Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/8983 E. 2023/243 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8983
KARAR NO : 2023/243
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Taksirle öldürme

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 4. tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

1…. 1.Asliye Ceza Mahkemesinin, 13.04.2017 tarihli ve 2016/436 Esas, 2017/122 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında taksirle öldürme suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223/3-a maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.)

2. … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 28.12.2017 tarihli ve 2017/326 Esas, 2017/ 312 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan ceza verilmesine yer olmadığına dair hükmüne yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek, Suça sürüklenen çocuğa yüklenen eylemin TCK’nun 82/1-e maddesinde düzenlenen nitelikli adam öldürme suçunu oluşturabileceği, anılan suça ilişkin yargılama yapma ve delilleri takdir yetkisinin üst dereceli Ağır Ceza Mahkemesine ait olduğu halde yargılamaya devam edilerek hüküm tesis edilmesi, Suça sürüklenen çocuğun TCK’nun 31/2. maddesi uyarınca, işlediği suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme (irade) yeteneğinin olup olmadığının ve ayrıca TCK’nun 32/1-2 maddesi anlamında cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, … Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor ile saptanarak, sonucuna göre suça sürüklenen çocuk hakkında hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi, nedeni ile hükmün bozulmasına karar vermiştir.

3.Bölge Adliye Mahkemesinin bozma ilamı üzerine, … 1. Asliye Ceza Mahkemesi 15.01.2018 tarihinde, görevsizlik kararı vererek, SSÇ nin suça konu eyleminin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237sayılı Kanun) 82/1-e maddesinde düzenlenen nitelikli adam öldürme suçunu oluşturabileceği gerekçesi ile yargılama dosyasının … Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

4…. 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.06.2020 tarih, 2019/56 Esas, 2020/96 Karar sayılı kararı ile “… Her ne kadar SSÇ hakkında taksirle adam öldürme suçundan kamu davası açılmış ve suçun nitelikli kasten öldürme suçu olduğundan bahisle dosya mahkememize gönderilmiş ise de SSÇ’nin üzerine atılı suçu işlediği sabit olmadığından 5271 sayılı CMK’nun 223/2-e maddesi gereğince BERAATİNE…”karar verilmiştir.

5…. Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 24.05.2022 tarihli ve 2021/2807 Esas, 2022/ 1197 Karar sayılı kararı ile suça sürüklenen çocuk hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan beraat hükmüne yönelik katılan vekilinin ve mahalli Cumhuriyet savcısının istinaf başvurularının kabulüne karar verilerek, “…İlk derece mahkemesinin beraat kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmakla; İstinaf başvurusunda bulunan katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden CMK’nin 280/1-a maddesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE…” karar vermiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Müşteki Kurum vekilinin temyiz istemi, suça sürüklenen çocuğun suçunun sabit olduğu ve mahkumiyetine karar verilmesi gerektiğine ilişkindir.

Katılan vekilinin temyiz istemi, ölen ile SSÇ’nin olaydan az önce kavga ettiği sabit olmasına rağmen, SSÇ’nin eylemi ile ölüm sonucu arasındaki illiyet bağının araştırılmadığına, hükmün AİHM içtihatlarına aykırı olarak gerekçe içermediğine, SSÇ’nin ailesi ile ölen çocuğun ailesi arasında husumet olup olmadığı araştırılmadan, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
1.” Olay tarihinde, Cevdetiye sulama kanalına 9 yaşındaki …’in düştüğü, ölü olarak sudan çıkartıldığı, … Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nın otopsi raporuna göre suda boğulma sonucu öldüğünün tespit edildiği, yapılan yargılamada olayın tek görgü tanığı olarak dinlenen … Eren Özdemir’in “biz rahmetli ağabeyim … ile birlikte ailemizle düğüne gitmiştik, ağabeyim ile ben gezmek için baraj kenarına gittik, orada ağabeyim ile SSÇ Ümit şakalaştılar, güreş tutar gibi birbirini yere yatırmaya çalıştılar, ben onları ayırmaya çalıştım, ayıramadım, sonra kendiliğinden ayrıldılar, şakalaştıkları yer suya yaklaşık bir metre yakındaydı, ancak ağabeyim bu şakalaşma esnasında suya düşmedi, daha sonra ağabeyim suyun kenarındaki yumuşak toprağa bastı, toprak kaydı, ağabeyim de suya düştü, Ümit kaçtı, ben de annemlere haber verdim, olay bu şekilde gerçekleşmiştir, ben ağabeyim öldüğü için karakolda aklım başımda değildi, bu nedenle o şekilde konuştum şimdiki ifadelerim daha doğrudur” şeklindeki beyanı SSÇ’nin ifadelerini doğrular nitelikte görülmüş, 28 Eylül 2015 tarihli olay yeri genel krokisi ve olay yeri inceleme raporu incelendiğinde; maktulün parmaklık gerisinde spor ayakkabılarını çıkardığı ve SSÇ’nin savunmasında belirttiği üzere parmaklık arkasına tek başına geçtiği, olay yeri krokisinde görüldüğü üzere kayma izinin bulunduğu, bu hususun da maktulün itme sonucu değil, ayağının kayması sonucu suya düşerek boğulduğu, olayda, aralarında öldürme eylemi için husumet bulunmayan SSÇ’nin maktulün suya düşmesinde atfı kabil kusurunun da bulunmadığı anlaşılmakla SSÇ’nin BERAATİNE karar verilmiştir” şeklindedir.

