YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9208
KARAR NO : 2023/2070
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle öldürme
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
Katılanlar vekilinin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2021 tarih ve 2019/8 Esas, 2021/94 Karar sayılı kararı ile; sanık hakkında yüklenen suç açısından kast veya taksirinin bulunmaması sebebi ile sanığın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatine karar verilmiştir.
2. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin, 17.05.2022 gün ve 2021/728 Esas 2022/864 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin ve o yer Cumhuriyet savcısının (aleyhe) istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan 28.10.2022 tarihli ve 2022/95571 sayılı, temyiz başvurusunun esastan reddi ile hükmün onanması görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılanlar Vekilinin Temyiz İsteği;
1. Kusur raporları arasında çelişki olduğuna, sanığın kusursuz olduğu yönündeki raporların kabulünün mümkün olmadığına, tazminat taleplerine ilişkin hukuk dosyasında alınan raporlarda sanığın kusurlu tespit edildiğine,
2. Sanığın ani şerit değişikliği yaparak müteveffa…’ın sevk ve idaresindeki aracın önüne kırdığına, dolayısıyla bu şekilde kendisine arkadan çarpıldığı hususunun değerlendirilmediğine, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile hüküm kurulduğuna,
3. Olaya tanık olarak kusur durumunun tespiti açısından önemli bir konumda bulunan tanık …’nın beyanının ve ayrıca olaya tanık olan … plakalı araçta yolcu konumda bulunan … ve …’ın ifadelerinin dikkate alınmayarak olayın meydana gelişinin alternatifli değerlendirilerek tanzim edilen kusur durumuna ilişkin raporlara itibar edilerek hüküm kurulmuş olmasının hukuken yerinde olmadığına, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine,
4. Sanık hakkında yapılan eksik inceleme sonucunda beraatine karar verilmesinin hem hukuka hem de vicdana aykırı olduğuna,
ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1. Kütahya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2019/8 Esas, 2021/94 Karar sayılı kararı ile;
“…Sanık … mahkememizdeki savunmasında özetle; traktörü ile seyir halinde iken dönüş yapmak istediğini, yolu kontrol ettikten sonra dönüşe geçtiğini, döndükten 100-150 metre sonra müteveffanın kullandığı aracın çarptığını beyan etmiş olup suçlamaları kabul etmemiştir. Mahkememizce kaza tespit tutanağı, bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan 16/11/2018 ve 21/05/2020 tarihli raporlar birlikte değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı suçu işleyip işlemediği hususunun şüphede kaldığı anlaşılmış olup, alınan raporların iki ihtimalli olması ve kazanın ne şekilde meydana geldiği hususunda birbirinden farklı beyanlarının bulunması karşısında katılanların soyut beyanları ile yargılama aşamasında dosyaya ismi tanık olarak bildirilen ve beyanlarına başvurulan ancak olay tarihinde kaza mahallinde olup olmadığı kesin olarak tespit edilemeyen tanık …’nın beyanlarına mahkememizce itibar edilmemiş ve Ceza Yargılamasında sanık hakkında mahkumiyet kararı verilebilmesi için sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olması gerektiği, bu durumun ceza yargılamasının temel prensibi olan ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesinin tabii bir sonucu olduğu, bu ilkenin kabul edilmesinin sebebinin bir suçlunun cezasız kalmasının, bir suçsuzun mahkum olmasına tercih edilmesi olduğu, temel amacı hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olan Ceza Yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde mahkumiyet kararı verilemeyeceği anlaşılmakla sanığın üzerine atılı Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma suçundan sanığın kast veya taksirinin bulunmaması…” gerekçeleri ile 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi gereğince beraatine karar verilmiş olup, bu karara karşı katılanlar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
2. Ömür Bayın’ın kesin ölüm sebebini belirleyen, Kütahya Cumhuriyet Başsavcılığının 04.08.2018 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında, ölüm sebebinin trafik kazası ile husulü mümkün künt baş travmasına bağlı baş bölgesindeki kemik kırıkları ile birlikte oluşan beyin kanaması sonucu olduğunun belirlendiği; kazada yaralanan ve şikayetçi olan katılan … hakkında Kütahya Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 06.12.2018 tarihli raporda, katılanın hayati tehlike geçirecek, vücudunda birden fazla 6. derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı, soruşturma aşamasında kimseden şikayetçi olmadığını beyan eden …’ın da Kütahya Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 23.07.2018 tarihli geçici hekim raporunda, hayati tehlike geçirecek ve vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı belirtilmiştir.
