Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/7975 E. 2023/2399 K. 04.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/7975
KARAR NO : 2023/2399
KARAR TARİHİ : 04.07.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2013/192 E., 2015/314 K.
SUÇLAR : Taksirle öldürme, görevi kötüye kullanma
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet- düşme

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası (5271 sayılı Kanun) gereği temyiz edenlerin hükümleri temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

Sanık …’nin duruşmalı inceleme talebinin, 7079 sayılı Kanun’un 94 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin birinci fıkrası gereği takdîren reddine karar verilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. … Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2015 tarihli, 2013/192 E., 2015/314 K. Sayılı kararı ile; sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin dördüncü fıkrasının atfıyla birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası gereğince 18.200,00 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine ve 1 yıl süre ile inşaat mühendisliği mesleği yapmaktan yasaklanmasına; sanık … hakkında taksirle öldürme suçundan 5237 sayılı Kanun’un 85 inci maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 inci maddesinin dördüncü fıkrasının atfıyla birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları gereğince 18.200,00 TL adli para cezası ile mahkûmiyetine; sanıklar … ve … hakkında ise görevi kötüye kullanma suçundan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 228 inci maddesinin birinci fıkrası, 102 nci maddesinin dördüncü fıkrası, 104 üncü maddesinin ikinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verilmiştir.

2. Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 17.05.2022 tarihli, 2020/5154-2022/3726 sayılı kararı ile;
“Gerekçeli kararın, 03.02.2015 tarihinde haklarında katılma kararı verilen katılanlar … ve ….. vekilleri Av….’e tebliğ edildiğine ilişkin belgeye dosya içerisinde rastlanılmadığı anlaşıldığından, gerekçeli kararın katılanlar vekiline tebliğ edilmişse tebliğe ilişkin belgelerin, tebliğ yapılmamış olması halinde ise usulüne uygun tebligat yapılıp tebliğ belgesinin, verilmesi halinde temyiz dilekçesinin ve temyiz istemlerine ilişkin düzenlenecek ek tebliğnamenin gönderilmesi için dosyanın mahalline gönderilmek üzere…” Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine karar verilmiştir.

3. Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 30.09.2022 tarihli ve 2022/124393 sayılı, “…1)Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1. ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle aynı Kanunun 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, kusurlu olarak dört kişinin ölmesine neden olan sanıklar … ve … hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan bir miktar daha uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak sanıklar hakkında eksik cezaya hükmolunması; 2) Soruşturma ve kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporlarında; deprem sonucu yıkılan Turvan Oteli için sanıklar … ve …’nun sorumluluğu olduğunun belirtilmesi ve ölümler ile sanıkların eylemleri arasında illiyet bağı bulunması nedeniyle sanıkların taksirle öldürme suçundan cezalandırılmaları gerekirken yazılı şekilde suç vasfı değiştirilerek düşme kararı verilmesi…” gerekçeleri ile bozma öneren ek tebliğname ile Daireye tevdi olunmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
A. Sanıklar … ve … Müdafinin Temyiz Sebepleri;
1. Görevi kötüye kullanma suçunun unsurlarının oluşmadığına, sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, düşme kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiğine,

2. Sanıkların suçluluğuna dair somut delil bulunmadığına, eksik inceleme ile hüküm kurulduğuna,

3. Meydana gelen depremde bir kısım evrakların kaybolduğu gerçeğinin de gözden kaçırılmaması gerektiğine, ayrıca enkazdan alınan numunelerin usulüne uygun şekilde alınmadığına,
İlişkindir.

B. Sanık …’nin Temyiz Sebepleri;
1.Eksik inceleme ile yeterli araştırma yapılmadan karar verildiğine, lehe hükümlerin ihlal edildiğine,

2.Binanın yıkılmasından herhangi bir sorumluluğunun söz konusu olmadığına zira, kendisinin kontrolü ve takibi bittikten sonra binaya 4 kat fazladan ilave edilerek binanın 8 kata çıkarıldığına,

3. Binanın yapı kullanma izin belgesi bulunmadığı halde kanunsuz olarak binaya elektrik ve su, kanalizasyon hizmetleri verildiğine, binanın kaçak yapı olduğuna,

4. Ruhsatın kanunen geçersiz olduğuna, kanunen hükmünü yitirmiş olan ruhsat belgesini imzaladığından dolayı sorumlu tutulmaması gerektiğine,

5. Eksik ve yetersiz yönetmeliklere dayanarak yapılmış olan binanın yetersizliğinden tarafının kusurlu kabul edilemeyeceğine,

İlişkindir.

C. Sanık … Müdafinin Temyiz Sebepleri;
1. Söz konusu yerel mahkeme kararında verilen para cezasının hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmesi gerekmektedir.

2. Ayrıca yapılan harcamaların sanıklardan ayrı ayrı mı müşterek ve müteselsil olarak mı tahsil edileceğine dair açık bir hüküm bulunmadığına,

3. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna sanık lehine bozulması talebine,

İlişkindir.

D. Katılanlar Vekillerinin Temyiz Sebepleri;
1. Yapılan yargılama neticesinde sanıklara hapis cezası verilmesi gerekirken takdiri indirim maddelerinin uygulanarak para cezası verilmesi yönünde hüküm tesisi usul ve yasalara aykırı olduğu gibi; Yargıtayın yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğuna,

2. Yerel mahkeme eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis etmiş olduğuna,

3. Kararın usul ve yasalara aykırı olduğu gibi; Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına da aykırı olduğuna,

4. Yerel mahkeme kararı, usul ve esas yönünden bozulması gerektiğine, sanıklarım eylemi bilinçli taksirle birden fazla kişilinin ölümüne neden olmak olduğu halde mahkeme sanıklardan … ve …hakkında basit taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olmaktan ceza verdiğine, diğer sanıklar hakkında ise düşme kararı verilmiş olduğuna,

5. Sanıklara verilmiş bulunan cezanın paraya çevrilmiş olması taktir hakkının yanlış kullanılmış olduğunu gösterdiğine, zira birçok kişinin ölümüne neden olan kişiler lehine verilmiş bulunan cezalandırma kararının paraya çevrilmiş olması mağdurların adalete güven duygusunu zedelediğine,

6.Sanıklar hakkında verilmiş bulunan düşme kararı Yargıtay’ın deprem ile ilgili içtihatlarına aykırı olduğuna, zira Yargıtay yıkım ile fiilin tamamlandığını ve suçun bu tarihte işlenmiş olduğunu saptamış olduğuna, bu durumda sanıkların eylemi görevi kötüye kullanma bile olsa zamanaşımı söz konusu olamayacağına, orta düzey insanlar düzgün yapılmayan yapıların insanların ölümüme yol açacağını öngördüğü için bilinçli taksirden cezalandırılma yoluna gidilmesi gerekmekte iken basit taksirden cezalandırmanın da olaya uymadığına,

İlişkindir.

