Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/9419 E. 2023/4872 K. 09.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9419
KARAR NO : 2023/4872
KARAR TARİHİ : 09.11.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/2020 E., 2022/570 K.
SUÇ : Taksirle Yaralama
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Esastan reddi ile hükmün onanması

İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Adıyaman 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.09.2020 tarihli ve 2018/417 Esas, 2020/434 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, ikinci fıkrasının (b) bendi, üçüncü fıkrasının (b) ve (e) bentleri ile 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 450 gün karşılığı adli para cezası ile cezalandırılmasına, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takdiren günlüğü 20,00 TL den paraya çevrilerek, 9.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin 3 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

2.Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 17.03.2022 tarihli ve 2020/2020 Esas, 2022/570 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekili ve sanık müdafiinin istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşmalı yapılan inceleme neticesinde aynı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca 300 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, olay anında kırmızı ışık ihlali yapılması ve katılana yaya geçidi üzerinde çarpması dikkate alınarak, sanığın kazayı bilinçli taksirle işlediğine kanaat getirilerek, aynı Kanun’un 22 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, takdiren temel cezanın 1/2 oranında artırılarak 450 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, katılanın sol böbreğinin alınarak organ kaybına neden olduğu, 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi uyarınca 1 kat artırılarak 900 gün adli para cezası…, 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 750 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına ve sanık lehine basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi uyarınca 1/4 oranında indirim yapılarak 562 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına , verilen adli para cezasının 5237 sayılı Kanun’un 52 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, takdiren günlüğü 20,00 TL dan paraya çevrilerek, neticeten 11.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve aynı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl süreyle sürücü belgesinin geri alınmasına karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 06.11.2022 tarihli ve 2022/87021 sayılı, hükmün esastan reddi ile onanması görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanık Müdafiinin Temyiz Sebebi
1.Bilinçli taksir koşullarının oluşmadığına,

2. Sürücü belgesinin 1 yıl süre ile geri alınması tedbirinin kaldırılmasına,

3. Katılanın beden muayenesi yapılmadan yaralanması ile ilgili rapor verildiğine,lişkindir.

B. Katılan Vekilinin Temyiz Sebebi
Verilen adli para cezasının 16 yaşında böbreğini kaybeden ve spor hayatı biten, ömür boyu tansiyon hastası olan, Katılanın mağduriyeti yanında çok yetersiz olduğuna, İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.”..sanığın sevk ve idaresinde bulunan aracı ile seyir halindeyken karşıdan karşıya geçmeye çalışan mağdura çarparak hayati tehlike oluşturacak, organlarından birinin işlevini sürekli kaybedecek, hayati fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyen kırık meydana gelecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, suçun uzlaştırma kapsamında yer alması nedeniyle dosyanın uzlaştırmacıya tevdi edildiği, reşit olmayan mağdurun kanuni temsilcilerinin maddi edim talebinde bulunduğu, ancak sanığın bunu karşılayamayacağını belirtmesi üzerine uzlaştırmanın sağlanamadığı, suçun işleniş şekli, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı ile sanığın kusur durumu nazara alınarak eylemine uyan TCK’nın 89/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına ve sürücü belgesinin TCK.nun 53/6. maddesi gereğince takdiren 3 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir…” şeklindedir.

2. Sanığın, alınan savunmasında ”… olay tarihinde Adıyaman istikametinden Altınşehir istikametine doğru ilerlediğim sırada migros kavşağında ışıkların yandığı esnada kavşağa biraz hızlı girmem nedeniyle aniden duramadım, önümde ışıklarda durmuş olan araca çarpmamak sağ tarafa direksiyonumu kırdım, ancak sağ tarafta önümde servis yolunda durmakta olan doblo marka aracın yüzünden geçen yayaları farketmedim ve aniden yolun karşı tarafına geçmekte olan mağdura çarptım, frene bastım ancak duramadım…” şeklinde savunmada bulunmuştur.

3. Katılan … beyanında “…olay günü babam ve kız kardeşim … ile birlikte Migros kavşağının olduğu yerde ışıklarda karşıdan karşıya geçmek üzereydik, araçlar durmuştu, önümüzde sol tarafımızda bir … vardı, bana çarpan … o aracın arkadasından aniden çıktı, bize yeşil yanmıştı, bu nedenle karşıya geçmek üzere hareketlenmiştik, arkadan gelen … bana ve babama çarptı, olay nedeniyle ben yaralandım, hastaneye kaldırıldım, böbreğimdeki ana damar zarar gördüğü için anjiyo oldum, halen daha tedavilerim devam etmektedir, Malatya iline tedavi olmak için gidip geliyorum, ayrıca kaza dolayısıyla böbreğimde rahatsızlık oldu bu nedenle de sürekli olarak tansiyonum yükselmektedir, bununla ilgili olarakta sürekli olarak ilaç kullanmaktayım, anıktan davacı ve şikayetçiyim, sanığın cezalandırılmasını talep ederim, kamu davasına katılma talebim vardır” şeklinde beyanda bulunmuştur.

