YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9672
KARAR NO : 2023/2252
KARAR TARİHİ : 20.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden kurulan mahkûmiyet
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2020 tarih ve 2019/915 esas ve 2020/291 karar sayılı kararı ile; sanık hakkında tehdit suçundan 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi gereğince beraat; kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 53 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları ile 58 inci maddesi gereğince 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
2. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 07.09.2021 tarihli ve 2020/1965 E. 2021/2046 K. sayılı kararı ile; sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik sanık tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın kaldırılarak sanığın 5237 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 86 ncı maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla, 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) bendi, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 17.11.2022 havale tarihli ve 2021/119239 sayılı, temyiz isteminin esastan reddi ile hükmün onanması görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık …’nun Temyiz İsteği;
1. Olayın kazaen meydana geldiğine, suçsuz olduğuna ve beraat kararı verilmesi talebine,
2. Mağduriyetinin giderilmesini ve lehine olan hükümlerin uygulanması gerektiğine,
ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.Finike Asliye Ceza Mahkemesinin 23.06.2020 tarih ve 2019/915 esas ve 2020/291 karar sayılı kararı ile;
“…27.07.2019 tarihinde sanığın aynı ikamette birlikte kaldıkları annesi olan mağduru aralarında çıkan tartışma sonucu mağdura vurması üzerine mağdurun dengesini kaybederek yere düşmesi nedeniyle yaralanmasına sebep olduğu ileri sürülerek sanığın “üstsoya karşı vücudunda kemik kırığı olacak şekilde yaralama” suçunu işlediğinden bahisle TCK’nın 86/1-3.a, 87/3, 53, 58. maddeleri uygulanmak suretiyle cezalandırılması talebiyle açılan kamu davasında; Sanık kollukta alınan ifadesinde; alkolden dolayı sinirli olduğunu, sinirle kalktığında annesi kapının yanında olduğu içi omzuna hızlıca çarptığını ve annesinin yere düştüğünü belirterek suçlamayı kabul etmemiş; mahkeme huzurunda ise oğlunun kendisini ittiği için annesine çarptığını beyan ederek suçlamayı kabul etmediğini yinelemiştir. Mağdur kolluk aşamasında alınan beyanında; oğlu olan sanığın kendisine vurduğunu ve darbenin etkisiyle yere düştüğünü belirtmiş mahkeme huzurunda ise; oğlu ile torunu arasında itişme olduğunu o sırada yere düştüğünü, oğlu olan sanığın kendisini darp etmediğini belirtmiştir. Tanık … ise; babası üzerine yürüyünce olay yerinden kaçtığını, döndüğünde ise nenesinin yerde olup ağladığını, babasının yaptığını söylediğini belirtmiştir. Mağdur hakkında 22.07.2019 tarihinde geçici adli muayene raporu tanzim edilmiş ve kati rapor mahkememizce hastaneden istenmiş ve Finike Devlet Hastanesi tarafından 07.04.2020 tarihinde tanzim edilen hüküm kurmaya elverişli kati raporda; mağdurun yaralanmasının; “sol kalça organının işlevinde sürekli zayıflamaya neden olduğu, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, sol kalçadaki kırığın hayati fonksiyonlara etkisinin 4 (dört) derece olduğu ve yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez olduğu belirtilmiştir. Her ne kadar sanık aşamalardaki savunmasında atılı suçlamayı kabul etmemiş, mağdurda kollukta oğlu olan sanığın kendisini darp ettiğine ilişkin beyanından mahkeme huzurunda vazgeçmiş ise de; mağdur hakkında tanzim edilen adli muayene raporunun mağdurun kollukta olayın sıcaklığıyla vermiş olduğu beyanla örtüştüğü ve olay anında tanık olan mahkememizce de olayı samimi bir şekilde doğru olarak yansıttığı değerlendirilen tanık …’ın darp sonrası yere düşen nenesinin ağladığını ve babasının yaptığını içeren aktarımı beraber değerlendirildiğinde; sanığın savunmasının hayatın olağan akışına aykırı ve maddi gerçeği yansıtmaktan ziyade atılı suçtan kurtulmaya yönelik olduğu, mağdurun mahkemedeki anlatımının ise oğlu olan sanığı koruma içgüdüsüyle dile getirildiği; adli muayene raporuyla uyumlu mağdurun olayın sıcaklığıyla vermiş olduğu ifadeye üstünlük tanınmasının şüpheye mahal bırakmayacak şekilde net olduğu kanaatine varılmıştır. Ulaşılan bu kanaat doğrultusunda; Sanık …’nun annesi olan mağduru darp etmek suretiyle, üzerine atılı kasten yaralama suçunu işlediği