E. O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri
“…1. Söz konusu dava dosyasında sanıklar … ve …’nun üzerilerine atılı taksirle ölüme neden olma suçunun vasfının değişerek adı geçen sanıkların üzerilerine atılı suçun görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağından bahisle haklarında 765 sayılı yasanın 228/1, TCK 102/4, 104/2. maddeleri gereğince CMK’nın 223/8. maddesi gereğince düşme kararı verilmiştir. Bu karar usul ve yasaya uygun değildir zira; gerek soruşturma aşamasında gerek kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda; deprem sonucu yıkılan Turvan Oteli için adı geçen sanıkların meydana gelen ölüm ve yaralanmalar bakımından cezai sorumluluk yoluna gidilmesi gerektiği açıkça belirtilmiştir. Bu nedenle Mahkemenin meydana gelen ölüm olayı ile adın geçen sanıkların yapmış oldukları işlemler arasında nedensellik bağının bulunmadığı ve suç vasfının değiştiği görüşüne iştirak etmek mümkün değildir. Sanıkların üzerilerine atılı suç kasten işlenen görevi kötüye kullanma suçundan ziyade üzerilerine düşen dikkat ve özen yükümlülüklerini yerine getirmeme sonucu meydana gelen ölüm olayından dolayı sorumlu tutulacakları taksirle ölüme neden olma suçudur. Bu nedenle dosya kapsamındaki tüm sanıkların meydana gelen ölümler nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 22/5. maddeleri gereğince kusurları oranında 5237 sayılı TCK’nın 85/2. maddesi gereğince cezalandırılmaları gerektiği değerlendirilmiştir.

2. Mahkemenin kabulü halinde de sanıklar … ve … hakkında TCK’nın 85/2. maddesi uyarınca adli para cezasına mahkumiyetlerine karar verilmiş, diğer sanıklar … ve … hakkında ise CMK 223/8. maddesi gereğince düşme kararı verilmesine karşın söz konusu kararda yargılama giderlerinin sanıklardan eşit olarak tahsiline karar verildiği belirtilmiştir. Haklarında mahkumiyet kararı verilen sanıkların sebep oldukları yargılama giderleri ayrı ayrı hesaplanarak kendilerine yükletilmesi gerekir. Öte yandan 5271 sayılı yasanın 325/1. maddesi gereğincede haklarında düşme kararı verilen sanıklar açısından yargılama giderlerine hükmedilmemesi gerekir. Bu nedenle dosya kapsamındaki yargılama giderlerinin toplanarak sanıklardan eşit olarak tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir…” nedenlerine,

İlişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR
Yerel Mahkemenin Kabulü
1. 23.10.2011 tarihinde saat 13:41 sıralarında, merkez üssü Kasımoğlu Köyü civarı olan değeri değişik kuruluşlara göre 7,1 ile 7,3 arasında değişen, odak derinliği 19,02 km olan depremin meydana gelmesi üzerine, … ilçesi Emniyet Caddesi üzerindeki Turvan Otelinin yıkılması ve çökmesi sonucu dört kişinin göçüğe (depreme) bağlı olarak öldüğü anlaşılmaktadır.

2. Turvan Otelinin bina sahibi ve müteahhidinin sanık …, inşaatın teknik uygulama sorumluluğunu üstlenen inşaat mühendisinin (fenni mesul) sanık …, Belediye fen işleri müdür vekili ve memurunun sanık … ve sanık … olduğu, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü soruşturma aşamasında belediye görevlileri olan sanıklar … ve … hakkında yaptığı ön inceleme sonucunda aldığı 24.01.2013 tarihli kararında; Turvan Oteli inşaatı için 08.12.1998 tarihli yapı ruhsatının zemin etüt raporu ve statik hesap raporları olmadan verilmesi nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanunun 22. maddesine ve 02.11.1985 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesine aykırı hareket edildiği, ayrıca yapı ruhsatı ve eklerine aykırı olarak yapılan kat için 3194 sayılı İmar Kanunun 32 ve 42. maddelerinin uygulanmadığı ve yapı kullanma izin belgesi olmadığı halde, Belediyece binada oturulmasına göz yumulmak suretiyle 3194 sayılı Kanunun 30. maddesine aykırı hareket edildiği gerekçeleri ile soruşturma izni verildiği, Danıştay’a yapılan itirazların da reddedilerek izin kararının kesinleştiği görülmektedir.

3. Mahkemece taksirle öldürme suçundan mahkûmiyetlerine kararı verilen sanıklar … ve … hakkında; “…Ayrıntısı Karedeniz … Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinin hazırladığı bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, sanıkların söz konusu binada projelendirme, yapım ve iş bitimi aşamalarında Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik ve İmar Kanunu esaslarına yeterince uyulmadığı. Yine dosya kapsamında bulunan 25/07/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre, sanıklar Sanıklar …ve …’nun meydana gelen olayda taksirli sorumluluğunun bulunduğu, sanıkların bu şekildeki davranışları neticesinde, taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla suçun kanunda kanuni tanımında belirtilen neticeyi öngörmeyerek gerçekleştirdiği, bu haliyle sanıklar … ve …’nun eyleminin Taksirle Birden Fazla Kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğ ve bu suçun da sübuta erdiği tam sonuç ve vicdani kanaati mahkememizde hasıl olmakla…” gerekçeleri ile karar verildiği, görevi kötüye kullanma suçu kapsamında açılan kamu davalarının düşmesine karar verilen sanıklar … ve … hakkında ise;