4.Kovuşturma aşamasında 02/11/2018 tarihinde olay yerinde yapılan keşif sonrası trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 21/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; otomobil sürücüsü sanık …’in kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu, yaya katılan …’in ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği görülmüştür.

5.İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 10/06/2020 tarihli raporuna göre; “.. kişinin 26/08/2017 tarihinde meydana gelen trafik kazasında tıbbi belgelere göre sol böbrekten yaralandığı olayda, tedavi amaçlı embolizasyon yapıldığı, uygulanan tedavinin bir komplikasyonu olarak zaman içinde böbreği atrofiye olarak fonksiyonunu yitirdiği ve 2019 yılında nefrektomi (böbreğin ameliyatla çıkarılması) yapıldığı, bu nedenle trafik kazası ile böbreğin ameliyatla alınması arasında illiyet bağı bulunduğunun, bu yaralanmanın organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğunun belirtildiği görülmüştür…” şeklindedir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin gerekçesinde; “Olay tarihi olan 26/08/2017 günü saat 18:00 sıralarında sanık sürücü …’in sevk ve idaresindeki aracı ile Karayolları istikametine seyir halindeyken DSİ kavşağına geldiğinde kırmızı ışık ihlali yaparak karşıdan karşıya yaya geçidinden geçmek isteyen mağdur … Bereket ve katılan …’e çarpması sonucu, katılan …’in hayati tehlike oluşturacak, hayati fonksiyonlarını ağır (4) derecede etkileyen kırık meydana gelecek şekilde yaralanmasına ve kaza nedeniyle böbreği alınarak uzuv tatiline neden olduğu kazada keşif sonrası trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 21/11/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; otomobil sürücüsü sanık …’in kazanın oluşumunda ASLİ kusurlu olduğunun, yaya katılan …’in ise kusurunun bulunmadığının belirtildiği, olaya ilişkin olay anını gösteren video kamera görüntü kayıtlarının bulunduğu, sanığın önündeki aracın kırmızı ışıkta beklediği, ancak sanığın kendisinin gidişine göre sağa doğru manevra yaptığı, tam o sırada yaya geçidi üzerinde karşıdan karşıya geçen müştekiye ve diğer mağdura çarptığının açıkça görüldüğü, sanığın trafik işaret ve kurallarına uymadığı, kendisine kırmızı ışık yanmasına rağmen göz göre göre yaya geçidinden karşıya geçen yayalara çarptığı, sanığın bu şekilde kırmızı ışık ihlali suretiyle yaya geçidindeki yayalara çarpması şeklinde gerçekleştirdiği eyleminde neticeyi öngördüğü, nitekim yayaların araçlara kırmızı ışık yanması nedeniyle bu duruma güven duyarak yaya geçidini kullanarak karşıdan karşıya geçtikleri yerde herhangi bir yayaya ya da kendisine yeşil ışık yanan başka bir araca çarpabileceğini öngörmesi nedeniyle hem asli ve tam kusurlu hem de bilinçli taksirli hareketleriyle kazaya sebebiyet verdiği, bu şekilde sanığın üzerine atılı bilinçli taksirle organ kaybı oluşacak şekilde bir kişinin yaralanmasına sebebiyet vererek üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmıştır.