hususu dosya kapsamı itibariyle sabit olduğundan eylemine uyan TCK’nın 86/1. maddesi gereğince suçun işleniş şekli ve kastın yoğunluğu, meydana gelen sonuç ve tehlikenin ağırlığı nazara alınarak (suçu hem üstsoya karşı hem de yaşı itibariyle beden bakımından kendisini savunamayacak durumda olan annesine karşı işlemiş olması aynı zamanda annesi olan mağdurda kemik kırığına neden olması ve TCK’nın 87/2-a ile 87/3. maddelerinin aynı anda bulunması durumlarında 87/3’ten ayrıca arttırım yapılmadan alt sınırdan uzaklaşma nedeni yapılması göz önüne alınarak) takdiren alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılması yoluna gidilmiş, üzerine atılı suçu üstsoya karşı işlemiş olduğu anlaşıldığından TCK’nın 86/3-a maddesi gereğince verilecek ceza yarı oranında arttırılmış, eylemi sonucu mağdurda duyularından ve organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına neden olduğu anlaşıldığından cezası TCK’nın 87/1-a maddesi gereğince 1 kat arttırılmış, sanığın geçmişi, belirlenen olumsuz kişilik özellikleri, suçun öncesi ve sonrasındaki davranışları, cezanın uyarma amacı doğrultusunda umulan yarar ve varılan kanaate göre tahfif sebeplerinin oluşmadığı anlaşıldığından takdiren TCK’nın 62. maddesinin uygulanmamış…” gerekçesiyle sanığın kasten yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi, 87 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 53 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkraları ile 58 inci maddesi gereğince 6 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiş olup, bu karara karşı sanığın istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır.
2. Suç tarihinde sanığın aynı ikamette birlikte kaldıkları annesi olan mağdur ile tartıştıkları, sanığın annesi olan mağdura vurması üzerine mağdurun dengesini kaybederek yere düşmesi sonucu vücudunda 4. derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebep olduğu anlaşılmıştır.
3. Mağdurun yaralanmasına ilişkin raporlardan; Finike Devlet Hastanesinin 27/07/2019 saat 14.00 tarih ve 4657766 rapor nolu Genel Adli Muayene Raporu ile; mağdur …’nun yapılan muayenesinde pelvis sol ilrak kanatta ödem mevcut olduğu, tetkiklerde fermur proksimal uçta fraktür mevcut (sol) olduğu, mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu, kati raporun ortopedi Uzmanı tarafından verileceği,
Finike Devlet Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. … tarafından tanzim edilen 26/08/2019 tarih ve 90873527/299 sayılı raporu ile; mağdur …’nun yapılan muayenesinde, sol kalça hareketlerinin ağrılı olduğu, hastanın basamadığı, grafide sol kalça kırığı mevcut olduğu, hastanın opere edildiği, kişide meydana gelen yaralanmanın hayati tehlike yaratmayan ancak basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu, kişide kırığa sebep verdiği ve kırığın hayati fonksiyonlara etkisinin ağır olduğu, kalıcı fonksiyon kaybı ve sakatlık açısından 6 ay sonra tedavi bittikten sonra görüş bildirilebileceği,
Finike Devlet Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. … tarafından tanzim edilen 09/03/2020 tarih ve 90873527/299 sayılı raporu ile; mağdur …’nun yapılan muayenesinde, sol kalça posteriorda eski operasyon skarı mevcut olduğu, Walker (yürüteç) ile zorlukla yürümekte olduğu, grafide sol kalçada parsiyal mevcut olduğu, hastada kırığa bağlı yürümede kalıcı güçlük mevcut olduğu, hastanın fizik tedavi ve rehabilitasyon ihtiyacı olduğu,
Finike Devlet Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. … tarafından tanzim edilen 07/04/2020 tarih ve 90873527/299 sayılı raporu ile; mağdur …’nun yapılan muayenesinde, sol kalça organının işlevinde sürekli zayıflama mevcut olduğu, yaşamını tehlikeye sokan bir durum olmadığı, duyu yada organlarda işlev yitirmesi olmadığı, ancak işlev zayıflaması olduğu (sol kalça organı), sol kalça intertrokanterik kırığın hayat fonksiyonlarındaki etkisinin 4 (dört) derece olduğu, mağdurun yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemez nitelikte olduğu, Finike Devlet Hastanesinin 27/07/2019 tarihli mağdur …’nun yapılan muayenesinde “pelvis sol ilrak kanatta ödem mevcut tetkiklerinde fermur proksimal uçta fraktür mevcut (sol) BTM ile giderilemez, ortopedi uzmanına danışılarak yatış verildiği”,
Finike Devlet Hastanesinde Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı olarak görev yapan Op. Dr. … tarafından tanzim edilen 26/08/2019, 09/03/2020 ve 07/04/2020 tarihinde düzenlenmiş raporlar, yaralandığının bildirildiği görülmüştür.
