Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/8459 E. 2023/1972 K. 05.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8459
KARAR NO : 2023/1972
KARAR TARİHİ : 05.06.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/198 E., 2022/717 K.
DAVA : Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edilebilir olduğu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 142 nci maddesinin sekizinci fıkrası gereği temyiz edenlerin hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçelerinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz istemlerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Davacı vekilinin 07.05.2019 tarihli dava dilekçesinde özetle; emekli kurmay albay olan müvekkilinin kamu oyunda “Zirve Yayınevi Cinayeti” olarak bilinen dosyasında yargılandığı, 12.03.2009 tarihinde gözaltına alındığını, 14.03.2009 tarihinde serbest bırakıldığını, daha sonra 17.03.2011 tarihinde yeniden gözaltına alındığını, 21.03.2011 tarihinde tutuklandığını, 21.01.2015 tarihinde tahliye edildiğini, yapılan yargılama sonunda beraatine kararı verildiği, haksız tutuklama nedeniyle 680.000,00 TL maddi, 1.500.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2.Davalı vekili 14.01.2020 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını, kanunda belirtilen şartların bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, davacı hakkında uygulanan tedbirlerin kanuna uygun olduğunu, davacının maddi ve manevi zararını belgelendiremediğini, bu nedenle talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacının iddiasında belirttiği gibi usulsüz bir işlem söz konusu ise bu işlemi yapan kişilere ihbar yapılması gerektiğini, davacıya kararın tebliğ tarihinin araştırılması gerektiğini, sabıkasının bulunup bulunmadığını, davacının dava süresince firari olup olmadığının araştırılması gerektiğini, mahsup hususunun araştırılması gerektiğini, öne sürmüştür.

3.Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.11.2020 tarihli ve 2019/271 Esas, 2020/303 Karar sayılı kararı ile tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

4.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 25.03.2022 tarihli ve 2021/198 Esas, 2022/717 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik davalı vekilinin ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

5.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 11.10.2022 tarihli tebliğnamesi ile davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz istemlerinin esastan reddi ile hükmün onanmasını talep etmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1.Davacı vekilinin temyiz istemi;
Müvekkilinin uzun süre ceza evinde kaldığını statüsüne uygun bir işte çalışamadığından maddi tazminatın eksik olduğuna, eşi ve çocuklarının ceza evi geliş gidiş masraflarının , tazminata esas dosyada ödenen vekalet ücreti masrafının ve erken emekli olmak zorunda kalmasından dolayı masraflarının maddi tazminata eklenmesi gerektiğine, müvekkilinin terörist muamelesi gördüğü, üzüntüsünden dolayı kanser olduğu, basın ve yayın organlarında haberlerde yer aldığı manen yıprandığından hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olduğuna ilişkindir.

2.Davalı vekilinin temyiz istemi;
Hükmedilen maddi ve manevi tazminatın fahiş olduğuna, ilişkindir.

III. DAVA KONUSU
Temyizin kapsamına göre;

A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Tazminat talebinin esasını oluşturan Maltya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/193 Esas, 2020/76 Karar sayılı ceza dava dosyasında davacının 17.03.2011 – 21.01.2015 tarihleri arasında 1406 gün gözaltı ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün kesinleştiği ve davanın 5271 sayılı Kanunun 142 inci maddesinin birinci fıkrasında belirlenen süre içerisinde yetkili ve görevli mahkemede açıldığı, davacı hakkında aynı talep nedeniyle açılan davanın bulunmadığı belirlenerek, 35.340,11 TL maddi ve 280.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince verilen kararla ilgili olarak, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bir isabetsizlik görülmediği anlaşılmıştır.

IV. GEREKÇE
Tazminat davasının dayanağını oluşturan Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2014/173-2016/321 sayılı ceza dava dosyası kapsamında davacının Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme ve kasten öldürme suçlarından 12.03.2009 – 14.03.2009 tarihleri arasında 2 gün gözaltı, 17.03.2011 – 21.01.2015 tarihleri arasında 1406 gün gözaltı ve tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonucunda beraatine hükmedildiği, hükmün 21.01.2019 tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanunun 142 nci maddesinde öngörülen görevli mahkemeye süresinde davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmıştır.

A.Davacı vekilinin temyiz sebepleri yönünden;
1.Hükmedilen manevi tazminat miktarının eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.

Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.

Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiğinden hükmedilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmamıştır.

2. Hükmedilen maddi tazminat miktarının eksik olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 29.05.1957 tarihli, 1957/4 Esas ve 1957/16 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıklandığı üzere; vekalet ücreti yargılama giderlerindendir. Buna göre karşı tarafa yüklenmesi gereken vekalet ücretinin bağımsız bir varlığı olamayacağından ayrı bir dava konusu yapılamayacaktır. Davacının kendi vekili ile yaptığı ve sadece tarafları bağlayan ücret sözleşmesi niteliğindeki vekalet akdi uyarınca ödenmesi kararlaştırılan bedelin koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği gözetilmelidir.

Anılan içtihatı birleştirme kararı ve yerleşik Yargıtay uygulamaları nazara alındığında, tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekalet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekalet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın ise davacı ile avukatı arasındaki hukuki ilişkiye dayandığı, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamına dahil edilmemesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.

Davacının eşi ve çocuklarının ceza evi geliş gidiş masraflarının, erken emekli olmak zorunda kalmasından dolayı masraflarının 5271 sayılı CMK’nın 141 ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gereken maddi zarar kapsamında hüküm altına alınamayacağı dikkate alındığında, maddi tazminat hesabına dahil edilmemesinde isabetsizlik görülmemiştir.

B.Davalı vekilinin temyiz sebepleri yönünden;
1.Hükmedilen maddi tazminat miktarının fazla olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Gelirine yönelik belge ibraz edemeyen ve emekli olduğu anlaşılan davacının maddi kazanç kaybının asgari ücret üzerinden hesaplanmasında ve mahkemece takdir edilen maddi tazminat miktarında isabetsizlik görülmemiştir.

2.Hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğuna yönelik temyiz talebi yönünden;
Yargıtayın görevi ülke genelinde uygulama birliğinin sağlanması ve benzer olaylarda aynı çözüm tarzının oluşturulmasıdır. Bu görev yerine getirilirken hukukun genel ilkeleri, ülkedeki pozitif hukuk normları ve uluslararası temel insan haklarına ilişkin kural ve kabullere uygun bir yorum ve uygulama benimsenmelidir.

Bu ilke yalnızca denetim mahkemeleri için değil, hüküm mahkemeleri için de geçerlidir. Hukuk devletinin en belirgin özelliği hiçbir kurum ve makam ayrımı gözetilmeden herkesin hukuk kurallarına uymasıdır.

Dairemizin yerleşik kararlarında da vurguladığı üzere, nesnel bir ölçüt olmamakla birlikte, hükmedilecek manevi tazminatın davacının sosyal ve ekonomik durumu, üzerine atılı suçun niteliği, tutuklanmasına neden olan olayın cereyan tarzı, tutuklu kaldığı süre ve benzeri hususlar ile tazminat davasının kesinleşeceği tarihe kadar faizi ile birlikte elde edeceği parasal değer gözetilmek suretiyle, hak ve nesafet ilkelerine uygun, makul bir miktar olarak tayin ve tespit edildiğinden hükmedilen manevi tazminat miktarında bir isabetsizlik bulunmamıştır.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, 25.03.2022 tarihli ve 2021/198 Esas, 2022/717 Karar sayılı kararında davacı vekili ve davalı vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden aynı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.06.2023 tarihinde karar verildi.