3. Trafik kazası tespit tutanağından; kazanın meydana geldiği yerin meskun mahalde, 7 metre genişliğinde, düz, eğimsiz, asfalt kaplama, tek yönlü bölünmüş yolda, kuru zeminde, açık havada, gündüz meydana gelmiş olduğunun tespit edildiği, mahalde azami hız limitinin 70 km/s olduğu, çarpışmanın yolun sol şeridinde gerçekleştiği, sol şerit üzerinde otomobile ait 27 metre fren izi bulunduğu, ölen otomobil sürücüsü…’ın sürücü belgesi olmadığı ve doktor raporuna göre 1.38 promil alkollü olduğunun belirlendiği, kusur durumuna ilişkin olarak da, ölen sürücü…’ın “Arkadan çarpma” kuralını ihlal ettiği, diğer sürücü sanık …’ın ise herhangi bir kusuru olmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
4. Soruşturma aşamasında alınan Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 16.11.2018 tarih ve 2018-24101-6740 sayılı raporunda;
“…1- Kazanın otomobildeki yolcuların beyan ettiği şekilde meydana geldiğinin kabulü halinde;
—Sürücü… yönetimindeki otomobil ile alkollü vaziyette, bölünmüş Devlet Karayolunda meskun mahalde sol şeridi takiben seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, hızını mahal şartlarına göre ayarlamayıp, ön ilerisinde sağ şeritte seyrederken aniden sol şeride geçerek önüne giren traktöre karşı fren tedbiri almasına karşın hızından dolayı etkili olamayarak arkasına bağlı römorka arkadan çarptığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketiyle tali kusurludur.
—Sürücü … yönetimindeki traktör ile meskun mahalde bölünmüş Devlet Karayolunda sağ şeridi takiben seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, ileriden sola dönüş yapmak için sol şeride geçmek isteyip, sol arkasından gelen trafiği kontrol etmeden, dikkatsiz ve hatalı biçimde şerit değiştirmesi sonucu, arkasından sol şeridi takiben gelen ve yakın mesafeden önüne girdiği sürücü…’ın kullandığı otomobil ile aracının arkasına takılı römorka arkadan çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurludur.
—43.PL.046 plakalı araçta yolcu olan müşteki …, dosyada mevcut ifadesinden de anlaşılmakla, seyir esnasında alkol alan alkollü olduğunu bildiği sürücünün kullandığı araçta yolculuk yapmakla can güvenliğini tehlikeye atmış olup, bu haliyle, kendi yaralanmasında alt düzeyde tali kusurludur.
2- Kazanın traktör sürücüsünün beyan ettiği şekilde meydana geldiğinin kabulü halinde;
—Sürücü… yönetimindeki otomobil ile alkollü vaziyette bölünmüş Devlet Karayolunda meskun mahalde seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, yola gereken dikkatini vermemiş, aracının hızını mahal şartlarına göre ayarlamamış, bu haliyle, ön ilerisinde sağ şeritte seyretmekte iken sol şeride geçip 100-150 metre kadar ilerleyen sürücü …’ın kullandığı traktöre karşı görüşün açık olduğu bu yerde zamanında etkin tedbir alma yoluna gitmeyip, arkasına takılı römorkun arka kesimine aracının ön kesimiyle tedbirde gecikerek çarpması sonucu meydana gelen olayda, dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle asli kusurludur.
—Sürücü … yönetimindeki traktör ile meskun mahalde bölünmüş Devlet Karayolunda sağ şeritte seyri sırasında arkadan gelen trafiği kontrol ettikten sonra kontrollü şekilde sol şeride geçip seyrine devam ettiği esnada, arkasından sol şeridi takiben gelen ve dikkatsizliği sonucu aracını geç fark eden sürücü…’ın kullandığı otomobil ile aracının arkasına takılı römorka arkadan çarpması sonucu meydana gelen olayda, oluş şartlarında hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından sonuçta atfı kabil kusuru yoktur.
