Yargıtay Kararı 12. Ceza Dairesi 2022/6819 E. 2022/8227 K. 09.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6819
KARAR NO : 2022/8227
KARAR TARİHİ : 09.11.2022

Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal

Görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanıklar …, …ve …’in beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından, aynı suçtan sanık …’nin mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık … ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dairemizin 16.03.2022 tarihli tevdii kararı uyarınca; sanık …’ye yokluğunda verilen 18.02.2016 tarihli kararın usulüne uygun olarak tebliğ edildiği ve adı geçen sanığın temyiz isteminde bulunması üzerine sanık …’nin temyizi ile ilgili olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ek tebliğname düzenlendiği belirlenerek yapılan incelemede:
A) Sanıklar …, …ve … hakkında kurulan beraat hükümlerine yönelik katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
… Lösemili Çocukları Koruma ve Kalkındırma Derneğinde sekreter olarak çalışan ve lösemili çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, onlara moral vermek üzere dernek başkanı ile birlikte mağdur çocuk …’in yatarak tedavi gördüğü hastaneye giden sanık …’in, üzerinde günlük kıyafetleri bulunan mağdur çocuğun yatakta uzandığı ve çekim cihazına doğru baktığı esnadaki görüntüsünü, mağdur çocuğun refakatçisi olan annesinin bilgisi dahilinde çektikten bir süre sonra, söz konusu fotoğrafın, derneğe ait derginin 4. sayısının kapağında, “Bağışlarınız ile Çocuklarımız hayat bulsun.” ibareleri ile birlikte yayımlanması nedeniyle dernekte sekreter olarak çalışan sanık …’in ve derneğin yönetim kurulu üyeleri olan sanıklar …ile …’in TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
Mağdur çocuğa ait fotoğraf dernek başkanı tarafından dergi kapağında yayımlanmış olup, derneğin yönetim kurulu üyeleri olan sanıklar …ile … ve dernekte sekreter olarak çalışan sanık …’in, dernek başkanının eylemine iştirak ettiklerine dair, savunmalarının aksine, mahkumiyetlerine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulumamasından dolayı sanıklar …, … ve … hakkında beraat kararı verilmesine ilişkin yerel mahkemenin kabulünde dosya kapsamına göre bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suçun sanıklar …, … ve … tarafından işlendiğinin sabit olmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Dosya kapsamına ve hükümlerin gerekçesine göre, sanıklar …, … ve … hakkında beraat hükümleri kurulurken, uygulanan kanun ve maddesinin; CMK’nın 223/2-e madde, fıkra ve bendi yerine, sanık … hakkında CMK’nın 223/2-c, sanıklar …ve … hakkında CMK’nın 223/2-c,e madde, fıkra ve bentlerinin yazılması suretiyle CMK’nın 232/6. madde ve fıkrasına uyulmaması,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 1 numaralı bölümündeki “CMK 223/2-c,e” ve 2 numaralı bölümündeki “CMK 223/2-c” ibarelerinin, “CMK’nın 223/2-e” ibareleri ile değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve Kanuna uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) Sanık … hakkında kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık …’nin ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesine gelince;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanığın işlemediği suçtan dolayı cezalandırıldığına ilişkin ve katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Sanık hakkında düzenlenen 04.06.2013 tarihli iddianamede, “07/12/2012” olarak gösterilen suçun işlendiği tarihin, gerekçeli karar başlığına, “2013” olarak eksik ve yanlış yazılması suretiyle CMK’nın 232/2-c madde, fıkra ve bendine uyulmaması,
2- TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında, kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya seslerinin ifşası halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi halinde, cezanın yarı oranında artırılacağı düzenlenmiş iken, 05.07.2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 81. maddesi ile TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında yapılan değişiklikle temel ceza miktarı iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş ve ifşanın basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi halinde de aynı cezaya hükmolunacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında incelenen dosya kapsamına göre, … Lösemili Çocukları Koruma ve Kalkındırma Derneği Başkanı olan sanık …’nin, lösemi hastası olan mağdur çocuk …’in yatarak tedavi gördüğü hastanedeki hasta halini yansıtan teşhise elverişli özel görüntüsünü, derneğe ait derginin 4. sayısının kapağında, “Bağışlarınız ile Çocuklarımız hayat bulsun.” ibareleri ile birlikte izinsizce yayımlayarak, TCK’nın 134/2. madde ve fıkrasında düzenlenen görüntü veya seslerin ifşa edilmesi suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işlediğinin iddia ve kabul edildiği olayda;