4. Olayın tanıkları F.B. ve H.B.’nin anlatımları ile sanığın 1,13 promil alkollü olduğuna ilişkin alkolmetre çıktısı, doktor raporları, 6284 sayılı Kanun kapsamında aile içi ve kadına karşı şiddet olayları kayıt formu ve tutanaklar dava dosyasında mevcuttur.
5. Sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği ve savunmasında, “…Olay günü kardeşimin anneme bağırması üzerine uyandım, yanlarına gittim, ben de anneme bağırdım neden bağırışıyorsunuz diye, ardından oğlum geldi, bağırdığım için bana kızdı o da bana bağırmaya başladı, elimde çaydanlık vardı anneme çay koyacaktım, oğlum iki kolumu tuttu ve kolunu bırakırsam çayı üstüme dökersin dedi, ben annemi tehdit etmedim, annemi darp etmedim, sadece anneme karşı şunu yaptım, sinirden elimdeki su şişesini yere vuracakken su şişesi elimden kaydı ve annemin yüzüne geldi, kendisinden de özür dilerim… Elimde çaydanlık varken oğlum beni ittiği için ben de anneme çarptım, çarptığımın da farkında değilim, çaydanlığı koydum, annem “Allah, ayağım” dedi…” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
6. Sanığın annesi mağdur …’nun soruşturma aşamasında alınan ifadesinde özetle; olay günü alkollü vaziyette olan oğlu sanık ile tartıştıklarını, sanığın üzerine yürüdüğünü, elinde sıcak kaynar su olduğunu, küfür ederek oğlunun kendisine vurduğunu, darbenin etkisi ile kendinin yere düştüğünü, bu esnada oğlunun vurmaya devam ettiğini, oğlundan şikayetçi olduğunu beyan ettiği, soruşturma aşamasında 18.10.2019 tarihinde verdiği ek ifade tutanağında da, oğlu sanık ile aralarında arbede olduğunu yere düştüğünü, düşmeden dolayı kalçasının kırıldığını, sanığın kendisine küfür ve hakarette bulunmadığını sadece üzerine çaydanlıktaki suyu dökerim dediğini beyan ettiği ancak yargılama aşamasında alınan ifadesinde;
“…Olay günü oğlum kahvaltı yaparken yanımıza geldi, bana da çay koyun dedi, öncesinde ben kızımla tartışmıştım, …’de gelip kızınca onunla biraz tartıştık, ardından … eline çaydanlığı aldı, bana çay katacaktı, o sırada torunum … geldi, oğlumun çayı bana dökeceğini düşündüğü için … ile … arasında itişme yaşandı, o sırada ben de yere düştüm, oğlum beni tehdit etmedi, beni darp etmedi, şikayetçi değilim, davaya katılmak istemiyorum…” şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir.
