YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8730
KARAR NO : 2023/1996
KARAR TARİHİ : 05.06.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi kararı
İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, davacı vekilinin temyizi üzerine davalı vekilinin 19.04.2022 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Davacı vekili 19.03.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Yargıtayda tetkik Hakimi olarak görev yapmakta iken, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen alçak darbe girişimi sonrasında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/104109 soruşturma sayılı dosyası üzerinde çıkartılan gözaltı kararını öğrenmesi üzerine 17.07.2016 tarihinde güvenlik güçlerine teslim olduğu, 18.07.2016-21.07.2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, akabinde 21.07.2016 tarihinde tutuklandığı, Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliğinin 07.03.2017 gün 2017/1547 değişik iş sayılı kararı ile tahliyesine karar verildiği akabinde yürütülen soruşturma kapsamında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2019 gün ve 2019/29803 soruşturma 2019/18693 sayılı kararı ile hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği, kararının itiraz edilmeksizin kesinleştiği, müvekkil hakkında 200.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL Avukatlık ücreti, 1.000.000,00 TL manevi tazminatın davalı hazineden alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili 29.04.2019 tarihli davanın usul ve Yasaya aykırı olarak açıldığını, yasal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının istemde bulunduğu tazminat miktarının çok fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
3. Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.06.2019 tarihli ve 2019/136 Esas, 2019/292 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesinin, 12.04.2022 tarihli ve 2020/2720 Esas, 2022/775 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 6100 sayılı Kanun’un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca düzeltilerek esastan reddine karar verilmiştir.
5. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 12.10.2022 tarihli, davalı vekilinin temyiz talebinin kesinlikten reddi ile davacı vekilinin temyiz talebinin kabulü ile hükmün bozulması görüşünü içerir Tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Davacı vekilinin temyiz sebepleri
1.Davacının maddi zararının en son maaşı üzerinden yapılması gerektiğine,
2.Serbest meslek makbuzunda belirtilen avukatlık ücretinin maddi tazminat kapsamında kabul edilmesi gerektiğine,
3.Hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğuna,
İlişkindir.
Davalı vekilinin temyiz sebepleri
1. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğuna,
İlişkindir.
III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat istemine ilişkin davanın açılış tarihi ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 142. maddesinde belirtilen süreler gözetildiğinde davanın süresinde açıldığı tespit edilmiştir.
Davacının dava konusu ile ilgili olarak başkaca bir tazminat davasının bulunmadığının UYAP ortamında yapılan araştırma sonucunda tespit edildiği, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin bir başka suçtan mahsup edilmediği, davacının cezaevinde kalmasına sebep olan tutuklama müzekkeresinin infaz gördüğü yapılan araştırma sonucunda anlaşılmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, davacının gözetim altında ve tutuklulukta kaldığı dönemde herhangi bir işte çalıştığını belgeleyemeyen davacının bilirkişi vasıtasıyla net asgari ücret üzerinden maddi hak kaybının tespiti yoluna gidilmiştir. Her ne kadar davacı vekilince maddi hak kaybının tespiti yapılırken davacının mesleği (Hakim) nazara alınıp, almış olduğu en son maaşa göre hesaplama yapılması talep edilmiş ise de davacının 23.07.2016 tarihi itibariyle kamu görevinden ihraç edilmesinden dolayı maddi hak kaybı net asgari ücret üzerinden tespit edilmiştir.
Davacı …’in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/104109 soruşturma sayılı dosyası üzerinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 18.07.2016 – 21.07.2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, akabinde Ankara 8. Sulh Ceza Hakimliği’nin 21.07.2016 tarih 2016/226 değişik iş sayılı kararı ile tutuklandığı, Ankara 9. Sulh Ceza Hakimliği’nin 07.03.2017 gün 2017/1547 değişik iş sayılı kararı ile tahliyesine karar verildiği akabinde yürütülen soruşturma sonucunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 15.02.2019 gün ve 2019/29803 soruşturma 2019/18693 sayılı kararı ile hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verildiği, davacının 18.07.2016-21.07.2016 tarihleri arasında gözaltında 21.07.2016-07.03.2017 tarihleri arasında tutuklulukta kalması nedeniyle 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddeleri uyarınca tazminata hükmedilmesi gerektiği, davacının sosyal ve ekonomik durumu ile mali durumunun tespiti için yapılan araştırma sonucu tespit edilen aylık kazanç miktarı, kamu görevinden ihraç edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmesi suretiyle tazminat davasının kesinleştiği tarihe kadar davacının elde edeceği parasal değer ve bilirkişi raporu nazara alınarak 9.984,18 TL maddi tazminatın faizin başlangıcı için talep edilen tarih ile birlikte davacının kamu görevinden ihraç edilmiş olduğu tarih de gözetilerek 23.07.