YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9707
KARAR NO : 2023/2450
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/782 E., 2022/639 K.
SUÇ : 2863 sayılı Kanun’a aykırılık
KARAR : Yargılamanın yenilenmesi talebinin reddi ile hükmün onanması
Hükümlü hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.04.2013 tarihli ve 2012/96 Esas, 2013/293 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan, 2863 sayılı Kanun’un 65 inci maddesinin (b) bendi, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları, 58 inci maddesinin altıncı ve yedinci fıkraları, 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 6 ay hapis ve 5000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına, karar verilmiştir.
2. İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 10.04.2013 tarihli ve 2012/96 Esas, 2013/293 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 30.04.2015 tarihli ve 2014/4975 Esas, 2015/7110 Karar sayılı kararı ile, “14/04/2008 tarihli yapı tatil zaptları ile uygulanan mühürleme işlemine rağmen suça konu taşınmazlardaki inşai faaliyetlerin sürdürülmesi nedeniyle “mühür bozma” suçu yönünden zamanaşımı süresi içerisinde gereğinin takdir ve ifası mümkün görülerek yapılan incelemede; İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 17/12/2002 tarih ve 10168 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan, tapuda İzmirspor Gençlik Kulübü Derneği adına kayıtlı taşınmazların, sanığın müdürlüğünü yaptığı şirket tarafından kiralanmak suretiyle kullanıldığı, Balçova Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevlilerince yapılan kontrollerde, bahse konu taşınmazlarda izinsiz inşai müdahalelerde bulunulduğu belirlenerek, her bir taşınmaz için 14/04/2008 tarihli üç ayrı yapı tatil zaptı düzenlenip mühürleme işlemi uygulandığı, yapı tatil zaptlarının, şirket ortağı ve 28/10/2009 tarihinden itibaren şirket müdürü olup, hakkında aynı suçtan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen Sinan Aksakal’a bırakıldığı, daha sonra, kuruluş aşamasında şirket müdürü seçilip, hakkında aynı tür karar verilen Volkan Aksakal tarafından şirket adına 30/06/2008 tarihli dilekçe ile Koruma Bölge Kuruluna başvurularak, kira konusu taşınmazlarda yapılacak imalatlar için izin verilmesinin istendiği, İzmir I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce 14/07/2008 tarihli cevabi yazı ile, isteme konu taşınmazların da içinde bulunduğu bölgenin 3. derece doğal sit alanı olduğu belirtilerek, istemin değerlendirilebilmesi için birtakım bilgi ve belgelerin iletilmesi gerektiğinin bildirildiği, ancak, sözü edilen yazı gereğinin şirket yetkilileri tarafından yerine getirilmediği; 14/05/2009 ve 14/12/2009 tarihli iddianameler ile sanık hakkında, 14/04/2008 tarih, 14 –15 sayfa numaralı yapı tatil zaptlarında belirtilen eylemler nedeniyle iki ayrı dava açıldığı, anılan davalar birleştirilerek yürütülen yargılama devam ederken, 02/09/2010 tarihinde Balçova Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü görevlilerince gerçekleştirilen kontrolde, daha önce tespit edilen imalatların tamamlandığı ve ilaveten yeni imalatlar yapıldığı belirlenerek, ikinci kez mühürleme işlemi uygulandığı, 14/04/2008 tarih, 16 sayfa numaralı ve 02/09/2010 tarih, 5 sayfa numaralı yapı tatil zaptlarına dayanılarak da sanık hakkında 17/09/2010 tarihli iddianame ile dava açıldığı, sözü edilen davanın, 12/10/2010 tarihli birleştirme kararıyla ana dosya ile birleştirildiği, dosya içerisinde mevcut 16/05/2012 tarihli bilirkişi raporunda, suça konu taşınmazlar üzerinde bulunan tüm kapalı alanların bitmiş, kullanılır halde olduğunun belirtildiği; 14/04/2008 tarihli yapı tatil zaptlarının düzenlenmesinden sonra şirket ortağı Volkan Aksakal tarafından yapılan müracaat