Mağdur çocuğun annesinin; çocuğunun görüntüsünü izinsizce dergiye basıp, bu dergiyi kullanarak, hastanede yatan çocuklara yardım ettiklerini söyleyip, insanlardan para vs. talep eden derneğin, kendilerine hiçbir yardımda bulunmadığını beyanla durumu bir dilekçe ile ilgili hastaneye, ilgili hastanenin konuyu 25.03.2013 tarihli yazıyla … İl Emniyet Müdürlüğüne, … İl Emniyet Müdürlüğünün de ihbarı 26.04.2013 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına bildirmesi üzerine başlatılan adli soruşturma kapsamında, mağdur çocuğun annesinin kolluk görevlilerince alınan 14.05.2013 tarihli ifadesinde şikayetçi olduğunu beyan ettiği, mağdur çocuğun görüntüsünün yer aldığı derginin kapağında da; başlangıç tarihi 07.12.2012 ve bitiş tarihi 07.06.2013 olarak yazıldığı, dolayısıyla sanığa yüklenen ve sübut bulan eylemin, 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun yürürlüğe girdiği 05.07.2012 tarihinden sonra işlenmesine ve gerekçeli karar başlığında da suç tarihi “2013” olarak yazılmasına rağmen sanık hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 6352 sayılı Kanunun 81. maddesi ile değişik TCK’nın 134/2. madde ve fıkrası gereğince 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası tayin ve takdir etmek durumunda olan yerel mahkemece, 6352 sayılı Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki düzenlemenin sanığın lehine olduğuna dair suçun işlendiği tarihi göz ardı eden yanılgılı gerekçeye dayalı olarak, temel ceza TCK’nın 6352 sayılı Kanunun 81. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki TCK’nın 134/2. madde ve fıkrası uyarınca 1 yıl hapis cezası olarak belirlenip, aynı madde ve fıkranın 2. cümlesi gereğince yarı oranında artırım yapılarak, sanığa 1 yıl 6 ay hapis cezası hükmolunmak suretiyle eksik ceza tayin edilmesi,
Kabul ve uygulamaya göre de:
a) TCK’nın 61/1. madde ve fıkrasında yer alan ölçütler nazara alınarak, dosyaya yansıyan bilgi ve kanıtlar birlikte ve isabetle değerlendirilip, denetime olanak verecek ve somut gerekçeler de gösterilmek suretiyle aynı Kanun’un 3/1. madde ve fıkrası gereğince işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, temel cezanın asgari hadden tayin edilmesi,
b) Sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi tatbik edilirken, 3. fıkraya aykırılık oluşturacak şekilde, TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) bendindeki hak ve yetkileri kullanmak yönündeki yoksunluğuna, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından “koşullu salıverilme tarihine kadar”, diğer kişiler yönünden ise, “hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar” karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması ve T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK’nın 53. maddesine ilişkin olan 2014/140 Esas – 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK’nın 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
c) Sanık hakkında tekerrüre esas alınan … 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 15.05.2012 tarihli, 2012/193 Esas – 2012/675 Karar sayılı ilamındaki mahkumiyetin, 5237 sayılı TCK’nın 155/2. madde ve fıkrasında düzenlenen güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin olması ve hükümden sonra, 24.10.2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine eklenen alt bentler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 155. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca, “Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur” hükmü de gözetilerek, CMK’nın 254. maddesi uyarınca, aynı Kanunun 7188 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 253. maddesinde belirtilen esas ve usule göre uzlaştırma işlemleri ilgili mahkemece yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanık hakkında bahsedilen ilam esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, sanık …’nin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenlerle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 09.11.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.