İlk derece mahkemesince TCK 89/1 maddesi uyarınca temel ceza belirlendikten sonra müştekinin hayati tehlike geçirecek ve kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanması nedeniyle temel cezayı TCK 89/2-b maddesi gereğince 1/2 oranında artırdığı, daha sonra organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde yaralanma nedeniyle cezanın TCK 89/3-b-e maddeleriuyarınca artırıldığı, taksirli suçlar yönünden yaralanmanın niteliğine göre artırım yapılırken nitelikli yaralanmanın en ağır halini düzenleyen madde uyarınca sadece TCK 89/3. Maddesinden ceza artırılması yoluna gidilmesi gerektiği halde TCK 89/2 maddesinden de cezanın artırılması usul ve yasaya aykırı olduğu, ayrıca sanık kırmızı ışık ihlali yaparak yaya geçidinden karşıya geçen katılana yaya geçidi üzerinde çarpması şeklinde gerçekleşen olayın neticeyi öngörme olarak değerlendirilip sanık hakkında ek savunma verilmek suretiyle TCK 22/3 maddesinde düzenlenen bilinçli taksir hükümlerinin uygulanması gerekirken uygulanmamasının usul ve Yasaya aykırı olduğu, taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerektiği, asli kusurlu olan sanık hakkında, müştekideki yaralanmanın böbreklerinden bir tanesinin alınması nedeniyle organ kaybı niteliğinde olduğuda gözönüne alınarak adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gereğince alt sınırdan bir miktar daha uzaklaşmak suretiyle temel ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak belirtilen ilkelere ve 5237 sayılı TCK’nın 3/1. maddesindeki orantılılık ilkesine aykırı davranılması da usul ve yasaya aykırı olduğundan ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sanığın sabit olan organ kaybı oluşacak şekilde bir kişinin yaralanmasına sebep olmak suçundan alt sınırdan daha fazla uzaklaşılarak tercihen adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın hem kırmızı ışığı ihlal etmesi hem de yaya geçidi üzerinde bulunan yayalara çarpması nedeniyle bilinçli taksirle hareket ettiğinden sanığa verilen cezanın TCK 22/3 maddesi gereğince üst sınırdan arttırılmasına, sanığın sabıkasız geçmişi nedeniyle sanığa verilen cezadan takdiri indirim yapılmasına ve sanığın sürücü belgesinin geri alınmasına karar vermek gerekmiştir.Suç tarihinden sonra yürürlüğe giren 7188 sayılı Yasa ile değişik CMK’nın 251 maddesi gereğince atılı suçun basit yargılama usulüne tabi olduğu, basit yargılama usulü uygulanan dosyalarda CMK’nın 251/3 maddesi gereğince sonuç cezanın 1/4 oranında indirileceğinin öngörüldüğü, sonradan yürürlüğe giren basit yargılama usulünün Anayasa Mahkemesinin madde ile ilgili kısmi iptal kararında da belirtildiği gibi her ne kadar usul kurallarını ilgilendiren CMK’da düzenlenmiş ise de; cezayı doğrudan etkilediği için maddi hukuka ilişkin olduğu ve sanık lehine olarak uygulanmasının gerektiği, dairemizce duruşma açıldığından davanın kovuşturma evresinde olduğu, bu nedenle sanık hakkında lehe olan CMK’nın 251/3 maddesi gereğince sanığa verilen sonuç ceza üzerinden 1/4 oranında indirim yapılmasına karar verilerek hüküm kurulmuştur…” şeklindedir.

IV. GEREKÇE
Oluş ve dosya kapsamına ve CD çözüm tutanağına göre, olay günü saat 18:05:23’te olay yeri ışıklı kavşakta, araçlara kırmızı ışık yandığı, bu esnada yayaların yaklaşık 2-3 metre kadar yan yol içerisinde yaya geçidi üzerinde oldukları, sanığın önünde duran otomobili fark ederek yaklaşık 25 metre kadar öncesinde sağa doğru manevra yaptığı, yayaların yaya geçidi üzerinde oldukları, frene basan sanığın yan şekilde kaymaya başladığı, aynı süre içerisinde aracının ön kısmı ile …’e ve babası Mustafa Bereket’e çarptığı, diğer yaya …’in ise geriye doğru yaptığı sıçrama ile çarpılmaktan kurtulduğu, babanın yana doğru savrulduğu, basit şekilde yaralanması nedeni ile sanıktan şikayetçi olmadığı ve ek takipsizlik kararı verildiği; …’in ise aracın ön cam kısmında 15 metre kadar gittikten sonra aracın durduğu hususlarının kamera görüntülerinden göründüğü; sanığın kırmızı ışıkta ve yaya geçidinde bir kişinin nitelikli şekilde yaralanmasına asli ve tam kusurlu olarak neden olduğu olayda; Bölge Adliye Mahkemesinin bilinçli taksir hükümlerini uygulamasında, kabul ve takdirinde bir isabetsizlik ve hukuka aykırılık görülmediğinden, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir,

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesinin, 17.03.2022 tarihli ve 2020/2020 Esas ve 2022/570 Karar sayılı kararında sanık müdafii ve katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Adıyaman 3. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.11.2023 tarihinde karar verildi.