Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/9192 E. 2023/2445 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/9192
KARAR NO : 2023/2445
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2020/1171 Esas, 2022/656 Karar
SUÇ : Taksirle Yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile; 5271 sayılı Kanunun 280/2.
maddesi uyarınca yeniden yapılan yargılama sonucu kurulan mahkumiyet

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Ayvalık 3. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30/01/2020 tarihli ve 2018/607 Esas, 2022/656 Karar sayılı kararı ile sanığın katılan …’a karşı taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci ,62 nci maddesi, 52 nci maddesi uyarınca 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın katılan …’e karşı taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci, 62 nci maddesi, 52 nci maddesi uyarınca 3000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.

2.Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin, 05/04/2022 tarihli ve 2020/1171 Esas, 2022/656 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik mahalli Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun kabulü ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılması ile yeniden yapılan yargılama sonucu, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin dördüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve sanığın sürücü belgesinin 3 ay süre ile geri alınmasına karar verilmiştir.

3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 28/10/2022 tarihli ve 2022/95505 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
Kusura, eksik incelemeye, fazla ceza verildiğine ve diğer sebeplere ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Sanığın olay tarihinde sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla Ayvalık Tuzla istikametinde E-87 karayolunda seyir halinde iken aynı istikamette seyir halinde olan katılanlar sevk ve idaresindeki at arabasına çarptığı ve olay yerinde durmayarak devam ettiği, yaşanan kaza nedeniyle kayılanların BTM ile giderilebilir şekilde yaralandıkları, ve şikayetçi oldukları, sanığın alınan savunmasında “seyir halinde iken katılanların kullandığı at arabasının yolun kenarından gittiğini, daha sonra kendisinin önüne doğru çıkınca atın birden ürktüğünü, at arabasının direk aracının sağ dış aynasına çarptığını, at arabalı şahısların olay yerinden gitmesi sonucu yoluna devam ettiğini” ifade ederek atılı suçlamaları kabul etmediği, aldırılan alkol raporunda alkolsüz olduğu, olay mahallinde yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda “tüm kusurun sanıkta olduğunun” tespit edildiği anlaşılmakla, sanığın üzerine atılı taksirle yaralama suçunu işlediği sabit görülmüş ve her bir mağdur yönünden TCK’nın 89/1 maddesi uyarınca ayrı ayrı hüküm kurulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Suç tarihi olan 20/09/2017 günü saat 07.45 sıralarında sanığın kullanmakta olduğu kamyon ile … plakalı kamyon ile E 87 karayolu üzerinde İzmir İli istikametine seyir halinde iken Tuzla mevkii tuz işletmesi önüne geldiğinde; kendisi ile aynı istikamette sağ şerit ve banket üzerinde katılan … … sevk ve idaresinde olup, katılan …’ında yolcu olarak bulunduğu at arabasına arkadan çarpması ile meydana gelen kaza neticesinde, katılan …’in at arabasından fırlayarak düşmesi, katılan …’ın ise at arabası ile birlikte sürüklenmesi sonucu, haklarında düzenlenen adli muayene raporlarına göre her iki katılanın da basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandıkları olayda; kaza tespit tutanağı, sanığın; ana yolda aracı ile seyir halinde iken katılanların bulunduğu at arabasının banket üzerinde seyir halinde iken aniden yola çıkması nedeni ile kazanın meydana geldiğine dair kısmi ikrar içeren savunması, katılanların benzer şekildeki beyanlarında; at arabası ile seyir halinde iken sanığın kullandığı aracın kendilerine arkadan çarptığına dair anlatımları, soruşturma aşamasında tanık olarak beyanına başvurulan Osman Dal’ın bir kamyonun at arabasına çarptığını gördüğüne dair anlatımları, mahkemesince yapılan keşif sonucu düzenlenen 29.07.2019 tarihli bilirkişi raporu uyarınca; sanığın önünde seyreden aracı güvenli mesafeden izlemediği, katılanların bulunduğu at arabasına arkadan çarpmış olması dolayısı ile 2918 sayılı yasanın 84/D maddesinde düzenlenen arkadan çarpma kuralını ihlal etmemesi sebebi ile asli kusurlu olduğu, katılanın ise kusursuz olduğu, sanığın eyleminin TCK 89/4 maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı ve bu şekilde sanığın üzerine atılı bulunan suçu işlediği anlaşılmıştır.

Öncelikle çözümlenmesi gereken hususun mahkemesince her bir katılanın yaralanması dolayısı ile TCK 89/1 ve 62 maddelerinin uygulanması sonucu doğrudan adli para cezası olarak tesis edilen 3.000’er TL adli para cezasına ilişkin hükümlerin istinaf kabiliyetinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiği;Konuya ilişkin yasal düzenlemede: 5271 sayılı CMK’nın 272/3-a maddesinde; (Değişik: 31/3/2011-6217/23 md.) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine karşı istinaf kanun yoluna başvurulamayacağının düzenlendiği; ancak; Ceza Genel Kurulunun 12.03.2013 tarihli ve 1515–102 ile 21.12.2010 tarihli ve 230–264 sayılı kararları başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı gibi kesin nitelikteki hükümler ancak kesinlik sınırını aşar nitelikte yaptırım içermek şartıyla, suç vasfına yönelik ya da suç niteliği doğru belirlenmesine rağmen yanılgılı bir uygulama ile kesinlik sınırı içinde kalan cezaların verildiği hükümlere karşı yapılan aleyhe başvuru üzerine temyiz denetimine konu olabilecektir. İstinaf başvurusunda bulunan Cumhuriyet Savcısı’nın istinaf talebinin aleyhe, suç vasfına ve yanılgılı uygulama ile kesinlik sınırı içinde kalan cezaya yönelik olduğu bu kapsamda istinaf kanun yolu ile incelenebileceği anlaşılmakla; Ayvalık 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih ve 2018/607 (E) ve 2020/34 (K) sayılı kararının tüm sonuçları ile birlikte CMK’nın 280/2-son maddesi gereğince ortadan kaldırılması ile sanığın müsnet suçtan cezalandırılması yönünde karar tesis edilmiş; sanığın meydana gelen kazada asli kusurlu olması dolayısı ile taksire dayalı kusurunun ağırlığı aleyhe istinaf başvurusu olması da dikkate alınarak; eylemine uyan TCK 89/4 maddesi kapsamındaki suçtan cezası alt sınırdan uzaklaşılmak sureti ile tayin edildiği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Bölge Adliye Mahkemesi kararında yapılan inceleme neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.

Sanık müdafiinin temyiz sebepleri yönünden;
Kovuşturma aşamasında düzenlenen keşif ve bilirkişi raporunun oluş, dosya kapsamı ve birbiri ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin kusura ve eksik incelemeye ilişkin temyiz istemleri yönünden hükümde bu yönler itibariyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Sanığın dosyada bulunan deliller kapsamında tayin olunan eylemi bakımından, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet veren sanık hakkında belirlenen temel ceza miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,sanık müdafiinin ceza miktarına ilişkin temyiz istemi yönünden hükümde bu yönler itibari ile bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.

Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesinin, 05/04/2022 tarihli ve 2020/1171 Esas, 2022/656 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ayvalık 3.Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.