“…Her ne kadar sanıklar… ve … hakkında Taksirle Birden Fazla Kişinin Ölümüne neden suçundan cezalandırılmaları istemi ile mahkememize kamu davası açılmış ise de, 3194 sayılı İmar Kanunun 28. Maddesinde yapının fenni mesüliyetini üzerine alan meslek mensuplarının, (Fenni mesul mimar ve mühendisler uzmanlık alanlarına göre) yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte, Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle görevli olduğunun, fenni mesulün, yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmaya, ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılması halinde durumu ruhsatı veren Belediyeye (idareye) bildirmekle mükellef olduğunun düzenlendiği ayrıca bilirkişi raporunda bina yıkım nedeni olarak belirtilen teknik ve fenni eksikliklerin tespit edilip kontrol edilmesi, binanın depreme dayanıklı halde yapılıp yapılmadığının kontrol edilip tespit edilen eksikliklerin giderilmesini sağlama görevinin fenni mesüle ait olduğu ayriyeten binanın teknik ve fenni şartlara uygun yapılmasından bina müteahidinin ve yapı sahibinin de sorumlu bulunduğu böylelikle binanın fenni ve teknik şartlara göre yapılmasından binanın dayanıklı olup olmadığının kontrolünden yapı ruhsatında imzaları bulunan belediye görevlisi sanıkların doğrudan sorumluluğunun bulunmadığı, binanın deprem sonucu yıkılması ve depreme dayanaksız şekilde inşaa edilmesi ile sanıkların eylemleri arasında uygun nedensellik bağının (sebep- sonuç ilişkisinin) bulunmadığı, sanıklar hakkında yapılan ön inceleme raporunun sonuç kısmında da sanıkların 3194 sayılı kanunun 22. Maddesi uyarınca görevlerinin gereği olarak yapı ruhsatı düzenledikleri, inşaat aşamasındaki statik projelerin takibi ve depreme dayanıklılık yönünden denetimden yapı sahibi ve fenni mesulün sorumlu olduğunun tespit edildiği,

Bilirkişi raporlarında, Belediye görevlilerinin (yapı ruhsatında isimleri bulunan) sorumlu olduğu tespit edilmiş ise de; sanıkların gerekli evrak ve raporları temin etmeden usulsüz olarak yapı ruhsatı düzenlemeleri ve diğer tespit edilen bu hususlarda ihmalleri olduğu kabul edilse dahi bu eylemlerinin binanın yıkılmasına ve taksirle öldürme suçuna sebebebiyet vermeyeceği, bu eylemlerle binanın çökmesi arasında doğrudan illiyet bağının bulunmadığı sanıkların üzerilerine atılı söz konusu eylemlerin ruhsat tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı yasanın 228 Maddesi uyarınca görevi kötüye kullanma suçunu oluşturacağı, bu suça ilişkin zamanaşımı süresinin 765 sayılı TCK nın 102/4. maddesi uyarınca 5 yıl olduğu ve isnat olunan görevi kötüye kullanma suçunun yapı ruhsatının 1998 yılında düzenlenmesi nedeniyle zaman aşımına uğradığı anlaşılmakla sanıklar hakkındaki kamu davasının CMK’nın 223/8. maddesi gereğince ayrı ayrı düşmesine…” karar verildiği anlaşılmaktadır.

4. … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 30.10.2011 tarihinde Turvan Otelinin enkazından gerekli tespitlerin yapılarak numune alınması amacı ile fotoğrafçı bilirkişi, kadastro teknisyenleri, inşaat mühendisleri, karot cihazını kullanan bilirkişiler ve mahalli bilirkişi eşliğinde Turvan Otelinin enkazının bulunduğu yere gidildiği, bina enkazından yeteri kadar karot numunesi, yeteri kadar beton ve yeteri kadar sayı, çap ve uzunlukta demir çubuk numunesinin alınarak keşif işleminin sonlandırıldığı, 20.12.2011 tarihinde zemin etüdünün yapılması amacıyla binanın yıkıldığı yerin hemen yanından sondaj kuyusu açılarak analiz için belirli derinliklerden zemin örneklerinin alındığı ve aynı tarihte Cumhuriyet Başsavcılığımızca oluşturulan heyetle enkaz halindeki binanın kolon, kiriş, ve demirlerinden yeterince numune alındığı, 30.10.2011 tarihinde olay yerinde yapılan inceleme neticesinde yıkılan binaya ilişkin ada, parsel, taşınmaz cinsi ve taşınmaz yüzölçümünü ve krokisini gösterir 14.11.2011 tarihli bilirkişi raporunun hazırlandığı, 20.12.2011 tarihinde olay yerinde zemin etüdüne ilişkin yapılan incelemelere esas olmak üzere Jeoloji mühendisi tarafından binanın bulunduğu yerin zemin özelliklerini içerir 23.01.2012 tarihli raporun hazırlandığı görülmektedir.

5. Dosya kapsamından, binanın yapım yılı tam olarak bilinmemekte olup, 05.08.1998 tarihli ve TEDAŞ elektrik ve tesisat projesi, 23.10.1998 tarihli yapı ruhsatı istek dilekçesi ve 08.12.1998 tarihli yapı ruhsatı, muvafakat yazıları ve noter evraklarından binanın 1998 yılı içerisinde veya sonrasında yapıldığı, dosya kapsamında apartmana ait mimari, statik ve elektrik-tesisat projeleri bulunduğu ancak, statik hesap raporları ile zemin raporlarının bulunmadığı, Turvan Otelinin yapım yılına göre 1997 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik kapsamına girdiği, 14.11.2011 tarihli bilirkişi raporunda; binanın taşıyıcı sisteminin betonarme olup 1 zemin ve 7 normal olmak üzere 8 kattan oluştuğu, otele ait yapı ruhsatı mevcut olup yapı kullanma izin belgeleri bulunmadığı, 08.12.1998 tarihli yapı ruhsatına göre bina, bodrum, dükkan olarak kullanılan zemin ve otel olarak kullanılan 5 normal olmak üzere toplam 7 kattan oluştuğu, mimari projeden binanın bodrum, zemin ve 6 normal kat olmak üzere toplam 8 kattan oluştuğu (son katın kaçak olduğu), yapı ruhsatında belirtilen zemin ve normal kat yüksekliklerinin de mimari ve statik proje ile uyumlu olmadığının belirlendiği görülmektedir.

6. … Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeleri tarafından hazırlanan Haziran 2012 tarihli Bilirkişi raporu ve 15.09.2014 tarihli ek bilirkişi raporunda; 1997 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğin “Kolon Enine Donatı Koşulları” bölümünde, kolon sarılma bölgeleri, kolon orta bölgeleri ve kolon-kiriş birleşim bölgeleri için dikkate alınması gereken uzunluklar, bu bölgelerdeki etriye yüzdesi, çap ve aralıkları hakkında verilen bilgilere göre, Turvan Otelinin statik projeleri ve bilirkişi raporu ile dosya üzerinden yapılan incelemelerden etriye çapı açısından yeterli gözükürken, etriye aralığı açısından ve yıkılan binanın mevcut taşıyıcı elemanlarının donatı detaylandırmasında yetersizlikler olduğu, aynı şekilde bilirkişi raporu ve proje verilerine göre kolon boyutları, donatı çap ve adetlerinde de farklılıklar olduğu, statik proje içinde bazı kirişlere ait çizim detayları, kolon düşey açılımları ile normal kat kalıp planının bulunmadığı, binaya ilişkin zemin sınıfının Z2, deprem bölgesinin 1.derece olarak, beton numuneleri içinde standart dışı irilikte agregalar ve proje verilerine göre yapılan analizler sonucunda sürekli temellerin, zemin emniyet gerilmesi ve kesit alanı açısından %100’ünün yetersiz olduğunun, 1997 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğin “7.2 Genel Kurallar” bölümünde deprem bölgelerinde kullanılacak binalarda dikkate alınması gereken minimum beton sınıflan hakkında bilgiler verildiği, ancak Turvan oteline ait statik projede herhangi bir malzeme sınıfının yazılmadığı, ayrıca binaya ait hesap raporlarının da olmadığı, karot numuneleri üzerinde gerçekleştirilen merkezi basınç deneyleri sonucunda elde edilen ortalama basınç dayanımının, 16.10N/mm2 olarak tespit edildiği, bu değerin deprem bölgesine bakılmaksızın kullanılması zorunlu olan minimum beton sınıfı C16′ yı sağladığı ancak; 1997 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelikte belirtilen 1.ve 2. deprem bölgelerinde kullanılması zorunlu asgari C20 veya daha yüksek dayanımlı beton sınıfına ait dayanım değerinden düşük olduğu, sonuç olarak dosya kapsamında yapılan inceleme, değerlendirme ve elde edilen bulgular neticesinde, söz konusu binada projelendirme, yapım ve iş bitimi aşamalarında Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelik ve İmar Kanunu esaslarına yeterince uyulmadığının rapor edildiği tespit edilmiştir.

7. Mahkemece hükme esas alınan 25.07.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dava konusu binanın yapı ruhsatı almış resmi nitelik kazanmış bir yapı olduğu, 1998 yılında inşaatına başlanıp 2000 yılında olarak tamamlandığı, …’nin yıkılan binanın yasal olmayan şekilde (kayıtsız) mimari projesini çizdiği, statik proje ve hesaplarını yaptığı, aynı zamanda yapının resmi fenni mesulü olduğu, bu konuda taahhütname verdiği, ancak fenni mesul olmaktan kaynaklanan görevlerini yerine getirmediği, dolayısıyla binanın yıkılmasına neden olan imalat hatalarından sorumlu olduğu, binanın yıkılması sonucunda meydana gelen ölüm ve yaralanmalar bakımından dikkat ve özen yükümlülüğünü ihlal eden ihmali davranışlarının etkili olduğu, sanık …’nun söz konusu binanın sahip ve müteahhidi olarak yapımdan sorumlu olduğu halde, yürürlükteki kurallarına uygun bir inşaat yaptırmak bakımından kendi üzerine düşen dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle sorumlu olduğu, imar mavzuatına göre belediyelerin suç tarihinde inşaatların ruhsata uygun bir şekilde yapılıp yapılmadığını denetleme görevlerinin, 1580 sayılı Belediye Kanunu 15 madde 79 bendinde imar planlarının yapımı ve uygulanması ile yapıların inşaat ve iskan ruhsatı aşamasında Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uygunluk sağlamak uygulamaları denetlemek ve bütünlüğünü sağlayıcı tedbirleri almak olarak belirtildiği, ancak somut olayda Turvan oteli için zemin raporu, statik hesap raporu olmadığı halde yapı ruhsatı verildiği, yapı ruhsatında belirtilen zemin ve normal kat yüksekliklerinin mimari ve statik projesi ile uyumlu olmadığının kontrol edilmediği, ayrıca yapı ruhsatında dosyasında bulunan bu projelerin müelliflerinin belli olmadan onaylarının yapılmasından belediye görevlilerinin sorumlulukları olduğu, buna göre de belediye personeli belediye fen memuru …, Belediye Fen İşleri Müdür vekili…’in meydana gelen ölüm ve yaralanmalar bakımından cezai sorumlulukları yoluna gidilmesi gerektiğinin belirtildiği görülmektedir.

8. Ölenler …, …, …, …’a ait ölü muayene ve otopsi tutanakları, keşif zabıtları, yapıya ait kroki, rapor, ön inceleme raporu ve fotoğraflar ve tutanaklar dava dosyasında bulunmaktadır.