2.Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 04.11.2015 tarihli otopsi raporuna göre, 27.11.2006 doğumlu …’in suda boğulma sonucu öldüğü şeklinde rapor düzenlenmiştir.

3.Suça sürüklenen çocuk aşamalarda vermiş olduğu ifadelerinde, suçlamayı inkar etmiş ve ölen çocuk … Emre ve ölenin kardeşi … ile birlikte yüzmeye gittiklerini, ölenin ayakkabısını ve çoraplarını çıkarttığı, demir parmaklıkların arkasına geçtiği, bu esnada çömelmiş vaziyette dururken ayağı kayarak baraj göletine düştüğü, hemen etrafta bulunan insanlara …’ın suya düştüğünü haber verdiklerini, öleni ile aralarında geçen tartışmanın olay yerinde değil, babasına kız istemeye gittiği mekanda, okuma yazma bilmemesi nedeni ile kendisi ile alay etmesi üzerine tartışmanın olduğu şeklindedir.

4.Olayın tek görgü tanığı olan 2008 doğumlu, ölenin kardeşi …’in 07.10.2015 tarihli kolluk ifadesinde “Olay günü … merkez Cevdetiye beldesine düğün için gitmiştik, abim … ile suya bakmak için kanala gittik, anne ve babama haber vermedik, abim orada bulunan Ümit isimli orada tanıştığımız çocukla kavga etti, Ümit abimin yüzüne yumruk attı, abim Ümit isimli çocuğa vurmadı, abim … ayağını suya sokmak istedi, ayağını suya sokarken Ümit isimli çocuk abimi ayağıyla iteledi, abim kanala düştü, ben çok korktum, kenara çekildim, abim düşünce Ümit isimli çocuk da kaçarak oradan ayrıldı” şeklinde ifade vermiştir.

5…. Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 24/02/2016 tarihli raporda, SSÇ’nin hafif düzeyde mental retardasyonu olduğu, olay tarihinde işlediği taksirle adam öldürme fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını yeterince algılayamadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu” b 26/09/2015 tarihinde işlediği iddia edilen taksirle adam öldürme fiilinin hukuki anlam ve sonuçlarını yeterince algılayamadığı, davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu şeklinde görüş verilmiştir.

6.Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 25.09.2019 tarihli SSÇ’nin cezai ehliyetinin olup olmadığı yönünde yaptığı değerlendirmede özetle “… Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 03.02.2016 tarih 2016/86 sayılı ön raporunda; “Adli Tıp Şube Müdürlüğümüze ait 06.11.2015 tarih ve 2015/653 sayılı raporun incelenmesinde; …’in alınan anemnezinde, 14 yaşında olduğunu. 7. Sınıfa gittiğini, anne ve babasının 7 sene önce boşandığını, bir ablasının olduğunu, babasının ağaç kesme işleri ile uğraştığını, ablasının okulun temizlik işlerinde çalıştığını, okulun lojmanında ikamet ettiklerini ifade ettiği, …’in 05/11/2015 tarihinde Adli Tıp Şube Müdürlüğünde yapılan muayenesinde; fiziksel ve zihinsel gelişimi ile öz bakımının yaşı ile uyumlu olduğu, iletişim kurulabildiği kadarıyla soyut ve somut kavramları yeteri kadar açıklayabildiği, sorulan sorulara samimi cevap verdiği göz temasından kısmen kaçındığı, duygulanım durumuna odaklı olduğu, kılık kıyafeti sosyokültürel düzeyi ile uyumlu olduğu, okuyup yazabildiği, yer-zaman-kişi oryantasyonu yerinde olduğu, şuanki haliyle aktif psikopatoloji bulunmadığı tespit edildiği. Sonuç: …’in yapılan adli psikatrik görüşmede; işlediği iddia olunan adam öldürme suçuna ilişkin fiilin suç tarihi (26/09/2015) itibariyle; hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip-gelişmediği hususunda yeterince kanaat oluşmadığından, … Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesi veya … Üniversitesi Çocuk Psikiatri Ana Bilim Dalı’ndan (Çocuk Adli Olgu Değerlendirime Kurulu) görüş sorulması gerektiği kanaatini bildirir Ön Rapordur yazılmıştır.

7. Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 6. İhtisas Kurulunun 02.10.2019 tarihli raporunda özetle “..kendisinde ceza sorumluluğunu müessir ve işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılamasını veya davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyecek mahiyet ve derecede herhangi bir zeka geriliği yada çocukluk dönemine ait psikopatoloji saptanmadığı, dava dosyasının tetkikinde suçun işlenişi esnasında davranışlarını yönlendirme yeteneğini etkileyecek herhangi bir akli arıza içinde bulunduğunu gösteren psikopatolojik unsura rastlanmadığı; Bu duruma göre Hanifi oğlu, 08/06/2001 doğumlu, …’in 26/09/2015 tarihinde işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmiş olduğu oybirliği ile mütalaa olunur…” şeklindedir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü

İlk derece mahkemesinin beraat kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığı, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığı, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğu anlaşılmakla;

İstinaf başvurusunda bulunan katılan vekilinin ve Cumhuriyet savcısının istinaf itirazları yerinde görülmediğinden CMK’nın 280/1-a maddesi uyarınca İSTİNAF BAŞVURULARININ ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Şikayetçi Kurum vekilinin temyiz talebi yönünden;
Yargılama konusu suç yönünden şikayetçi Kurum’un suçtan zarar gören sıfatının bulunmadığı bu itibarla 5271 sayılı Kanun’un 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetçi Kurum vekilinin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.

Katılan vekilinin illiyet bağının araştırılmadığı, eksik inceleme ile hüküm kurulduğu yönünden;
Olay tarihinde, su kanalına düşmesi sonucu boğularak ölen 2006 doğumlu … ile 2008 doğumlu kardeşi …’in, gezmek için baraj kenarına gittikleri, olayın tek görgü tanığı olan …’in ifadesine göre , burada tanıştıkları 08.06.2001 doğumlu suça sürüklenen çocuk … ile ölenin şakalaştıkları, güreş tutar gibi birbirlerini yere yatırmaya çalıştıkları, abisinin bu şakalaşma sırasında değil, daha sonra suyun kenarındaki yumuşak toprağa ayağını basması ve toprağın kayması sonucu suya düştüğü, nitekim dosya içinde bulunan 28 Eylül 2015 tarihli olay yeri genel krokisi ve olay yeri inceleme raporu incelendiğinde; ölenin parmaklık gerisinde spor ayakkabılarını çıkardığı ve SSÇ’nin savunmasında belirttiği üzere parmaklık arkasına tek başına geçtiği, olay yeri krokisinde görüldüğü üzere kayma izinin bulunduğu, bu hususun da ölenin itme sonucu değil, ayağının kayması sonucu suya düşerek boğulduğu, ölen ile suça sürüklenen çocuk ve ailesi arasında bir husumet bulunmadığı, ailelerin bir birilerini tanımadığı hususları hep birlikte değerlendirildiğinde; suça sürüklenen çocuğun savunmasının aksine üzerilerine atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, net, inandırıcı delil elde edilememesi karşısında suça sürüklenen çocuk hakkında beraat kararı verilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR

1.6284 sayılı Yasanın 20. maddesinin 2. fıkrasında “…Bakanlık gerekli görmesi halinde kadın, çocuk ve aile bireylerine yönelik olarak uygulanan şiddet veya şiddet tehlikesi dolayısıyla açılan idari, cezai, hukuki her türlü davaya ve çekişmesiz yargıya katılabilir.” denilmekle, maddenin amacının kasıtlı olarak gerçekleştirilen şiddet veya şiddet tehlikesi halinde mağdur olan koruma altındaki çocukların hukuken haklarının korunması olduğu; somut olayda maddede belirtilen şekilde bir şiddet veya şiddet tehlikesi olmadığı, Kurumun suçtan zarar gören sıfatının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 237 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca mezkûr suçtan açılan kamu davasına katılma hakkının ve aynı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği bu suçtan kurulan hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, Kurum vekilinin temyiz isteminin, 5271 sayılı Kanun’un 298 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle REDDİNE,

2.Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin, 24.05.2022 tarihli ve 2021/2807 Esas, 2022/1197 Karar sayılı kararında katılan vekilince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca … 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.01.2022 tarihinde karar verildi.