üzerine Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğünce, gerçekleştirilmek istenen imalatlara ilişkin yol ve yöntemin cevabi yazı ile şirket adına adı geçene bildirildiği, kaldı ki sanığın 24/03/2009 tarihinde Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifadede, bölgenin sit alanı olduğunu bildiğini söylediği, dolayısıyla, kuruluşundan itibaren şirket müdürü sıfatıyla temsil yetkisini haiz olan sanığın, bölgenin niteliğini ve kira konusu taşınmazlar üzerinde izin alınmaksızın inşai – fiziki müdahalede bulunulamayacağını bildiği halde kararlılıkla eylemine devam ettiği, 14/04/2008 tarihli yapı tatil zaptları, 14/05/2009 ve 14/12/2009 tarihli iddianameler ile dava konusu edilip hukuki kesinti gerçekleştikten sonra, 02/09/2010 tarihli tutanağa yansıyan müdahaleleri gerçekleştiren sanık hakkında, suç kastının yoğunluğu dikkate alınıp temel hapis cezası asgari hadden uzaklaşılmak suretiyle belirlenerek iki kez mahkumiyet hükmü tesisi gerektiği gözetilmeksizin, suçun zincirleme şekilde işlendiği kabul edilerek eksik ceza tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış olup; suç tarihi itibariyle Balçova Belediye Başkanlığı veya İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı bünyesinde faaliyette olan koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmadığı gibi, hükümden sonra, 11/10/2013 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun’un 65/1 maddesinde “izinsiz inşai ve fiziki müdahalede bulunma” suçunun unsurları ve ceza miktarı yönünden sanık lehine bir değişiklik olmadığı değerlendirilerek, tebliğnamedeki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.” gerekçesiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.
3. Hükümlü müdafii tarafından yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunulmuş olup, mahkemece 13.08.2020 tarihli ek karar ile istemin kabulüne karar verilerek, duruşma açılmıştır.
4. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 25.11.2022 tarihli ve 2022/140228 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Hükümlü müdafiinin temyiz isteği;
1.Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2.Bilirkişi raporunun yeterli olmadığına,
3.İzmir Büyükşehir Taslak Plan önerisine göre dava konusu yerin Ticaret Alanı ve Turizm Tesis Alanı olarak belirlenen alanda kaldığına,
4.Hükümlünün 2863 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan değil, imar kirliliğine neden olma suçundan yargılanması gerektiğine,
5.Hükümlünün beraatine karar verilmesi gerektiğine,
İlişkindir.
III. GEREKÇE
Mahkemece yargılamanın yenilenmesi talebini kabulü ile yeniden duruşma yapılmasına karar verildiği, hükümlü müdafiinin ileri sürdüğü hususların irdelenmesi amacıyla ilgili yerlere müzekkere yazıldığı ve mahallinde 10.09.2021 tarihinde yeniden keşif icra edildiği, keşif neticesinde alınan 29.11.2021 tarihli beş kişilik bilirkişi heyeti raporu ile, hükümlü müdafii tarafından ileri sürülen itirazların incelendiği, hükümlü müdafii tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının da raporda irdelendiği, alınan beş kişilik bilirkişi heyeti raporunun, ayrıntılı, teknik verilere dayalı, denetime elverişli, tüm dosya kapsamını ve itirazları irdeler nitelikte olduğu anlaşılmakla, yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile yeniden yapılan duruşma sonucunda, yargılanmanın yenilenmesini gerektirir bir neden bulunmadığının, dava dosyası kapsamına uygun ve gerekçeleri denetime imkân verecek şekilde tutanaklara yansıtılarak mahkemece kabul ve takdir kılınan önceki hükmün onaylanmasına dair kararda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesinin, 08.09.2022 tarihli ve 2021/782 Esas, 2022/639 Karar sayılı kararında hükümlü müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden hükümlü müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.