9. Sanık …’nin savcılıkta alınan savunmasında; “09/10 1998 Tarihli noter taahütnamesindeki imza bana aittir. Yapı ruhsatı 08/10/1998 tarihinde verilmiş gözükmektedir.Ben binayı bitirdiğimde kaç katlı olduğunu net hatırlamıyorum. Ancak daha sonra gördüğüm kadarıyla üzerine iki kat fazla çıkılmış. Ben binayı son hali ile gördüğümde kaç katlı olduğunu hatırlamıyorum. Şu anda sizin gösterdiğiniz yapı ruhsatında altı kat olduğunu gördüm. Ben binayı bitirdikten sonra üç dört yıl kadar Ankara iline çalışmaya gittim. Döndüğümde binanın yükseldiğini farkedince Belediye çalışanı olan … ve… bu durumu sordum. Kendileri bana Celal Arapoğlunun Belediye Meclis üyesi olduğunu, Belediye başkanın bu hususa karışmayacağını dolayısı ile fazla kat çıktığını söylediler. Daha sonrada 2000 yılının ortalarında GSM şirketlerine ait veri cihazları otelin terasına denk gelecek şekilde yerleştirilmiş. Zaten b operatörler de onlarca ton ağırlığındadır. Ben binanın gerek bu nedenle gerekse hazır beton olmayışı nedeni ile yıkıldığını düşünüyorum. Yine o dönemde yürürlükte bulunan yönetmeliğe göre Jeolojik etüt rapori istenmediğinden dolayı zeminin sınıfı ve cinsini tamamen benzer zemeninlere dayalı olarak tahmini seçiyorduk. Dolayısı ile bu zemine göre uygulayacağımız telem çeşidini de tahmini temel sınıfı olarak seçiyorduk. Tüm bu hususların binanın yıkılmasında önemli rol oynadığını düşünüyorum. Ben bina yapım aşamasındayken binayı kontrole her beton ve demir atıldığında geliyordum. Bazen on bazen onbeş günde bir bu işlem yapılıyordu. Beton numuneleri içinde standart dışı irilikte bulunan agragaların bulunmasının sebebi dere malzemelerinin kullanılmasıdır. Belirttiğim gibi o dönemde C sınıfı beton yoktur. Ben KATÜ’ye ait bilirkişi raporunda belirtilen proje ile fiilen yapılı bina arasındaki uyumsuzluğu kabul etimoyorum. Ben binayı çizdiğim projeye uygun olarak yaptım. Bu nedenle bilirkişi raporunda bulunan aleyhime olan husuları kabul etmiyorum. Ben yıkılan Turvan otelinde kaç kişinin öldüğünü bilmiyorum. Binanın en son hali ile Link dahil sekiz katlı olduğunu biliyorum. Ki buna ilişkin uyarılarımıda belediyeye bildirdiğimi yukarıda açıkladım. Yine proje haricinde binanın tepesine doğru katlarda saçak çıkıldığını dolayısı ile binanın giderek genişletildğini de gördüm. Tüm bunları bildiğim kadarıyla … kendisi yaptırmıştır. Ancak kime yaptırdığını bilmiyorum. Bu şekilde bina daha da büyütülmüştür. Ve projesinin dışına çıkmıştır. Ben binanın sorumlu olduğum kısma kadar olan kontrellerini yaptım. Ancak noter taahütnamesini imzalağımda hataya düşütüğümü şimdi farkediyorum. Tamamen …… kendi kusuruyla yaptığı ek katlar yüzünden proje ve bina uyumsuzdur. Yine Belediye görevlilerine bu durumu bildirmeme rağmen gereği yapılmamıştır. Binanı yapımında bina sahibi olarak sadece … vardı. Kendisi binanın yapımında maddi olarak herhangi bir kısıntı talep etmemiştir . Zaten etseydi. Ben bunu kabul etmezdim. Binanı yapımında her türlü olanak ve destek tarafıma sağlandı. Dediğim gibi aksi olsaydı zaten ben işi bırakırdım. Ben aramızdaki iş akdi gereğince aldığım ücret karşılığında projeyi çizdim.Projeyi uygulama sırasında ise daha öncede belirtiğim gibi hiç kimse den ücret almadığım gibi bu yapı sahibinden de ek bir ücret talep etemedim. Binanı yapımında da … bildiğim kadarı ile sürekli binanı başındaydı. Binayı yaparken çalışan ustaları ise hatırlamıyorum. Yine belirttiğim gibi ben binanın ruhsatını bodrum artı dört kat olarak biliyordum. Ve buna uygun inşa ettim. Ama daha sonra ruhsatı aldı kat olmuş. Ancak binada fiilen sekiz kat olmuştu. Bu hususlarla benim hiçbir alakam yoktur. Artı katları ben yapmadım. Ben yukarıda açıklaığım şekilde üzerime atılı bulunan taksirle bir den fazla kişinin ölümüne sebep olma suçunu kabul etmiyorum. Ben binayı kendi çizdiğim projeye uygun inşa ederek yapım aşamasında da gerekli özeni gösterdim. Bina tamamen daha sonradan gelişen ve bina sahibi tarafından yapılan ciddi değişikliklerin etkisi ile yıkılmıştır. Ben daha öncede Cumhuriyet Başsavcılığınızın çeşitli deprem dosyalarında ifade ve savunma vermiştim.Hakkımda yurtdışına çıkış yasağı ve imza atma yükümlülüğü bulunmaktadır. Salıverilmesi talep ediyorum. Konu ile ilgili söyleyeceklerim bu kadardır üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum” şeklinde beyanda bulunduğu duruşmada da bu ifadesinin okunmasını istediği anlaşılmıştır.

Sanık ………’in savunmasında; “Ben bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulunmuştum. o beyanlarım doğrudur aynen tekrar ederim. Binanın yapımını ve kullanılan malzemelerin denetimini biz yapmıyoruz bu sorumluluk tamamı ile binanın fenni mesulunun işidir. önceki beyanlarıma ekleyecek başkaca bir husus yoktur. Ayrıca yazılı savunmamı ibraz ediyorum”,

Sanık …’nun savunmasında; “Ben bu konuda soruşturma aşamasında beyanda bulunmuştum. o beyanlarım doğrudur aynen tekrar ederim. Binanın yapımını ve kullanılan malzemelerin denetimini biz yapmıyoruz bu sorumluluk tamamı ile binanın fenni mesulunun işidir. önceki beyanlarıma ekleyecek başkaca bir husus yoktur. Ayrıca yazılı savunmamı ibraz ediyorum”,