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekilince maddi tazminat talebi kapsamında davacının tazminata konu dava dosyasında avukatına ödemiş olduğu 30.000,00 TL istenilmiş ise de, Yargıtay 12. Ceza Dairesi tarafından gidelen görüş değişikliğine göre tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacı hakında (şüpheli) kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilmiş olması nedeniyle maktu vekalet ücretini aşan kısmın davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanmasından dolayı 2019 yılı avukatlık asgari ücret tarifesinde yer alan (soruşturma dosyaları için) maktu vekalet ücreti olan 845,00 TL ye kovuşturmaya yer olmadığı kararının verildiği tarihten itibaren işleyecek olan yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminatın tespitinde herhangi bir kriter mevcut olmamakla birlikte davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta ve gözaltında altında kaldığı süre, davacının mesleği (Hakim) ile benzeri hususlarda gözetilerek, sebepsiz zenginleşme sonucunu doğurmayacak şekilde hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu takdir edilen 70.000,00 TL manevi tazminatın faizin başlangıcı için talep edilen tarih gözetilerek gözaltı tarihi olan 18/07/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince hükmedilen maddi tazminat miktarının 7.678,19 TL’ye indirilmesi ve faiz başlangıç tarihinin 15.09.2016 olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tazminat talebinin esasını oluşturan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/29803 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacının silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 18.07.2016-07.03.2017 tarihleri arasında 232 gün gözaltında ve tutuklu kaldığı, yapılan soruşturma sonunda 15.02.2019 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle davanın 5271 sayılı Kanun’un 142 nci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin temyizi üzerine davalı vekilinin 19.04.2022 tarihinde verdiği dilekçesinde hükme ilişkin temyiz sebeplerini bildirerek katılma yolu ile temyiz isteminde bulunduğu anlaşıldığından tebliğnamedeki davalı vekilinin temyiz isteminin kesinlikten reddi gerektiğine ilişkin görüşe iştirak edilmemiştir.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından tebliğnamedeki hükmedilen manevi tazminatın az olduğuna ilişkin bozma isteyen görüşüne iştirak edilmemiştir.
A. Davacı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
A.1.Davacının Maddi Zararının En Son Maaşı Üzerinden Yapılması Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Davacı vekili her ne kadar maddi tazminatın davacının en son aldığı maaşı üzerinden ödenmesini talep etmiş ise de davacının 24.08.2016 tarihinde ihraç edildiği, davacının ihraç sebebiyle uğradığı zararın idari işlem niteliğinde olduğu anlaşıldığından ihraç tarihi ile tahliye tarihi arasındaki tutukluluk dönemi için maddi zararını ücret bordrosu, vergi kaydı, gelir vergisi beyannamesi gibi itibar edilebilecek bir belgeyle ispatlayamayan davacıya tutuklu kaldığı dönemde 16 yaşından büyükler için geçerli net asgari ücret üzerinden hesaplanan miktarın maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hüküm tarihi itibariyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
A.2.Serbest Meslek Makbuzunda Belirtilen Avukatlık Ücretinin Maddi Tazminat Kapsamında Kabul edilmesi Gerektiğine İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Avukatlık ücretinin davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayanması nedeniyle davacı tarafça sunulan avukatlık sözleşme gereği tayin edilen miktar maddi zarar miktarının tayininde esas alınamayacağı, tazminat talebinin dayanağı olan soruşturma dosyasında davacının kendisini vekil ile temsil ettirdiği dikkate alınarak, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde ceza soruşturması evresinde takip edilen işler için belirlenen vekalet ücreti olan 825,00 TL maddi tazminat kapsamında davacıya ödenmesine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
A.3.Hükmedilen Manevi Tazminat Miktarının Az Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.
B. Davalı Vekilinin Temyiz İstemi Yönünden
B.1.Hükmedilen Maddi ve Manevi Tazminat Miktarının Fahiş Olduğuna İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
A.1. Paragrafında belirtildiği gibi hükmedilen maddi tazminat miktarında hüküm tarihinde hukuka aykırılık bulunmasa da; Danıştay 5 inci Dairesinin 19.10.2022 tarih 2017/3836 Esas, 2022/7353 sayılı kararı ile;
1.Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararının davacıya ilişkin kısmının iptaline,
2. Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun 24/08/2016 tarih ve 2016/426 sayılı kararına karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine dair aynı Kurulun 29/11/2016 tarih ve 2016/434 sayılı kararının davacıya ilişkin kısmının iptaline,
3. Yoksun kalınan parasal haklarının davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin işlemin tesis edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, özlük haklarının iadesine, karar verildiğinin görüldüğü ve bu karar üzerine 23.03.2023 tarihli Hâkimler ve Savcılar Kurulunun ilgili yerlere göreve iade yazısının gönderildiği anlaşılmakla mükerrer ödemenin önlenmesi için davacının bu hususa ilişkin maddi zarar talebinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, davacı lehine hükmedilen manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklulukta kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer dikkate alınıp, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespiti yapıldığından hükmedilen manevi tazminat miktarında hukuka aykırılık görülmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (B.1.) paragrafında açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesinin, 12.04.2022 tarihli ve 2020/2720 Esas, 2022/775 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesi gereği hükmün 1-a bendinde yer alan “7.678,19 TL maddi tazminatın 15/09/2016 tarihinden” ibaresinin çıkarılarak, yerine “davacının maddi tazminat talebinin reddine” ibaresinin eklenmesi, davacı lehine vekâlet ücreti takdirine ilişkin paragrafta yer alan “4.494,60 TL” ibaresinin çıkartılarak, yerine “3.699,00 TL” ibaresinin yazılması suretiyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 8. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.