—43.PL.046 plakalı araçta yolcu olan müşteki …, dosyada mevcut ifadesinden de anlaşılmakla, seyir esnasında alkol alan alkollü olduğunu bildiği sürücünün kullandığı araçta yolculuk yapmakla can güvenliğini tehlikeye atmış olup, bu haliyle, kendi yaralanmasında alt düzeyde tali kusurludur…” şeklinde görüş bildirilmiştir.
5. Yargılama aşamasında 15.03.2019 tarihinde yapılan keşfe dayalı hazırlanan 02.04.2019 tarihli bilirkişi raporunda; ölen otomobil sürücüsünün asli kusurlu, traktör sürücüsü sanık ile otomobilde bulunan yolcuların kusursuz oldukları belirtilmiştir.
6. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonunun 21.05.2020 tarihli raporunda;
“…Dosyadaki bilgi ve belgeler tümü ile tetkik edilip durum değerlendirmesi yapıldığında olayın, otomobil sürücüsünün aynı yönde seyir halinde bulunan traktöre arkadan çarpması sonucunda mı yoksa traktör sürücüsünün sol şeride yöneldiği sırada mı meydana geldiği hususunda kesin bir kanaate varılamadığından mevcut delillerin takdiri sayın mahkemeye ait olmak üzere olay alternatifli değerlendirilip aşağıdaki şekilde rapor tanzimi edilmiştir.
Buna göre;
I-Olayın; otomobilde bulunan yolcuların beyanı doğrultusunda meydana gelmesinin kabulü halinde;
a-Müteveffa sürücü… yönetimindeki otomobil ile yola gereken dikkati vermemiş, kontrolsüz bir şekilde sol şeride yönelen römorklu traktöre karşın hızı nedeli ile tatbik ettiği frende etkisiz kalmış, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmış olmakla olayda tali kusurludur.
b-Sanık sürücü … yönetimindeki römorklu traktör ile arka trafiği kontrol etmeksizin hatalı ve tehlikeli bir şekilde sol şeride doğru doğrultu değiştirip sol şeridi takiben gelmekte olan otomobil sürücüsünün önünü kapatmış, dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket etmiş olup olayda asli kusurludur.
c-Müşteki …, müteveffa sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araçta yolculuk edip kendi can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olup kendi yaralanması olayında alt düzeyde tali kusurludur.
II-Olayın; Traktör sürücüsünün beyanı doğrultusunda meydana gelmesinin kabulü halinde;
a-Müteveffa sürücü… yönetimindeki otomobil ile yola gereken dikkati vermemiş, mahal şartlarına uygun bir hızda seyrini sürdürmeyip sağ şeritten sol şeride geçip seyrini sürdürmekte olan traktör römorkuna frenli vaziyette çarpmış, dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket etmiş olup olayda asli kusurludur.
b-Sanık sürücü …’ın olayın meydana gelmesinde hatalı tutum ve davranışı bulunmadığından sonuçta atfı kabil kusuru yoktur.
c-Müşteki …, müteveffa sürücünün alkollü olduğunu bildiği halde bu araçta yolculuk edip kendi can güvenliğini tehlikeye düşürmüş olup kendi yaralanması olayında alt düzeyde tali kusurludur…” görüşü bildirilmiştir.
7. Olayın tanıkları müşteki …, katılan … ve yargılama aşamasında beyanları alınan O.B. ve Z.U.’nun anlatımları ile ölenin 1,38 promil alkollü olduğuna ilişkin rapor, sanığın alkolsüz olduğuna ilişkin rapor, olay yeri inceleme raporu, olay yeri tespit tutanağı, kaza yeri krokileri, kaza anını gören görgü tanığı ve kamera sisteminin çevrede bulunmadığına dair tutanak ve katılanlar vekili tarafından sunulan ve tazminat dosyasında alınan bilirkişi raporları dava dosyasında mevcuttur.
8. Sanığın üzerine atılı suçlamayı kabul etmediği ve savunmasında, “…Benim kazada herhangi bir kusurum olmadığını düşünüyorum, traktörümle kendi yolumda seyir ederken dönüş yapmak istedim, yolu kontrol ettim, dönüşe geçtim, hatta döndükten sonra 100-150 m gittikten sonra gelip bana çarptılar, onlardan önce bir taksi de geçti, traktörde römorkta takılıydı, 5 tona yakın yüküm vardı, aracın kendi yükünü de sayarsam normal bir hızdaydım, en fazla 15 km hızdaydım…” şeklinde beyanda bulunduğu, soruşturma aşamasında alınan ifadesinin de aynı olduğu anlaşılmaktadır.