Sanık …’nun savunmasında; “Ben 1998 yılında … Şehir Merkezinde kaliteli inşaat mühendislik ölçülerine uygun bir otel yaptım. Bu otelin gerek sahibi ve gerekse inşaatını yaptıran ve inşaatın başında olan bendim. 2011 yılındaki depremde tamamen yıkıldı. Nasıl bu kadar sağlam bir binanın yıkıldığına bir mana veremedim. Hatta inşaat bitip otel olarak faaliyete geçtikten sonra da ben kendim bile değişik tarihlerde yaptırdığım bu otelde kaldığım olmuştur. Bu inşaatın deprem sonucu yıkılmasında ölen ve yaralanan kişilerin maddi ve manevi yöndeki tazminata ilişkin ödemelerim yapılamadı çünkü karşı tarafın bizden istediği miktar ile bizim önerdiğimiz miktar arasında farklar mevcuttur, herhalde ileriki tarihlerde bu konuda bir anlaşmaya varabileceğimizi zannediyorum. Beraatimi, aksi taktirde lehime olan kanun hükümlerinin uygulanmasını talep ederim” şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür.

10. Katılanların her aşamada sanıklardan şikayetçi olduklarını beyan ettikleri ve meydana gelen olayda ölenlerin mirasçıları …, …, …, … ve …. hakkında katılma kararı verildiği ancak ölen …’in annesi olan …. ile kızı olan …. hakkında Mahkemece 03.02.2015 tarihli duruşmada “ölen … ile akrabalık bağının tespit edilmesinden sonra karara bağlanmasına” şeklinde ara kararı verildikten sonra ……hakkında katılma kararının verilmediği tespit edilmiştir.

11. Sanıklara ait güncel adli sicil kaydı ve nüfus kaydı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden temin olunarak dava dosyasına eklenmiştir.

IV. GEREKÇE
23.10.2011 tarihinde saat 13:41 sıralarında, merkez üssü Kasımoğlu köyü civarı olan değeri değişik kuruluşlara göre 7,1 ile 7,3 arasında değişen, odak derinliği 19,02 km olan depremin meydana gelmesi üzerine … İlçesi Emniyet Caddesi üzerindeki Turvan Otelinin yıkılması ve çökmesi sonucu dört kişinin göçüğe (depreme) bağlı olarak öldüğü olayda; bina sahibi ve müteahhidinin sanık …, inşaatın teknik uygulama sorumluluğunu üstlenen inşaat mühendisinin (fenni mesul) sanık …, Belediye fen işleri müdür vekili ve memurunun sanık … ve sanık … olduğu olaya ilişkin Mahkemece kabul edilen olay ve olgularda isabetsizlik bulunmadığı tespit edilmiş olup, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

A. Sanıklar … ve …’nun Taksirle Öldürme Suçundan Mahkûmiyetine İlişkin Hükümlere Yönelik, Sanık … Müdafii, Sanık …, Katılanlar Vekilleri ile O Yer Cumhuriyet Savcısının Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulduğu Yönünden;
Oluş, dosya kapsamı, sanıkların savunmaları, ölenler hakkında tanzim olunan adli muayene raporları ile ölü muayene tutanakları, Olay ve Olgular başlığı altında açıklanan bilirkişi raporları karşısında Mahkemece, olayın aydınlatılmasına yeter nitelikte kapsamlı olarak inceleme yapıldığı ve delil toplandığı, dava dosyası tekemmül ettirilerek karar verildiği belirlendiğinden, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık … müdafii, sanık … ve katılanlar vekillerinin eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Kusur Durumu Yönünden;
3194 sayılı İmar Kanunun 28. maddesinde yapının fenni mesuliyetini üzerine alan meslek mensuplarının, (fenni mesul mimar ve mühendisler uzmanlık alanlarına göre) yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte, Kanuna, ilgili diğer mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle görevli olduğu, ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılması halinde durumu ruhsatı veren Belediyeye bildirmekle mükellef olduğunun düzenlendiği, sanık …’nin fenni mesul olmaktan kaynaklanan denetim görevini yerine getirmediği, dolayısıyla binanın yıkılmasına neden olan imalat hatalarından sorumlu olduğu, sanık …’nun ise, söz konusu binanın sahibi ve müteahhidi olarak yapımından sorumlu olduğu halde, yürürlükteki kurallara uygun bir inşaat yaptırmak bakımından kendi üzerine düşen dikkat ve özeni göstermemesi nedeniyle kusurlu olduğunun kabul ve tespit edildiği olayda; Olay ve Olgular başlığı altında açıklanan bilirkişi raporlarının oluş ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık … müdafii, sanık … ve katılanlar vekillerinin kusur durumuna ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

3.Temel Cezaya İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13.10.2020 tarihli ve 2017/12-833 Esas, 2020/415 Karar sayılı kararında açıklandığı üzere; taksirle işlenen suçlarda, 5237 sayılı Kanun’un “Taksir” başlıklı 22 inci maddesinin dördüncü ve aynı Kanun’un “Cezanın belirlenmesi” başlıklı 61 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan düzenlemeler birlikte göz önüne alınarak, failin kusur durumu öncelikle değerlendirilip, suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç konusunun önem ve değeri, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı, failin taksire dayalı kusurunun ağırlığı ölçütleri dikkate alınarak temel cezanın belirlenmesi gerektiği, buna göre yürürlükteki kurallara uygun bir inşaat yaptırmak bakımından dikkat ve özeni göstermeyen, binadaki malzeme ve donatı yetersizliklerini denetlemeyen, bu nedenle birinci derecede deprem bölgesinde bulunan Turvan Otelininin tamamen çökmesine ve dört kişinin göçük altında kalarak ölmesine asli kusurlu olarak neden olan sanık … ve sanık … hakkında, adalet ve hakkaniyet kuralları uyarınca cezada orantılılık ilkesi gözetilerek alt sınırdan daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurularak sanıklar hakkında eksik cezaya hükmolunması sebebiyle hükümler hukuka aykırı bulunmuş olup, katılanlar vekillerinin temel cezaya ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmüştür.

