YARGITAY KARARI
DAİRE : 12. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6364
KARAR NO : 2023/2443
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2018/1972 Esas, 2021/2697 Karar
SUÇ : Taksirle yaralama
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun kabulü ile; 5271 sayılı Kanunun 280/2.
maddesi uyarınca yeniden yapılan yargılama sonucu kurulan mahkumiyet
İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Kanun’un 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1.Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30/01/2018 tarihli ve 2015/1299 Esas, 2018/85 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının c bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.
2. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 26/10/2021 tarihli ve 2018/1972 Esas, 2021/2697 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükme yönelik katılan vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılması ile yeniden yapılan yargılama sonucu, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 89 uncu maddesinin birinci fıkrası, ikinci fıkrasının (b) bendi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesi gereğince 3740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
3.Dava dosyası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim olunan, 22/08/2022 tarihli ve 2021/152808 sayılı, onama görüşlü Tebliğname ile Daireye tevdii olunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri;
Kusura, fazla ceza verildiğine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi gerektiğine ve diğer sebeplere ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü:
Müşteki…’un kullanmakta olduğu … plaka sayılı motorsiklet ile şüpheli Dilara’nın kullanımında olan … plaka sayılı araçların 373-379 sokak kavşağında çarpıştıkları, kaza sonucunda…’un geçici adli rapora göre kemik kırığı oluşacak ve hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığı olayda; kaza tespit tutanağında, katılan …’nun tam kusurlu olduğu, sanık …’nın tali kusurlu olduğunun belirtildiği, 26/09/2015 tarihinde soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporunda; katılan …’un asli kusurlu olduğu, sanık …’nın kazanın oluşumunda kusur ve kabahatinin olmadığının belirtildiği, 22/05/2017 tarihinde yargılama aşamasında yapılan keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda katılan …’un tamamen kusurlu olduğu, sanık …’nın kusursuz olduğunun belirtildiği, ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 22/11/2017 tarih ve 6149 sayılı raporuyla sanık …’ın tali, katılan …’nun ise asli kusurlu olduğu kanaatinde rapor tanzim edildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporların ve kaza tespit tutanağında katılan …’un değişmeyecek ve ihtilafa yer bırakmayacak şekilde asli kusurlu olduğunun belirtildiği, ancak sanık …’nın kaza tespit tutanağı ve ATK raporunda kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmaması nedeniyle tali kusurlu olduğunun belirtildiği, düzenlenen diğer iki bilirkişi raporunda ise kusuru olmadığının belirtildiği, raporların incelenmesi neticesinde tali yoldan ana yola çıkmak hususunda dikkatsiz ve özensiz davranan katılana atfedilen kusur durumunun yerinde olduğunun değerlendirildiği ancak sanık …’ya atfedilen kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmaması şeklindeki tali kusurun yerinde olmadığı, zira her ne kadar sanığın kavşaklara yaklaşırken hızını azaltmaması şeklindeki durumunun trafik akışının sağlanması bakımından atfedilebilecek bir hata olduğu değerlendirilebilecek ise de, asıl kazaya sebebiyet veren kusurun katılanın tali yoldan dikkatsiz ve özensiz şekildeki eyleminden kaynaklandığı, katılanın kusurlu eyleminin bulunmaması halinde sanığa atfedilen kusur durumundan dolayı katılan ile arasında kaynaklanacak bir kazanın gerçekleşmeyeceğinin sabit olduğu, yine katılanın yaralanmasının bu nedenle kendi kusurundan kaynaklandığı, sanığa atfedilen kusur durumunun kazanın oluşumuna etki etmediği gerekçesi ile sanığın beraatine dair hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü:
Sanık …’ın olay günü saat 14:05 sıralarında, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile Akhisar İlçesi Ulu Cami Mahallesinde bulunan anayol niteliğindeki 379. Sokaktan seyirle olay mahalli olan 373. Sokak ile 379. Sokağın kesişimi kontrolsüz kavşağa geldiğinde, seyrine göre yolun sağındaki tali yol niteliğinde olan 373. Sokaktan gelerek Güplüce Parkına geçmek isteyen katılan …’nun yönetimindeki … plaka sayılı motosikletin sol yan arka kesimine, aracının sol ön kesimi ile kavşak içerisinde çarpması sonucu katılanın yaralanmasına sebebiyet verdiği olayda;, kaza tespit tutanağına göre kazanın meydana gelmesinde sanığın tali kusurlu, katılanın asli kusurlu olduğu, soruşturma aşamasında trafik bilirkişiden alınan 26/09/2015 tarihli rapora göre kazanın meydana gelmesinde sanığın kusursuz, katılanın asli kusurlu, yapılan keşif sonucu trafik bilirkişiden alınan 22/05/2017 tarihli rapora göre kazanın meydana gelmesinde sanığın kusursuz, katılanın tamamen kusurlu olduğu ve Ankara ATK trafik ihtisas dairesinden alınan 22/11/2017 tarihli rapora göre kazanın meydana gelmesinde sanığın tali kusurlu, katılanın asli kusurlu olduğunun mütalaa edildiği, İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden alınan ve hükme esas almaya yeterli ve elverişli bulunan rapora göre; araçlar üzerindeki çarpışma noktalarına göre, sanığın aracının yaklaşık orta kısımları ile motosikletin arka teker sol kısmına çarptığının olaydan sonra çekilen fotoğraflardan açıkça anlaşıldığı, dolayısıyla katılan idaresindeki motosikletin geçişini tamamlamak üzereyken sanığın idaresindeki otomobilin motorsiklete çarptığı, bu durumda olay anında bulunduğu kavşak noktasında sağ tarafından gelen taşıt trafiğini kontrol ettiği takdirde motosikleti zamanında fark ederek etkin fren tedbirine başvurabilecekken zamanında ön tedbir almadığı için sanığın tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, olay nedeniyle katılanın hayati tehlike geçirmeksizin hayat fonksiyonlarına etkisi bakımından 6. derece yaralandığına ilişkin alınan kesin rapor dikkate alınarak sanığın mahkumiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Bölge Adliye Mahkemesi kararında yapılan inceleme neticesinde olayın kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri yönünden;
Kovuşturma aşamasında düzenlenen keşif ve bilirkişi raporunun oluş, dosya kapsamı ve birbiri ile uyumlu olduğu, kusur durumunu kesin bir şekilde tespit ettiği anlaşılmakla, sanık müdafiinin kusura ilişkin temyiz istemleri yönünden hükümde bu yönler itibariyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Sanığın dosyada bulunan deliller kapsamında tayin olunan eylemi bakımından, 5237 sayılı Kanun’un 61 inci maddesinde yer verilen, suçun işleniş biçimi, sanığın taksirinin yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı gibi ölçütler ile aynı Kanun’un 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına belirtilen cezada orantılılık ilkesi dikkate alınarak tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet veren sanık hakkında belirlenen temel ceza miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla,sanık müdafiinin ceza miktarına ilişkin temyiz istemi yönünden hükümde bu yönler itibari ile bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Sanığın kişiliği, duruşmadaki tutum ve davranışları nazara alındığında yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmaması ve mağdurun zararlarını karşılamaması gerekçe gösterilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiğinin anlaşılması karşısında sanık müdafiinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasına yönelik temyiz istemi yönünden hükümde bu yönler itibari ile bir hukuka aykırılık bulunmamıştır.
Yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin yerinde görülmeyen diğer temyiz sebepleri reddedilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesinin, 26/10/2021 tarihli ve 2018/1972 Esas, 2021/2697 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Akhisar 1. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 06.07.2023 tarihinde karar verildi.