9. Katılanların her aşamada sanıktan şikayetçi olduklarını beyan ettiği ve mahkemece 07.03.2019 tarihli duruşmada, katılanlar hakkında katılma kararı verildiği tespit edilmiştir.
10. Sanık …’a ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2021/728 Esas 2022/864 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılanlar vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiş olup, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgularda, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır
IV. GEREKÇE
Katılanlar Vekilinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
Kusura ve Eksik İncelemeye İlişkin Temyiz Sebepleri Yönünden
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.01.2019 tarihli ve 2017/12-709 Esas, 2019/5 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; yargılamayı gerçekleştiren hâkim, bilirkişilerin belirledikleri kusurun varlığı ya da yokluğu ve kusur oranları ile bağlı olmayıp, bilirkişilerin yapacakları teknik belirlemeler çerçevesinde failin kusurunun bulunup bulunmadığı, varsa kusurunun ne olduğu ve bu kusurun cezanın belirlenmesinde ne derece etkin olacağını, her olayın özelliklerine göre ve kanunî gerekçelerle belirlemelidir. Olayın gerçekleşme şeklini belirleme görevi de hâkime ait olup, bilirkişi ancak bu hususta ortaya koyacağı teknik veriler ile hâkime yardımcı olacak ve tarafların taksirli davranışlarının ve kusur durumlarının nelerden ibaret olduğunu gösterecektir. Dosyada mevcut birden çok rapor arasında çözümü hâkimin takdirine bağlı olmayan özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlarda çelişki bulunması durumunda bu çelişkinin giderilmesi gerekir. Ancak, her çelişkinin giderilmesi için de yeni bir bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu değildir. Buradaki ölçüt maddî gerçeğin hiçbir şüpheye yer verilmeyecek biçimde ortaya çıkarılmasıdır. Bilirkişiye başvurulma nedeni olan çözümü uzmanlığı, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususlar yeterince açıklığa kavuştuğu durumda, artık yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; olay günü saat 18:45 sıralarında, sürücü belgesiz…’ın 1,38 promil alkollü vaziyette sevk ve idaresindeki otomobil ile Kütahya istikametinden Tavşanlı istikametine meskun mahalde, azami hız limitinin 70 km/s olduğu bölünmüş asfalt kaplama yolda seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, aynı yöne seyretmekte olan sanık sürücü …’ın sevk ve idaresindeki traktörün arkasına takılı römorka sol arka kısımdan aracının ön kısmıyla, 27 metre fren izi bırakarak çarpması sonucu, sürücü…’ın öldüğü, aynı araçta yolcu olarak bulunan ve şikayetçi olan katılan …’ın hayati tehlike geçirecek ve vücudunda birden fazla 6. derecede kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığı olayda; Mahkemece sanığın üzerine atılı suçu işleyip işlemediği hususunun şüphede kaldığı gerekçesi ile beraat kararı verilmiş ise de; sanığın aşamalardaki savunmalarında, sol şeride kavşak mahalline gelmeden 435 metre kala geçtiği ve 100-150 metre gittikten sonra çarpmanın gerçekleştiğini ve olay anında hızının en fazla 10-15 km olduğunu beyan etmesi nazara alınarak, sanığın idaresindeki traktörün sol şeridi ne kadar süre ile işgal edebileceği ve olay anında erken sol şeride geçip geçmediği, çarpma noktası ile dönüş yapacağı kavşak arasındaki mesafenin Karayolları Trafik mevzuatına uygun olup olmadığı da değerlendirilerek, sanığın kusur durumunun tereddütte mahal vermeyecek şekilde tespiti için dosyanın bilirkişiye tevdii edilerek, dosya içerisinde mevcut raporlar da irdelendikten sonra sanığın kusurunun olup olmadığı konusunda ayrıntılı rapor alınarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hukuka aykırı bulunmuş olup, katılanlar vekilinin eksik incelemeye ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, katılanlar vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2021/728 Esas 2022/864 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğnameye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,08.06.2023 tarihinde karar verildi.