlerine etiketlendirme yaparak tedavi tepsisine koyduğunu, bu işlem bittikten sonra servise yatırılmak üzere gönderilen ateşli bir hastanın yatışıyla ilgili işlemleri yapmak üzere tedavi odasından ayrıldığını, kendisinin servis hemşiresi olduğunu, hastalardan ve öğrencilerden sorumlu olmadığını, stajyer hemşireye talimat vermediğini, suçlamayı kabul etmediğini ileri sürmüştür.

6. Dosya içerisinde mevcut katılan … ve … hakkında Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3.İhtisas Kurulu tarafından düzenlenmiş 30.09.2013 tarihli raporda ”Stajyer hemşire … tarafından nebulizatöre uygulanması gereken ventolin pulmikort atrovent ilaçlarının damar yolundan uygulandığı, uygulamanın tıp kurallarına uygun olmadığı, stajyer hemşirenin bu işlemi sorumlu hemşirenin yanında ve gözetiminde uygulaması gerektiği, ancak tek başına uyguladığının dosya kapsamından anlaşıldığı, tıbbi belgelere göre uygulama neticesi küçükte zarar meydana gelmemiş olduğu” belirtilmiştir.

7. … Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhemşire yardımcısı…tarafından hazırlanan 27.12.2011 tarihli inceleme raporunda, ”olaydan hemen sonra yapılan incelemelerde enjektörlerin üzerinde ilaç isimlerinin yazmadığı, nebul tedavileri diğerlerinden ayıracak bir sistemin uygulanmadığına” değinilmiştir.

IV. GEREKÇE
A) Katılanlar Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden
03.11.2011 tarihinde sanıklardan …’nin nebülüzetörle verilmesi gereken ilaçlardan sorumlu servis hemşiresi olduğu … Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Servisine, 2008 doğumlu …’nin annesi nezaretinde nefes alma sorunuyla başvurduğu, bronşit teşhisiyle hastaneye yatırıldığı, 2008 doğumlu …’ın da 20.11.2011 tarihinde yine aynı şikayet ve teşhisle …’nin odasına yatışının yapıldığı, sanık …’in de anılan odadan sorumlu hemşire olduğu, İnegöl Sağlık Meslek Lisesi stajyer öğrencisi …’ın 25.11.2011 tarihinde Ventolin ve Pulmicort isimli ilaçları …’ye, Atrovent, Ventolin ve Pulmicort isimli ilaçları ise …’a nebülüzetörle verilmesi gerekirken intrevenöz olarak yaptığı, yanlışlık fark edildiğinde hastalardan …’nin doktorunun izinli olması sebebiyle gelen servis doktorunun muayenesi üzerine, gözlem altında hastanede tutulmasına karar verildiği, …’ın doktorunun muayenesinin ardından taşikardi bulguları sebebiyle yoğun bakıma alındığı, neticeten ….’ın 29.11.2011’de, …’nin 28.11.2011 tarihinde taburcu edildiği olaya ilişkin mahkemenin kabul ettiği olay ve olgularda bir isabetsizlik görülmemiştir.

B) Sanık … Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
Sanığın katılanların tedavi gördüğü odadan sorumlu hemşire olduğu, stajyer öğrenci …’ın uygulamalarını denetlemesi gerektiği, sorumlu olduğu odada yapılan tedavi ve müdahaleleri kontrol etme yükümlülüğü bulunduğu gözetildiğinde mahkemece yapılan kusur tayininde hukuka aykırılık yer almamaktadır.

C)Sanık … Müdafiinin Temyiz Sebepleri Yönünden
1. Enjeksiyonları hatalı şekilde uygulayan stajyer öğrenci …’ın aşamalarda enjeksiyon üzerinde ilacın ismi ve uygulama yolu bulunmadığını beyan ettiği, … Eğitim ve Araştırma Hastanesi başhemşire yardımcısı…tarafından hazırlanan inceleme raporunda da, olaydan hemen sonra yapılan incelemelerde enjektörlerin üzerinde ilaç isimlerinin yazmadığı, nebul tedavileri diğerlerinden ayıracak bir sistemin uygulanmadığına değinildiği gözetildiğinde sanığın görev tanımında bulunan nebülüzetörle verilmesi gereken ilaçları hasta adı, oda ve yatak no, uygulama yolu ile ilacın adını yazarak, hastaların tüm ilaçlarına ayrı ayrı etiket yapıştırarak hazırlaması gerekirken, görevini uygun bir şekilde yapmadığının anlaşılması karşısında mahkemece yapılan kusur tayininde hukuka aykırılık yer almamaktadır.

2. Katılanların zarar gideriminin gerçekleşmediği dikkate alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmamasına dair mahkemenin takdirinde isabetsizlik bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa 21. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.05.2022 tarihli ve 2021/693 Esas, 2022/409 Karar sayılı kararında sanık … müdafii, sanık … müdafii, katılanlar vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2023 tarihinde karar verildi.