7. Mağdur …’nun temyiz aşamasında 30.01.2022 tarihinde vefat ettiği tespit edilmiştir.
8. Sanık …’e ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
1. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 07.09.2021 tarihli ve 2020/1965 E. 2021/2046 K. sayılı kararı ile;
“…Sanık …’nun 27/07/2019 tarihinde saban 08:30 civarında alkollü vaziyette annesinin ikamet ettiği daireye gelerek onunla tartışıp küfür edip uygunsuz davranışlarda bulunduğu, mağdurun da sanığa karşılık vermesi üzerine sanığın suç tarihinde rahatsız olan 67 yaş içindeki annesine vurmak ve ittirmek suretiyle onun düşme sonucu sol kalçasında Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 07/06/2021 tarihli raporunda belirtildiği üzere duyularından veya organlarından birinin işlevini yitirilmesi niteliğinde yaralanmasına sebebiyet verdiği, Aşırı alkollü olan sanığın daha önceden rahatsızlıklarını ve yaşlı olduğunu bildiği annesine vurması ve ittirmesine bağlı olarak, mağdurun düşmesi sonucu amaçlamadığı beklenmedik neticelerin ortaya çıkabileceğini öngörebilecek durumda olduğu bu nedenle; Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile 1. Ceza Dairesi ve 12. Ceza Dairesinin ictihatları ışığında, sanığın TCK’nın 86/2 maddesi kapsamında kalan ittirme eylemi nedeniyle ortaya çıkan ağır neticeden kasten hareket ettiğinin kabulü mümkün olmasa da, sanığın amaçladığından daha farklı ağır sonuçlar doğuran eylemi nedeniyle TCK’nın 23/1, 86/2 maddeleri yollamasıyla, bilinçli taksir altında nitelikli yaralanma olarak değerlendirilmesi gerekip, şahsi şikayete bağlı olmayan, TCK’nın 89/1, 89/3-b, 22/3 maddeleri kapsamındaki taksirli yaralama suçunun oluştuğu,
Her ne kadar sanık hakkında TCK’nın 23/1 ve 86/2 maddesi yollamasıyla TCK’nın 89/1 ve 89/3-b maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü kurulsa da sanığın eyleminin temelinin TCK’nın 23/1, 86/2 ve 86/3-a maddesine dayalı olması nedeniyle belirtilen olay nedeniyle uzlaşma hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı sonucuna ulaşılmış, Tüm bu nedenlerle dairemizce usul ve yasaya uygun olmadığı sonuca ulaşılan yerel mahkeme hükmüne yönelik istinaf isteminin kabulü ile sanık hakkında, nitelikli kasten yaralama suçundan kurulmuş; mahkumiyet hükmünün CMK’nın 280/2 maddesi uyarınca kaldırılmasına ve sanığa ek savunma hakkı tanınmak suretiyle, eylemine uyan TCK’nın 89/1, 89/3-b, 22/3 maddeleri uyarınca aşağıdaki şekilde cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kararın kaldırılarak sanığın 5237 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 86 ıncı maddesinin ikinci fıkrasının yollamasıyla, 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (b) bendi, 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası gereğince 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
2. İstinaf incelemesi aşamasında alınan Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığının 07.06.2021 tarihli adli rapor içeriğine göre, mağdur …’nun yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğunun bildirildiği görülmüştür.
3. Sanık …’nun Bölge Adliye Mahkemesinde alınan savunmasında: “Ben annemle aynı binada altlı üstlü yaşıyoruz. Ben evin alt katında oturuyorum, üst katında ise babam ve kız kardeşim … birlikte kalıyor. Öte yandan ben ikinci evlilik yaptığım için oğlumda üst katta annemle beraber kalıyor. Olay günü ben alt katta iken yukardan gelen sesler üzerine aşağıdan yukarı çıktım, annemle kız kardeşim tartışıyordu ancak ben yukarı çıkıncaya kadar kız kardeşim çarşıya çıkmış. Ben yukarı çıktığımda annemle aramızda hiçbir şekilde darp, küfür bir şey olmadı. Zaten benim elimde çaydanlık vardı, elimde çaydanlık varken nasıl anneme vurayım. Öte yandan biz annemle konuştuğumuz sırada oğlum beni kaktırdı. Bu sırada anneme çarptıysam bilemiyorum. Benim kendisine karşı hiçbir şekilde ne vurma ne de tehdit vari bir hareketim olmadı. Hakkımdaki cezaların kaldırılmasını istiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.
IV. GEREKÇE
Oluş ve dosya kapsamına göre; suç tarihinde sanığın aynı ikamette birlikte kaldıkları annesi olan mağdur ile tartıştıkları, sanığın annesi olan mağdura vurması üzerine mağdurun dengesini kaybederek yere düşmesi sonucu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı başkanlığının 07.06.2021 tarihli adli rapor içeriğine göre, mağdur …’nun yaralanmasının duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde yaralanmasına sebep olduğu olaya ilişkin mağdur …’nun 30.01.2022 tarihinde temyiz aşamasında öldüğü anlaşılmakla; sanığın eylemi ile ölüm arasında illiyet bağı olup olmadığı hususunda şüphe oluştuğundan, mağdur …’na ait hastane kayıtlarının tamamı dosya kapsamına alınarak, mağdura yapılmış ise otopsi evrakının ve tüm tedavi belgelerinin dosyaya getirtilmesi suretiyle Adli Tıp Kurumundan rapor alınması, illiyet bağı tespit edilmesi durumunda suç vasfının değişeceği ve sanığın hukuki durumunun buna göre belirlenmesi gerektiği anlaşıldığından, ilgili hususta gerekli araştırma yapılmadan hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 07.09.2021 tarihli ve 2020/1965 Esas, 2021/2046 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, sanığın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı gözetilmek suretiyle, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.06.2023 tarihinde karar verildi.