4. Bilinçli Taksir Hükümleri Yönünden;
Birinci derece deprem bölgesi olan …’de, yıkılan Turvan Otelininden alınan karot numunelerinin teknik bilirkişiler tarafından incelenmesi neticesinde; 1997 yılında yayımlanan Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte birinci ve ikinci derece deprem bölgelerindeki binalarda C20 veya daha yüksek dayanımlı beton kullanılmasının zorunlu olmasına rağmen, kullanılan betonun Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkındaki Yönetmelikte belirtilen minimum beton sınıfı olan C16’yı sağladığı ancak C20 veya daha yüksek dayanımı sağlamadığı, otelin son katının kaçak olarak yapıldığı, bu yetersizlik ve eksikliklerin binanın yıkılmasında etkili olduğu; sanıkların yıkılan binanın proje aşamasında, yapım aşamasında ve iş bitimi aşamasında, üzerilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği, öngörülebilen bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan sanık … ve sanık … hakkında bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu anlaşılmakla, tayin olunan cezalarında 5237 sayılı TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiğinin gözetilmemesi sebebiyle, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmuş olup, katılanlar vekillerinin bu konudaki temyiz sebebi yerinde görülmüştür.

5. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin altıncı fıkrası Yönünden;
TCK’nın 53/6. maddesinde “belirli bir meslek veya sanatın ya da trafik düzeninin gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla işlenen taksirli suçtan mahkumiyet halinde 3 aydan 3 yıla kadar bu meslek veya sanatın icrasının yasaklanmasına ya da sürücü belgesinin geri alınabileceğine karar verilebileceğinin düzenlendiği, bir mesleğin icrasının yasaklanabilmesi için ruhsatnameye bağlı olarak yürütülmesi gerekmekte olup, inşaat mühendisi olduğu anlaşılan sanık …’nin çalışmasının ruhsatnameye bağlı olarak yürütülen bir meslek olmadığı nazara alınmadan çalışma hürriyetini kısıtlayacak şekilde mesleğini icrasında bulunmaktan 1 yıl süre ile yasaklanmasına karar verilmesi sebebiyle hükümde hukuka aykırılık bulunmuş olup, sanık …’nin temyiz sebebi yerinde görülmüştür.

6. Yargılama Giderleri Yönünden;
Taksirle işlenen suçlarda iştirak hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilerek, yargılama giderinin her bir sanığa sebebiyet verdikleri tutar kadar ayrı ayrı yükletilmesine karar verilmesi gerekirken, yargılama giderlerinin eşit olarak tahsiline karar verilmesi nedeniyle hükümlerde hukuka aykırılık bulunmuş olup, sanık … müdafii, sanık …, katılanlar vekilleri ile o yer Cumhuriyet savcısının bu konudaki temyiz sebepleri yerinde görülmüştür.

7. Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Hükümlerinin Uygulanmaması Yönünden;
Mahkemece sanık hakkında lehine sonuçlar içeren ilgili kanun maddelerinin değerlendirildiği, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi kapsamında hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi yönünden yasal engel bulunduğundan hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanık … müdafinin bu konudaki temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

8.Takdiri İndirim Nedenlerinin Uygulanmasına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 05.11.2019 tarihli ve 2018/14-521 Esas, 2019/635 Karar sayılı kararında da açıklandığı üzere; takdirî indirim nedeni uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken göz önünde bulundurulması gereken kıstaslar, 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin ikinci fıkrasında, “…failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar…” şeklinde, uygulamada hâkimi sınırlayıcı değil yol gösterici nitelikte ve örnekseme yoluyla gösterilmiş; ancak, hüküm tarihinden önce, anılan fıkrada değişiklik yapılarak, takdirî indirim nedenleri tahdidi hale getirilmiş ve takdirî indirim nedenlerinin uygulama alanı daraltılmıştır. 5237 sayılı Kanun’un “Takdiri indirim nedenleri” başlıklı 62 nci maddesinin, 27.05.2022 tarihli ve 31848 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7406 sayılı Türk Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesi ile değişik ikinci fıkrasında, takdirî indirim nedeni uygulanıp uygulanmayacağına karar verilirken göz önünde bulundurulması gereken kriterler, “… failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri…” şeklinde sınırlı olarak sayılmış, ayrıca, duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışların, takdirî indirim nedeni olarak dikkate alınamayacağı ve takdirî indirim nedenlerinin kararda gerekçeleriyle gösterilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Bu açıklamalar ışığında incelenen dosyada; “Sanıkların yargılama aşamasındaki tutum ve davranışları, geçmişleri, cezanın faillerin geleceği üzerindeki olası etkileri sanıklar yararına cezayı hafifletici takdiri indirim nedeni kabul edilerek” şeklindeki hak, adalet ve nasafet kuralları ile dava dosyası içeriğine uygun, yerinde, yeterli ve kanunî gerekçeye dayalı olarak takdiri indirim nedeni uygulanmasına karar verildiği anlaşıldığından, katılanlar vekillerinin takdirî indirim nedenlerinin uygulanmasına ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiş, hükümde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.

B. Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Sanıklar … ve … Hakkındaki Düşme Hükümlerine Yönelik Sanıklar Müdafinin, O Yer Cumhuriyet Savcısının ve Katılanlar Vekillerinin Temyiz Sebepleri Yönünden;
1. Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulduğu Yönünden;
Oluş, dosya kapsamı, sanıkların savunmaları, ölenler hakkında tanzim olunan adli muayene raporları ile ölü muayene tutanakları, Olay ve Olgular başlığı altında açıklanan bilirkişi raporları karşısında Mahkemece, olayın aydınlatılmasına yeter nitelikte kapsamlı olarak inceleme yapıldığı ve delil toplandığı anlaşılmakla, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamış olup, sanıklar … ve … müdafii ile katılanlar vekillerinin eksik inceleme ile karar verildiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

2. Suç Vasfına İlişkin Temyiz Sebebi Yönünden;
23.10.2011 tarihinde saat 13:41 sıralarında, merkez üssü Kasımoğlu köyü civarı olan değeri değişik kuruluşlara göre 7,1 ile 7,3 arasında değişen, odak derinliği 19,02 km olan depremin meydana gelmesi üzerine … ilçesi Emniyet Caddesi üzerindeki Turvan Otelinin yıkılması ve çökmesi sonucu dört kişinin göçüğe (depreme) bağlı olarak öldüğü olayda; Belediye fen işleri müdür vekili ve memurunun sanık … ve sanık … olduğu, İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü soruşturma aşamasında belediye görevlileri olan sanıklar … ve … hakkında yaptığı ön inceleme sonucunda aldığı 24.01.2013 tarihli kararında; Turvan Oteli inşaatı için 08.12.1998 tarihli yapı ruhsatının zemin etüt raporu ve statik hesap raporları olmadan verilmesi nedeniyle 3194 sayılı İmar Kanunun 22.maddesine ve 02.11.1985 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin 57. maddesine aykırı hareket edildiği, ayrıca yapı ruhsatı ve eklerine aykırı olarak yapılan kat için 3194 sayılı İmar Kanunun 32 ve 42.maddelerinin uygulanmadığı ve yapı kullanma izin belgesi olmadığı halde, Belediyece binada oturulmasına göz yumulmak suretiyle 3194 sayılı Kanunun 30. maddesine aykırı hareket edildiği gerekçeleri ile soruşturma izni verildiği anlaşılmıştır.

… Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanlığına bağlı İnşaat Mühendisliği tarafından düzenlenen Haziran 2012 tarihli raporda; “deprem nedeni ile yıkılan binada iş aşaması ve sorumluluk ilişkilendirilmesi” adı altında tablo hazırlandığı, söz konusu binanın yapılış tarihi itibariyle, 1997 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmeliğe tabi olduğunun, binada kullanılan betonun yönetmelikte belirtilen minimum beton sınıfı olan C16’yı sağladığı ancak C20 veya daha yüksek dayanımı sağlamadığı, beton içerisinde standart dışı agregaların mevcut olduğu, kolon sayıları, boyutları, donatı çap ve adetlerinde farklılıklar göründüğü, binanın mevcut taşıyıcı elemanlarının donatı detaylandırmasında yetersizlikler olduğunun ve bu yetersizlikler dolayısıyla proje müellifleri, yapı sahibi ve müteahhidinin, teknik uygulama sorumlusunun ve belediyenin ilgili birimlerinin sorumlu olduğunun belirtildiği, ayrıca binanın iş bitimi aşamasında biten bina inşaatının projeye uygunluğunun denetlenmediği, bu nedenle belediyenin teknik uygulama yetkililerinin sorumlu olduğu sonucuna varıldığı görülmektedir.

İnşaatın yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 1580 sayılı Belediyeler Kanunun “Belediyenin Vazifeleri” başlıklı 15.maddesinin 79.bendinde “İmar planlarının yapımı ve uygulanması ile yapıların inşaat ve iskan ruhsatı aşamasında, Türk Standartları Enstitüsünün ilgili standardına uygunluk sağlamak, uygulamaları denetlemek ve bütünlüğü sağlayıcı tedbirler alma” hükmünün yer aldığı, yapı ruhsatını düzenleyen ve kontrol eden sanıklar … ve … tarafından inşaatına başlanılacak yapının statik hesap raporu olmadan yapı ruhsatı verilmesi nedeniyle; 3194 sayılı İmar Kanunun “Ruhsat alma şartları” başlıklı 22. maddesindeki, “ Yapı ruhsatiyesi almak için belediye, valilik bürolarına yapı sahipleri veya kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece tapu (istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge) mimari proje, statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli veya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir. Belediyeler veya valiliklerce ruhsat ve ekleri incelenerek eksik ve yanlış bulunmuyorsa müracaat tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir. Eksik veya yanlış olduğu takdirde; müracaat tarihinden itibaren onbeş gün içinde müracaatçıya ilgili bütün eksik ve yanlışları yazı ile bildirilir. Eksik ve yanlışlar giderildikten sonra yapılacak müracaattan itibaren en geç onbeş gün içinde yapı ruhsatiyesi verilir.” hükümlerine aykırı davrandıkları, binanın meydana gelen deprem nedeni ile yıkılmasında, sanıklar … ve …’nun objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalarına rağmen, İmar Kanununa, 1997-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve dönem itibariyle bilim ve fennin gerektirdiği teknik şartlara aykırı davrandıkları, üzerilerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mevcut sonucun gerçekleşmesinde etkili oldukları, bu nedenle meydana gelen ölümler bakımından sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturacağı gözetilmeksizin, görevi kötüye kullanma suçu bakımından değerlendirme yapılarak, suçun zamanaşımına uğradığı gerekçesi ile sanıklar … ve … hakkında düşme kararları verilmesi nedeniyle hükümlerde hukuka aykırılık bulunmuş olup, katılanlar vekillerinin ve o yer Cumhuriyet savcısının bu konudaki temyiz sebepleri yerinde görülmüştür.

3. Beraat Kararı Verilmesi Gerektiği Yönünden;
Sanıklar … ve …’nun objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalarına rağmen, İmar Kanununa, 1997-Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve dönem itibariyle bilim ve fennin gerektirdiği teknik şartlara aykırı davrandıkları, üzerilerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mevcut sonucun gerçekleşmesinde etkili oldukları, bu nedenle meydana gelen ölümler bakımından sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturduğu anlaşılmakla, sanıklar müdafinin sanıklar hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, düşme kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiğine ilişkin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

V. KARAR
A. Sanıklar … ve … Hakkında Taksirle Öldürme Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden;
Gerekçe bölümünde (A-3), (A-4), (A-5) ve (A-6) bentlerinde açıklanan nedenlerle, … Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2015 tarihli, 2013/192 Esas, 2015/314 Karar sayılı kararına yönelik sanık … müdafii, sanık …, katılanlar vekilleri ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,

B. Sanıklar … ve … Hakkında Görevi Kötüye Kullanma Suçundan Kurulan Hükümler Yönünden;
Gerekçe bölümünde (B-2) bendinde açıklanan nedenle … Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2015 tarihli, 2013/192 Esas, 2015/314 Karar sayılı kararına yönelik katılanlar vekilleri ile o yer Cumhuriyet savcısının temyiz istekleri yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 04.07.2023 tarihinde karar verildi.